Klasik motor hâlâ revaçta
Alman otomotiv branşı, modası geçtiği söylenen içten yanmalı motorun geliştirilmesine ağırlık vermeye başladı. Zira elektrikli otomobilin geleceği yeşil enerji devrimine bağlı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-22 15:43:58
Volkswagen’in araştırma ve geliştirmeden sorumlu yönetim kurulu üyesi Ulrich Hackenberg klasik motor teknolojisinde zehirli gaz emisyonunun düşürülmesine öncelik verileceğini söyledi. Yeni teknolojilere büyük önem verdiklerini kaydeden Hackenberg sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektrikli otomobile geçişin kaçınılmaz olduğunun bilincindeyiz. Ama klasik içten yanmalı motorun geliştirilip mükemmelleştirilme potansiyeli tükenmedi. Otomobil motorunun karbondioksit emisyonunu azaltacak ya da karbon bilançosunu sıfırlayacak olan biyolojik yakıta adapte edilmesi gibi alanlarda çalışıyoruz.”
Elektrik, benzinlinin dopingi
Uzun meslek hayatı boyunca BMW, Audi, Opel ve General Motors gibi büyük şirketlerde çalışan, Viyana Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Fritz Indra, konvansiyonel içten yanmalı motorun yakıt verimliliğini artıracak teknik imkânların sonuna gelinmediği görüşünde. Indra elektrikli otomobilin istemeyerek içten yanmalı motorun geliştirilmesine öncülük ettiğini ve silindir kapatma, stop otomatiği, termik yönlendirme ve entegre egzoz dirseği gibi çözümlerin kısa zamanda piyasa olgunluğuna erişmesinde itici güç olduğunu belirtti.
Avrupa Birliği Komisyonu 2015 yılına kadar yeni otomobillerin ortalama karbondioksit emisyonunun kilometre başına ortalama 130 grama düşürülmesini kararlaştırdı. Bu miktar 2020 yılına kadar 95, 2025 yılında ise 70 grama kadar düşecek. Bu sınırda kalabilmek için yüz kilometrede benzinli otomobillerin azami üç, dizel motorlu araçların ise 2,6 litre yakıt sarf etmesi gerekiyor. Alman Teknik Muayene Şirketi yönetim kurulu üyesi Horst Schneider bunun teknik bakımdan mümkün olduğunu, ancak böylece içten yanmalı motorun tasarruf sınırına da dayanmış olunacağını söyledi.
Orta vadede konvansiyonel motorun karbon emisyonunu 70 gramın altına düşürmenin mümkün olmayacağını belirten Schneider, ortalama değeri tutturabilmek için belli başlı segmentlerde elektrikli otomobile geçilmesinin kaçınılmaz olduğu görüşünde.
Önce yeşil enerji
Elektrikli otomobillerin aküleri ağır ve pahalı, menzilleri kısa, şarj edilmesi ise uzun zaman alıyor. Elektrik şirketleri ise bir otomobilin günde ortalama 40 kilometre yol kat ettiğini ve gece saatlerinde şarj etmek suretiyle menzil engelinin aşılabileceğini savunuyor.
Çevre örgütü Greenpeace’in ulaştırma uzmanı Wolfgang Lohbeck bu teze neden katılmadıklarını şöyle açıkladı: “Ama tipik otomobil sürücüsü olmadığımdan başka bir araca ihtiyaç duyabilirim. Örneğin gece yarısı dedemi havalimanından ya da gardan almam gerekebilir. Elektrikli otomobille bunu yapamam. Peki, o zaman neden üç kat pahalı olan ama benzinli aracın üçte biri kadar iş gören bir otomobil alayım? Elektrikli otomobil müşteri açısından cazip değil, atmosfer sağlığı açısından ise zararlı.”
Fritz Indra, enerji dönüşümü, yani yenilenebilir enerji devrimi gerçekleşmeden elektrikli otomobilin yarar sağlamayacağını şöyle dile getirdi: “Yeşil enerji ve elektromobil tartışmasına anlam veremiyorum. Birbiriyle ilgisi olmayan iki konu. Elektrikli otomobil ancak, yeşil elektrik bütün enerji ihtiyacını karşıladığı zaman anlam kazanır. Elektrikli otomobilin karbondioksit salınımının düşürülmesine henüz hiç katkısı olmuyor.”
Almanya’da 43 milyon otomobil var. Bunların sadece 4 bin 500’ü elektrikli. 2020 yılına kadar elektrikli otomobilin piyasa payının yüzde üçe çıkacağı tahmin ediliyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara