Konya'nın ilginç camileri
Pencereleri kapılarından büyük olan Aziziye, depremde yıkıldıktan sonra tekrar inşa edilen İstanbul Fatih Camii'nin eski halinin tek örneği olan Selimiye, avlusunda Selçuklu sultanlarını ağırlayan Alaaddin Camii ve mescidin bitişiğinde kedisiyle birlikte sandukası bulunan Pisili Sultan'ın tekkesi gibi birçok tarihi cami, ilginç özellikler taşıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-07 10:48:48
Pencereleri kapılarından büyük olan Aziziye Camii, depremde yıkıldıktan sonra tekrar inşa edilen İstanbul Fatih Camii'nin eski halinin tek örneği olan Selimiye Camii, avlusunda Selçuklu sultanlarını ağırlayan Alaaddin Camii ve mescidin bitişiğinde kedisiyle birlikte sandukası bulunan Pisili Sultan'ın tekkesi gibi birçok tarihi caminin ilginç özellikleri bulunuyor.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haşim Karpuz, camilerin Müslümanlar için çok önemli mekanlar olduğunu belirtti. Karpuz, ''Camiler, insanların birbiriyle tanıştıkları, gündelik problemlerini konuştukları yerlerin başında geliyor'' dedi.
Konya'daki tarihi camilerle ilgili halk arasında bazı rivayetlerin de anlatıldığını dile getiren Karpuz, şöyle devam etti: ''Halk arasında neredeyse bilmece haline gelmiş 'pencereleri kapısından büyük cami hangisidir?' sorusuyla gündeme gelen Aziziye Camii, bunlardan biri. Ahşap bir cami olan Aziziye Camii, 1867 yılında çıkan çarşı yangınında yanmış. Ondan sonra bugünkü barok mimari özellikler gösteren anıtsal cami yapılmış. Bu yeni cami yapılırken de, dönemin mimari özelliklerinden dolayı pencereleri gerçekten kapısından büyük olarak tasarlanmış. Son cemaat ve harem kısmından meydana geliyor. Dönemin süsleme özelliklerini caminin mihrap ve minberinde görebiliyoruz.''
Avlusunda 8 sultanı ağırlıyor
Karpuz, Alaaddin Camii'nin Ahlat'lı Hacı Mengim Berti'nin, hiç çivi kullanmadan yaptığı, 3 binden fazla parça ahşabın ''geçme tekniği'' ile birleştirilmesinden meydana gelen ceviz minberi ile Konya'nın ve Selçuklu tarihinin en önemli yapılarından birisi olduğunu söyledi. Avlusundaki 8 Selçuklu sultanının yattığı türbesiyle bir anıt mezar özelliği de taşıyan caminin birçok kez onarımdan geçtiğini dile getiren Karpuz, ''Bu yapının önemli özelliği, Selçuklu sultanlarının türbelerinin burada olmasıdır'' dedi.
''Pisili Sultan''ın kedisiyle birlikte sandukası bulunuyor
Mevlana ile aynı dönemde yaşayan Pir Esad Sultan'ın, kedilere olan sevgisiyle bilindiğini ve halk arasında ''Pisili Sultan'' olarak anıldığını aktaran Karpuz, ''Pisili Tekkesi'' olarak anılan yerde küçük bir mescidin olduğunu ve mescidin daha sonra yıktırılıp bu alana bugünkü betonarme kubbeli caminin yapıldığını anlattı. ''Caminin bitişiğinde Selçuklu tuğlasıyla yapılmış olan türbeyi görürüz. Pir Esad Sultan'a 'Pisili' denilmesinin sebebi de rivayetlerde anlatılır.
'Pisili Sultan' kedisini o kadar çok seviyor ki bir gün namaza kalktığında, kedisinin cübbesinin eteğine oturduğunu görüyor. Onu rahatsız etmemek için cübbesini kesiyor ve namazını eda ediyor. Yani kedileri çok sevdiği için ona da Pisili Sultan denilmiş. Türbenin içerisinde Pisili Sultan'ın sandukası ve yanında da kedisine ait olduğu rivayet edilen küçük bir sanduka var.''
SON VİDEO HABER
Haber Ara