Dolar

36,5144

Euro

38,0834

Altın

3.368,37

Bist

9.658,72

Kapıda bekleyen tehlike: Kuraklık

Dünyada her yıl 6 milyon hektar alan çöl haline geliyor. Çölleşme ve kuraklıktan kaynaklanan senelik gelir kaybı 42 milyar doları aştı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-26 17:17:27

Kapıda bekleyen tehlike: Kuraklık
Günümüzde 250 milyon insan, çölleşmeden doğrudan etkileniyor ve dünya nüfusunun bir milyardan daha fazlası da çölleşme riski altında bulunan bölgelerde yaşıyor. Son 25 yılda yaşanan olumsuzluklar, özellikle Afrika'nın bazı ülkelerinde görülen kıtlık ve açlık ciddi problem haline gelmiş durumda...

Haziran 1992'de Rio de Janerio'da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda alınan kararlar çerçevesinde kurulan Hükümetlerarası Müzakere Komitesince "Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi" hazırlandı ve 17 Haziran 1994 tarihinde de kabul edildi.

Türkiye'deki akarsuların taşıdığı yüzer haldeki malzeme miktarı, dünyada taşınan katı madenin 50'de birine denk düşüyor. Türkiye'de bugüne kadar 867 bin 828 hektar sahada erozyon kontrolü çalışması yapıldı. Çölleşmenin ana sebepleri olarak, yeşil alanların daralması, toprağın ve su kaynaklarının kirlenmesi ve bozulması, nüfus artışı, orman yangınları, su ve rüzgâr erozyonu, çarpık şehirleşme olarak tespit edildi. Ancak çölleşmeye neden olan kalkınmış ülkeler, bu problemlere çözüm için ayak diretmeye devam ediyorlar.Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 2013 sonrası için belediyeleri ve hidroelektrik yatırımcılarını ikaz etti.

Yapılan açıklamada, Devlet Su İşleri ve Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlükleri tarafından yapılan çalışmaların 2012 yılının yağışlar bakımından verimli geçecek iken, 2013 yılından itibaren ise kurak döneme girileceği belirtildi. 2013'de başlayacak olan dönemin 3 ila 7 yıl arasında sürmesi bekleniyor.

Bu zorlu döneme hazırlık maksadıyla özellikle belediyeler, içme suyu barajlarını yakın takibe almalı, optimum işletme ve kullanma yönünde azamî dikkat göstermeli. Enerji ve sulama barajları da bu döneme şimdiden hazırlanmalı. Mevcut su rezervleri daha da artırılmalı. Halk su kullanımı konusunda bilinçlendirilmeli.Son yıllarda yağan yağmurlar, elektrik, sulama ve içme suyu barajlarını doldurdu. Resmî hesaplamalar, 2012'nin su bakımından 'verimli yıl' olacağını gösteriyor.
Resmî değerlendirmeler, su bolluğunun 2013'te sona erebileceğini gösteriyor. Uzmanlar, şimdiden tedbir alınmasını tavsiye ediyorlar. Yağışlardaki fazlalık, bu yıl içme suyu barajlarında su bereketi ve enerji barajlarında da bol miktarda hidroelektrik enerji biriktirdi.

Gelecek yıldan sonra Türkiye için kurak yıllar dönemi başlıyor. Son kurak yıl periyodu olan 2008'de başlayan 'verimli sene dönemi' 2009 ve 2010'da devam etti. 2011'de de etkili olan verimli yıl periyodunun 2012'de de süreceği tahmin ediliyor. Bu kuraklaşmanın geçmiş kurak dönemlere göre daha şiddetli geçeceği üzerinde meteorologların ciddi endişeleri var. Kuraklık döneminin 3-7 yıl arasında sürmesi beklenmekte…

Afrika'da kuraklık uzayabilir
Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü, yağışları tetikleyen ''La Nina'' hava hareketinin etkisinin sürmesinin beklendiğini, bu durumun Afrika Boynuzu'nda hüküm süren kuraklığın uzamasına sebep olabileceğini bildirdi.
Büyük Okyanus'un orta ve doğu kesimlerinde deniz yüzeyi sıcaklığının azalmasına neden olan ve Avustralya'da sellere, ABD'nin Teksas eyaletinde ise kuraklığa yol açan La Nina'nın, Somali ve Kenya'da bu yıl görülen kuraklığı daha da şiddetlendirdiği kaydedildi.

Sözkonusu hava hareketi her yerde aynı etkiye sahip olmadığından, Afrika Boynuzu'nun bazı bölgelerinde normalden fazla yağışa sebep oldu.

La Nina hava hareketinin, Büyük Okyanus ve Afrika kıtasının güneyinde yağışları arttırdığı, Afrika'nın doğusu, Asya'nın güneybatısı ve ABD'nin güneyinde ise kuraklığı şiddetlendirdiği belirtiliyor.

Avrupa'da Kuraklık Tehlikesi
Fransa ve İngiltere’de, yağışların mevsim normallerinin altına düşmesi nedeniyle kuraklık kapıya dayandı. İngiliz hükümeti, ülkenin doğusundaki tarım alanlarında kuraklık ilan etti. Marttan bu yana etkili olan, güneşli ve kuru hava yüzünden Galler de tehlikede. Çiftçiler, kullandıkları su miktarında zorunlu kesintilere gitti.

Fransa Meteoroloji İdaresi de, ülkenin 1976’dan bu yana en ciddi kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ikazı yaptı. Başbakan Francois Fillon, sıkıntılı günler geçiren tarım sektörüne yaklaşık 1 milyar Euro’luk yardım sözü verdi.

Ayrıca, çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesi ve bazı vergilerden bu yıl muaf tutulmaları gündemde.

Hükümetin dışında, Avrupa Komisyonu da Fransız tarım sektörüne gerekli desteğinTürkiye'de kuraklık tehlikesi var
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğiyle birlikte dünyada artan en büyük sorunlardan birinin kısa süreli sağanak yağışlardan sonra oluşan "şehir selleri" olduğunu, ancak Türkiye'de henüz bu kavramın bilinmediğini söyledi.

Prof. Dr. Kadıoğlu, yaptığı açıklamada, iklimlerin sürekli değiştiğini, ancak insan etkisi olunca ekolojik sistemin buna ayak uyduramadığını kaydetti.

Kuraklık âfet sayılmalı
Türkiye'de kuraklığın afet kapsamına girmediğini ifade eden Kadıoğlu, hiçbir kurum ve kuruluşun kuraklıkla ilgili görev, sorumluluk ve yetkisi olmadığını söyledi. Bu durumun normal olmadığını savunan Kadıoğlu, "Anadolu, kuraklıkla yok olmuş medeniyetlerin mezarlığıdır. Türkiye'de bir acayiplik var" diye konuştu.

Türkiye'de kuraklığı tek elden inceleyen bir kurum olmadığı için meteorolojinin yağışlara, DSİ'nin de barajlardaki doluluk oranına bakarak kuraklık olup olmadığını değerlendirdiğini belirten Kadıoğlu, "insanlar, Türkiye'de kuraklığın afet sayılmadığını duyunca şaşırıyor. Türkiye yarı kurak bir ülkedir. Zaten yarı kurak olduğu için hafif bir kuraklıkta tam kurak bir ülke haline geliyor. Türkiye çok kritik bir eşiktedir. İklim değişikliği Türkiye'yi daha kurak bir ülke haline getiriyor. Kısa süreli şiddetli yağmurları, yollardaki mazgallar kaldıramıyor.

Kısa süreli sağanak yağışlardan sonra caddeler dereye dönüşüyor. Biz buna şehir selleri diyoruz. Dünyada artan en büyük problemlerden biri bu. Ama Türkiye'deki ilgili kurum ve kuruluşlarda, DSİ'de şehir seli diye kavram yok. Onlar bütün sellere taşkın diyor. Sanki caddelerde dere var. Bir şey sanki taşıyor, sanki akarsu taşıyor. Taşkınlar için çözüm yöntemleri baraj yapmak, taşkın yapıları yapmak.

Dünyada mazgallar büyütülüyor, sayıları artıyor. Japonlar Tokyo'da şehrin altında büyük kanallar açıyor, suyu tahliye etmek için. Eski verilere göre yapılmış olan mazgal dizaynları yeni verilere göre yapılmalı. Yağmur drenaj sistemi yapılırken, 20-30 senelik geçmiş verilere bakılıyor.

Sanki gelecekte aynı şekilde tekrarlayacak. Hava, tekerrürden ibaret değildir. 'İklim değişecek, şartlar farklı olacak' bakış açısı yok. Kış turizmi için yer seçiyor adam, 3-5 sene sonra kullanılamaz hale geliyor. Geçmişe bakmış, alışkanlıkları, ezberi o" diyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara