Gök, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
“Geçtiğimiz hafta içinde Meclis’de kabul edilen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile ülkemizde AKP’li belediyeler özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından dayatılan ve zorla uygulanmaya çalışılan Kentsel Dönüşüm Projeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Bulgaristan ile ilgili vermiş olduğu bir karar ile ciddi bir şekilde temelsiz ve sakat kalmıştır.
Ülkemizdeki 10 milyon civarındaki konutu ilgilendiren Afet Yasası ve halkın çıkarlarına ve rızasına aykırı olarak Melih Gökçek’in başta Dikmen Vadisinde gerçekleştirmeye çalıştığı kentsel dönüşüm çalışmaları ile Türkiye Avrupa İnsan Hakları mahkemesi nezdinde ciddi sıkıntılar yaşayacak bir ülke konumuna gelmiştir.
Afet Yasası ile, yurttaşa masrafı kendisine ait olmak üzere yapılarındaki riski tesbit ettirme külfeti getirilmekte, daha sonra ise 60 gün içinde yine masrafı kendisine ait olmak üzere yıktırması istenilmektedir. Riskli tesbit edilen yapılarda elektrik, doğalgaz, su kesilecek, yapı üzerindeki malikin tasarruf hakkı kısıtlanacaktır. Bu uygulamalara karşı mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararı vermesi engellenmiştir.
Bu yasa ile ve Melih Gökçek’in uyguladığı kentsel dönüşüm projeleri ile yoksulun barınma hakkını yok sayan bir sürgün fermanı uygulanmak istenmektedir. Yurttaşların mülkiyet hakkına tecavüz edilmektedir. İhale dışı bırakılan bu yasa ile pazarlık yolu ile yandaş müteahhitler zengin edilmek istenmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Bulgaristan hükümetine karşı açılmış bir davada 24 Nisan 2012 tarihinde vermiş olduğu kararında, Roman ailelerin başka bir alternatif barınma hakkı sağlanmaksızın, oturdukları evleri yıkma kararına karşı açılan davada,
1-Tahliye kararının orantılı bir müdahale yöntemi içermediğini,
2-Tahliye kararı verilen ailelerin evlerinin bulunduğu yerlerde uzun yıllar yaşamakta olduklarını, bu şekilde ailelerin bulundukları yerlerdeki yapılarla ve yerellikle sıkı ilişkiler ve toplumsal bir yaşam geliştirdiklerini,
3-Evlerin sağlıklı ve güvenli bir yaşam koşullarının sağlanmaması ve bu riskleri ortadan kaldıracak alternatifler dikkate alınmadığı için davacıların tahliyesine gerekçe olamayacağını,
4-Davacıların evsiz kalma risklerinin göz önünde bulundurulmadığını,
5-Sözleşmeminin 8.maddesinin kırılgan bireylere barınak sağlanmasını zorunlu kıldığını,
6-Yerel mahkemelerin konuyu detaylı olarak incelemeleri gerektiğini,
7-Tahliyelerin demokratik bir topluma uygun olmadığını ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesini’nin 8.maddesinin ihlaline yol açtığını, belirterek davacıların tahliye edilemeyeceğine karar vermiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı Türkiye’deki iktidara ve Melih Gökçek’e ders niteliğindedir.
Kentsel Dönüşüm adı altında insanları bulundukları yerlerden kopartıp, sosyal ilişkilerini bozmak isteyen,onlara katlanamayacakları koşulları dayatan, insanları bulundukları yerlerden gaz bombaları ve savaş sahnelerini aratmayacak polis gücü ile zorla çıkartmaya çalışan ,kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirmeye çalışan Melih Gökçek anlayışı bu karar ile duvara çarpmıştır.
Afat Yasası uygulamaları da Melih Gökçek anlayışından farklı olmayacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, görüşünü belli etmiştir. Türkiye Afet Yasası
ve kentsel dönüşüm uygulamalarından dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde aleyhinde en çok dava açılacak bir ülke konumuna gelmiştir.
Türkiye aleyhine milyonlarca dava açılabileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.
Türkiye bu şekilde çok yüksek oranlarda tazminat ödemeye mahkum olacaktır.
Afet Yasası Cumhurbaşkanı’nın onayını beklemektedir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yasayı veto etmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararının dikkate alınması bir zorunluluktur.
Melih Gökçek de kendine çeki düzen vermelidir. Özellikle Dikmen Vadisi’ndeki insanların huzurunu bozup onları tehdit etmekten vazgeçmeli insanlara bulundukları yerden ,onların sosyal ilişkilerini bozmadan ve rızalarını alarak ve anlaşarak ev sahibi yapmanın yollarını aramalıdır.”