Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Muş lalesinin bürokrasiyle imtihanı

Ne kara kıştan ne de bu yıl yağan yedi metre kardan... Muş lalesi hiçbir şeyden çekmedi hemşerilerinden çektiği kadar. Her yıl 30 Nisan-20 Mayıs arasında kendiliğinden açan kırmızı lalelerin soyu tükeniyor ama kimsenin umurunda değil. Memleketimiz insanı iyi, hoş, güzel de şu bürokrasi belasından bir kurtulabilse...

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-27 10:22:53

Muş lalesinin bürokrasiyle imtihanı
Muş'un yokuşundan ziyade lalesiyle ünlü olduğunu, Salih Yüce'nin gönderdiği e-posta sayesinde öğrendik. 20 Mayıs'ta sona eren Uluslararası Muş Onkoloji Günleri'ne davet ettiği misafirlerini karşılamadan önce yazdığı o mailde şöyle diyordu Yüce: "Muş'a inişe geçmeden önce lütfen ovamızın güzelliğini seyretmeyi ihmal etmeyin. Uçakta sağda oturuyorsanız kırmızıya boyanmış lalelerle Muş ovasını göreceksiniz..." Uçak inene kadar laleleri göreceğiz diye deyim yerindeyse kafamız koptu. Bir türlü o laleleri göremedik. Artık eskisi gibi kırmızıya boyanmıyor Muş ovası. Eğer kendiliğinden çıkan o güzelim kırmızı laleler korunmaya alınmazsa, araştırma, geliştirme adına adım atılmazsa hepten yok olup gidecek.

Elin Hollandalısı, yıllarca uğraşıp didinip kendine laleden bir sanayi oluşturdu. Çeşit çeşit laleler ekti, biçti, birçok tür geliştirdi. Lale yetiştiriciliği ve ıslahında lider ülke oldu. Şimdi hem ülkesini süslüyor hem de lale satarak ekonomisine katkıda bulunuyor. Biz ise doğal olarak yetişen lalemize sahip çıkamıyoruz. Hatırı sayılır çabalar yapılıyor ama onlar da yeterli değil. İnsanın içini acıtan ise yerel yönetimler ve eğitim kurumları arasında işbirliği yapılamadığı için tanıtım organizasyonlarının gerçekleşememesi, iki yıldır da lale festivalinin ertelenmesi. Tek sebep, valilik, belediye ve üniversite arasında çözülemeyen bürokratik sorunlar. 'Sen yaptın', 'ben dedim', 'niye yazılı başvurmadın' vs...

"Küstüm, konuşmuyorum"

Muş Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Şihmus Sinecem'in yaşadıklarına bakın. 2011 yılının son ayında bir grup Muşlu işadamıyla birlikte Hollanda ve Almanya'yı kapsayan iş gezisine çıkarlar. Fuarlar gezilir, 'mandıracılığı ve tulum peynirini daha nasıl geliştirebiliriz' diye gözlem yaparlar. İş dışında arta kalan zamanlarında da lale görmeye giderler. Onlara bu gezilerde Rabobank Türkiye Temsilcisi Kaya Turan eşlik eder. Hollandalı işadamları, bürokratlar, büyükelçi ve konsoloslarla bir araya gelirler. Sinecem, her gittiği ortamda memleketinin lalelerinden söz açar. Lalenin Doğu Anadolu bölgesinden Avrupa'ya gittiğini, çeşitlerini, Hakkari'nin ters lalesini anlatır. Fotoğrafları gösterir. Hollandalılar bir lalenin kendi kendine yeşermesine oldukça şaşırır, yerinde görmek ve araştırma yapmak için Muş'a gelmek isterler. Kaya Turan, "Hollandalı işadamlarını, milletvekilleri, büyükelçi getireyim diye teklifte bulunur. Hatta festivale gelelim." der.

