Bu ay çıkan kitaplar
Bu ay çıkan kitapları sizler için derledik.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-17 17:39:36
Bu ay öne çıkan kitapları sizler için derledik. İşte o kitaplar ;
Prof. Dr. Kemal H. Karpat'ın kalemiyle, günümüzde de hâlâ tüm sıcaklığıyla siyasi gündemi meşgul eden temel konulardan biri olup kökleri Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan Türk dış politika tarihi üzerine muhteşem bir çalışma… Kemal H. Karpat, Türk Dış Politikası Tarihi adlı bu kitabında, Türkiye’de hâlihazırda var olan Türk dış politika tarihini, kendine has üslubuyla yaptığı dikkat çekici analizler eşliğinde anlatmayı tercih ediyor ve konuyu Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden başlatıp günümüze kadar getirerek, her döneme ışık tutan en önemli olayların temellerine iniyor. Avrupa’da Osmanlı yönetim politikalarından, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na girişi ve bunun ardından cereyan eden hadiselerin günümüze ulaşan etkilerine, Cumhuriyet’le beraber Türkiye’nin Arap dünyası ve İsrail’le ilişkilerinden Kıbrıs üzerinden Enosis trajedisine kadar pek çok konu ve Osmanlı’nın son dönemlerinden AKP’nin gerçekleştirdiği açılımlar, Arap Baharı, Kıbrıs ve AB gibi nokta atışı hususlar Kemal Karpat’ın geniş tarihsel bilgi birikiminin süzgecinden geçiriliyor. Dahası güncel yazı ve röportajlar içeren kitabın üçüncü bölümü, gündemden hiç düşmeyen Ermeni meselesi ve bu konuya nasıl yaklaşmamız gerektiği hususu, Türkiye’nin AB ile olan ilişkileri ve uzun Avrupa yolculuğu ile ilgili Kemal Karpat’tan mutlaka okunması gereken anekdotlar içeriyor.
___________________________________________________________________________________________________
Cengiz Duman, bu eserinde Kur’an kıssalarının vakiîliğini; yaşanmış gerçek olaylar mı yoksa temsilî anlatımlar mı meselesini etraflıca inceleyerek kıssaların yaşanmışlığına yönelik oluşturulmaya çalışılan şüphelere cevap veriyor.
264 sayfadan oluşan kitapta 12 bölüm yer alıyor. Bazı bölüm başlıkları şunlar:
- Kur’an Kıssaları ve Arap Toplumu Arka Plan İlişkisi
- Halefullah ve Cahiliye Dönemi Arka Planı
- Taha Hüseyin ve Mekke’ye Yerleşim Kıssası Vakiiliği İddiaları
- Kur’an Kıssalarında Tarihsellik Unsurları
- Kıssaların Dili Kitabı ve Ashab-ı Kehf Kıssası Orijini
- Habil-Kabil Kıssası Tarihselliği
- Zülkarneyn Kıssasında Sembolizim ve Vakiîlik Olgusu
- Yakup Peygamber Kıssası ve Anakronizm
- Süleyman Kıssası Üretim ve İstihdam Anlatımlarının Tarihselliği
_____________________________________________________________________________________
Ünlü Kürt sanatçı, sözyazarı ve politik aktivist Şivan Perwer’in ilk kapsamlı ve kendisi tarafından kontrol edilmiş biyografisi İstanbul’da yayımını sürdüren Nûbihar yayınları tarafından okurlara sunuldu.
Abdullah İncekan tarafından hazırlanan Şivan Perwer – Efsaneya Zindî (Şivan Perwer – Yaşayan Efsane) adlı eserde yazar iki yıllık bir çalışmanın ürünü olarak bu efsanevi sanatçıyı okur ile buluşturuyor. Kitabın hazırlanışı için A. İncekan arşivdeki kaynaklarla yetinmeyip hemen-hemen her ay Şivan Perwer ile görüşüp hayatından kesitler üzerinde sohbet ederken, diğer taraftan konser ve gezilerinde ona eşlik ederek bu Kürt ikonu ile ilgili bilgi ve gözlemleri ilk elden toplayarak kitabı hazırlamıştır.
Kürtçe hazırlanan eserde Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer, Irak Bölgesel Kürdistan Başkanı Mesut Barzani, sanatçının ailesinden Gülistan ve Serxwebun Perwer, müzik produksiyonunda sanatçıyla birlikte çalışan Dilşad Said, Hakan Akay, Erol Mutlu ve Willi Resetarits, arkadaşları Ali Gedik, Amed Mardin, Gülten Kaya bu kitap için tanıdıkları ve dinledikleri Şivan ile ilgili izlenim, anekdot, anı ve düşüncelerini aktarıyorlar.
