Diyarbakır'dan 'şiddet yerine hoşgörü ve diyalog' çağrısı yükseldi
Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyan Şiddet Çalıştayı 7 alt başlık halinde Dicle Üniversitesi'nde başladı.
Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'nde başlayan çalıştaya bilim dünyasının yanı sıra, akademisyen, gazeteci, araştırmacı ve şiddet
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-20 12:47:58
Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'nde başlayan çalıştaya bilim dünyasının yanı sıra, akademisyen, gazeteci, araştırmacı ve şiddet uzmanı birçok insan yer aldı. Merkez'de yapılan çalıştaya Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Aslan Bilici, Prof. Dr. Aytekin Sır ve Prof. Dr. Sabri Eyigün katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Eyigün, üniversite olarak 7 farklı alanda hayatta karşılaşılan şiddete yönelik konunun ele alındığını ifade etti.
İnsanların uygarlaşmaya başlamasıyla şiddetin yerine diyalog ve hoşgörünün hakim olacağı düşüncesinin öngörüldüğünü dile getiren Eyigün, "Modernizm, aklın yolu birdir, akıl hayata hakim kılınırsa bir daha büyük acılar yaşanmayacak, dedi. Ancak 1. ve 2. dünya savaşları tarihte eşine az rastlanır katliamlar ve büyük acılar yaşattı insanoğluna. Bununla da kalmadı, insanoğlunun kini, ve nefretini biraz daha arttırdı. Günümüzde ise şiddet daha bir çoğaldı ve çeşitlendi, 1. ve 2. Körfez Savaşlarında kullanılan son derece gelişmiş silahlar, Halepçe katliamında kullanılan zehirli gazlar insanoğluna ölüm püskürttü. Diğer taraftan toplumsal hayatımız da çağın gerçeğinden nasibini alıyor: Yaşanan hızlı sosyal değişmeler, şehirlerdeki aşın nüfus yığılması, göçler, yoksulluk, işsizlik, etnik farklılıkların körüklenmesi, toplumsal değer ve normların sarsılması ve yozlaşması şiddeti daha da artıyor." diye konuştu.
ŞİDDET SEVGİNİN KAYBOLMASIYLA BAŞLAR
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailedeki güven ve sevginin kaybolmaya başlamasıyla şiddetin ortaya çıkmaya başladığını kaydetti.
Şiddetin bir sonuç olduğunu belirten Tarhan, sevginin azaldığı yerlerde saygı saygının da azalmaya başladığını ifade etti. Şiddetin kelime olarak olumsuzluğa işaret ettiğini söyleyen Tarhan, Çalıştay'ın da başlamasına vesile olan mektupla ilgili olarak bir çocuğun hayatının yarısını ağlayarak geçirmesinin vahim bir sonuç olduğunu anlattı.
Bu durumda zenginliğin ve apartmanların olmasının hiçbir işe yaramayacağını anlatan Tarhan, "Çocukların hayatının yarısını ağlayarak geçiriyorsa nükleer gücün olması neye yarar ki. O toplumlar ayakta kalamaz. Kadın erkek özellikleri arasına baktığımızda kadının erkeği cinsellikten yoksun bırakması da bir şiddettir. Şiddetin çok çeşitli türleri var. Fiziksel, sözsel ve psikolojik şiddetler de bulunuyor. Aile arasında yer alan şiddette ise koruyucu ruh sağlığı açısından insanın ele alınması gerekiyor. Aile içerisindeki üyeler anne, baba ve çocuk. O halde anne ve babanın düşünce yapılarını zihinsel özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir ki şiddet konusunda sağlıklı bir sonuç elde edelim." diye konuştu.
KADINLAR EMPATİK ERKEKLER BEN MERKEZCİ
Kadın ve erkek beyninin farlı işlediğini hatırlatan Tarhan, kadınların korkuya karşı dirençlerinin daha az olduğunu kaydetti.
