Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Çiçek'ten Kılıçdaroğlu'na yanıt

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik eleştirilerine, “Kimse siyasi problemlerinin çözümünün tamamını benden bekleyemez. Benim Anayasa ve İçtüzük’te görevlerim bellidir. Kendilerinin çıkardığı bir problemin çözümünü benden istiyorlarsa, o zaman üsluplarına biraz dikkat etmeleri lazım” sözleriyle yanıt verdi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-28 15:36:19

Çiçek'ten Kılıçdaroğlu'na yanıt
Çiçek, TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen Avrupa Birliği Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi’nin açılış töreninden ayrılışında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Tutuklu milletvekilleri ile ilgili muhalefetin önerisinin AK Parti tarafından reddedilmesi ve muhalefet partilerinin kendisinden bilgilendirme beklentisinin hatırlatılması üzerine Çiçek, “Muhalefetin görüşlerini de ifade etmeye çalıştık. İktidar partisi sözcüleri ve Sayın Başbakanın ağzından da konuya bu yönüyle bir yasal düzenlemeyle çözüm yerine, yargı tarafından bu işin çözülmesi gerektiği ifade edildi. Dolayısıyla benim aldığım, alacağım bilgi de bu olacaktı. Bu açıklanmış oldu. Bundan sonra ne yapılabilir, biz neyi yapıyorsak, neyi yapacaksak Anayasa ve yasalar çerçevesinde çözüm aramaya çalışıyoruz. Eğer anayasa ve yasalar bundan daha öte bir çözüme imkan vermiyorsa o noktada yapılacak çok fazla bir şey görünmüyor” diye konuştu.

Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik “Şu Cemil Çiçek'in haline bakınca doğrusunu isterseniz insan olarak ben de üzülüyorum. Koskoca TBMM Başkanı ne hale düşürüldü. Ne hale geldi. Yetkisi yok. Konuşamıyor. Eleştiremiyor. 'Acaba Recep Tayyip Erdoğan bana ne der’ diye” şeklindeki sözlerine de cevap verdi. Meclis Başkanı olduktan sonra olabildiğince siyasi partilerin genel başkanlarıyla, sözcüleriyle yerli yersiz polemiğe girmek istemediğini belirten Çiçek, şunları kaydetti:
“Zaman zaman çok ağır eleştiriler, hatta eleştiriyi aşan ifadeler kullanılmış olmasına rağmen dedim ki, ‘Bir Meclis Başkanının birlikte çalıştıkları, aynı çatı altında görev yaptıkları insanlarla ulu orta tartışmaya girmesi doğru olmaz’. Hatta başka konularda soru sorduğunuzda da ‘bunlar benim görev alanıma girmiyor’ demek suretiyle hem Meclis Başkanlığı’nı yerli yersiz tartışmaya açmamak, hem de zaten Türkiye’de herkes birbiriyle dalaşmış vaziyette, bir de bunun ortasına, kenarına getirip Meclis Başkanlığı’nı oturtmak istemedim. Benim bütün bu sabrıma rağmen geçmişte de çok ağır, haksız, hatta seviyesi de çoğu zaman düşmüş olan ifadeler kullanılmaya çalışıldı. Kimse siyasi problemlerinin çözümünün tamamını benden bekleyemez. Benim Anayasa ve İçtüzük’te görevlerim bellidir. O görevlerle ilgili olan bir husus varsa ki, 14’üncü madde çok açıktır. Eğer beni eleştirenler bu maddeleri bilerek, bu türlü ifadeler kullanıyorlarsa bu son derece yakışıksızdır ve asla kabul edilemez. Hele hele bunu bir siyasi partinin sayın genel başkanı söylüyorsa ben ona yakıştıramam. Eğer bilmiyorlarsa, o takdirde bu çok cahilce bir değerlendirme olur, o da zaten siyasetle bağdaşabilecek bir husus değildir.”

“ÜSLUPLARINA DİKKAT ETSİNLER”

14. maddeye göre kendisinin 10 tane görevi olduğunu belirten Çiçek, “Onun dışında ne yapabileceğimi söylemeleri lazım. Ya da bu konuda ilave yetki vermeleri lazım. Dolayısıyla yetkim olmayan noktada herkes özellikle kendilerinden kaynaklanan ve kendilerinin çıkardığı bir problemin çözümünü benden istiyorlarsa, o zaman üsluplarına biraz dikkat etmeleri lazım. Eğer bugün bazı sorulara cevap bulunamıyorsa maalesef siyasetin bugün çok sert, şiddetli ve üslubunun da çok kötü olduğundan kaynaklandığını da herkes vicdanında bir tartsın. Bunu da söylemek isterim” diye konuştu.

“İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLUYOR”

Çiçek, geçen hafta BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan’ın Meclis Genel Kurulu’nda Uludere olayı ile ilgili ‘Hangi hayvan verdi emri?’ şeklindeki ifadesinin hatırlatılması üzerine ise şöyle konuştu:
“Siz doğru buluyor musunuz? Yani bir Meclis kürsüsünden o türlü lafların, geçmişte de benzer laflar oldu, doğru buluyor musunuz? Kamuoyu bunları doğru bulmuyor. Bu konularla ilgili de sayısız değerlendirmeler, eleştiriler de geliyor. Herkesin üslubuna dikkat etmesi lazım.”

Bu konuda 67’nci maddenin açık olduğunu ve ne konuşuluyorsa, özellikle Genel Kurul’da ‘kaba, yaralayıcı’ olmaması gerektiğini ifade eden Çiçek, “Eğer bir beyanı kaba buluyorsanız, yaralayıcı buluyorsanız onun teyidini ayrıca benden beklemeyin. Neticede kaba kabadır, yaralayıcı yaralayıcıdır. Temiz bir üslupla konuşulması gerekir. Türkçe öyle 200-300 kelimesi olan bir dil değil. Herkes derdini anlatacaksa Türkçe zengin bir dildir. Kimseyi kırmadan, incitmeden de, kaba ve yaralayıcı olmadan da temiz bir üslupla konuşulabilir. İnanıyorum ki bunları konuşanlar da sonunda ‘keşke demeseydim’ diyor. Ama iş işten geçmiş oluyor” dedi.

Haber Ara