312 sayfalık kitapta sanatçının yazdığı bir kısım şarkılarının hikayelerinin yanında, başyapıtlarının perde arkası bilgileri, diskografisi ve kısa zaman sonra çıkacak yeni albümü Şivanname I – Gazind adlı serüveni de yer alıyor. Görselliğiyle de dikkat çeken kitapta 24 sayfadan oluşan iki resim albümü yer almaktadır. Fotoğraflarda 1969 yılından 2012 yılına kadar resim kareleri ile Şivan Perwer’in izini sürmek ayrı bir tad vermektedir.
Türkçesi de hazırlanan Şivan Perwer – Efsaneya Zindî yapıtının İngilizceye çevrilmesi planlanıyor.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dünya çapında büyük değişikliklerin yankıları kulakları sağır ettiği, değişim çağrılarının her noktadan dillendirildiği tarihi bir dönemeçte İslam toplumları maruz kaldığı askeri ve kültürel tehditler karşısında hak için göğsünü siper ederek küllerinden yeniden dirilmenin arayışı içindedir.
İlk bakışta sahnede ümitlenmek için yeterli performans görünmüyorsa da toplumların tarihi serüveni hakkında bilgi sahibi olanlar her kalkınmanın uzun ve karanlık bir gecenin ardından geldiğini bilirler. Tüm toplumlarda olduğu gibi İslam Toplumu da artık gerçek bir kalkınma süreci içine girmiştir. Biraz zaman alsa da İslam’ın, kendisini yeniden dünya siyasi sahnesine güçlü bir şekilde çıkartacak güç ve olanaklara sahip olduğundan asla şüphe yoktur…
İşte bizim bütün emelimiz ve umudumuz da budur. İslam Toplumunun Yeniden doğuşu için bizler, zihinlerde birikmiş soru işaretlerini cevaplandırmak, bu alanda oluşmuş beklentileri karşılamak için ve ümit ışığı olması düşüncesi ile bu elinizdeki “Toplumsal Diriliş Serisi”ni sizinle paylaşıyoruz.
___________________________________________________________________________________________________
• Sekülarizm, dindışı bir toplumu ne kadar inşa edebilmiştir? Kendini kutsallaştıran sekülarizm, insanın ruh-mana dünyasını yok edebilmiş midir?
• Modern toplumlar, sekülarizmin aldatma ve kışkırtmalarına daha ne kadar tahammül edecektir?
• Genelde dindarlık, özelde İslâm, seküler postülalar karşısında tereddüt, savrulma, eziklik, kırılma illetinden nasıl kurtulacaktır?
Aydınlanma idealleri üzerine kurulu modern dünya, Tanrı'ya ve Tanrısal hakikate referans yapmadan güzel bir gelecek vaadinde bulunuyordu insana. Fakat gelinen noktada, paradigmanın krizinin giderek derinleştiği ve çöküş yaşadığı gözleniyor. Post modernlik, küreselleşme gibi süreç ve tartışmalar, kültürel, politik, ekonomik ve toplumsal kriz alanlarını tanımlayan öğeleri içinde barındırıyor. Bu bağlamda sekülerleşme-dünyevileşme farklı anlamlara gelecek biçimde yorumlanmakla birlikte, dinin sosyal yapıdaki otorite ve geçerliliğini yitirdiği, dindarlığın içeriğinde zayıflama ve boşalma meydana geldiği bir sürece işaret etmektedir.
__________________________________________________________________________________________________
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı abluka, Mavi Marmara’ya yapılan baskınla Türkiye’nin gündemine oturdu. Ablukadan önce, 2008-2009 kışında İsrail Gazze’ye saldırdı, yerleşim yerlerini yerle bir etti ve tahminen 1.400 Filistinlinin ölümüne neden oldu. ABD-İsrail’in gözünde Gazze halkının suçu belliydi: Noam Chomsky’nin deyişiyle, seçimlerde “yanlış tarafa”, yani Hamas’a oy vermişlerdi.
Editör Frank Barat bu kitapta, Filistin-İsrail sorununu en iyi analiz eden isimlerden ikisini, Noam Chomsky ile İsrailli muhalif tarihçi Ilan Pappé’yi bir araya getiriyor. Söyleşiler ve makaleler, İsrail’in Gazze’ye saldırısının ardındaki cezalandırıcı mantığı ortaya koyarken Filistin-İsrail sorunuyla ilgili bütünlüklü bir çerçeve de sunuyor. Noam Chomsky, 1967’den bu yana Filistin sorununun dönüm noktalarını, İsrail devlet politikasının ana hatlarını ve ABD’nin İsrail’e sunduğu desteğin boyutlarını ele alıyor. Ilan Pappé ise Filistinlilerin 1948’de topraklarından sürülmesini merkeze aldığı alternatif tarih anlatısıyla ülkesindeki resmi tarihi ters yüz ediyor. Kitap, barış hareketinin perspektifi, tek devletli veya iki devletli çözüm stratejileri ve İsrail’e dönük kapsamlı boykot önerisi gibi tartışmaları da içeriyor.
• Sekülarizm, dindışı bir toplumu ne kadar inşa edebilmiştir? Kendini kutsallaştıran sekülarizm, insanın ruh-mana dünyasını yok edebilmiş midir?
• Modern toplumlar, sekülarizmin aldatma ve kışkırtmalarına daha ne kadar tahammül edecektir?
• Genelde dindarlık, özelde İslâm, seküler postülalar karşısında tereddüt, savrulma, eziklik, kırılma illetinden nasıl kurtulacaktır?
___________________________________________________________________________________________________
Bazen kendimi kimsesiz bir çocuk gibi hissediyorum… Evden çok uzaklarda.
İkiye dört bir oda. Küçük bir pencere. Köşede bir tuvalet ve ayna. Işık, daima ışık, gözü yakan, gündüzü geceye katan. Bir hücrede tek başına bir adam; ama zihni kalabalık. Öyle kalabalık ve karışık ki ceza olsun diye kapatıldığı bu hücre, onun insanlardan, acımasız dünyadan kaçabildiği tek yer. Zaten onun tek arzusu da yalnız kalabilmek…
Brooklyn’e Son Çıkış ve Bir Düş İçin Ağıt gibi kült romanların yazarı Hubert Selby Jr., bu defa sevgi ve şefkat duygularından yoksun, acımasız bir dünyanın ateşine düşmüş bir adamın zihninden geçen sadistçe, nefret fantezilerine ortak ediyor bizi. Adamın kafasının içini kemiren bu dehşet görüntüleri o kadar şiddet dolu, mide bulandırıcı ve rahatsız edici ki her sayfada en yakın pencereye koşup derin bir soluk alma hissi uyandırıyor. Düzene ayak uyduramayan, hayatın olağan akışında olağandışı şeyler hayal eden ve öyle yaşayan, derinden acı çeken bir yazarın, Amerika’nın hayal gücü en zengin yazarlarından biri olan Selby’nin sokak jargonunu şiirsel dile dönüştürme ustalığı ve gerçek manada acıya, her birimizin yüreğindeki bir yaraya dokunması itibariyle de insanı derinden sarsıyor.
Bu anlamda Hücre, diyebiliriz ki acının kitabı. Birbirimizin canını ne kadar çok acıtabileceğimizi gösteriyor bize. Nedensiz yere. Sırf kötülük olsun diye. Dolayısıyla bu kitap, her ne kadar bir dava sürecini ele alıyor ve adaletin peşinde, ezilmişlerin hakkını arayan bir kahramanı, daha doğrusu bir antikahramanı resmediyorsa da, merhamet dileyen azap dolu bir ruhu görüyoruz biz her satırda.
___________________________________________________________________________________________________
Keio Üniversitesinin yayınladığı bu kitap, Profesör Toshıhıko İzutsunun 1962 yılının baharı ile 1963 yılında Montreal deki Mcgill Üniversitesinde vermiş olduğu derslerden oluşmaktadır. İzutsu, evvela, bize dilbilim veya semantikle ilgili düşüncesini anlatmaktadır ki, o, kuranı bu yolla anlamayı arzulamaktadır. Anladığım şekliyle, semantik ,bir dili kullanan insanların weltanschauung unu ya da dünya görüşünü kavramsal olarak anlamak amacıyla, bu dilin anahtar terimleri üzerine yapılan analitik bir araştırmadır. Kurana dair semantik bir araştırma, bu yüzden, Kuranın anahtar terimlerine dair yapılmış analitik bir araştırmadır. İzutsu, kitabın ilerleyen sayfalarında, anahtar terimlerle ilgili bir araştırmanın, sadece, bu terimleri ve ya kavramları soyutlayarak yahut durağan unsurlar olarak görerek yapılan mekanik bir analiz anlamına gelmediğini , bilakis dahada önemlisi kuranda kullanıldıkları şekliyle bu terimlerin canlı bağlamsal anlamlarını ihtiva ettiğini bir çok örnekle vuzuha kavuşturmaktadır.
Bu yüzden, bizzat anahtar terimleri anlamak ve hatta keşfetmek için, öncelikle kuranın düşünce dünyasının temel yapısı bütünüyle bilinmelidir. Bu kitabın, Müslüman olmayan ilk ciddi Asyalı ve Japon bir bilim adamının kaleminden çıktığının altını çizmemiz gerekiyor. Bu bakımdan İzutsunun çalışmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve onun Uzakdoğuda gelişen İslami ilimler geleneğinin müjdecisi olmasını ümit ediyoruz.
___________________________________________________________________________________________________
Arap isyanlarının öncesine ve sonrasına dair hem temel bir bilgi hem de yetkin bir yorum sunan Ortadoğu’nun Siyasal Sosyolojisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içindeki Arap bölgelerinin Birinci Dünya Savaşı ertesinde bölünmesi, 1948’de İsrail devletinin kurulması, 1979’da SSCB’nin Afganistan’ı işgali ve İran Devrimi, 1980-1990 arasında çıkan bölgesel savaşlar ve son olarak 11 Eylül 2001 saldırısından sonra başlayan “teröre karşı savaş” gibi olguların, meydana geldikleri yerlerden çok uzaklarda bile siyasal dinamikler yaratabileceğini ortaya koyuyor.
Hegemonya ve siyasal mühendislik kavramlarından yola çıkarak Ortadoğu’da otoritarizm olgusunu inceleyen, devletlerin çeşitli zor kullanma biçimleriyle ayakta tutulduğunu gösteren çalışma, geçmişe dayanan siyasal muhalefet biçimlerini ve azınlıklarla ilgili tarihsel olguları ele alırken, yeni direniş biçimleriyle paralel giden genel bir toplumsal yılgınlığa da dikkat çekiyor.
Müthiş bir değişime sahne olan Arap âlemini, ülkelerin özgün koşullarını göz önünde bulundurarak inceleyen Hamit Bozarslan, Türkçe baskıya özel “Önsöz”le 2011 sonu itibariyle Ortadoğu’nun siyasal portresini çiziyor ve karmaşık değişimleri anlamlandırmamızı sağlıyor.
___________________________________________________________________________________________________
Özenle seçilmiş resim ve fotoğraflarla dolu bu kitapta, Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi’ndeki eşyalar üzerinden İstanbul’u ve kendi hayatını anlatmaya devam ediyor...
Eski İstanbul taksilerinden kalabalık aile fotoğraflarına, ev ev gezen terzilerden gazino-sinema çevrelerine, Boğaz ve yalı kültüründen çay içmeye ve kahvede oturup kâğıt oynama alışkanlıklarına uzanan kitap, aynı zamanda Pamuk’un on beş yılda kurduğu ilginç müzenin hem hikâyesi hem de kataloğu. Pamuk, Masumiyet Müzesi’nden yola çıkarak hazırladığı bu yaratıcı kitapta, eşyaların, manzaraların, gündelik hayatımızın tuhaf, göz kamaştırıcı ve sıradan ayrıntılarında yeni anlamlar keşfediyor.
___________________________________________________________________________________________________
“Sündüs Döşeği” yıkımlara, acılara, kıyımlara karşı şiirden bir karşı duruş...
Birlik yurdunda esenlik arayışı…
Abdurahhman Adıyan’ın şiiri; içine kapanan, karamsar değil, güneşli günlere adanmış mısralar ile umudu vurgulayan bir şiir
İnsanın varoluş çabasında uğradığı duraklar, soluklanmalar ve sonsuza yürüyüş...
Gönül yurdunda dünyanın acısı, sevinci…
İnceden sabır ile işlenmiş şiirler toplamı “Sündüs Döşeği”
Yaşanan hadiselerin şiire incelikle taşındığı hayatın içinden şiirler
Olup bitenler karşısında susmayan bir yürek
çiçekleri bilmem kaç katman aşağılara gömüldü bu yıl -doksanüç onsekiz temmuz- da gelinleri duvağa duramadı
SON VİDEO HABER
Haber Ara