73 yaşına geldiğinde mazide kalan ilk eşinin böbrek hastası olduğunu, organ nakline ihtiyaç duyduğunu öğrendi. Yıllar sonra İstanbul'a döndü, böbreğiyle eşine ikinci bir can verdi. Mustafa Kılıçaslan ve ilk eşi Ayten Kırca'nın yaşadıkları tam bir film senaryosu gibi. Görücü usulü ile evlenmişler ama yine de birbirlerini sevmişler ve tam 22 yıl evli kalmışlar. Üç kız çocukları olmuş. Ama bir gün kavga etmişler ve o gün evliliklerinin son günü olmuş. Bugün ayrılık sebebini, kavganın konusunu ikisi de hatırlamıyor.
Mustafa Kılıçaslan, "Cahillikten başka bir şey değildi. Şimdi olsam yapmazdım. Erkek çocuğum olmadığı için falan değil, manasız yere alıp ceketimi çıktım gittim" diye anlatıyor boşanmalarını. Ayten Kırca ise, çok zor günler geçirdiğini söylüyor. Hiçbir şey istemeden boşandığı için çalışmak zorunda kaldığını, pazarlarda çiçek satarak geçimini sağladığını anlatan Kırca, "Yaşam boşandıktan sonra benim için çok ağırlaştı ama bir an bile ondan bir şey istemedim. O da beni hiç aramadı" diyor. Kırca'nın böbrek hastalığı küçük kızı doğmadan başlamış, o dönemde sosyal güvencesi olmadığı için tedavisini yaptıramamış. Yıllar içinde yaşam mücadelesi verirken hastalığı daha da artmış. Çocukları büyüdüğünde artık böbreklerinin iflas ettiği ortaya çıkmış. Doktorlar organ naklini önermişler. O ise diyalize girmeyi tercih etmiş. Diyalizde 1.5 yıl geçirdikten sonra damarları bu tedaviye tepki vermiş. Mustafa Kılıçaslan ise çocuklarıyla arada bir görüştüğü için bütün bu süreçten haberi olmamış. O kendisine Balıkesir'de yeni bir hayat kurmuş. Yeniden evlenmiş, ikinci evliliğinden de üç kızı olmuş. Hayat devam ederken en büyük kızı telefon edip annesine böbreğini vermek istediğini söylemiş. Annesinin çok hasta olduğunu ve organını vermezse ölebileceğini anlatmış.
"KIZLARIMA KIYAMAZDIM"
Mustafa Kılıçaslan o gün bir an bile düşünmeden karar vermiş. Kılıçaslan, "Kızımıza 'Annen kabul ederse böbreğimi vereceğim' dedim. Onlara kıyamazdım, yaşayacak çok zamanları vardı" diyor. O an eşine sormayı bile düşünmemiş. Kılıçaslan, "Ona 'Ben gidiyorum' dedim. Eşim hiçbir şey diyemezdi zaten. Ama bana bir şey olursa diye korktu. Onu teselli ettim, bana bir şey olursa kızlarımın ona bakacağını biliyordum. Eşim, ilk eşimden olan ortanca kızımla yaşıt zaten, biraz kıskançtır. İstanbul'a hastaneye benimle gelmeyi kabul etmedi. Yine de durumu kabullendi. Onun böbreği uysaydı vermezdi, ne olursa olsun kıskanırdı. Hatta Ayten ile konuşacağını bile zannetmiyorum" diye anlatıyor bu süreci. Mustafa Kılıçaslan bu kararından sonra atlayıp İstanbul'a gelmiş. Memorial Hizmet Hastanesi'nde tahlilleri yapılmış. Ve yıllar sonra Mustafa Kılıçaslan ve Ayten Kırca hastane odasında karşı karşıya gelmişler. Ayten Kırca, "Tahliller yapıldı ama ben onun böbreğini hemen kabul etmedim. 'Ömrüm ne kadarsa o kadar yaşarım' diye karar verdim ama kızlarım karşı çıktılar. Çok yıpranmıştım. Eşimle ameliyathane kapısında barıştık" diyor.
"BEN VERMEZDİM"
Kılıçaslar ve Kırca, organ nakli yapıldıktan sonra ilk birbirlerini sormuşlar. Şimdi eski günleri yad ediyorlar, yıllardır saklanan albümler dışarı çıkmış. Bir aylık nekahat dönemi için Mustafa Kılıçaslan, Ayten Kırca'nın İstanbul'daki evine yerleşmiş. Ayten Kırca, "Ona televizyonlu bir oda açtım ama iyileşince evine dönecek. Bana yeni bir hayat verdi, Allah razı olsun ama ben de ona hayırlı çocuklar verdim ve bunun için çok uğraştım. Onun böbrek nakline ihtiyacı olsaydı doğrusunu söyleyim ben veremezdim" diyor. İkinci eşi ve çocukları ise şimdi Balıkesir'de, Mustafa Kılıçaslan'ın iyileşip dönmesini bekliyorlar.
KURUL ONAYI İLE AMELİYAT ETTİK
Mem orial Hizmet Hastanesi Böbrek Nakli Bölümü'nden Opr. Dr. Mert Altınel: Ayten Hanım'ın geçmiş yıllardan gelen böbrek rahatsızlığı bulunuyordu, çok ihmal edilmişti. Diyalize başlanmış ve yıpranmıştı. En etkin tedavi organ nakliydi. Bize başvurduklarında tahlillerini yaptık ancak organ bağışı yapacak kişilerde iki yıllık evlilik şartı arandığı için etik kurula sevk ettik. Durumlarını anlatmışlar, ortak bir geçmişleri olduğunu ispatlamışlar ve kurul onay verdi. Ameliyat oldular, ikisinin de sağlık durumu şimdi çok iyi.