ÖNCE İRTİCA HABERİ, SONRA 312
Belge, 28 Şubat post modern darbesinin nasıl yürütüldüğünü de ortaya koyuyor. Medya önce sözde irtica yoğunluklu haberler yapıyor, bu haberler Çevik Bir imzasıyla yargıya intikal ettiriliyor, yargı da süreci tamamlayan adımları atıyor. Toplumun sindirilmesi için yapılan bütün bu paslaşma ve atılan adımlarda 312'inci maddeye ise özel bir rol biçilmiş. Medya ve yargı işte böyle tekmili birden Cuntaya hizmet vermiş.
HUTBELERE BİLE YAKIN TAKİP
Milliyet Gazetesi'nde yayımlanan haber üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş. Doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev sahasına müdahale eden Bir, Başsavcılığa yazdığı yazıda, Hamidiye Camii'nde okunan hutbe dolayısıyla hutbeyi okuyan Muhittin Hamdi Yıldırım hakkında soruşturma açılmasını istemiş. Bir, soruşturmayla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verilmesini de 'emir' buyurmuş.
SÜRECİN BASKI SİLAHI: 312
2 Mart 1998 tarihli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığ'ına gönderilen belgede 'Gizli' ibaresi dikkat çekiyor. Adli Müşavirlik numarası 7501-187-98 No'Lu belgenin konusu 'suç duyurusu' olarak belirtiliyor. Belgede Milliyet Gazetesi'nde 15 Şubat 1998 yılında yapılan "Şu vaaza bakın" başlıklı bir haber üzerinden hareket ediliyor. İlgi kısmının 'a' bendinde suç duyurusuna delil olarak Milliyet Gazetesi'nin 15 Şubat 1998 tarihli nüshası gösteriliyor. Çevik Bir, Belgenin 'b' bendinde Başsavcılık'tan Türk Ceza Kanunu'nun 312/2 maddesinin işletilmesini istiyor.
TALİMATNAME GİBİ BELGE
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev alanı içerisinde olmasına rağmen bizzat Genelkurmay 2. Başkanı sıfatıyla konuyla ilgilenen Çevik Bir'in suç duyurusu adeta, Başsavcılık'a talimatname niteliği taşıyor. Belgede şu ifadelere yer veriliyor: "Şu vaaza bakın" başlığı altında yer alan yazının incelenmesinde ANKARA Hamidiye Camiinde 13 Şubat 1998 Cuma günü verilen vaaz da özellikle "Laik denen bir takım kimseler Hıristiyan ve Yahudileri sevimli göstermek için gayretle çalışıyor. Oysa Yüce Rabbimiz onlar sizin düşmanlarınızdır, sakın onları dost edinmeyin buyuruyor. Kafirleri, Müslümanlar'a sevimli göstermeye çalışanların İslam aleminde bugün sesi yüksek çıkıyor. Müslümanlık Allah'ın dost edindiğini dost, düşman edindiğini düşman edinmektir..." şeklindeki sözlerden de anlaşılacağı üzere halkın, inançları sebebiyle birbiri aleyhine kin ve düşmanlığa sevk edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu vaazı veren Hamidiye Camii görevlisi hakkında ilgi (b) Kanun hükmü uyarınca yasal işlem yapılmasını ve sonucundan Genelkurmay Başkanlığına bilgi verilmesini rica ederim"
ÖNCE BASIN, SONRA ÇEVİK BİR VE SONRA DA YARGI...
Çevik Bir'in imzasını taşıyan belge 28 Şubat sürecinin "Cunta-Medya-Yargı' üçgenini üzerinden nasıl işletildiğini de ortaya koyuyor. Bu ve benzeri haberler önce basında sıkça konu ediliyor, ardından BÇG ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir devreye girerek haberlerde adı geçen ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Genelkurmay'dan gelen bu duyurular savcılar tarafından hemen işleme sokularak ilgililer hakkında tutuklama kararı çıkartılıyor. Belgede imzası bulunan Çevik Bir, Başsavcılığa yaptığı başvuruda kendisi için "Genelkurmay Başkanı Namına" ifadesini kullanmaktan da geri kalmıyor. Çevik Bir, bu belgeyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev alanına da müdahale etmekten geri durmuyor.
HUTBELERİ TAKİP ASKERİN GÖREVİ DEĞİL
Belgede soruşturmaya konu olan Hutbeyi Hamideye Camii'nde okuyan Muhittin Yıldırım söz konusu gelişmelerle ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. "Bana ait olmayan kelimeler sanki bana aitmiş gibi gösterildi. Ben bir kere "laik denen birtakım kimseler' sözünü kullanmadım" diyen Muhittin Hamdi Yıldırım, "Suç duyurusunda vaaz deniliyor, ben vaaz değil hutbe okudum. Zaten hutbede de Kur'an-ı Kerim'den 7 ayet okudum. Onların hoşuna gitmeyen şeyler benim kendi kafamdan uydurduğum şeyler değil. Bana açılan dava iki sene sürdü. İki sene dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandım. Bana çok çektirdiler, ama nihayetinde beraat ettim" şeklinde konuştu. Çevik Bir'in konuya özel ilgisinin şaşılacak bir durum olduğunu belirten Yıldırım "Burada asıl dikkat edilmesi gereken husus Çevir Bir'in görevi olmadığı halde vaaz ve hutbeleri takip etmesidir. Bu normalde Diyanet İşleri'nin görevidir. Bir, kendisine bunu iş edinmiş" değerlendirmesinde bulundu.
Gökçe Göksal