Gül, vatandaşların sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı Gül'e Çankaya Köşkü'nde yüz yüze soru sorma fırsatı tanıyan, ''Cumhurbaşkanına Sorun'' uygulamasının ikincisi gerçekleştirildi. Vatandaşların oylarıyla belirlenen 10 sorunun sahibi, Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Gül ile tanışıp sohbet etme ve sorularını doğrudan iletme imkanı buldu. İşte o on soru ve Gül'ün verdiği cevaplar
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-06 01:28:53
112 Acil çalışanlarının durumunun teknik olduğunu belirten Gül, konuyu Sağlık Bakanlığı'na sorduklarını belirterek, ''Sağlık Bakanlığı beklediğiniz tedbirleri almakla ilgili talimatlar vermiş. Hazırlıklar yapıyorlar. Riskli personele ayrıcalık yapılması çalışması başlatmışlar'' dedi.
Gül, çalışmanın kısa sürede bitmesine dair ümidini dile getirerek, konunun ''Cumhurbaşkanı'na sorun'' uygulamasıyla gündeme geldikten sonra da hızlandırılacağını tahmin ettiğini kaydetti.
-''Doğu ve Güneydoğu gezimin özel önemi vardı''-
Gül, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk gezisini neden Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yaptığını soran Batmanlı lise öğrencisi Ömer Zeki Demir'e, ''Cumhurbaşkanı olunca ilk gezimi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yaptım. Özellikle yaptım. Özel önemi vardı. Çok daha kucaklanma, şefkate ihtiyacı olan bölge olarak görüyorum'' sözleriyle cevap verdi.
Ziyaretinde olağanüstü coşku ve sevgi gördüğünü anlatan Gül, kendisinin de buna aynı şekilde karşılık verdiğini ve daha sonra da çeşitli vesilelerle bölgeye gittiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanı ya da önemli noktaya gelen bir kişinin önce doğduğu şehre gitmesinin beklendiğini ifade ederek, ''Ben de Kayserili olduğum için Kayseri'ye gitmem gerekir. Ama ben böyle yapmadığım için en çok beni tebrik edenler Kayserililer oldu'' dedi.
-Bedelli askerlik-
Özel şirket çalışanı Levent Temür, Gül'e, ''Bedelli askerlik hedeflenen talebe ulaşamadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaş sınırını 30 değil de 27-28 olarak açıklasaydı olmaz mıydı? Bizim suçumuz neydi? İş sahibi olduk, evlendik. 15 ay askere gidersek işimizi kim geri verecek, ailemize kim bakacak? Ek yasa tasarısıyla yaş sınırı değişebilir mi?'' sorusunu yöneltti.
Bedelli askerliğin zor bir konu olduğunu ve karar verenlerin çok zorlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
''Askerliği herkesin, vatanına borcu olarak eşit bir şekilde yapmasını arzu ederiz. Diğer taraftan baktığınızda hayatın gerçekleri var. Bunların ikisini bağdaştırıp orta yolu bulmak kolay değil hükümetler için. 30 yaş kararını verirken, biliyorum, çok zorlandılar. Ülkenin savunma ihtiyaçları, Silahlı Kuvvetler'in ihtiyaçları, Türkiye'nin ilgilendiği güvenlik meseleleri dikkate alındı. İmkanı olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik doğurma var. Üniversite mezunları için 29 yaşını bitirmek diye bir sınır var. Böyle bir bazı kabul etmiş oldular. 27 olsa, niye 25 olmadı denecekti. Bu tartışmaların sonu yok. Bildiğim kadarıyla 20-25 bin kişi başvurmuş. Haziran sonuna kadar bekliyorlar. O zaman sayı artacaktır.''
-Türkiye'de ilaç sektörü-
Gül, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Abdüsselam Polat'ın yerli ilaç sanayisinin geliştirilmesine yönelik düşüncelerini sorması üzerine, ilaç sektörünün katma değeri en yüksek alanlardan biri olduğunu belirtti.
Birkaç gramlık ilacın bazen milyonlarca liraya alınabildiğini, o ilacı yapabilmek için çok büyük araştırmalar, bilimsel çalışmalar yapıldığına dikkati çeken Gül, Türkiye'de son yıllarda bununla ilgili teşvikler verilmeye başlandığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye gibi büyük bir ülkede ilacın önemli bir ihtiyaç olacağına işaret ederek, Türkiye'nin bu alanda çok gelişmesi gerektiğini vurguladı. Gül, son teşvik sisteminin ilaç sanayisini harekete geçirmesini temenni etti.
-''Ordular teknolojik ağırlıklı hale geliyor''-
Gül, Emekli Uzman Erbaşlar Derneği Genel Başkanı Esef Merdoğlu'nun, büyük güçlerin ordularının personel olarak küçülürken teknolojik imkanlarının geliştiği, Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarının yeterli olup olmadığı sorusunu yanıtlarken, bunun stratejik bir alan olduğunu kaydetti.
