İlk kez konuştu: ‘Her şeyi Filistin için yaptım’
2001 yılında internetten tanıştığı 16 yaşındaki İsrailli bir genci kendine âşık edip daha sonra onu arkadaşıyla kaçırmaya kalkışıp ölümüne yol açan ve İsrail tarafından Filistin’in “femme fatale’i’ diye adlandırılan Amina Muna dünya basınında ilk kez konuştu: “Amacımız onu kaçırıp hapishanedeki Filistinlilerle takas etmekti. Ancak birden bağırmaya başlayınca öldürülmek durumunda kaldı”
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-06 09:51:13
‘HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM’
İSRAİLLİ asker Gilad Şalit’in takasıyla serbest bırakılan ve Türkiye’ye gönderilen 35 yaşındaki Amina Muna dünya basınında ilk kez Habertürk’e konuştu. Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu Muna, İsrail tarafından “Filistin’in Al Capone’u” ve “femme fatale”i ” (baştan çıkarıp felakete neden olan kadın) olarak damgalandı. Muna’nın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına neden olan olay ise internette bir sohbet sitesinde tanışıp kendisine âşık ettiği ve buluştuğu 16 yaşındaki İsrailli Ofir Rahum’un ölümüne sebep olmasıydı.
İsrail’in canavar diye nitelediği Muna’nın güler yüzlü, kendine güvenen bir duruşu var. Türkçe kursuna başlayan Muna, röportaj sırasında birçok kelimenin Türkçe’sini söyledikten sonra, “Dilbilgisi çok zor. Pratiğe ihtiyacım var değil mi?” diye sordu. “Allah’a şükür yaşıyoruz, rahatım yerinde” diyerek hayatını şöyle anlattı:
AMAÇ KAÇIRMAKTI
“Bizim operasyonun amacı bir İsrailliyi kaçırıp, sonrasında bu İsrailli ile Filistin hapishanesinde kalan mahkûmların değiş tokuşunu yapmaktı. Ben o dönemde El Fetih mensubuydum. Operasyonu 4 kişi gerçekleştirdik. Bir süredir görüştüğüm biriydi. Onunla Ramallah’ta buluştuk. Sonra ne olduysa, bir an da bağırmaya başladı. O anda Yahudi mahallesindeydik. Bağırmaya başlayınca, bizim aleyhimize bir durum ortaya çıktı. Operasyonumuz istediğimiz yönde gitmeyince, öldürülmek durumunda kaldı. Ama amaç öldürmek değildi. Aynı Gilad Şalit gibi kaçırmaktı. Operasyonumuz başarılı olsaydı, belki yüzlerce Filistinli mahkûm hapishaneden çıkartılabilecekti.
‘İŞKENCE GÖRDÜM’
O olaydan bir süre sonra İsrail polisi tarafından yakalandım. Yakalanana kadar hiç saklanmadım. Hapse girdiğimde 23 yaşındaydım. Ömür boyu hapse mahkûm oldum. 11 yıl hapishanede kaldım. Sorgulama döneminde 90 gün işkence gördüm. İki yıldan fazla hücre cezasına çarptırıldım. Küçücük bir hücredeydim. Çok kötü şeyler yaşadım. Kan dökme ve öldürmeye karşıyım. Hangi dinden ya da ırktan olursa olsun. Ama ben bütün bunları Filistin bayrağı ve halkı adına yaptığım için mutluyum, pişman değilim.
‘İŞKENCE YAPMADIM‘
Hapishanede popüler, sevilen bir kişiydim. Orada 12-13 yaşında kız çocukları da vardı, neden orada olduğunu bilmeyenler de. Ben o dönemde kadın mahkûmların sözcüsüydüm. Onların haklarını savunuyordum. O yüzden ön plana çıktım. Hiçbir şeyi zorla, kaba kuvvetle yaptırmadım. İsrailliler, benim mahkûmlara işkence ettiğimi duyurdular. Böyle bir şey asla yok. Benim Facebook sayfama girin, hapishaneden kurtulmuş eski mahkûmların beni ne kadar sevdiğini görürüsünüz. Beni görmek için Filistin’den gelenler var.
‘ÜLKEM BENİ BİLİYOR’
İsrail raporlarında bana ‘Al Capone ’, “canavar” denildi. Benim için iyi şeyler söylemelerini zaten beklemiyorum ama ne Al Capone’um ne de bir canavar. Allah aşkına bana bir bakar mısınız? İsrail Başbakanı bile çıkıp beni kötülemek için, benim aleyhimde aşağılayıcı demeçler verdi. Ben onların canlarını acıttığım için, onlar da böyle yaparak benim canımı acıtmaya çalıştılar. Ama ben kendimi ve ülkem de beni çok iyi biliyor.
‘TERÖRİST DEĞİLİM’
Bize terörist dediler. Kendi özgürlüğümüz ve haklarımız için savaşıyoruz. Bu bizim hakkımız. Bu operasyonu da hakkımız için yaptık. Biz iyi insanlarız. Türkiye’nin hakları için savaşan birine terörist diyebilir misiniz? Hayır, o nedenle bana da diyemezsiniz. Ben özgürlük savaşçısıyım. Biz de bir söz vardır: Karşında kini eleştirmeden, kendini onun yerine koy.
‘Ölüm korkusuyla yaşamıyorum’
“YAŞARKEN korkmamayı öğrendim. Allah’a inanıyorum. Kaderimde ne yazdıysa o olacak. Takip ediliyorum, izleniyorum gibi bir kuşkuyla ya da ölüm korkusuyla yaşamıyorum. İsrail kötü bir ülke, izleme, suikast gibi düşünceler içinde olabilir. İsrail ile yapılan anlaşmaya göre geri dönüş yok. Bundan böyle Türkiye’de kalacağım. Ailemden, arkadaşlarımdan uzak kalmak benim için inanılmaz derecede zor. Kendi çocuklarımı doğurmak istediğim vatanımdan uzak olmak beni çok zedeliyor. Ben Filistin’deki her şeyi özlüyorum, en çok da odamı ve ailemi. Ailem beni görmeye geliyor. Türkiye’ye gelmek benim seçimim. Türkiye’de olduğum için mutluyum. Ama belki ikinci bir Gilad Şalit olur ve her şey değişir...”
‘Bir Türk’le evlenebilirim’
“AİLEMİN en küçük kızıyım. 2 abim, 1 ablam var. Her zaman bana destek verdiler, hâlâ veriyorlar. Babam ben hapisteyken, kaza geçirerek öldü. Şimdi annem ve kardeşlerim var. Kardeşlerim bu mücadele içine hiç girmediler. Bekârım ve aile kurmayı istiyorum. Bir Türk erkekle evlenebilirim, neden olmasın.
‘ODTÜ İSTEMEDİ’
İyimser bir insanım, geleceğe umutla bakıyorum. Psikoloji mezunuyum. Gelecek yıl yüksek lisans yapacağım psikoloji üzerine. ODTÜ’ye gittik ama ODTÜ istemedi, ben de beğenmedim. Şimdi Ankara Üniversitesi’yle görüşüyorum. Bir yandan da Türkçe dil kursuna yazıldım. Son nefesime kadar Filistin davasına hizmet edeceğim. Benim siyasette bulunmam Filistin davasına yarayacaksa, siyaset yapmaya hayır demem.”
‘Türkiye’ye ihtiyacımız var’
“MAVİ Marmara’yla Filistin kanı ile Türk kanı birbirine karıştı. Türkiye, Filistin davasına kendi meselesi gibi bakıyor. Filistin meselesi çok karmaşık. Ve biz bu kavgada yalnızız. Filistin davasının çözümü için uluslararası camianın ortak bir duruşu gerek. Ama her kes gözünü kapatıyor. Dünyada işgal altında olan tek ülke Filistin. BM’ye üye olmak istedik, İsrail ve ABD’nin tutumu ortada. Filistinli esirler ve Filistin’in geleceği için Türkiye’ye ihtiyacımız var.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara