Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Marx’ın tarih anlayışının kaynağı Biruni mi?

Müslümanların dünyanın ortak mirası olan bilime önemli bir ivme kazandırdığı ortaçağda, öne çıkan büyük dehalardan birisi de Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî’dir.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-02 13:52:08

Marx’ın tarih anlayışının kaynağı Biruni mi?
Bîrûnî, kendi memleketi olan Harezm’de himayesi altında yaşadığı emirliğin komşu emirlikçe saldırıya uğraması üzerine kısa bir süre bir başka hükümdara sığınıyor; fakat daha sonra tekrar vatanına dönüyor.

Onun esareti, Gazne hükümdarı Mahmud’un Harezm’i ele geçirmesi ve oradaki âlimleri kendi ülkesine götürmesi bağlamında dile getirilir. Kitapta ayrıntılı olarak ifade edildiği gibi, Bîrûnî’nin esaret biçiminde başlayan Gazne serüveni kısa bir süre içinde hükümdâr Mahmud’un kendisine karşı duyduğu büyük hürmete dönüşür. Birûnî, Gazneli Mahmud’dan sonra gelen hükümdarlardan da benzer saygı ve ihtiramı görmüştür.

Birûnî, eserlerini Arapça dilinde kaleme almıştır. Bilindiği gibi Ortaçağ’da Müslümanlar arasında ilmî eserler Arapça dilinde yazılırdı. Onun tek bir eseri Farsçadır. O da Farsî bir hükümdara hediye edilmek üzere kaleme alınmıştır.

Birûnî günümüze ulaşan eserlerinde soyuna dair herhangi bir bilgi vermemiştir. Elimizde erken yaşta babasını ve kısa bir süre sonra annesini kaybettiği ve Harezm’in dış bölgelerinden birinde doğduğu dışında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Harezm vilâyetinde o dönem Türkler ve diğer pek çok millet yaşamaktaydı. Bununla beraber, eczacılık üzerine yazdığı Saydale isimli eserinde, adını vermeden, anadiliyle yazmadığını; çünkü yazması durumunda kimsenin yazdıklarını anlayamayacağının altını çizmektedir. Diğer yandan, aynı eserde köylü bir Türkmen’le karşılaşıp onunla bir bitki hakkında sohbet ettiğini de söylemektedir. Birûnî’nin Harezm Türkçesi konuşuyor olduğunu bilsek de sadece buna dayanarak onun Türk olduğunu söyleyemeyiz. Tıpkı Türk olmadığını söyleyemeyeceğimiz gibi… Kaldı ki bu tür olağanüstü dehaya sahip şahsiyetlerin verdikleri eserlerde milletler üstü bir kimlik intibaı uyanmaktadır.

Şu da söylenmelidir ki Fârâbî’nin esasen bir Türk olduğu; İbni Sînâ’nın annesinin isminin Uldız (Yıldız); babasının isminin Abdullah (muhtemelen yeni aldığı bir Müslüman adıdır) olduğundan hareketle onun da Türk soyundan geldiği rahatlıkla ileri sürülebilir. Buna rağmen her iki ilim adamının eserlerinde en ufak bir kavmiyetçilik izi göremeyiz.

Sarton’un, XI. asıra “Bîrûnî asrı” demesinin sebebi, büyük ihtimalle büyük âlimin daha yirmili yaşlarından başlayarak son nefesini verdiği yetmiş beş yaşına kadar matematik, coğrafya, jeoloji, kimya, mineraloji, tarih, sosyal antropoloji gibi pek çok alanda sayısız başyapıt kaleme almasından kaynaklanmıştır. Bildiğim kadarıyla Bîrûnî’nin eser vermediği tek alan müziktir.
E. S. Kennedy, World Scientists Biography isimli ansiklopedik eserin Bîrûnî maddesinde ünlü bilginin eserlerini sınıflandırmıştır. Yukarda saydığımız ilim dallarında toplam 146 eser ve 14 büyük çalışmasının olduğu tespit edilmiş olup bunların 22’si şu an mevcuttur. Ve 13 tanesi basılmıştır.

Kitabu’l-Hind, dünyada etnoloji ve antropoloji alanında yazılmış ilk eser olup, Birûnî’nin Hindistan coğrafyasında bizzat kendi gözlem ve incelemeleriyle ortaya koyduğu bir şâheserdir. Bu eserin Müslümanlar üzerindeki etkisi hakkında herhangi bir iz bulunmamaktadır.

Kânûn-i Mes’ûdî, kuşkusuz alanında (astronomi) bir başyapıttır. Ancak kanımca “Bîrûnî’nin en önemli eseri şudur” demek mümkün değildir. Onun günümüze ulaşan (ve muhtemelen ulaşmayan) her bir eseri kendi alanında birer hârika olarak konumunu korumaktadır. Gazne hükümdarı Sultan Mesud’a ithafen yazdığı Kânûn-i Mes’ûdî’nin fazla önemsenmesi, eserin aynı zamanda ansiklopedik bir nitelik taşıması ve hacmi nedeniyle olabilir.

Dünya Müslümanlarınca daima desteklenmiş olan rasat yapma ve rasathane kurma faaliyetlerine Ebû Reyhân’ın getirdiği yenilik devrim niteliğinde olup; kendisinden sonra gelen Avrupalı bilim adamlarının yapacağı incelemelere kılavuzluk etmiştir: Rasatlarda kullanılan açıölçer yayların hassasiyetlerini artırmak amacıyla ilk kez çapraz çizgiler usulüyle taksimatlandırmaya gitmiştir. Onun Harezm, Cürcânîye ve Gazne’de yaptığı rasatlar sonucunda ortaya çıkan Yer’in eksen eğikliklerinin ortalaması, 230 36' 00'' ‘dir. O dönemde kabul edilen doğru değerin 230 34' 10'' olduğu düşünülürse, ünlü bilginin rasatlarındaki yanılgı payının ne kadar düşük olduğu ortaya çıkar.

Bîrunî, küresel trigonometri prensiplerini astronomiye uygulamıştır. Son dönemlerde ortaya çıkarılan Makâsıd İlm el-Heyeh (Astronomi İlmine Anahtar), küresel trigonometri alanında yazılan ilk bağımsız eser olup büyük bilgin Bîrûnî’ye aittir. O, maddelerin yoğunluğunu da modern değerlere çok yakın sonuçlarla ölçmüştür. Pakistanlı ilim adamları Hakim Mohammed Said ve Dr. Ansar Zahid Khan’ın hazırladığı Al-Biruni, His Times, Life and Works adlı kitapta tüm bunlar ayrıntılarıyla görülebilir.

Ebû Reyhân el-Bîrûnî’nin çok yönlü bilimsel şahsiyeti ve bilimlere bütüncül yaklaşımı kendisini beşerî bilimlerde de göstermektedir. İlk kez Karl Marx tarafından ileri sürüldüğü kabul edilen iktisadî dinamiklere bağlı tarih anlayışının gerçek sahibi Bîrunî’dir. Büyük âlime göre toplumun temelini iktisadî ilişkiler oluşturmuştur. Bu nedenle devletleri yönetenlerin görevi ekonomik düzeni ve sınıflar arası eşitliği sağlamaktır.

Büyük bilginin sahip olduğu sağlam dînî inançlar ile objektif bilim adamlığı yanı dengeli bir uyum sergilemiştir. Bütün araştırmalarında kullandığı karşılaştırmalı bilimsel yöntemi dinler tarihinde yaptığı çalışmalara da uygulayıp, objektif tespitlere ulaşabilmiştir.











Haber Ara