İyiliği en çok hak edenler
'Cennet annelerin ayakları altındadır' hadis-i şerifini bilmeyen yoktur. Çünkü, İslam ve İslam'ın anneye verdiği değer hep bu hadis ile anlatılmaya çalışılır.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-11 10:38:49
Bir Anneler Günü daha geldi. 7'den 70'e herkes annesini sevindirmek için tatlı bir telaş içinde. Kimi hediyeler alıyor; belki bir mutfak robotu, belki manto, belki de bir demet gül... Kimi de, onlara hafızalarından silinmeyecek sürprizler hazırlamaya çalışıyor. Bütün bunların bir tek amacı var: Bizi onca zahmetle yetiştiren annelerimizin hakkını ödeyebilmek... Dinimiz anneye iyiliği evladın asli vazifeleri arasına koyuyor, her an anneye iyiliği emrediyor. Sebebi de şöyle izah ediliyor: Anneler Allah'tan sonra bir kişiye en çok emeği geçen, iyiliği dokunan kimseler. Bu vazifeyi hatırlamak için Anneler Günü bir fırsat olabilir. Bu nedenle ilahiyatçılarla, İslam'da evladın anneye karşı sorumluluklarını konuştuk.
Yrd. Doç. Dr. Hasan Yenibaş'a göre, evladın asli sorumluluğu anne babaya iyilikte bulunmak. Sevgiyi ve iyiliği İslam'a göre, en çok anneler hak ediyor. Bu yüzden, annelere itaat etmek ve iyilikte bulunmak Allah'ın bizzat emirleri arasında. Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde dolaylı ve doğrudan annelere nasıl davralınması gerektiğinden ba0hsediyor. Bunlardan biri İsra Sûresi'nde geçiyor. Allahü Teâla şöyle buyuruyor bu ayetlerde: "Rabb'in ondan başkasına ibadet etmemenizi ve anne-babaya iyilik etmenizi emretmiştir. İkisinden biri yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara öf bile deme; onları azarlama, onlara güzel söz söyle; onlara rahmet ve şefkat dolu tevazu kanadını ger. Onlara alçak gönüllü ve şefkatli davran ve onlar hakkında dua edip şöyle de: Ey Rabb'im, bunlar küçükken beni nasıl yetiştirip büyüttülerse, sen de onlara merhamet et, acı." Yenibaş, bu ayetin işaret ettiği yönlere değiniyor. Bunlardan biri Allahü Teâlâ'nın, anne babanın kendi nezdindeki yerini, kendine ibadetten sonra kula tembihlemesi. İkincisi ise ayetin, annelere yaşlılıkta gösterilmesi gereken üslubun çerçevesini çizmesi. Bu nedenle Yenibaş, "Annesine, Allah'ın razı olduğu şekilde davranmayı düstur edinenler İsra Sûresi'ndeki ayetleri kendilerine rehber yapabilirler." diyor.
Yenibaş'a göre, dinimizin evladın annesine karşı takınmasını istediği tavırları Peygamber Efendimiz (sas)'in hadis-i şeriflerindeki telkinlerine bakarak da görebiliriz. Örneğin, Ebu Hureyre'nin rivâyet ettiği şu hadis-i şerif İslam'ın anneye verdiği değeri ve evladın anneye karşı olan sorumluluğunu göstermesi açısından oldukça manidar: "Bir gün, bir adam Peygamber Efendimiz (sas)'e gelip şöyle der: 'Ey Allah Resûlü! Kendisine iyilik yapmaya kim daha layıktır?' Efendimiz bu soru karşısında şu cevabı verir: "Annen, annen, annen; sonra baban, sonra yakınlık derecelerine göre diğer yakınların." Yenibaş, İmam Malik'in bildirdiği bir hâdis-i şerîf'e atıfta bulunarak annesine iyilikte bulunan, sevgi ve şefkat gösteren evladın lütuflandırıldığına da değiniyor. Bu hadiste Allah Resûlü şöyle bir dua ediyor ümmetine: "Anasına-babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah ömrünü artırsın!" Yalnız bunun aksi de söz konusu Yenibaş'a için. Çünkü Allah Resûlü başka bir hadis-i şerifinde anne-babaya iyi davranmamanın üç büyük günahtan olduğunu söylüyor. Bu üç büyük günahı ise şöyle sıralıyor: "Allah'a ortak koşmak, anne ve babaya karşı serkeşçe davranmak ve yalan yere şahadet etmek."
Annenin de evlada karşı yükümlülüğü
İslam'da evladın anneye olduğu gibi annenin de evlada karşı yükümlülükleri var. İslam ve anne üzerine çalışmalar yapan ilahiyatçı Hilal Özay'a göre, anne kavramının Arapçadaki karşılığı olan 'ümm' kelime manası İslam'ın annenin üzerine emanet ettiği yükümlülüğü anlatmak için yeterli. Ümm; her şeyin aslı ve direği, bir şeyin terbiyesine, ıslahına ve başlangıcına asıllık eden kök veya köken anlamlarına geliyor. Bu zaviyeden bakıldığında, annenin çocuğu üzerinde olduğu gibi çocuğun da anne üzerinde hakkı var.
Kur'an-ı Kerim, annelere çocuklarını İslam düsturu üzerine yetiştirmelerini emrediyor ve görevlerini şöyle sıralıyor: Anne, çocuğunun bakım ve terbiyesinden birinci derecede sorumludur. Sevgi ve şefkati ile doygunluğa ulaştırmalıdır. Tıpkı çocuğun anneye iyilikte bulunması gibi anne de çocuğu yetiştirirken bu ilgi ve iyiliği ona göstermelidir. Bunun yanı sıra, anne çocuğunun ilk öğretmenidir. Bu öğretmenliğin ilk şartı da çocuğa kulluk noktasında iyi örnek olmaktır. Bir çocuğun annesini seccadesinde, ibadetlerle içli-dışlı görmesi çok önemlidir. Anne, aynı zamanda iyi bir eş olmalıdır. Zirâ, annenin eşine göstereceği saygı, çocuğun nazarında çevresine ve büyüklerine saygı fikrini pekiştirecektir. Efendimiz (sas)'in "Eğer biri, kız çocuğunu iyi bir şekilde yetiştirip terbiye ederse, güzel ve faydalı şeyler öğretir, onu Allah'ın verdiği nimetlerden yararlandırırsa, o çocuk onunla cehennem arasında bir perde olur." Ve "Allahü Teâlâ kıyamet günü bazı anne ve babalara mükâfat verecek. 'Ey Rabb'imiz! Bu mükâfatları nereden hak ettik, bizim amellerimiz buna layık değildi?' diye sorduklarında şu cevabı alacaklar: 'Bu mükâfatlar çocuğunuza Kur'an öğretmeniz ve onu İslam dini ile tanıştırmanız içindir. şeklinde buyrulan hadis-i şerifler annelik vazifeleri ile de İslam'da annenin yerine işaret ediyor, anneliğin dindeki öneminin altını çiziyor.
Efendimiz'in (sas) annesiyle ilişkisi nasıldı?
Salih Suruç (Siyer yazarı): Efendimiz (sas), annesini çok severdi. Birgün onu ebedi âleme uğurladığı Ebva Köyü'ne uğramıştı. Kabri başında durup gözyaşı dökmüştü. Nedenini soranlara, "Annemin bana gösterdiği şefkatini düşündüm de ondan." demişti. Beş yıl yanında kaldığı sütannesi Hazreti Halime'yi asla unutmadı Allah'ın Resûlü. Onu her gördüğünde "Anneciğim! Anneciğim!" diyerek saygıyla çağırır ve kendisine ikramlarda bulunurdu. Efendimiz'in, dadısı Ümmü Eymen'e karşı sevgi ve saygısı ise bir başkaydı. Ona "ikinci annem" diyerek sevgi ve saygısını gösterirdi. Amcası Ebu Talip'in hanımı Hazreti Fatıma binti Esed'in de Efendimiz'in hayatında müstesna bir yeri vardı. O'na çocukluğunda bir anne gibi davranmış ve sevip sarmalamıştı. Efendimiz de onun bu iyiliğini hiçbir zaman unutmamıştı; her zaman onu saygıyla anıp, hal hatırını sormuş ve zaman zaman da ziyaretine gitmişti. Onu o kadar sever ve sayardı ki vefat ettiğinde "Bugün annem vefat etti." demişti.
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara