İran ve Türkiye: İki farklı hikaye
İran ile Türkiye ilişkileri bir satranç tahtasında gibi, tarih boyunca hep siyasî oyunlar ve nüfuz çekişmelerine sahne olmuştur.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-19 09:40:33
İran ile Türkiye ilişkileri bir satranç tahtasında gibi, tarih boyunca hep siyasî oyunlar ve nüfuz çekişmelerine sahne olmuştur.
Osmanlı döneminden beri Türkiye'nin İran ile ilişkileri "iyi" olmamıştır. İslam coğrafyasında nüfuz sahibi olmak, liderlik yapmak için bu iki ülke Mısır ile beraber sürekli bir çekişme ve rekabet halinde oldular.
Osmanlı döneminde yıllarca süren savaşlar yapıldı, karşılıklı entrikalar çevrildi. Dini "geri kalmışlığın sebebi" olarak gören bir felsefe üzerine bina edilen "laik Türkiye" İran ile ilişkileri uzun yıllar "durağan" bir vaziyette tuttu. Şah Rıza Pehlevi de Atatürk'ü ve laik Türkiye'yi örnek almış, o da dini "geri kalmışlığın sebebi" olarak görmüş ve İran'ın yüzünü Batı'ya çevirmişti.
Dinî anlamda kıbleleri aynı iken savaşan iki ülke, siyasî ve kültürel kıbleleri aynı olunca sanki dost iki ülke oluvermişlerdi. Şah döneminde iyileşme gösteren ilişkiler Humeyni döneminde tekrar rafa kaldırıldı, ta ki AK Parti 2002'de iktidara gelinceye kadar. AK Parti iktidarı döneminde yine Türkiye'nin çabalarıyla özellikle ekonomik (doğalgaz ve ticaret) ve siyasî alanlarda (BM'de ve nükleer konularında) "iyi" ilişkiler dönemine girildi.
İslam coğrafyasında, son bir asırdır İran, Türkiye ve Mısır arasında gizli-açık ciddi bir rekabet var. Üç ülke de bölgenin lideri olma yolunda iktisadi, siyasî ve kültürel çaba harcıyorlar. İran'ın içine kapalı olması, özellikle de Batılı ülkeler tarafından yalnızlaştırılması, Mısır'ın geçen yıl başlayan ve henüz sonunu göremediğimiz çok ciddi yapısal değişikliklere gitmesi Ortadoğu'daki liderlik konusunda Türkiye'yi daha şanslı kılıyor.
Arap halkları arasında, son iki yıldır, özellikle de Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki 'one minute' çıkışından sonra, Türkiye'nin kabul görmüş doğal bir liderliği var. Bu konuda Türkiye birkaç nedenle İran ve Mısır'dan daha farklı ve avantajlı bir konumda. İran bir Cumhuriyet de olsa, 1979'da devrimle beraber teşekkül etmiş bir "Mollalar" rejimidir. Seçimler yapılsa da halkın iradesi tam anlamıyla yönetime yansımıyor. Şia olması nedeniyle İslam dünyasında, dış politikada ifrat derecesindeki söylemleri ve nükleer enerji elde etme gayretleri nedeniyle de Batılı ülkeler arasında itibar görmemektedir.
Mısır, 40 yıllık bir diktatörlükten kurtulmanın sevinci ve ülkeyi kimlerin ve nasıl yöneteceği endişesi ile bir şaşkınlık içindedir. Demokrasi geleneği olmayan, yönetim, bilim ve teknolojide gidilmesi gereken daha çok yolunun olması Mısır'ı bu tarihî dönemeçte saf dışı bırakıyor.
İran, Müslüman olmasına rağmen yıllarca sosyalist blok ile yakın ilişkiler içinde oldu ve hâlâ Rusya, Çin ve Suriye gibi ülkeler ile yakın ilişkiler içinde. Türkiye 1950'lerin başında NATO üyesi olmuş, Avrupa Parlamentosu üyesi, eğitim sistemi, ekonomisi ve sağlık sistemiyle, AB üyesi olma yolunda modern, demokratik, istikrarlı bir ülkedir.
İran liderliği tarih boyunca hep yanlış stratejiler, ilkel metotlar takip etti. Aşırı radikal söylemler, şiddet yanlısı politikalar, yargısız, hissi kararlar İran'ı ve liderliğini marjinalliğe itmiştir. Haklı olduğu konularda bile İran, yanlış politikalar ve stratejiler nedeniyle hep yalnızlığa mahkûm olmuştur.
Türkiye 1950'lerde çok partili seçim sistemi ve Demokrat Parti'nin iktidarı ile dünyaya açılmaya başlamış, ara ara akamete uğrasa da Özal'lı yıllarda ciddi yapısal değişikliklerle modern dünyanın bir parçası olmuş, AK Parti iktidarı ve lider kadrosu ile son 10 yılda bu modern dünyanın aktif bir oyuncusu, karar verme mekanizmalarının bir parçası olmuştur.
Türkiye'nin bu müspet anlamdaki değişim ve dönüşümünü gören, neredeyse bir asırdır zulüm ve istibdat altında kalmış, yarım asırdır diktatörler tarafından ezilmiş, özgürlüğe ve refaha susamış mazlum Ortadoğu halkları Türkiye'yi bölgenin doğal lideri olarak görüyorlar. Bu nedenle Türkiye'yi yönetenleri, özellikle de Başbakan Erdoğan'ı ve Cumhurbaşkanı Gül'ü çok seviyor, kendilerinden biri olarak görüyor ve Türkiye'den çok şey bekliyorlar.
Bir zamanlar "AK Parti seçimleri kazanırsa Türkiye İran olur." diyenler şimdi ne düşünüyorlar acaba?
* Dr., Cameron Üniversitesi Öğretim Üyesi
Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara