Seçmenin Politicılara Yanıtı
Fransa ve Yunanistan'daki seçmen, Almanya'nın para birliğini tasarruf ve yapısal reformlarla borç tuzağından kurtarma politikasına karşı çıktı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-08 14:19:31
Atina'da yeni hükümetin kurulması arapsaçına dönüp uzasa da, bu meclis çoğunluğunun ülkeye yardım edenlerin dikte ettirdiği tasarruf rotasına karşı olduğu gerçeğini değiştirmez: "Büyük çoğunluk borçların ödenmesine karşı. Yunanlar, haksız yere kendilerinden para istendiğini ve bu nedenle de borç ödemeye gerek olmadığını düşünüyorlar. Kendi tercihleri olan bu düşünce tarzıyla da sermaye piyasalarıyla yüzleşmek durumundalar."
Hohenheim Üniversitesi öğretim üyelerinden Hans-Peter Burghof böyle diyor. Gırtlağına kadar borçlanan Yunanistan şimdiye kadar Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu tarafından batmaktan kurtarıldı. Berenger Bank'ın baş iktisatçısı Holger Schmieding bu durumun değişebileceğine işaret ediyor.
Schmieding, "Avrupa, 'Yunanistan'da tasarruf tedbirlerini kararlı bir şekilde uygulamayı kabul edenler hükümeti kurmazsa, para musluğu kapatılabilir', diyebilir. O zaman da Yunanistan kendini gerçekten Euro Bölgesi'nin dışında bulur" şeklinde konuşuyor.
Euro tahvilleri
Hans-Peter Burghof, sandıkta tecelli eden seçmen iradesinin ciddiye alınıp, bundan gerekli sonuçların çıkarılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Önce, Yunanistan'ın borçlarına kefil olamayacağımızın bilinmesi gerekir. Ne, kurtarma mekanizması ya da tuhaf Euro tahvilleri gibi doğrudan yardımlarla, ne de dolaylı olarak Avrupa Merkez Bankası kanalıyla."
Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande, uzmanlar tarafından 'çılgın plan' olarak adlandırılan Euro tahvillerini devreye sokmak istiyor. Aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası'ndan da krizle mücadelede daha aktif rol oynamasını bekliyor. Hollanda büyümeyi daha fazla borçlanarak teşvik edeceğini de açıklamıştı. Esas olarak yeni Cumhurbaşkanı Almanya'nın karşı olduğu her şeyi savunuyor. Mali paktın yeniden müzakere edilmesini seçim kampanyasında sık sık dile getirmişti. Mali paktın, siyasetin kriz yönetiminden çıkan tek somut uygulama olmasına rağmen.
Ancak, Fransa ile Almanya arasındaki görüş ayrılıklarının anlaşmazlığa yol açması da gerekmiyor. Duisburg-Essen Üniversitesi'nden Ansgar Belke, pragmacı davranacağını söylüyor: "Çünkü, en önemli ticaret ortağının Almanya olduğunu ve Fransa'nın son derece kötü durumda bulunduğunu o da biliyor."
Finans piyasaları Fransa'yı izliyor
Son yıllarda Fransa, Almanya ile arasındaki rekabette oldukça geriye düştü. 2011 bütçesi yüzde 5,2'lik açık verirken Almanya'nın ek borçlanma ihtiyacı yüzde bire düştü. İşsiz oranı Almanya'dan iki kat fazla. Almanya'nın ihracatı artarken, Fransa'nın Avrupa Birliği içindeki ihracat payı küçülüyor. Finans piyasalarının bu nedenle Fransa'yı büyük dikkatle izlediği de Hollande'nin gözünden kaçmış olamaz. Ansgar Belke, "Düşündüklerinden birini zorla uygulamaya kalkarsa, sermaye piyasası onu cezalandırır" diyor.
seçimden sonuçları, yatırımcının Avrupa Para Birliği'ne olan güvenini sarstı. Bütün dünyada hisse senetleri değer kaybediyor. Euro'nun Dolar kuru 1,30'un altına indi. İktisatçı Burghof, bunların Avrupalılar açısından sevindirici olmadığını belirtiyor: "İstikrara değer vermeyen, zayıf para birimiyle daha kolay ülke yönetilebileceğini ve öncelikle de bu yoldan zengin ortaklardan daha fazla para sızdırılabileceğini düşünenler çoğunluğa geçti."
Burghof bu nedenle Almanya'nın 'pekiyi' olan kredi notunu bu seviyede tutmanın zorlaşacağını ve en büyük kefil konumundaki Almanya'nın sarsılması durumunda Euro'nun günlerinin sayılı olacağını da sözlerine ekliyor.
Haber Ara