Genelkurmay’da verilen brifinglerde aktif rol üstlendi. Bu çalışmalarının ardından, 1998’de korgeneralliğe terfi etti. Önce, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı, ardından da Jandarma Asayiş Komutanlığı görevlerinde bulundu. 2002’deki Askeri Şura’da orgeneralliğe terfi etti. Önce 2. Ordu Komutanlığ’na sonra da 30 Ağustos 2004 tarihi itibariyle Jandarma Genel Komutanlığı’na atandı.
SAVCILAR AYAKTA ALKIŞLADI
2006’da emekliye ayrılan Türkeri, 11 Haziran 1997’de savcılara verilen brifingde şunları söylemişti: “(...) Özellikle son 11 aylık dönem içinde; bazı İslam devletlerince de geliştirilip desteklenen şeriat düzenine dayalı radikal İslami tehdit, laik Cumhuriyeti yıkmaya yönelik faaliyetlerini siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri olaylara entegreli olarak arttırmıştır. Toplumun huzur ve güveni sarsılmış, böylece, Türk ulusu ümmet kavramı içinde bölünmeye yüz tutmuştur. İç ayaklanmaya doğru ivme kazanan bu irticai faaliyetler bugün maalesef ‘suni gündem’ söylemleriyle kamufle edilmeye çalışılmaktadır...
İrtica yanlısı bir milletvekili; ordu ile halkı karşı karşıya getirmek için, MGK kararlarından 8 yıllık kesintisiz eğitim konusunun kendileri tarafından kasıtlı olarak tırmandırıldığını açıkça ifade etmiştir. Siyasal İslamcı olduğunu belirterek, ordunun bir siyasi partiye oy veren 6 milyon siyasal İslamcıyı görmezden gelemeyeceğinin, 3500 PKK’lı ile baş edemeyenlerin 6 milyon siyasal İslamcıyla nasıl baş edeceğini ifade ederek, tabanına TSK’ya karşı cihada hazırlık mesajı vermiştir (...)“
Brifingde savcılara Refah Partisi’yle ilgili gerekli mücadelenin yapılması talimatını veren Türkeri, kürsüden inerken, ayakta alkışlanmıştı.
Türkeri isminin karşımıza çıktığı bir belge ise tarihi “Andıç” vakasıydı. Şemdin Sakık’ın ifadelerine sahte şekilde yerleştirilen ve bazı gazetecilerin PKK’yla ilişkilendirilip, para aldığı, haber yaptığı şeklinde itibarsızlaştırılmasını sağlayan belgenin altında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir ve Fevzi Türkeri’nin imzaları vardı. Gazeteci Nazlı Ilıcak da geçtiğimiz günlerde bunu kamuoyuna açıkladı.
Başbakanı uyaralım
28 Şubat’ın tam da göbeğinde bulunan Türkeri, 2002 yılında Şener Eruygur tarafından tasfiye edilmek istendi. Eruygur, Genelkurmay Başkanlığı’na giden yolunu açmak için Yaşar Büyükanıt ve Fevzi Türkeri’yi ekarte etmet istiyordu. Eruygur başarabilirse Hilmi Özkök’ü istifa ettirtecek, yerine dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman gelecekti. Yalman’dan boşalan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın en büyük adayıysa Eruygur’du. Ancak bu plan hayata geçemedi ve Türkeri, 2004’te Jandarma Genel Komutanlığı’na atandı. Türkeri ismi, Özden Örnek’in günlüklerinde de hep karşımıza çıktı.
3 Aralık 2003’te, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Askeri Şura öncesi tüm orgenerallerle toplantı yapmıştı. Toplantıda orgenerallerin büyük bir bölümü hükümete muhtıra verilmesini talep etmişlerdi. Ve bu toplantı günlüklere yansımış, Türkeri ilginç cümleler kullanmıştı: “Devletin bütünlüğü tehlikededir. Bu takdimi seçimden sonra Başbakan’a anlatmanın bir yararı yok. Güneydoğu’da bölücülük hız kazanmıştır. Ülkemiz süratle bölünmeye gitmektedir. Şimdiden tedbir alınmalıdır. Basın, TÜSİAD, sermaye sahiplerini toplayıp bu iktidarın yaptıklarını anlatalım. Onları tarafımıza çekmeye çalışalım. Eylem planında çok zorluklar ile karşılaşacağız. Toplum iktidarın yaptıklarına pembe gözlükler ile bakmaktadır. Yerel seçimlerden önce Başbakan’a bu işlerin böyle gitmeyeceğini anlatalım.”