Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Destici: Darbeciler milletin geleceğini çaldılar

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat sürecini yaşatanların milletin geleceğini çaldıklarını söyledi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-23 10:10:54

Destici: Darbeciler milletin geleceğini çaldılar
BBP Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliller’in oğlunun Yozgat Yimpaş AVM'deki düğününe katılarak nikah şahitliği yapan Mustafa Destici, düğün sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

BBP olarak 28 Şubat ve 12 Eylül sürecinde de olaya müdahil olduklarını belirten Destici, "Türkiye'de bir daha askeri darbelerin olmaması için, demokrasiye müdahale olmaması için mutlaka bunların hukukun önüne çıkarılması gerektiğini söyledik. Biz bunu bugün söylüyor değiliz. 28 Şubat'ta tanklar yürüdüğü zaman rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, namlusunu milletine döndürmüş tanka selam durmam diyerek o gün BBP’nin tavrını net bir şekilde ortaya koymuştu. Hatta bununla da sınırlı kalmadı. Dönemin başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan’a hemen bu generalleri emekliye sevk etmesini, MGK kararının altına imza atmamasını ve yargı yolunu açmasını, bunları da hukuka teslim etmesini istedi. Ama o günler o şartlarda yaşandı ve geçti. Daha sonraki süreçte de biz Büyük Birlik Partisi olarak referandumda da eksik ama evet derken darbeyi gerçekleştirenlerin ister fiili darbe olsun, ister postmodern darbe olsun bunların yargılanması için, bunların yargılanmasını yasaklayan geçici 15'inci maddenin kaldırılmasıydı bizim önceliğimiz" dedi.

Destici, "Hatırlıyorsanız başta Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere, darbecilerin kesinlikle yargılanamayacaklarını bunun bir aldatmaca olduğunu, zaman aşımı olduğunu söylemişlerdi. Ama şimdi görüyoruz ki onların söylediği değil Büyük Birlik Partisi'nin tavrının doğru olduğunu görüyoruz. O gün Büyük Birlik Partisi'nin tavrı 'Evet'ten yana olmasaydı, 12 Eylül mağduru ülkücülerin tavrı 'Evet'ten yana olmasaydı, Türkiye bugün ne 12 Eylül'ü sorguluyor olabilirdi ne de 28 Şubat'tan hesap soruyor, 28 Şubatçıları yargılıyor olabilirdi" diye konuştu.

"DARBEYİ YAPAN ASKERİ KANADIN YANI SIRA DİĞER DESTEKÇİLERİ DE YARGILANMALI"

"Bunun sadece askeri ayağı yok, bu işin basın ayağı var, iş dünyası sermaye ayağı var ve tabi ki siyaset ayağı var, üniversite ayağı var" diyen Destici, bunların hepsinin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti: "Tabi bu yapılırken kimseye haksızlık yapılmasını istemiyoruz. Çünkü biz ne 12 Eylülcülerin ne 28 Şubatçıların vicdanını ve ahlakını taşımıyoruz. Biz herkes için adalet diyen düşmanı için de karşı düşüncede olan için de vicdanı olan insanlarız. Onlar için de adalet diyen isteyen insanlarız, dolayısıyla bu süreçte kimseye haksızlık yapılmasını istemeyiz. Ama bizim net olarak istediğimiz şu: 12 Eylül'ün iki generali mahkemeye getirilmeli, iddianame yüzlerine karşı okunmalı ve bu canlı yayınlanmalı ibreti alem için, bunu herkes görmeli ve bir daha buna teşebbüs etmemeli. 28 Şubat'ta dediğim gibi tüm bu işte müdahalesi olanlarla birlikte yargılanmalı ve o dönemin de mağdurları başta başörtüsü mağdurları olmak üzere bunların da mağduriyetleri giderilmeli. Milletin geleceğini çaldılar."

"80 MİLYAR DOLARI DEVLET BANKALARINDAN HORTUMLADIRLAR"

70 - 80 milyar doların devlet bankalarından hortumlandığını kaydeden Destici, "Onları kimin hortumladığı da tespit edilmeli. Ben bu konuda Cumhurbaşkanımızın devreye girmesini ve Devlet Denetleme Kurulu'nun çalıştırılmasını istemiştim. Onlar kimler tarafından hortumlanmış, kimlerin cebine gitmiş, kimler, hangi siyasetçi, hangi iş adamı, hangi medya patronu, hangi asker paylaşmış bunları da ortaya çıkararak o paraların da tekrar devletin kasasına milletin hazinesine geri iade edilmesini istiyoruz, bizim istediğimiz bu" ifadelerini kullandı.

"MEVCUT ANAYASADAN EN FAZLA ZARAR GÖREN PARTİYİZ"

BBP’nin mevcut anayasadan en fazla zarar gören siyasi parti olduğunu vurgulayan Destici, "Millet tarafından en çok sevilen takdir edilen parti olmamıza rağmen sırf barajı aşamaz kaygısı ile oylarımız başka partilere gidiyor. Dolayısıyla da sivil demokratik anayasa hem mazlumiyetlerin sona ermesi anlamında, hem herkesin inancı düşüncesi ve özgürce yaşayabilmesi bizim arzu ettiğimiz bir şey tam demokrasi. Ama ne AK Parti, ne Cumhuriyet Halk Partisi, ne de Milliyetçi Hareket Partisi yeni anayasa, sivil demokratik anayasa istemezler" sözlerini sarf etti.

"UZLAŞMA KOMİSYONUNDAN YENİ ANAYASA İLE İLGİLİ BİR KARAR ÇIKMAZ"

Destici, uzlaşma komisyonundan yeni anayasa ile ilgili bir karar çıkmayacağını belirterek şunları söyledi: "Mecliste kurulan uzlaşma komisyonu bir müsamere sınıfıdır. Ben bunu daha önce de söyledim. Eğer orada dört parti iktidar partisi, milletvekili sayısı 330 olan iktidar partisi de üç üye veriyor, PKK'nın sözcülerine de üç üye veriyor, MHP ve CHP'nin de üçer üyeleri var. Ve deniyor ki burada kararlar oy birliği ile alınacak. Burada karar oy birliği ile alınamayacağını biz en ufak meclis iç tüzüğü değişikliğinde gördük, 4+4+4 eğitim sisteminde gördük. Dolayısıyla buradan oy birliği ile bir karar alınamayacağını onlar da biliyorlar. Ve herhangi bir parti çekildiği zaman ismi önemli değil komisyon bitiyor. Dolayısıyla da bu müsamere sınıfıdır. Buradan yeni bir anayasa çıkmaz ama biz ısrarla yeni, sivil, demokratik bir anayasa istiyoruz. Ve bu millet, büyük Türk milleti demokratik bir anayasa istiyor. Hem iktidar partisi hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de Milliyetçi Hareket Partisi mevcut konumlarını korumak için sivil, demokratik bir anayasa yapmaya çalışmıyorlar. Bir kere şunu iyice anlasınlar siyaset millet için yapılır, ülke menfaatleri için yapılır, şahsi çıkar için yapılmaz, parti menfaati için yapılmaz, partinin konumu düşünülerek yapılmaz, onun için de bir an önce söz verdikleri gibi bu milleti demokratik, sivil bir anayasa kavuştursunlar."

"DOKUNULMAZLIK, KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI İLE SINIRLANDIRILMALI"

Dokunulmazlık zırhına bürünerek suç işlendiğini savunan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü: "Var olan hukuku uygulasınlar. Bu milletin hukuku çiğneniyor. Dokunulmazlık zırhına bürünüyor, dağdan inmiş PKK'lılar, bugün mecliste olanlar bu milletin polisine tokat atıyorlar, bu milletin doktoruna tokat atıyorlar. Ve hiç kimse de bunlara dur demiyor. Bunlar yarın aynı dokunulmazlık zırhına dayanarak polise kurşun sıkarlarsa, askere kurşun sıkarlarsa, molotofkokteyli atarlarsa o zaman da biz bunların dokunulmazlığı var diyeceğiz ve bunlara dokunmayacağız. Dolayısıyla da kim suç işliyorsa da özellikle de devlete, devletin birimlerine karşı ve millete karşı işlenen suçlarda dokunulmazlık zırhı olmamalı. Ve dokunulmazlık kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılmalıdır. Açılımın bir süreci olarak bir genel aftan bahsediliyor. Bir kere şunu akıllarına koysunlar Yüce Allah bile kul hakkını affetmiyor, diyor ki 'O kulumun hakkı, kul isterse affeder, istemezse affetmez', siz Allah'tan daha mı büyüksünüz? Eğer PKK'lı katilleri affedecek birisi varsa o da şehitlerin geride bıraktığı dullarıdır, yetimledir, öksüzledir. Başka hiç kimsenin şehit katillerini affetmeye haddi de yoktur, hakkı da yoktur. Bunun da böyle bilinmesi lazım diye düşünüyorum. Ve son geldiğimiz nokta maalesef dış politika da Türkiye açısından iç açıcı değil. Bundan 6 ay önce, 8 ay önce komşularla sıfır problemden şimdi Suriye ile düşmanız, Irak devlet başkanı açıkça Türkiye düşmanız diyor, İran'la düşman olduk kala kala elimizde 27 yıldır eğer bu millet terör belası ile uğraşıyorsa bunun arkasında olan bunda en büyük veballerden birini taşıyan Barzani kaldı dost olarak Türkiye'ye. Bu da Türkiye'nin dış politikada ne hallede düşürüldüğünün en iyi göstergesidir."

Haber Ara