Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Psikolojik harbin tadı kaçtı

Emin olun eğer İttihatçılar ve Kemalistler Ergenekon davasını halkın gözünde itibarsızlaştırabilselerdi, ne 12 Eylül davası olurdu ne 28 Şubat soruşturması..

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-17 09:56:48

Psikolojik harbin tadı kaçtı
TİMETÜRK / Haber Merkezi

İkinci Dünya Savaşı’nın bittiğinin farkında olmayan ve hâlâ ormanlarda saklanan Japon askerleri gibi, bir zamanlar bizde de, Soğuk Savaş’ın bittiğinin farkında olmayan generaller ve onların medya patronları, medya erleri vardı. Generallerin sesi kısıldı, ama onlar adına konuşanların medyadaki sayılarında bir azalma yok. Ergenekon davasına karşı çıkıyor, davayı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlardı.  İşte Orhan Miroğlu'nun bugünkü yazısı;

Psikolojik harbin tadı kaçtı

Türkiye geçmişiyle yüzleşirken, malum medyanın tavrında önemli bir değişiklik gözlenmiyor.

Yenilgiye doymayan pehlivan gibi, bu sefer de yüzlerini şike davasına çevirdiler.

Aynı medya aynı kadrolarla, “İmamın Ordusu”nu şimdi de şike davasında arıyor!

Aramakla kalmıyor, Fenerbahçe Kulübü’nün Fethullah Gülen tarafından ele geçirileceği yalanını yayıp duruyor.

Önce algıyı oluşturuyor bu medya, sonra da kendi yarattığı algının doğru olabileceğine dair bir tartışma başlatıyor ve gündem belirliyor.

Hiçbir ülke, Vietnam dâhil, sanırım bu kadar hesapsız ve amansız bir psikolojik savaşa sahne olmadı.

Korkan, korkutulan, Türkiye başkalarına kalacak diye adeta uyarılan, kışkırtılmış kalabalıkların zaman zaman yaşadığı cinnet halinin bu kadar hafif atlatılıyor olmasına şükretmek lazım..

Soğuk Savaş medyasının, usulleri, yöntemleri ve hayaleti dolaşıyor ortalıkta.

İkinci Dünya Savaşı’nın bittiğinin farkında olmayan ve hâlâ ormanlarda saklanan Japon askerleri gibi, bir zamanlar bizde de, Soğuk Savaş’ın bittiğinin farkında olmayan generaller ve onların medya patronları, medya erleri vardı.

Generallerin sesi kısıldı, ama onlar adına konuşanların medyadaki sayılarında bir azalma yok.

Ergenekon davasına karşı çıkıyor, davayı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlardı.

Islak imza filan, CD MD, delil melil dediler, toplumu ikna edemediler ve başarılı olamadılar.

Geriye, döne döne Silivri’nin yemek mönüsünü, dar hücrelerini yazmak kaldı.

Hücreler genişlesin, havalandırma saatleri artsın, buna kim itiraz edebilir ki?

Ama şunu da unutmayın, militarizmle yüzleşmenin bu ülkede vardığı yer, 12 Eylül ve 28 Şubat sürecidir artık.

Fazla değil, iki üç yıl öncesine kadar da durum sanki Ergenekoncuların lehine sonuçlanacak gibi görünüyordu. Bu davalardan bir şey çıkmaz inancı yaygındı. Bütün davalarda Cemaat’in parmağı aranıyordu.

Hadi çok uzaklara gitmeyelim, ama bu ülkenin en azından yakın tarihine “nemelazım” deyip vaktiyle ecnebi kalmışsanız, buna dair hafızanız tertemizse veya sonradan itinayla temizlenmişse, Taraf’ı elinize aldığınızda bu gazete acaba Türkiye’de mi yoksa Latin Amerika ülkelerinden birinde mi, mesela Arjantin veya Şili’de mi çıkıyor diye hayrete düşmemeniz mümkün değildi.

Yazının devamını okumak için tıklayın



Haber Ara