Şihmus Sinecem, memleketine dönünce valiliğin, belediyenin ve Alparslan Üniversitesi'nin kapısını çalar. Birlikte bir organizasyon yapmaları gerektiğini söyler. Vali der ki: "Ben rektörle küstüm, yeni barıştım, şimdi ona bir şey söyleyemem. Sen kendin görüş." Rektörün kapısı çalınır. Prof. Dr. Nihat İnaç aslında ilgilenir, Sinecem'e birini yönlendirir, ancak yazılı başvurmadığı için o yetkiliden bir daha haber çıkmaz. Belediye başkanı 'Bana düşen ne görev varsa yaparım ama birinci ayağı üniversite, akademik çalışma lazım, ikinci ayağı valilik, ben üçüncü ayaktayım.' der. Sonuçta Hollandalı misafirlerin 30 Nisan-1 Mayıs arasında Muş'a gelmeleri lazımken olay iletişimsizlik, birlik, beraberlik olmadığı için kapanır gider. Bu sadece küçük bir örnek, bürokrasinin başımıza açtığı daha ne gereksiz işler var. Şihmus Sinecem, "Bizim arzumuz ilimizi bir yerlere taşımak. Yazık oluyor." diyor.

"Bize kimse başvuru yapmadı"

Prof. Dr. Nihat İnanç/Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü: "Alpaslan Üniversitesi 2007'de açıldı. Ben de 2008'de atandım. Bina ve yapı işleriyle iştigal halindeyiz. İşin doğrusu ziraat fakültemiz olmadığı için özellikle laleyle ilgili akademik bir faaliyetimiz olmadı. Ama yakında Muş lalesini koruma, araştırma ve geliştirme merkezi açılacak. Ziraat fakültesinden ziyade tıp fakültesine ağırlık verdik. Aslında burası tarım yeri, ziraat fakültesi olabilirdi. Muş Sanayi ve Ticaret Odası'ndan bize yazıyla başvurup yardım isteyen olmadı."

"1176 dönüm arazide lale çıkıyor"

Emrullah Gökhan-Berce Beraberce Tarımı Geliştiren İşletmeler'de mühendis: "Bizim bu bölgede 65 bin dönüm arazimiz var. 1176 dönümünde yani ekili olmayan alanın hepsinde laleler açıyor. Bundan önce burası halka açık olduğu için düzensiz koparmalar olmuş. Bakımı yapılmadığı için genetik havuz dediğimiz bu alan gittikçe kayboluyor. Biz geçen yıl burayı devletten 30 yıllığına kiraladık. İlk yaptığımız iş, burayı tarıma kapatmak oldu. Bu sene TÜBİTAK'a proje sunduk. Bölgenin ıslahı, korunması ve diğer lale çeşitlerinin de üretilip satılmasıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz."

"Altı yıl önceki gibi bir lale popülasyonu yok

Doç. Dr. Şevket Alp- Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, (Muş lalesi üzerine araştırma yapıyor): "Lalenin dünyada 125 türü var. Bunun 15-20 tanesi bölgemizde. Diğerleri Orta Asya'da. Dolayısıyla lalenin anavatanı Orta Asya diye biliniyor. Biz araştırmalarımızda, İstanbul lalesinin atasının Muş lalesi olabileceğini göstermek istiyoruz. Muş ovasında müthiş bir çeşitlilikle karşılaşıyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle lale çeşidi geliştirmek üzere bir çalışma yapıyoruz. Muş'ta lale popülasyonunun görülebileceği iki alan var. Alparslan Üretme Çiftliği ve Berce Beraberce Tarımı Geliştiren İşletmeler'e ait araziler. O bölgede 2005'te fotoğraf çekmiştim. Şimdi o görüntünün tadı yok tabii. Laleler yok oluyor. Bu kaynak ülke ekonomisine kazandırılmalı. Muş gibi zengin bir floraya sahip bir şehrin okullarında, parklarında, o zenginliği göremiyorsunuz. Mesele sadece lalenin bekçiliğini yapmak değil."
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara