Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kandoğan: Cumhuriyet mitingleri, darbe hazırlığıydı

DYP'nin 'Meclis'i boykot' kararına rağmen Genel Kurul'a katılan Ümmet Kandoğan, 27 Nisan sürecinin planlanmış bir darbe girişimi olduğunu söyledi. Cumhuriyet mitinglerinin Ergenekon'la planlandığını belirterek, 'Mitingler, şartları olgunlaştırmak için yapıldı. Amaçları, CHP-MHP koalisyonu çıkartmaktı.' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-28 10:27:37

Kandoğan: Cumhuriyet mitingleri, darbe hazırlığıydı
27 Nisan 2007'deki 11. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül tek aday olarak girdi. Sabih Kanadoğlu'nun 'TBMM toplantı yeter sayısı 367 olmazsa seçimin geçersiz olacağı' tezini kabul eden CHP, Meclis'i boykot etti. Son ana kadar demokrasi mesajları veren DYP ve Anavatan Partisi de beklenmedik bir şekilde seçimlere katılmadı. Ancak DYP'den Ümmet Kandoğan ve Mehmet Erarslan ile Anavatan'dan Mirac Akdoğan ve Hasan Özyer, partilerinin boykot kararlarına rağmen Genel Kurul'da yerlerini aldı. Dönemin DYP lideri Mehmet Ağar ile ANAP lideri Erkan Mumcu'nun oylamaya katılmama kararını aldıkları o kritik günlerin en önemli tanıklarından biri olan eski DYP Genel Başkan Yardımcısı Ümmet Kandoğan, süreci Zaman'a anlattı.

27 Nisan sürecinin açıkça planlanmış bir darbe girişimi olduğunu söyleyen Kandoğan, cumhurbaşkanlığı makamına mütedeyyin insanların gelmemesi için son derece ciddi çalışmalar yapan bir merkezin süreci yönettiğine dikkat çekiyor. Kandoğan'a göre, hedef sivil siyaseti dizayn etme, toplumu baskı altına alma, cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeydi. Kandoğan, o dönemde Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsun başta olmak üzere birçok şehirde düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinin de 27 Nisan darbesinin şartlarını olgunlaştırmak için yapılan planlı mitingler olduğunu, bindirilmiş kıtaların taşınmasıyla büyük bir korkutma ve baskı operasyonu yapıldığını söylüyor. Mitinglerin Ergenekon ile bağlantısı olduğunu belirten Kandoğan, "27 Nisan süreci çok planlı bir hareketti. Adım adım uygulandı. Cumhuriyet mitingleri, Anavatan ve DYP üzerindeki baskı, basın ve medyada yazılan çizilen köşe yazıları, 367 tezi ve TSK'nın bizzat müdahale ederek özellikle Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar üzerinde baskı kurularak, Süleyman Demirel devreye alınarak her türlü argüman harekete geçirildi ve bu plan uygulandı." diye konuşuyor.

O dönemde son anda Meclis'e girmeme kararı alan Ağar ile Mumcu'nun darbe olacağına inandırıldığına, baskı gördüğüne de dikkat çeken Ümmet Kandoğan, "Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün şahitlikleri son derece önemli. Erkan Mumcu'ya Meclis'e girelim diyor. Mumcu da diyor ki: "Eğer Meclis'e girersek sonunda da Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilirse senin de benim de gideceğimiz yer belli." Düşünebiliyor musunuz, bir genel başkan 'Eğer Abdullah Gül seçilirse Türkiye'de darbe olur' diye inandırılmış, bunu söylüyordu." ifadelerini kullanıyor. Kendisine ve milletvekili arkadaşlarının cep telefonlarına da belirli mecralardan "Evlat acısı yaşamak istemiyorsanız Meclis'e girmeyin." şeklinde tehdit mesajları atıldığına dikkat çekiyor. Sonra bu mesajlardan bazılarının kaynağının Bursa olduğunu öğrendiğini aktararak, "O günün siyasî telaşı içinde bunları savcılıklara bildirmedik. Takibi yapılsa gerçek mecralar da bulunurdu." değerlendirmesini yapıyor.

Sözlerini "Eğer Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilseydi kesinlikle müdahale olacaktı. Bundan en küçük bir şüphem yoktu." şeklinde sürdüren Kandoğan, şöyle devam ediyor: "28 Nisan'da hükümetin yaptığı açıklama ve sonrasında alınan erken seçim kararı darbe planını bozdu. Hükümetten herhangi bir ses çıkmaması halinde Türkiye çok karanlık noktalara gidecekti."
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara