Dolar

36,5143

Euro

38,0769

Altın

3.370,19

Bist

9.658,72

'Suriye'de kanın durması İran'a bağlı'

Melikşah Üniversitesinin davetlisi olarak Kayseri’ye gelen ve üniversitenin öğrenci ve öğretim üyelerine 'Suriye' konulu konferans veren sitemiz genel yayın yönetmeni Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek, akşam da Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu’nda Mazlumder Kayseri Şubesi üye ve gönüllülerine Suriye’deki son durumu anlattı. Çiçek, Suriye'de kanın durmasının büyük ölçüde İran'a bağlı olduğunu ifade etti.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-17 23:11:00

'Suriye'de kanın durması İran'a bağlı'

Suriye’deki sosyal patlamanın birdenbire olmadığını belirten Çiçek; “Suriye halkının Arap Baharı’ndan önce Esed yönetiminden başlıca üç isteğinin olduğunu bunların; Nusayri azınlığın tahakkümünün son bulması, Kimliksiz Kürtlerin vatandaş olarak kabul edilmesi, İhvan-ı Müslümin başta olmak üzere İslami oluşumların varlığını sürdürmesi  ve bunlara üye olmayı suç sayan Anayasa'nın değiştirilmesi olduğunu söyledi.

Çiçek, "Suriye de halkın bu taleplerinin tamamı hep ötelendi ve halk baskı altına alınarak ezildi. Görüldüğü gibi Suriye’de Arap Baharı’ndan önce de istekler, kıpırdanmalar ve küçük ayaklanmalar vardı.” şeklinde konuştu.

Müslüman Kardeşler hareketinin Suriye koluyla ilgili bilgiler veren Çiçek  “İhvan-ı Müslümin hareketi Suriye’de Hama katliamından sonra başlamış gibi algılanıyor. Oysa Suriye İhvan hareketi Hasan el Benna’nın arkadaşı Abdülğani Hamid ile başlıyor. 1951’de 142 üyeli meclisin üçte birini İhvan alıyor. Bu hareketin Libya dahil her yerde kolu var. Hafız Esad bunlara karşı 49 nolu yasayı çıkarıyor ki bu yasa hala yürürlüktedir. Bu yasaya göre İhvan üyesi olmanın cezası idam olarak öngörülüyor. İşte Hama katliamı bu yasaya dayandırılarak yapılıyor. Hama'da öldürülen insan sayısı on binleri buluyor, 1979 yılında İhvan mensupları için ayrı yapılan hapishanede 2000'e yakın insan katledildi. Hama, İhvan’ın kalesiydi, hayalet şehre dönderildi. 800 bin insan Suriye'yi o zaman terk etti. Rejimin baskısı her zaman vardı.  Arap Baharı var olan tepkiyi daha da açığa çıkardı" dedi.

Türkiye ve İran halem olma rolünü kaybetmemelidir
Çiçek, Suriye Anayasasında olan antidemokratik kanunlara atıfta bulunarak: " Suriye’de muhalefet bu 49 nolu yasanın, DGM nin, devlet koruma yasası gibi 7 yasanın değişmesini istiyordu. Beşar Esed aslında bu sözü verdi ve sonra vazgeçti. Bunun en büyük sebebi İran baskısı olarak görülüyor. Çünkü İran’ın Suriye üzerinde çok büyük etkisi var.  Hatta Suriye ile müzakere etmek aslında İran ile görüşmek anlamına geliyor. Zaten Beşar Eseed er geç gidecek. Bu sürecin sonunda ne olacağı belli değil. Suriye özgür mü olacak yoksa İran ın arka bahçesi mi olacak? Yoksa başka bir arka bahçe mi? Bu durum Suriye ile çok uzun bir kara sınırı olan Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Burada Türkiye ile İran hakem görevini sürdürmelidir. Yoksa derin bir mezhep çatışmasının önü alınamayabilir.” ifadelerini kullandı.

Suriye meselesinde Türkiye’nin karşısındaki asıl gücün İran olduğunu belirten Nevzat Çiçek; “Zaten kimse Beşar Esad’ ı ikna etmeye çalışmıyor. Mesele Suriye meselesi olsaydı çoktan çözülürdü, ama birçok ülke işin içinde. Uluslar arası güçler kendi arasında anlaşırsa Suriye olayı bir saat içinde biter. Suriye olayında halkımızın da ilk kez farklı şeyler düşündüğünü görüyoruz. Oysa orada gerçekten bir zulüm var. Kaçırılan gazeteci arkadaşlarımız Adem Özköse  ve Hamit Coşkun yaşadıkları bir çok şeyi henüz anlatamadılar. Bu denli vahşet var. Suriye, Irak gibi olmamalı, ama bugünkü durumun Irak’tan farkı yok. İlk defa İslam dünyasının kafası karışık. Türkiye’de ki müslümanlar Suriye’de zulüm olduğunda anlaşmalılar sonra, akan kanın durması için istişare yapmalılar.” diye konuştu.

Çiçek, İslam dünyası önünde Kürt meselesi dışında etnik bir sorun olmadığının altını çizerek en büyük sorunun mezhep kavgası olduğuna işaret ederek, "Şuan ateş alevlenmiş değil, bu ateşin alevlenmesi demek bölgenin ateş çemberine dönmesi demek, Avrupa gibi 100 yıl savaşlarının başlaması demek. Bu noktada herkes üzerine düşeni yapmalı, kendisi için istediği şeyi kardeşi için de istemesini öğrenmeli" dedi.

Her iki konferansta soru ve cevaplarla son buldu

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara