Yeni Akit'den Uludere için tartışılacak sözler!
Yeni Akit yazarlarından Uludere hakkında öyle yazılar yazdılar ki yenilir yutulur cinsten değil! İşte Yeni Akit'in Uludere yorumları!
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-19 13:23:14
Yeni Akit gazetesinin Uludere hakkında ki 'ibretlik' yorumu ;
Uludere'ye akıtılan gözyaşı, PKK'ya verilen cansuyudur!
Hasan Karakaya
Bilirsiniz, eskiler; "Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder" demişler... Gerçekten öyle değil midir?..
İnsan, "en sevdiği yemek" bile olsa, her gün yiyemez!..
Bıkar, gına gelir, kusar!..
"Gündem" de öyledir!..
Bir konuyu hemen her gün gündemde tutmaya kalkarsanız, gün gelir, bıkkınlık verir; insanlara "Yetti be!" dedirtirsiniz!..
Başkaları da aynı şeyi düşünüyor mu bilmem, ama ben gazetelerde, hemen her gün "Uludere olayı"nı okumaktan, televizyonlarda; "Cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmeye mi çalışıyor?" tartışmalarını izlemekten bıktım, usandım!..
"Yetti be!" deyip, fırlatıyorum gazeteleri!.. "Gına geldi" deyip, değiştiriyorum kanalı!.. Yoksa, kusacağım!..
Gel de değiştirme!..
Kurbağa gibi "patlak gözlü" bir adam, zaten "sinir bozucu" sesiyle, "sinir bir konu"yu konuşuyor ekranda!..
Adam, tam bir "Herbokolog!"
"Siyaset" de biliyor, "futbol" da!..
"Terör" konusunda da uzman, "90-60-90" konusunda da!
Dedim ya; her boktan anlıyor!..
Tek kelimeyle "Herbokolog!"
FUTBOL TERÖRÜ VE CEMAAT!
Her zaman "siyasi deha"sını gösterirdi, son günlerde "futbol dehası"nı gösteriyor ve diyor ki;
"Evet; cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmeye çalışmaktadır!.. Malûm, emniyette F tipi yapılanma var!.. İşte bu F tipi polisler, Çağlayan'da Aziz Yıldırım lehinde gösteri yapmak isteyen Fenerbahçe taraftarına izin vermedi!.. Taraftar, o günden beri polise gıcıktı!..
Ne ilginçtir ki;
Fener-Galatasaray maçında da aynı polisler görevlendirildi ve Fener seyircisinin üzerine biber gazı sıktılar!.."
Oha!.. Çüşş!.. Ve de yuh!..
Patlak göz, ekranda bunları diyordu kiii;
"Sıkma ulan" dedim;
"Bu kadar da sıkılmaz ki!"
Fethullah Hoca, "Fenerbahçe'yi ele geçirecek" de ne yapacak?..
Turşusunu mu kuracak?..
Hem, bir "futbol takımı"nı ele geçirmek o kadar kolay mı?..
Öyle ya;
Bunun "Başkan"ı var, "Teknik Direktör"ü var, "Yönetim Kurulu üyeleri" var, "futbolcu"ları var, "binlerce üye"den oluşan "delege"leri var!.. Söyleyin Allah aşkına; cemaat, bunlardan hangisini kafakola alacak, hangisine para yetiştirecek?..
Hadi diyelim ki, Fener'i ele geçirdiler...
Peki Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Trabzon'un veya Bursa'nın taraftarını ne yapacaklar?..
Dikkat edin; bir "cemaat"ten, bir "gönül hareketi"nden söz ediyoruz...
Onların "herkese ulaşmak" gibi bir misyonları var!..
Dolayısıyla; "Fenerbahçe"ye saplanıp kalmaları, cemaat için bir "intihar" olur!..
Şahsen ben, cemaatin veya Fethullah Hoca'nın, böyle bir "cinnet" hali yaşadığını sanmıyorum!..
Uzun lâfın kısası;
Bıkkınlık veren bu tartışmaların asıl hedefi, "Fenerbahçe" veya "Cemaat" değil, onlar üzerinden "Hükümet'i vurmak"tır!..
FUTBOL TERÖRÜ!
Diyorlar ki;
"Polis, niye sert davrandı?.. Tribünlere niye biber gazı sıktı?"
Peki ne yapacaktı polis?..
"Polis otosu"nu devirip yakan "futbol teröristleri"ne müdahale etmeyecek miydi?.. "Öfkeden gözü dönmüş" o insanlar, eğer "sert tedbirler"le durdurulmasaydı ve Allah korusun bir "felâket" yaşansaydı var ya, bu defa da derlerdi ki;
"Niye tedbir almadınız?"
Adam, "polis üzerinden Hükümet'e çakmayı" kafasına koymuş ya; tedbir alınsa da suçlu, alınmasa da!..
Uzun lâfın kısası;
Ekrandan ekrana koşan ve "uzman"lıklarını fışkırtan bu "Herbokolog"ların tartışmaları, iyice kabak tadı verdi!..
Bıktık!.. Usandık!..
NİYE HEP ULUDERE?
"Kerizi bol bir ülkede krizin bitmeyeceğini" bilen biri olarak; "Fenerbahçe krizi"nden sonra, sırada hangi krizin beklediğini merak ediyordum ki; "patlak gözlü" yine ekranda!..
3 gün önce "futbol uzmanı"ydı, şimdi de "terör uzmanı" olmuş, iyi mi?..
Amerikan gazetesi Wall Street Journal, bir süredir rafta duran "Uludere olayı"nı yazmış ve "Uludere olayı, ABD insansız hava aracı Predator tarafından verilen istihbarat üzerine gerçekleşti, ancak operasyonu Türk ordusu yaptı" demiş ya; ekranlar, aynı "Herbokolog"lar tarafından dolduruldu ve başladılar "ideolojik kusmuk"larını boca etmeye;
"İşte ABD gazetesi açıkladı; istihbaratı Amerika vermiş!.. Ama hükümet becerememiş, gitmiş vatandaşlarımızı bombalayıp, 34 kişiyi katletmiş!.. 34 kişinin katili bu hükümettir!.. Ve ayıca, istihbaratını ABD'den alan bir ülkenin bağımsızlığından da söz edilemez!"
Bu kafa var ya; "tın tın kafa"dır, "nato mermer, nato kafa"dır!.. Bu kafanın, ne "denge"lerden haberi vardır, ne de kapalı kapılar ardındaki "hesap-kitap"lardan!..
Evet; Uludere'de, "çok büyük bir yanlışlık" yapılmış ve maalesef "34 insanımızın ölümüne" yol açılmıştır!..
Tekrar ediyorum;
Burada bir "yanlışlık" yapıldığını hiç kimse inkar etmiyor!.. Bu operasyon; herkesin yüreğini dağladı... Ama, kendimize şunu da sormalı değil miyiz;
"Türkiye, terörle mücadele ettiği son 30 yılda 10 binden fazla insanını kaybetmedi mi?"
Aynı Türkiye;
¥ 2010 yılında 94 şehit verdi, çatışmalarda 240 kişi yaralandı... Yine aynı yıl, 23 vatandaşımızı da terörist saldırıda kaybettik.
¥ 2011 yılındaki terörist saldırılarda ise 114 asker-polis şehit oldu, 232'si yaralandı... Aynı yıl, terör olaylarında 18 vatandaşımızı da kaybettik!..
Yani, son 2 yılda toplam 249 şehit vermişiz... 472 kişi de yaralanmış...
Ben, işte bunu anlamakta zorlanıyorum: Hadi diyelim ki; Uludere'de "TSK'nın yanlışlıkla öldürdüğü 34 kişi"yi hemen her gün konuşuyoruz da, "PKK'nın katlettiği 249 kişi"yi niye hiç konuşmuyoruz?..
Yoksa, PKK'yı üzmek mi istemiyoruz?..
WSJ, YAHUDİ GAZETESİ!
Sabah-akşam "Uludere"yi konuşanlar, Uludere ile yatıp, Uludere ile kalkanlar, her şeyden önce "amacın tersine dönmeye başladığını" farketmiyorlar mı acaba?..
İlk günlerdeki "acıma" duygularının ve "gözyaşları"nın yerini; sırf bu "Herbokolog"lar yüzünden "öfke"ye bıraktığını görüyorlar mı?
Tamam, milletçe ağladık.
Ama, bu "ısrar" niye?..
Bu "ısrar"ın, bu defa da Wall Street Journal tarafından, tam da bugünlerde dile getirilmesinin ardında bir "hesap" bulunduğunu anlamamak için, herhalde "geri zekâlı" olmak lâzım!..
Bu haberin, "Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı'nın ABD ziyaretlerine denk getirilmesi" hiç kimseyi, niye düşündürmüyor?..
ABD'de, "Türkiye'nin terörle mücadelede başarısız olmasını" ve dolayısıyla "PKK'nın yaşaması"nı isteyen bir "lobi" var!.. Bu lobi, "İsrail lobisi"dir!..
İşte bu lobinin sahip olduğu gazetelerden biri de Wall Street Journal'dir, iyi mi?.. Böyle bir gazete, "terörle mücadele" eden Türkiye'nin hayrına haber yapar mı hiç?..
PKK'NIN EKMEĞİNE YAĞ!
Lütfen, şu ayrıntıyı da gözden kaçırmayın: "Uludere'de 34 kişinin ölmesi"nden bu yana, "insansız hava araçları" tartışılmaya başlandı...
Oysa, kısa adı İHA olan bu araçlar, "PKK'nın eylem yeteneği"ni hayli azaltmıştı!..
Ama, "Uludere olayı"ndan sonra, PKK eylemleri artmaya başladı!..
Bir önemli ayrıntı daha:
"3 şehit" verdiğimiz Hatay'ın Dörtyol ilçesi Amanoslar kırsalında "insansız hava aracı" uçurulmuyor!.. Bu da, PKK'ya rahat hareket etme imkânı veriyor.
Demek oluyor ki;
İHA'ların artması ile PKK'nın hareket kabiliyeti iyice azalacak ve belki yok olup gidecek!..
Bu da demek oluyor ki;
Üzerinden "5 ay" geçmesine rağmen, "Uludere olayı"nı her fırsatta gündeme getirenler, aslında "PKK'nın ekmeğine yağ sürüyor" ve "teröre oksijen" oluyorlar!..
Uzun lâfın kısası;
Uludere'ye hemen her gün ve hemen her fırsatta "ağıt" yakanlar, "PKK'nın ekmeğine yağ" sürmektedir...
Açık ve net söylüyorum;
Uludere için akıtılan "gözyaşı",
PKK için "cansuyu"dur!..
Ben bunu bilir, bunu söylerim!..
Devletin "kene"leri!
Malûm, KİT'ler, yani "Kamu İktisadi Teşekkülleri" için, yıllarca "Arpalık" dedik, "Devletin sırtında kambur" dedik... Böyle dedik, çünkü her siyasi iktidar bu KİT'lere "eş, dost, akraba"larını dolduruyordu... Onlar da, "çalışmadan" para kazanıyorlardı... İş yerlerine gitmiyorlar ama ay başı geldiğinde "bankada maaş kuyruğu"na girmeyi hiç ihmal etmiyorlardı...
Zannediyorduk ki, sadece KİT'ler böyledir... Şehir Tiyatroları'ndaki istifalar sonrasında öğreniyoruz ki, meğer "tiyatro"lar da bir "KİT"miş, "bit"miş, "kene" ve "sülük"müş!..
Meğer, tiyatrolar da "arpalık"mış!..
Öyle bir "arpalık" ki; hiç "oyun" oynamasan da "maaş"ını alıyorsun!..
Devlet Tiyatroları'nda veya Şehir Tiyatroları'nda hiç oynamasan, bütün vaktini "film"lerde ve "dizi"lere ayırıp "milyarlarca lira" kazansan da, ay başında git "banka"ya maaşını çek!..
Bugün böyle!.. Peki, dün nasılmış?.. Kültür eski bakanlarından Talat Halman demiş ki; "Bu tiyatro sanatçılarının bazıları var ya, sadece bugün değil, 40 yıldır böyledir!.. Çalışmadan maaş alırlar...
Bir oyuncu vardı, tam 11 yıl boyunca hiçbir oyunda rol almadı, hiç sahneye çıkmadı!.. Gitti kahvehane işletti ama, devletten de maaş almaya devam etti!"
Demek ki, neymiş?.. Bu "kene"ler, 40 yıldır "milletin kanını emiyor"muş!.. Bunları yeni yeni öğreniyoruz. Bereket ki, "istifa" ettiler...
Yoksa, "istifade"lerinden haberimiz olmayacaktı.
Sadece Uludere'den bugüne, 28 asker-polis şehid!
Ali Karahasanoğlu
"Uludere'de 34 çocuğun öldürülmesi katliamdır.." denildi..
"Bugünkü hükümetin de katliamcı gerçek yüzü, Uludere'de gün yüzüne çıktı" diye devam edildi.
Yetinilmedi, "Uludere'deki katliamın hesabı verilmeden, kürt sorunu çözülemez" denildi..
"Uludere'de hükümet işi ağırdan almıştır.. Hükümet de sorumludur" denildi..
"Uludere'de hükümet özür dilemeli idi.." denildi..
"Uludere'deki katliamın hesabını sormak, hükümete niye bu kadar çok zor geliyor?.." diye devam edildi..
Sabah akşam, binlerce yorum dinledik, Uludere ile ilgili..
Uludere ... Uludere.. Uludere..
Tabii ki Uludere'de olanları tasvip ediyor değilim..
Ama, 1990-2000 yılları arasında kangren haline getirilmiş bir sorunu çözmek için, hükümet bütün gücü ile uğraşırken, hükümet dışı değişik güçlerin kusuru ile yaşandığı belli olan bir olayın sorumluluğunu hükümete yıkarak, ne kazanabiliriz ki?
Eyvallah; 14 yaşındaki çocuklar keşke ölmeseydi..
Keşke o anın bir saniye öncesine dönebilseydik ve kendi hayatımızı ortaya koyup, bir tane çocuğun ölmemesi için çaba sarfedecek bir imkanımız olsaydı..
Keşke..
Hepsine eyvallah..
Ama, birileri sabah akşam "Uludere.. Uludere" diyorsa...
"Uludere'nin sorumluluğunu hükümete yıkıyor"sa..
Bu arada da, asker ve polislerimizi şehid vermeye devam ediyorsak..
Her "Uludere itirazı ile hükümete yüklenme"nin, aslında PKK propagandası olduğunu anlamak için, büyük bir dâhi olmaya gerek var mı?
Uludere'de 34 gencin öldürüldüğü tarih: 30 Aralık 2011..
Sadece o günden bu yana ölen asker ve polislerimizin sayısı kaç, biliyor musunuz?
Dünkü şehidlerimizle birlikte: 28!
Uludere'deki çocuklarımızın ölümlerinden hükümetin sorumlu olduğuna ilişkin olarak yapılan haber sayısının binde biri kadar, polis ve askerlerimizin şehid edilmesinden PKK'nın ve uzantısı BDP'nin sorumlu olduğuna ilişkin haber yapılmadı..
Haberler bir yana..
Diğerlerinden vazgeçtik, dindar medyada yazılan makalelere bakın.
Uludere'deki ölümler sebebi ile hükümeti yerin dibine geçiren yazı sayısı 100 ise.. Polis ve şehidlerimizin ölümünden PKK ve BDP'nin sorumlu olduğunu hatırlatan yazı sayısı 1!
Nasıl bir vicdan bu?
Nasıl bir ahlak bu?
Uludere'deki çocukların durumu dillendirilirken, kalemler öyle güzel oynatılıyor ki..
Sıra polislerimizi vuran PKK'lıların hainliğini yazmaya gelince, "Neyini yazacağız ki?" tavrı..
Böylece..
Hükümete vurulan darbeler sayesinde, PKK palazlanıyor..
Palazlanan PKK tekrar vuruyor..
O vurdukça, devletin hata yapma ihtimali artıyor.
En küçük hatada, tekrar hükümete vuruyorlar..
O "vurma"nın oluşturduğu zararı telafi için, biraz daha sıkı güvenlik tedbiri alınıyor.. Bunlar da yeniden büyütülerek, hükümeti tahkir sebebi yapılıyor..
Tam bir kısır döngü..
Daha iki hafta önce, çoğu dindar medyada kalem oynatan isimler, DPI isimli örgütün öncülüğünde, "Kürt sorunu"nu konuştular(!)..
Küçücük eleştiri getirdik diye, bize dahi salya sümük saldırdılar...
"Çok bilmiş" rollerinde, saydırdılar durdular.
Hükümete vurmaya gelince, gaddarlığın ve acımasızlığın örneğini sergiliyorlar..
Sonra Uludere'deki çocuklardan bahsediyorlar..
Uludere'deki çocukların katillerinden en başta geleninin, PKK olduğunu görmezden geliyorlar..
PKK olmasaydı, o çocukları, kim, ne için vuracaktı?
Alın Amanos'taki dünkü saldırıyı..
Siz böyle bir olaydan sonra, güvenlik görevlilerinin, karşılarındakinin terörist olmadığına yönelik en küçük ihtimali bile ince ince araştırarak, hiçbir hataya mahal bırakmadan görev yapmasını nasıl bekleyeceksiniz?
PKK binbaşıyı vursun. Teğmeni vursun.. Erleri vursun.. Ve onları kınayacak olan, dindar medyada yer alan kalemşörler, vakitlerini hükümete saldırmakla geçirsinler..
Bu tavır, Ergenekon'a hizmet değil de nedir?
Bu tavır, PKK'ya hizmet değil de nedir?
SON VİDEO HABER
Haber Ara