Kadınların bir diğer özelliğine vurgu yapan Tarhan, konuşma yetilerinin daha fazla geliştiğine ve empati duygularının kadınlarda daha fazla olduğunu söyledi. Kadınların daha empatik olduğunu anlatan Tarhan, erkeklerin ise ben merkezci olduğunu hatırlattı.
Bu yüzden ben merkezci hareketlerde kadınların ayrımcılığa maruz kaldıklarını düşünmeye başladığını ifade eden Tarhan, şunları kaydetti: "Kendine aidiyet duygusu azalıyor. Bu durum da şiddeti arttıran bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Ailede güven ve aidiyet duygusuna artıracak bir uygulamanın şiddeti azaltıcı etkisi var. Ailede bağlılık, aidiyet duygularının artırılarak şiddettin azaltılmasının üzerinde durulması gerekiyor. Erkek beyni ile kadın beyni farklı çalışıyor. Bir sorun olduğu zaman kadın ile erkeklerin yaklaşımı farklıdır. Sorunlar ortaya çıktığında erkekler ben merkezci hareket ettiği için zihinsel sığınağına başvurarak sorunu çözmeye çalışır. Kadın kendini kötü hissettiği zaman yalnızlığı gidererek sorunu çözmeye çalışır. Paylaşarak sorunları çözmeye çalışır. Sorunlar ortaya çıktığı zaman kadınların daha fazla konuşması gibi bir sonuç ortaya çıkarır. Yalnızlığı gidermek ve paylaşmak amacıyla kadın beyni sorunu anlatır. Birkaç defa tekrarlaması halinde erkeklerde dırdır olarak algılanır."
TAHAMMÜL ÇOCUKKEN ÖĞRETİLMELİ
Tahammül, sebatlılık ve empati duygularının çocukken öğretilebileceğini belirten Tarhan, bunun doğuştan gelen bir özellik olmadığını vurguladı. Tarhan, tahammül, sebatlık ve empati duygularının çocuklara küçükken öğretilmesi halinde insanların duygusal ve normal zekalarına daha fazla hakim oldukları bilgisini verdi.
İnsan beyninin nasıl çalıştığını bilmeden sorunları çözmeye çalışmanın yüzeysel kalacağını ifade eden Tarhan, kadın erkek ilişkilerinde de bunun geçerli olduğunu belirtti. Aile arasında güvenin oluşturulmasında şiddeti önlemek için ne gibi yolların araştırılmasının araştırılması gerektiğini dile getiren Tarhan, şiddetin artmasında sebeplerin iyi bir şekilde irdelenmesi gerektiğini aktardı.
EN FAZLA ŞİDDET AMERİKA'DA
Şiddetle ilgili yapılmış bir araştırmaya da değinen Tarhan, Amerika'da şiddetin hızlı bir şekilde arttığına vurgu yaptı.
Tarhan, çocuklar üzerine 1 günlük süre içerisinde Amerika'da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre 342 bin öğrencide silah çıktığını ifade etti.
Bıçak, silah ve kesici aletlerin yanı sıra birçok silahın bulunduğuna dikkat çeken Tarhan, Avrupa ve Amerika'daki evliliklere de işaret etti. Kanunlarla şiddetin önüne geçilmeye çalışıldığı için insanların evlenmediklerini söyleyen Tarhan, bunun yerine gayrı meşru bir hayat tarzının gittikçe yaygınlaşmaya başladığını dile getirdi.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, şiddetin hayatın her alanda karşımıza çıkmaya başladığına vurgu yaptı. İnsanların hep birlikte şiddete karşı çıkmasının önemine dikkat çeken Saraç, çocukların her alanda şiddeti görüp işlediğini kaydetti.
Dicle Üniversitesi Diyarbakır Meslek Yüksek Okulu Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde okuyan öğrenciler de ayrıca bir resim sergisi düzenledi. Sergide yaklaşık 63 fotoğraf yer aldı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara