Dolar

34,9574

Euro

36,7730

Altın

2.974,12

Bist

10.125,46

Erdoğan: Kılıçdaroğlu sen Baas'çısın

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yine CHP'ye yüklendi. Sivil ölümlerin dinmediği Suriye ile ilgili Kılıçdaroğlu'nun tutumunu eleştiren Erdoğan, ''Suriye’deki Baas zihniyetiyle aynı kafada olanlar bize dış politika konusunda yol da gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu sen Baas'çısın'' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-24 12:01:41

Erdoğan: Kılıçdaroğlu sen Baas'çısın
Konuşmasının önemli bir kısmını CHP döneminde kapatılan ya da satılan camilere ayıran Erdoğan Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi.

İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASI

"TBMM'nin iradesine kasteden hiçbir girişim-gerekçesi her ne olursa olsun- meşru değildir" diyen Erdoğan şunları söyledi: "Dönemin siyasetçilerini suçlamak yapılan darbelere ortaklık etmektir. Siyasetçinin hatası olabilir ama siyasetçinin hesap vereceği merci TBMM'dir. Kendisini milletin yerine koyarak hiçkimse gayrimeşru ve hukuk dışı yöntemlerle siyasetçiyi cezalandıramaz.

CHP 27 Mayıs'ın öncesinde müdahaleye su taşımış, ertesinde de müdahaleye alkış tutmuştur. CHP bugün dahi 27 Mayıs darbesinin gerekli olduğunu savunuyor. 12 Eylül müdahalesinden zarar gördüğü için bunu eleştiriyormuş gibi yapan CHP bunlarla cesaretle yüzleşemedi. CHP sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar yapıyor.

Çok ciddi bir akıl tutulması yaşıyor. Darbeleri doğrudan eleştiremeyen CHP konuyu farklı yerlere çekerek adeta minderden kaçıyor. Darbelere karşıyım ama.. diye başlayan her ifade darbeleri meşrulaştırmaktır. 28 Şubat tartışmalarını görüyoruz. O günkü hükümet de hata yaptı diyerek meseleyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Siyasiler hangi hatası yaparsa yapsın bu darbenin gerekçesi değildir. Darbeyi darbe yapanları değil siyasetçileri konuşmak darbe zihniyetinin yansıması. İntikam kelimesini telaffuz etmek CHP'nin genlerine işlemiş darbeseverliği gösteriyor. İntikam kavramıyla kırdığı potu düzeltmeye çalışan CHP Genel Başkanı samimi bir duruş sergileyememiştir.

GRASS'IN YASAKLANMASINI NASIL SAVUNACAK?

CHP Ömer Seyfettin'in Pembe İncili Kaftan hikayesinden bahsediyor. Bu hikayeyi birileri ona özetleyerek anlatmalı. AK Parti dış politikada hayali gerçeğe dönüştürdü. Kılıçdaroğlu iktidara geldiğinde Yunanistan ekonomisini de kurtaracaklarını ifade etmişti. Yunanistan'ın en büyük gazetesi de 'Dayan Yorgo Kılıçdaroğlu geliyor' diyerek dalgasını geçmişti.

BAAS ZİHNİYETİ İLE DIŞ POLİTİKADA BİZE YOL GÖSTEREMEZ

ABD'li yazarın kuyruğuna takılıp İsrail'de basın özgürlüğü olduğunu savundu. Günter Grass'a koyulan yasağı izah etsin. İsrail'in bu tavrını temize çıkarsın. Alman yazar Grass İsrail'in nükleer silahlarını eleştiren şiir yazdığı için girişi yasaklandı. Kılıçdaroğlu'nun bunu nasıl savunacaklarını merak ediyoruz. Suriye’deki Baas zihniyetiyle aynı kafada olanlar bize dış politika konusunda yol da gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu sen Baas'çısın. Kılıçdaroğlu gitsin Ömer Seyfettin'in Diyet adlı hikayesini okusun. Kılıçdaroğlu orada bizzat kendisini görecektir.

CHP DARBELERİN KÜVEZİNDE YETİŞTİ

Kılıçdaroğlu şunu görmeli hem Ergenekon'un avukatı, hem de darbe karşıtı olunmaz. Sizi o genel başkanlık koltuğuna kim oturttu? Siz önce bununla yüzleşin. Bu CHP nereye gidiyor diye merak ediyorum. 28 Şubat'a selam duracaksınız, 27 Mayıs'tan övgüyle bahsedeceksiniz sonra da AK Parti'yi 28 Şubat üretti diyeceksiniz. Darbelerin küvezinde sadece CHP yetişmiştir. 28 Şubat süreci hukuki bir süreç. Ucu kime ulaşıyorsa sorumluların ortaya çıkması ve yargılanması için üzerimize düşeni yaparız.

Geçmişiyle yüzleşemeyenlerin seviye kaybettiğini görüyoruz. Tek parti döneminin zulmü yazılı belgelerde de mevcuttur. Camilerin nasıl kapatıldığını, ezanın nasıl susturulduğunu, kılık-kıyafete nasıl müdahale edildiğini milletimiz çok iyi hatırlıyor. Karanlık geçmişinizle gurur duyabilirsiniz, buna bir şey demeyiz. Ama zulümle ve baskıyla dolu geçmişinizi meşrulaştırmaya kalkarsanız belgelerle gereken cevabı veririz.

Biz CHP döneminde camilerin ahıra çevrildiğini söylediğimizde Kılıçdaroğlu buna şiddetle itiraz etti. Diyanet İşleri Başkanı'na da münasebetsiz, edep dışı üslupla dil uzattı. Kılıçdaroğlu'nun yol arkadaşlığı yaptığı bir zat var. Bu zat şapkasını kaptırmaz ama 12 Haziran seçimlerinde al takket ver külah yapmaktan kaçınmadı.

Kılıçdaroğlu'nun yol arkadaşlığı yaptığı bu zat 1966'da Başbakanken CHP'nin camileri kapattığını ifade ediyor. İsmet İnönü 12 Ekim 1966'da Kılıçdaroğlu'nun tavrının aynısını takınıyor. İnönü, 'CHP'nin hangi devrinde ibadet yasak oldu?' diyor. Aynı ifadeyi kullanıyor. Kılıçdaroğlu sen o yol arkadaşına git, 'Dün dündür, bugün bugündür' demezse sana CHP zulmünü anlatacaktır.

İnönü'nün açıklamasından sonra, 19 Ekim 1966'da Yeni İstiklal gazetesi İnönü'nün yalanlarına karşı vatandaşı ispata çağırıyoruz çağrısı yapıyor. Gazetenin ispat çağrısından sonra farklı illerden mktuplar gliyor.

Diyarbakır'dan bir Ermeni vatandaş şu mektubu yazıyor:

İspat çağrısına Diyarbakır'dan haykırarak cevap yazmayı vazife bilerek sesleniyorum. Ben Hristiyan'ım ama Müslümanların Kurşunlu Camii ve Fatih Paşa Camii dedikleri ibadethane depo yapılıp kapatılmıştı. İçinde kütüklük, kama, hançer vs. gibi döküntü vardı. Latin Kilisesi'ne de bir manga asker yerleştirilmiş dini ibadethanemiz için tuvalet olarak kullanıyorlardı. Kılıçdaroğlu bak bunları iyi öğren. Muğla'dan bir vatandaş camide kadın oynatılıp şarap içilmiştir diyor. Kahramanmaraş'tan şunları yazıyor: Caminin açık kalan kapısından giren hayvanlar burayı ahır haline getirdi.

Bir mektupta 'Sayın Muhalefet Lideri İnönü hiçbir cami kapatılmamıştır diye yalan söyleyerek milleti yanıltmak istemektedir. Balıkesir'de bir cami müstesna bütün camiler kapatıldı. İçlerine askeri malzeme depo edildi. Bu millet eski aç sefil günlerine dönmek niyetinde değildir. Senin zamanında çarık alamayan köylü şimdi ayakkabı giyiyor. Bizi artık rahat bırak. Kazandığımız hürriyeti bize çok görme paşam' diyor. "

İŞTE BELGELER

Camilerin ahırlara dönüşmesi 1935'te başladı. Belge 1. Camilerin satışını mümkün hale getiren yasa.

Belge 1: Camilerin satışını gösteren yasa. Sayın Kılıçdaroğlu belge konuşuyor bak.

Tasnif harici camii ve mescitler kendilerinden başkaca ifade edilmek üzere kapatılır. Bu caminin çıkmasının ardından Türkiye’nin her vilayetinde camiler kapatılmaya başlandı.

Belge 2: İşte cetvel. 1926-1950 arasında 513 camii satılıyor. 327 cami arsası ki, bunların çoğunun üzerinde camii var, bunlar da satılıyor. 1070 mescit satılıyor bu arada. Bunlarla birlikte, kilise mezarlık gibi çok sayıda tarihi eserin satışı yapılıyor. Bunların tamamının belgeleri de elimizde.

Ben sayın Kılıçdaroğlu’na sadece bir kaçını gösteriyorum.

Buyurun bakanlar kurulu kararı

Belge 3: Kılavuzu değiştir kılavuzu. Ben CHP’ye gönül veren kardeşlerimize de sesleniyorum. İnanıyorum ki sizin mayanız sağlam, ama genel başkanınız sıkıntılı. Satılan camiler, müze olarak, toprak mahsulleri ofisi, hububat deposu olarka kullanılıyor. Eğlence merkezine dönüştürülen cami bulunuyor. Camilerin satışı denilirken, harap ve vakıf bina deniliyor.

Belge 4: Vakıflar umum müdürlüğünden Tekirdağ Valiliği'ne, satılmasına bakanlar kurulunca karar verilip tebliğ edilmiş olan camilerin satış ilanlarının mevki olarak adı tahsis edilmek suretiyle, harap bina şeklinde neşrettirilmesi rica olunur. Bunlar millet uyanmasın diye yapılıyor.

Belge 5: Vakıflar Genel Müdürlüğü önemli ve acele notuyla bir belge gönderiyor. Üsküdar’da, Atik Valide Camii ve müştemilatından Efkan Tekkesi, vakıflar müdürlüğüne haber verilmeksizin işgal edilmiş ve yalnız Efkan Tekkesi’nin havuzlu odalarının işgaline devam edilmekte bulunmuştur. Emsalsiz, ince ve kıymetli yadigarlardır.

Belge 6: Bir vatandaş vakıflar genel müdürlüğüne dilekçe yazıyor, genel müdürlük bunu başbakanlığa gönderiyor.

Behçet Öner tarafından gönderilen tel yazıda kazada mevcut camilerin tamamen işgal edildiğinden bahisle, ramazanda cemaatle namaz kılmak üzere, Ulu Camii’nin tahliyesi istirham edilmektedir. Karacabey’de namaz kılacak yer kalmıyor.

Belge 7: Gaziantep’teki Selim Efendi Camii. Ne olmuş biliyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi’ne satılmış. Çok manidar. Cumhuriyet Binası burası teşkilat binası olarak kullanıyor.

Belge 8: Edremit’teki Yıldırım Camii. O da halk evi yapılmak üzere CHP’ye satılıyor. 300 lira bedelle satılıyor.

Kılıçdaroğlu’nun bunlardan haberi yoktur.

Belge 9: Osmangazi İlçesi Tophane Mahallesi’ndeki camii bando müdürlüğüne teslim ediliyor.

20 Nisan 1936 Cumhuriyet Gazetesi. Bu ne insafsızlık. Seferhisar’da tarihi bir camii ahır yapılmış. Bu dosya içinde tek parti döneminde camilerin satışına, depo olarak kullanılmasına, ahır yapılmasına dair, onlarca yüzlerce haber küpürü bulunuyor.

Haber Ara