Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

NATO'nun Chicago zirvesi

İttifak tarihinin en geniş katılımlı zirvesinde Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Gül başkanlığında bir heyet temsil edecek -Gül, Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande ile bir araya gelecek -Gündeminde 5 ana konunun yer alacağı zirvede, 4 belgenin kabul edilmesi planlanıyor -Zirve çerçevesinde radarları Kürecik'te konuşlandırılan balistik füze savunma sisteminin ara yeteneğinin hayata geçirilmesi ilan edilecek -Kürecik tesislerine girebilmek Milli Savunma Bakanlığı'nın yetkisinde -Türkiye, Afganistan talep ettiği sürece, NATO olsa da olmasa da Afganistan'da kalmaya kararlı

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-16 15:04:27

NATO'nun Chicago zirvesi
NATO'nun 20-21 Mayıs günlerinde ABD'nin Chicago kentinde düzenlenecek olan İttifak tarihinin en geniş katılımlı devlet ve hükümet başkanları zirvesine Türkiye, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığındaki bir heyetle katılıyor.
AA muhabirinin Türk yetkililerden edindiği bilgilere göre, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın da bulunacağı heyet ABD'ye 18 Mayıs günü hareket edecek.

Cumhurbaşkanı Gül'ün zirve sırasında çeşitli ikili temaslar yapması planlanıyor ve bu çerçevede Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşmesi kesinleşti. Gül'ün zirveye gelen başka liderlerle de bir araya gelmesi öngörülüyor.
NATO Chicago zirvesi, İttifakın kuruluşundan bu yana ABD'nin ev sahipliğinde düzenlenen 3. NATO zirvesi. Zirvede Afganistan konusundaki oturum ile birlikte 60 kadar ülke ve kuruluş temsil edilecek ve Chicago zirvesi tarihe bu özelliği ile İttifak'ın en geniş katılımlı zirvesi olarak geçecek.

20 Mayıs Pazar günü devlet ve hükümet başkanlarının ilk oturumuyla başlayacak olan zirvenin gündemindeki ana konuları 5 maddede toplamak mümkün. Bunlar; akıllı savunma sistemi, balistik füze savunma sisteminin ara yeteneğinin ilanı, Afganistan, ortaklıklar ve İttifak'ın caydırıcılık ve savunma yapısının gözden geçirilmesi.

Chicago zirvesi gündeminin ana maddelerinden biri de 2010 yılındaki Lizbon zirvesinde alınan kararların uygulamasının gözden geçirilmesi. Lizbon zirvesinden bu yana geçen sürede Libya operasyonunun yapıldığına işaret eden yetkililer, her zirvede olduğu gibi Chicago'da da İttifak bağının güçlendirilerek, aradaki uyum ve dayanışmanın sürdürülmesi gerekliliğinin bir kez daha vurgulanacağını belirttiler. Gündemdeki bir diğer konu da NATO'nun ortaklık ağlarının geliştirilmesi olacak.
2014 yılı sonunda ISAF'ın yani muharip unsurların görevlerinin sona ereceği Afganistan'da, 2014 sonrası senaryoları da zirvede konuşulacak konular arasında. Muharip temele dayalı uygulamanın sona ermesinin ardından Afgan polis ve ordusunun eğitimine dayalı uygulamanın sürmesi, bu çerçevede üyelerin katkılarını çeşitli yöntemlerle sürdürmesi bekleniyor. Bu çerçevede Türkiye de tarihten de gelen dostluk bağları ile bağlı olduğu Afganistan'daki eğitim misyonunu Afganistan talep ettiği sürece, NATO olsa da olmasa da sürdürmeye kararlı. Afganistan toplantısına Türkiye'nin girişimleri ile Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari de davet edildi.

Gündem maddeleri arasında yer alan ve ilk olarak NATO Genel Sekreteri Rasmussen'in ortaya attığı "akıllı savunma sistemi" çerçevesinde son 10 yıldır NATO'nun sahip olması gerekli savunma yetenekleri nelerdir, NATO itibarını hangi savunma yeteneklerine bağlı olarak sürdürebilir gibi sorulara yanıt aranarak, global kriz nedeniyle savunmaya ayrılan kaynakların daralmasıyla birlikte savunma yeteneklerinin nasıl idame ettirileceği konusunda bazı kararlar alınacak. Türkiye akıllı savunma sistemi çerçevesinde içlerinde deniz güvenliği ve uçuş eğitimi gibi konular da olan 4 projede öncülük yapmak istiyor ancak zirvede bu konuda ilke kararı alınması, detayların ise daha sonra belirlenmesi bekleniyor.

Chicago zirvesi çerçevesinde bazı belgeler de kabul edilecek. Bunlar zirve sonuç bildirisi, ISAF-Afganistan konulu bildiri, savunma bildirisi ile İttifak'ın caydırıcılıkla ilgili çalışma raporu.

Aslen genişleme zirvesi olmayan Chicago zirvesine Türkiye'nin ısrarlı girişimleri ile üyelik perspektif umudu olan 4 ülke (Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ ve Gürcistan) da davet edildi. NATO ülkeleri bu 4 ülke ile toplanarak, onlara üyelik umutlarının pekiştirilmesi yönünde güçlü bir mesaj verecekler.

Zirve çerçevesinde NATO-Rusya Konseyi toplanmazken, yetkililer Türkiye'nin İsrail'in katılımını veto ettiği haberlerinin doğru olmadığını çünkü İsrail'in davet edilmesinin bile düşünülmediğini kaydediyorlar.

Suriye'deki gelişmelerin zirve oturumları sırasında gündeme gelmesine mutlak gözle bakan aynı kaynaklar, bazı devlet ya da hükümet başkanlarının konuşmalarında Suriye'deki son duruma ilişkin görüşlerini açıklayabileceğini belirtiyorlar.

Bu arada yetkililer, NATO'nun 5. maddesinin herhangi bir müttefik ülke kendisine yönelik ciddi bir saldırı olması durumunda işletilmesini isteyebileceğini söyleyerek, ancak 5. maddeden önce 4. madde çerçevesinde istişareler yapılması gerektiğine işaret ediyorlar. 5. maddenin işletilmesinin ise İttifak tarihinde sadece bir kez 11 Eylül saldırısında olduğunu, orada da ilk olarak 4. maddeye göre istişareler yapıldığını sonra Awacs'ların gönderildiğini hatırlatan aynı kaynaklar, 5. maddenin işletilebilmesi için ciddi bir ihlal ya da saldırı olması gerektiğini, Suriye'den Türkiye'ye yönelik şu anda böyle bir durumun söz konusu olmadığını, ancak ciddi bir tehdit olması durumunda da bu maddeler çerçevesinde NATO'ya başvurmanın mümkün olduğunu aktarıyorlar.

-Füze savunma sistemi-

NATO'nun bu önemli zirvesinde ele alınacak olan ve Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiren bir değer gündem maddesi de radarları Kürecik'te konuşlandırılan NATO füze savunma sistemi.

Chicago zirvesinde balistik füze savunma sisteminin ara yeteneğinin hayata geçirilmesi ilan edilerek, bu konuyla ilgili son durum devlet ve hükümet başkanlarına sunulacak, böylece savunma sistemi konusunda önemli bir merhale de aşılmış olacak. Türk yetkililer füze savunma sisteminin amacını, Lizbon zirvesi kararlarının hayata geçirilmesi çerçevesinde, füze tehdidine karsı Avrupalı müttefiklerin nüfus ve topraklarının korunması olarak açıklarken, bu sistemin herhangi bir ülkeyi hedef almadığını vurguluyorlar. Yetkililer herhangi bir ülkeden füze atılması durumunda bu önleyici sistem ile o ülkenin değil, atılan füzenin vurulacağına da dikkat çekerek, bu proje üzerinde çok uzun yıllardır çalışıldığını, geçmişinin ABD Başkanlarından Ronald Reagan dönemlerine kadar gittiğini hatırlatıyorlar.

Çok katmanlı olan, kara ve deniz unsurlarının bulunduğu bu savunma sistemi temelde 4 aşamadan oluşuyor. Birinci aşama erken uyarı radarlarının Kürecik'e konuşlandırılması iken, ikinci aşamayı 2015 yılında Romanya'ya konuşlanacak unsurlar, üçüncü aşamayı 2018 yılında Polonya'ya konuşlanacak unsurlar oluşturuyor. Dördüncü ve son aşama çerçevesinde ise füze savunma sistemi yerleşiminin 2020 yılında tamamlanması ve güncellenmesi planlanıyor.

Kurulması kararı Lizbon zirvesinde alınan füze savunma sisteminde NATO'nun bir üyesi olan Türkiye'nin tam söz hakkı olacağı, ana karargahta general seviyesinde bir yetkilinin görevlendirileceği de belirtiliyor. İttifak'ın elinde olmayan bazı yeteneklerin yıllar boyu teknolojik üstünlüğe sahip ABD tarafından tahsis edildiğine işaret eden yetkililer, ABD'nin sadece şimdi bu füze savunma sistemini değil daha önce de pek çok yeteneğini NATO'ya tahsis ettiğini belirtiyorlar.

ABD Başkanlarından George W. Bush zamanında bu sistemin ülkelerle ikili anlaşmalar yoluyla gerçekleştirilmeye çalışıldığını ancak bunun yapılamadığını, Türkiye'nin de ikili çerçevede değil ama NATO bünyesinde kurulacak bir savunma sistemine olumlu baktığını aktaran Türk yetkililer, dolayısıyla bu konunun 1990'lı yıllardan beri bir şekilde Türkiye'nin gündeminde olduğunu ifade ediyorlar.

Füze savunma sisteminin hukuki altyapısı ile ilgili olarak da bunun ABD'nin tahsis ettiği bir sistem olduğunu, NATO'nun uygulamaya dönük anlaşmalarını kabul etmeye Bakanlar Kurulu'nun yetkisi bulunduğunu belirten aynı kaynaklar, bunun bir başka örneğinin 2. Körfez Savaşı sırasında yaşandığını, o dönemde Türkiye'ye gelen NATO kuvvetlerinin de bir uygulama olduğunu, bu tür uygulamalarda Bakanlar Kurulu'nun yetkisi bulunduğunu kaydediyorlar.

Füze savunma sistemi anlaşmasının NATO ile değil ABD ile imzalanmasının sebebi olarak da bu gösteriliyor. Yetkililer bu sistemin ABD'nin İttifak'a tahsis ettiği bir unsur olduğunu, imkan ve yeteneklerin ABD'ye ait olduğunu ve dolayısıyla ilgili anlaşmanın NATO'ya dayanarak ABD ile imzalandığını belirtiyorlar.

Kürecik'teki tesise giriş için izin verebilecek yetkili kurumun Milli Savunma Bakanlığı olduğunu da söyleyen yetkililer, ancak tesislere giriş-çıkışların NATO'nun mevcut usul ve kurallarına uygun olması gerektiğine de dikkat çekiyorlar. Aynı kaynaklara göre ABD'li bir senatör de Türkiye'ye gelip Kürecik tesislerini ziyaret etmek istese, giriş izni için Milli Savunma Bakanlığı'na başvurması gerekiyor.

NATO ana karargahında barış zamanlarında sabit kadroların bulunduğunu, bu kadronun her zaman orada görev yaptığını ancak NATO gerekli görürse kriz ya da savaş zamanlarında bu kadroları takviye edebileceğini de aktaran yetkililere göre, ana karargahta çalışacak olan Türk subay general seviyesinde olacak. Aynı kaynaklara göre, füze savunma sisteminin menzili iddiaların aksine Türkiye'nin bütün topraklarını kapsayacak, İzmir'deki NATO komutanlığının yapısı değişerek havadan karaya geçecek.


Haber Ara