Yunanistan diken üstünde
Yunan siyasetindeki istikrarsızlık Drahmi'ye dönüş tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Bütçe açığının kapatılması için AB ve IMF'den alınan borçlar, Yunanistan’da iktidarı ateşten gömleğe dönüştürmüş durumda…
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-14 09:37:28
Alınacak ek tasarruf önlemleri ve yapısal reformlarla yeni hükümetin Yunan bütçesini sağlamlaştırması ve Euro Bölgesi kurallarına uyumlu hale getirmesi isteniyor. Avrupalı politikacılar aksi halde Atina'ya yeni mali yardım gitmeyeceğini son derece net ve yüksek sesle dile getiriyor.
Yunanistan'ın ödeme gücünü koruyabilmesi için haziran ayı öncesinde 30 milyar euroya daha ihtiyacı var. Bu nedenle Avrupa Birliği'nin taleplerini kabul eden istikrarlı bir hükümetin iktidara gelmemesi Atina'yı büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyor.
Yunanistan'ın yapılan anlaşmalara sadık kalması uyarısında bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle şu çağrıyı yapıyor: “Yunanistan eğer Euro Bölgesi'nde kalmak istiyorsa, o zaman üzerinde anlaşılmış olan reformları kesinlikle kabul etmek zorundadır.“
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da Atina'daki politikacılara geçen hafta uyarılarda bulundu. Schulz, “Atina'da da söyleyeceğim şey şudur: Akıllı davranın. Şu anda zor bir yolda ilerliyorsunuz. Ancak Euro Bölgesi dışındaki başka bir yol çok daha çetin olacaktır" şeklinde konuştu.
Kontrolsüz iflas seçeneği
Peki, Atina borçlarını ödemez ve tasarruf önlemlerine devam etmezse ne olur? Bunun ilk dile getirilen yanıtı, kontrolsüz iflas oluyor. Ancak bu Avrupalı siyasetçilerin istediği en son seçenek. Zira uzmanlar, iflasın Yunanistan'ı daha da büyük bir ekonomik bir kaosa sürükleyebileceği tahmininde bulunuyor.
Hükümet memur maaşlarını ödeyemez duruma gelebilir, elektrik ve su gibi kamu hizmetleri sekteye uğrayabilir ve Yunan girişimciler rekabet gücünü iyice kaybedebilir. Ayrıca ülkedeki bankacılık sistemi tamamen çökerken, petrol ve ilaç gibi ithal ürünlerin fiyatlarında da büyük artışlar kaydedilebilir. Ve elbette böyle bir felaket, sosyal huzursuzluklara neden olabileceği gibi borç krizindeki diğer ülkelere sıçrayabilir ve Euro Bölgesi dağılma noktasına da gelebilir.
Ancak Atina'daki kriz, Yunanistan'ın kontrolsüz iflası ile Drahmi'ye dönüşünü kaçınılmaz bir şekilde tartışmaya açıyor. Yunanistan'ın, ortak para birimi Euro'nun yanı sıra, Drahmi'yi de kullanmasını öngören bir ''C Plan''ının Brüksel'in planları dahilinde bulunduğu da öne sürülüyor. Kimi uzmanlara göre, bu Yunanları biraz olsun nefes aldıracak en mantıklı seçeneklerden biri.
Ülkenin geleceğini etkileyecek bu süreç, siyaseti tıkanma noktasına getirmiş durumda. İç siyasetin felce uğraması durumunda tehlikenin artacağını ifade eden Yunanistan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Konstantin Mikalos, “Yunanistan'da hükümetin ve ekonominin, 2,5 yıla kadar Euro Bölgesi'nden çıkmaktan başka bir seçeneği kalmamasından korkuyorum…” dedi.
İşsiz oranı yüzde 20
Konstantin, seçimlerden ikinci güç olarak çıkan ve tasarruf önlemlerini reddettiğini söyleyerek borçların geri ödenmesini reddeden Radikal Sol İttifak'ın lideri Alexis Tsipras'ı ise gerçekçi bulmuyor:
“Sayın Tsipras ne yazık ki gerçekçilikten uzak popülist bir tutum içinde. Kendisinin realiteyle ilgilenmesi gerekiyor, hiç olmazsa seçimlerden en önemli muhalefet grubu olarak çıkan partinin lideri olduğu için. Yunanistan'ın kritik meselelerinin çözülebilmesi için aldığı sorumluluğa uygun hareket etmesi gerekiyor.”
Tasarruf politikasından kesinlikle vazgeçilmesini isteyen Tsipras ise bunu halkın istediğini söylüyor. İşsizliğin yüzde 20'ye dayandığı ve geçim sıkıntısının çekildiği ülkede halk bu girdaptan bir an önce çıkmak istiyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara