Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, mesleki liselerin yönetimlerine farklı uygulama yöntemleriyle, iş adamı örgütlerinin katılmaları gerektiğini, yeni yapılanmada hem eğitim alt yapısı oluşturma hem de eğitimde özel sektörün payının artırılmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
Dinçer, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Vakfı Mütevelli Heyeti toplantısına, vakfa destek veren sanayicilere yönelik ödül törenine ve İSO Mayıs ayı olağan meclis toplantısına katıldı.
Türkiye'de, 1 ila 8'inci sınıf arasında 5 bin 760 saat eğitim verilirken, inceleme yapılan 43 ülkenin ortalamasının 6 bin 434 saat olduğunu kaydeden Dinçer, şöyle dedi:
''Mevcut uyguladığımız programda aslında 7 yaşında bile alsak çocuğu zaten çocuğa fazla yükleniyoruz. 1. sınıfta bir çocuğa biz yılda 720 saat ders veriyoruz, lise mezunu ediyoruz, 12 yıllık geçmişte bile hala 720 saatlik derslik veriyoruz. Özellikle ilk 8 yılda bu, çok daha belirgin. Her yıl düzenli biçimde 720 saat ders veriyoruz. Ama dünyanın pek çok ülkesi 1. sınıfta çok daha az, çocuğa oyun oynatarak, çocuğa okulu sevdirerek, program yaparken giderek artırıyor ve liseye geldiğinde aşağı yukarı 1.014 saate kadar çıkıyor yılda. 540 saatle başlayan ülkeler var. Bizim gibi 1. sınıfta 720 saatle başlayan ülke sayısı parmakla gösterilecek kadar az, bir iki tane. Genellikle 620-640 saat civarında. Her yıl düzenli 720 saatin çocuklarımızın pedagojisine uygun olmadığını, birçok ülkede de bu anlamda farklılık olduğunu söyleyebilirim.''
Dinçer, 4 4 4 Kanunu'nun zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardığına değinerek, ''Tüm dünyanın eğitim seviyesini, lise mezuniyetiyle ilgili koyduğu hedefleri ve hatta üniversiteyle ilgili hedefleri gözününe aldığımızda, Türkiye'nin eğitimini 12 yıla çıkarmış olması gerçekten büyük bir zaruretti ve biz bu zarureti karşılamış olduk. Aslında geç de kalındı. Türkiye, 12 yıllık zorunlu eğitime çoktan geçmeliydi'' dedi.
Eğitimin 12 yıla çıkarılmasının, dünya ile Türkiye arasındaki mesafeyi tam anlamıyla kapatmayacağını dile getiren Dinçer, ''Çünkü tüm dünyanın lise sonrası üniversite eğitimini de hedefleyen bir strateji belirlediği dönemde bizim sadece liseyle alakalı hedef belirlemiş olmamız bence yetmiyor. Üniversite de zorunlu olmasa bile yeni stratejik hedefler belirleyeceğiz ve böylece o mesafeyi kapatacak tedbirler almaya çalışacağız'' diye konuştu.
Kanunla 60-72 aylık çocukların okula devam edeceklerine dair esneklik getirdiklerini ifade eden Dinçer, şöyle devam etti:
''Şimdi 66 aylık çocuklarımızı biz okullarımıza kaydedeceğiz. Daha önce yaptığımız uygulamalarda olduğu gibi adrese dayalı kayıt sistemi üzerinden bütün okullarımıza 66 ayını dolduran çocukların kayıtları otomatik yapılacak. Okul yöneticilerimiz, il ve ilçe yöneticilerimiz, devam etmeyen çocuklar için aileleriyle görüşme yapacaklar. 60-66 ay arasındaki çocuklarımız için ise velisinin iznine bırakıyoruz. 36'ncı aydan itibaren çocuklarımızı ana sınıflarına veya okul öncesi eğitim programlarına alıyoruz.''
-Mesleki eğitim çalışmaları-
Bakan Ömer Dinçer, özellikle mesleki eğitimde etkinlik ve verimliliği sağlayacak bir yönetişim yapısı kurgulanması gerektiğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
''Mesleki liselerin yönetimlerine farklı uygulama yöntemleriyle, iş adamı örgütlerimizin katılmaları gerekiyor kanaatindeyim. Yeni yapılanmada hem eğitim altyapısı oluşturma konusunda hem de eğitim özel sektöre, iş adamlarına, ilgili sektöre yönelik olarak bu sektörlerin payının artırılması konusunda yeni çalışmalar yürütüyoruz.
Mesela teşvik Kanununda, eğitime yönelik yapılan teşvikler, bunun adımlarından biriydi. Bir başkası; mesleki eğitimde öğrenci başına teşvik getirmek istiyoruz. Tüm Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinde veya iş adamı örgütlerinde, ticaret ve sanayi odalarında ve meslek odalarında, eğer kendi ihtiyaç duyduğu elemanı yetiştirmek istiyorsa, okulunu kursun, yönetimini kendisi yapsın, biz öğrenci başına destek verelim diye düşünüyoruz. Bununla ilgili bir hazırlığımız var. Bu, alternatiflerden bir tanesi.
İkincisi, bizim Türkiye'de yüzlerce, binlerce meslek lisemiz var ama bu yetmiyor. Mesleki eğitimde bizim oranlarımız iyileşmiş olmasına rağmen hala yeni okullar açmaya ihtiyacımız var. Mesela kamu-özel ortaklığı diye ikinci bir alternatifimiz daha olacak. Yine herhangi bir iş adamımız veya meslek örgütümüz, eğer isterse okulunu yapabilecek, eğitimle ilgili olmayan diğer altyapı hizmetlerini, donanımını sağlamak, servisini gerçekleştirmek, kantinini işletmek, yıllık boyasını, badanasını yapmak gibi diğer hizmetleri de karşılamak şartıyla, biz sadece eğitimini gerçekleştireceğiz ve buna karşılık olarak da biz ona bedel ödeyeceğiz.
Birincisinde okul bütünüyle iş adamı örgütlerinin, ikincisinde ise okul uzun vadede hizmet satın alma ve kiralama yöntemiyle sağlanacak, uzun vadede Milli Eğitim Bakanlığının olacak.
-İş adamlarının ihtiyaçlarına uygun müfredat-
Üçüncüsü, yine mevcut okullarımızda ticaret ve sanayi odalarının, meslek odalarının ve ilgili iş adamı örgütlerinin yönetimde söz sahibi olduğu bir yapı kurgulamak ve giderek iş adamlarının ihtiyaçlarına uygun müfredat oluşturacak düzenleme yapmak. Yani zorunlu dersler, seçimlik dersler ve uygulamayla ilgili konularda... Zorunlu derslerde belki inisiyatif sağlamamız mümkün değil ama seçimlik derslerde ve pratik yapma konusunda iş adamı örgütlerinin söz sahibi olabileceği başka bir yapı.''
Dinçer, bu konuları Mesleki Eğitim Çalıştayından sonra tartıştıklarını ve belirli noktaya geldiklerinde paylaşacaklarını söyledi.
-Birinci sınıflara, ''light'' müfredat-
Bakan Dinçer, Mayıs ayı sonundan itibaren, önce 4 4 4 ile ilgili yapılan değişikliklerin sisteme ne gibi yeni uygulamalar getirdiğine, nasıl yapılacağına ve yeni müfredatın ne olacağına ilişkin eğitim verileceğini belirterek, şunları kaydetti:
''Biz 1. sınıflar müfredatını, çocukların yaş grupları değiştiği için değiştiriyoruz. Daha 'light' bir müfredata dönüştürüyoruz. Buna dair uygulamaları Mayıs ayında 70 bin kişinin katılacağı eğitim programını başlatıyoruz. Ama daha önemlisi okul biter bitmez 15 Haziran'dan sonra ve okullar açılmadan önce 2'şer, 3'er haftalık dilimler halinde bu yıl tam 258 bin öğretmenimizi eğitime alacağız.
Böylece yoğun bir şekilde öğretmenlerimizin geliştirilmesi konusunda çaba sarfedeceğiz. Bundan sonra mesleki kariyer planları oluşturulduğunda da her kariyer basamağını yoğun bir eğitim programından sonra ancak sınav ile aşmalarını sağlayan düzenlemeler yapacağız.''
Kamu ve özel ortaklığı, kiralama yöntemi ve özel sektörün teşvik edilmesi, öğrenci başına teşvik verilmesi gibi haklı yöntemlerle farklı finansman yöntemleri uygulamaya koyduklarını ifade eden Dinçer, ''Bu uygulamalar birkaç ay içerisinde neticelendirilmiş olur. Altyapı çalışmalarımız ve fikri düzenlemelerimiz bitmek üzere. Bunları yaptığımızda hükümet olarak özellikle mesleki eğitimde işi yapan olmaktan çıkıp, işi kolaylaştıran bir pozisyona geçmiş olacağız'' diye konuştu.
Bir gazetecinin, ''5, 6 ve 7 yaşındaki çocuklar aynı sınıfta mı eğitim görecekler?'' sorusu üzerine ise Dinçer, ''Bunu nerden çıkarıyorsunuz? 66 aylık ile 84 aylık çocuk aynı sınıfta eğitim görecek. 5, 6 ve 7 yaşındaki çocuklar 60 ay ile 96 ay eder. Bu kadar mantıksız bir şey olabilir mi? Ben sadece şunu söylüyorum 66 ay ile 84 ay arasındaki çocuklar, bu ortalama 72 aylık çocuklarımız aynı sınıfta okuyacak'' dedi.