Dünya şartlarının değiştiğinin ve Soğuk Savaş döneminin bittiğinin altını çizen Gül, Türkiye'nin de köklü savunma reformları yapması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, bu alanda çalışmalar yapıldığını, ancak bunların hızlandırılması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
'Savunma sanayi yeni bir görünüm alıyor. Yeni tehditler ortaya çıkıyor. Bu tehditlere karşı hem milli hem bölgesel hem dünya değerlendirmeleri yapılıp yeni stratejiler geliştiriliyor. Buna göre siz kendi tedbirinizi alıyorsunuz, silah sisteminizi yapıyorsunuz. Artık her şey teknoloji ağırlıklı hale geliyor. Personel sayısı azalabilir ama onun yerini teknoloji alıyor. Bizim uzun yıllar ihmal ettiğimiz üretim Türkiye'de yapılmaya başlandı. Topyekun bakınca bu alanda çalışan insan çoğalıyor. TAİ'de çalışan sayısı, bir ara 100'ün altına inmişti şimdi sadece 1400'e yakın mühendis çalışır hale geldi.
Türkiye bugün artık milli tankını, milli gemisini üretiyor. ATAK helikopteri yakında seri üretime başlayacak. Diğer alanlarda da büyük üretim imkanları söz konusu. Binlerce mühendis artık bu alanda çalışıyor. Ar-Ge çalışmaları yapılıyor. TSK'nın yıllarca bu alanda emek harcamış, profesyonelleşmiş elemanlarından da faydalanılıyor. Üniversiteler bu alana girdi, TÜBİTAK destek veriyor.
Türkiye kendi ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılamaya başladığı gibi ihraç da ediyor. Biz artık savaş gemileri, denizaltılar ihraç ediyoruz. Dünyanın en hızlı sahil güvenlik botlarını, gemilerini yapıyoruz, satıyoruz. Bu alan sadece savunma alanı değil, çok büyük bir ekonomik alan haline geldi.''
-''Öfkelenirsem kendimi zorla kontrol ediyorum''-
Cumhurbaşkanı Gül, Emine Kesen adlı bir hastane çalışanının ''Çok öfkelenip sinirlendiğinizde ne yaparsınız? Sizi hep tebessümle görürüz. Pozitif halinizi neye borçlusunuz?'' sorusu üzerine, herkesin yaradılıştan bir yapısı olduğunu söyledi.
Bu konularda insanların rol yapamayacağını ifade eden Gül, ''Yoksa yapmacık olur. İnsan neyse, o şekilde oluyor. Tabii ki hepimizin kızdığı, öfkelendiği şeyler var. Benim de öfkelendiğim şeyler oluyor. Bazıları fıtratı gereği bunu dışa vurarak rahatlıyorlar. Benim gibi olanlar da kendini zorla kontrol ediyor, dışa vurmuyor. Ama Allah korusun bunlar birikim de yapabiliyor'' diye konuştu.
-''Çocuk istismarı affedilmemeli''-
Mehmet Yeşilaltun adlı bir esnafın, çocuk istismarına karşı vicdan sızlatan cezalar olduğunu belirterek, bu konuda ne tür yasal caydırıcı önlemler alınması ve çocukların topluma kazandırılması için neler yapılması gerektiğini sorması üzerine Gül, çocuk istismarının çok üzücü ve utanç verici olduğunu söyledi.
Gül, çocuk istismarına karşı hukuki düzenlemeler ve toplumun eğitilmesiyle mücadele edilebileceğini dile getirdi.
Hukuki düzenlemelerin tamamen caydırıcı bir şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Gül, bu yönde adımlar atıldığını kaydetti.
Çocuk istismarındaki ikinci nokta olarak cehaleti gösteren ve bunun giderilmesinin önemine değinen Gül, şöyle konuştu:
''Cehaletin giderilmesi, insanların eğitilmesi ve ahlak tabii ki. Bir ahlak formasyonu olmazsa, insanlar bu tip şeylere çok açık oluyorlar. Onun için manevi değerlerimiz çok önemli. Toplumun nüfusu büyük olunca, herkesi iyi şekilde eğitemiyorsanız, bütün vatandaşlara ulaşamıyorsanız cehalet, ahlaki formasyon, manevi değer veremiyorsanız hiç olmayacak işler görüyor, duyuyorsunuz. Bunlar, Allah korusun, toplumu sarsıcı şeyler. Onun için hiç affetmememiz lazım. Gerekli her türlü tedbiri aldığımız gibi takibini de iyi yapmamız lazım.
-''Yeni anayasa yapılmaması için sebep görmüyorum''-
Öğretmen Halil Tuncer'in, ''Sizce bu dönem yeni anayasa yapılabilecek mi, sizin kırmızı çizgileriniz neler?'' sorusu üzerine Gül, TBMM'nin siyasi akımların temsili açısından çok güçlü olduğunu ve anayasa için en uygun zaman olduğunu belirtti.
''Bu Meclisin yeni anayasayı muhakkak yapması gerekir'' diyen Gül, 1921 ve 1924 anayasaları hariç, ilk kez yeni anayasa çalışmasına büyük katılım olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül, sivil toplum örgütleri, bilim adamları, gençler ve meslek örgütlerinin anayasa çalışmasının içinde olduğunu ifade ederek, ''Bir köşede bir anayasa çalışması yürümüyor, Türkiye sathında anayasa çalışması yürüyor. Bütün siyasi partiler de katılıyor'' dedi.
Yeni anayasanın yapılmaması için bir sebep görmediğini ifade eden Gül, şöyle devam etti:
''Nedir vazgeçemeyeceğimiz noktalar? Gayet açık. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik bir hukuk devleti olduğunu muhafaza etmemiz, bu çerçevede bireysel özgürlükler başta olmak üzere özgürlükçü özgüven içinde bir anayasa yapmamız lazım. Türkiye büyük bir ülke. Osmanlı İmparatorluğu'nun devamıyız, onun mirasını devraldık. Büyük bir imparatorluğun refleksi ve özgüvenine sahip olan bir ülke olarak, kendimizden emin bir şekilde gayet demokratik, özgürlükçü, kısıtlayıcı olmayan anayasa yapabileceğimize inanıyorum. En medeni, en gelişmiş demokrasilerde nasıl yapılıyorsa, bizim anayasamız da böyle olmalı.''
-Kamu katılım bankacılığı-
Cumhurbaşkanı Gül, Tuna Turan adlı tıp fakültesi öğrencisinin, kamu katılım bankası kurulmasıyla ilgili düşüncesini sorması üzerine, dünyada bankacılığın çeşitlendiğini ve batı ülkelerinde de katılım bankacılığı olduğunu belirtti.
Kamunun da katılım bankacılığında yeri olabileceğini kaydeden Gül, ''Bu ekonomi politikasının bir tercihidir. Kamunun, siyasetin bankalara karışması eskiden sakıncalar doğurduğu için böyle politika var. Kuralları yerine getirirlerse katılım bankalarının sayısının artmasını isterim. Çok da başarılı oluyorlar. Onlar daha çok reel ekonominin içindeler yapıları gereği'' dedi.
-Üç dilek-
Ziraat Mühendisi İbrahim Işıklan da Gül'e, ''Kabul olacağı garantisiyle dünyamız, ülkemiz ve insanlık için üç dileğini'' sordu.
Gül, insanın dünya için barış isteyeceğini ifade etti. Dünyada bir taraftan savaşlardan, çatışmalardan dolayı, bir taraftan açlık ve fakirlikten dolayı çok huzursuzluk olduğunu dile getiren Gül, ''Zulümler, acılar var. Bunların bitmesini isterim. Herkes bunları ister. Bunlara vakıf olan insan daha çok ister. Acıları daha çok hissediyoruz'' diye konuştu.
Suriye'de çok büyük olaylar olduğunun altını çizen Gül, ülkenin hür ve demokratik bir düzene geçmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Akdeniz'in kıyısında hiçbir şekilde kapalı rejimlere yer olmadığını vurgulayan Gül, ''Kansız, acısız, insanlara acı çektirilmeden geçiş sürecinin gerçekleşmesini çok arzu ederim'' dedi.
Gül, Türkiye ve kendisi için dileklerini şöyle anlattı:
''Türkiye için huzur isterim. Her şeyin başı huzur. Türkiye'nin en önemli meselesi olarak gördüğüm şey, bir taraftan Kürt meselesi, bir taraftan terör meselesi. Bunların muhakkak hallolması ve Türkiye'nin birlik, beraberlik, kardeşlik müktesebatına sahip bir şekilde gelişmiş demokratik bir ülke olarak yoluna devam etmesi, Türkiye'ye çok büyük huzur ve güç kazandıracaktır. Bu konunun Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkmasını isterim. Hiç kimsenin hayatını kaybetmesini istemem.
Kendim için... Konumumuz ne olursa olsun, makamımız ne olursa olsun insanız. Dualarımda da onu söylerim. Geleceğin hayırlı olmasını; şahsım, çocuklarım, yakınlarım için bu dilekte bulunurum. Bu insana huzur verir, mutluluk verir. Sağlık, sıhhat... Nihayette şahsımla ilgili bunları arzu ederim. Bunlar herkesin kendi dualarında öncelikli konulardır.''
SON VİDEO HABER
Haber Ara