Raid Salah Filistin'de
Filistinli liderlerden Raid Salah uzun süredir sürgünde bulunduğu İngiltere'den dün Filistin'e döndü. 10 aydır İngiltere'de ev hapsinde bulunan Salah'ı Filisitinliler uzun araç konvoyları ile karşıladı. Salah'ı İngiltere'de savunan iki Türk avukattan olan Gülden Sönmez, Salah'ın tutuklanışını, davanın seyrini ve Salah'ın kim olduğunu Timetürk için kaleme aldı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-17 11:28:12
Salah, konuşması için hazırlanan salonda şunları söyledi: ""10 ay boyunca yaşadıklarım kitaplar yazdırır. İsrail'in suçlamalarının gerçek olmadığını ispatladım. Bu dava, bundan sonra açılabilecek benzer davalara emsal olacaktır. Herkese,yardımları için teşekkür ediyorum".Geçen yıl, "Arap Baharı" konusunda görüşmeler yapmak için İngiltere'ye giden Salah, Yahudi karşıtı görüşleri nedeniyle tutuklanmıştı.
Raid Salah'ı İngiltere'de avukat Cihat Gökdemir'le birlikte savunan iki avukattan bir olan avukat Gülden Sönmez Timetürk için Raid Salah'ın neden tutuklandığını, mücadelesini ve kim olduğunu yazdı.
"Teşekkürler Raid Salah ve Hoş Geldin Filistin’e
Derdiniz, davanız, mücadeleniz hak ve adalet için olursa yolunuz çok sık hapishaneye düşebilir. Zira zalimlerin ve kötülerin daha çok çalıştığı daha çok sesini yükselttiği iyilerin ise her zamankinden daha fazla seyrettiği bir dünyadayız. Hal böyleyken buna inat hepimize her şeye rağmen başka türlü olabilmenin, sadece seyretmeden iyiliğin içinde emeğimizle yer alabilmenin ve bedel ödesek bile gülümseyebilmenin güzelliğini yaşamıyla anlatan biri var.
Raid Salah Kimdir?
48 topraklarındaki İslami hareketinin kurucusu ve lideri olan Raid Salah 1958 yılında şu an İsrail işgali altında olan Ummu al-Fahm’da doğdu. Batı Şeria Şeriat Fakültesini bitirdi. Mücadeleci kişiliği yanı sıra sanata olan ilgisi ve şairliği ile de bilinen Salah, açık sözlülüğü, cesareti, insani yönü yanı sıra gördüğü tüm tehdit ve baskılara rağmen kararlılığı hem Filistinlilerce hem de İslam dünyası ve gayrimüslim dünyada sevilip saygı görmesini sağladı.
Mescidi Aksa-Kudüs savunması, hak savunuculuğu Raid Salah’ın çokça hapis cezası ve ölüm tehditleri almasına neden oldu. Çeşitli bahanelerle, uydurma isnadlarla gözaltına alınmak, tutulup hapsedilmek rutin baskılar arasında yer alıyordu. Zalimane ve kötü davranış, tehdit, şantaj vs ise cabası.
1989 yılında İsrail istihbaratı cebine uyuşturucu madde koydurarak onu mücadelesinden vazgeçirme girişiminde bulundu. İsrail bir türlü durduramadığı Raid Salah hakkında 2009-10 yıllarında Kudüs’e girmesini yasakladı. Ancak bu yasak karşısında da O, gerek hukuksuzlukları dillendirmede gerekse fiili mücadeleden geri durmadı, Kudüse kendisi giremese de hergün Kudüs`ün dışından Kudüs`e otobüs dolusu insanların taşınmasında önemli rol oynadı.
Mescidi Aksa’nın korunması için birçok kuruluş kurdu. Bu kuruluşların İsrail tarafından kapatılması yada faaliyetinin engellenmesinde her seferinde yeniden bir kuruluş kurmaktan yılmadı.
Sonraki yıllarda işgal sürecinde İsrail ordusu Salah’ın memleketi olan Umm al-Fahm da bir ortaokula girdi ve tesislerin üç günlük istilası boyunca 600’den fazla öğrenciyi ve yerel halkı yaraladı. Dönemin belediye başkanı olan Raid Salah, İsrail askerler tarafından fena şekilde dövüldü; yere düştüğünde İsrailli bir asker üzerine ağır bir kaya atmaya çalıştı. Ancak kayanın üzerine değil de yanına düşmesiyle kurtuldu ve hastanede tedavi gördü. 2000 yılındaki Al-aqsa Intifadasında Raid Salah, göstericileri denetlemek ve olayların kontrolden çıkmasını engellemek için Umm al-Fahm’ın başında yolun kenarında duruyordu. O sırada askeri bir araç belirdi ve plastik mermilerle Raid Salah’i başından vurdu. Raid Salah tedavi için tekrar hastaneye yatırıldı.
Her koşulda her gördüğüne Mescidi Aksa’yı anlattı ve Mescidi Aksa ve Kudüs’ün korunması talebinde bulundu. Bu nedenle Kudüs Muhafızı olarak ta isimlendirildi.
Raid Salah, Mayıs 2010’da İsrail ordusu tarafından saldırıya uğrayan Gazze’ye Özgürlük Filosunda Mavi Marmara gemisindeydi. Raid Salah’e benzediği için İbrahim Bilgen İsrailliler tarafından yakın mesafeden vurulup katledildi. Raid Salah’ı öldürdüklerini anons eden İsrail askerlerinin sevinci şehit naaşlarına baktıklarında yanıldıklarını anlayınca bitti.
Saldırıdan 10 saat sonra İsrail Genelkurmay Başkanı bizzat kendisi gemiye gelerek Raid Salah’ın hala yaşadığını görüp büyük bir hayal kırıklığına uğradı ve sinirini saklayamadı. Ancak Filo dönüşünden hemen sonra İsrail bu sefer de hapis ile Raid Salah’ı durdurmak istedi ve bir İsrailli polisi tokatladığı gerekçesi ile 5 ay hapis yattı. Gazzeye Özgürlük Filosunun ardından hapise giderken şu sözleri çok şey anlatıyordu: “Kendimi zindanın eşiğinde değil işgal devletinin çöküşünün eşiğinde hissediyorum.”
İngiltere’ye Gidiş
Raid Salah, Filistin halkının sorunlarını, Kudüs ve Mescidi aksa’nın problemlerini tüm dünyaya da taşımaktan da geri durmadı. Sadece 2008 ve 2011 yılları arasında İngiltere, Danimarka, İsviçre, Almanya, İtalya, Ürdün, Fas, Katar, Suudi Arabistan, Doha, Güney Afrika ve Türkiye’yi ziyaret etti. Dört kez de Amerika ve İngiltere’yi ziyaret etmiştir. Çeşitli baskı ve risklere rağmen yılmadan faaliyetlerini sürdüren Raid Salah dünya kamuoyunda da artan bir ilgiyle karşılanmaktadır. Dünyanın dört bir yanında davetler almakta ve Filistin halkının sorunlarını anlatmaya devam etmektedir.
İşte bu ziyaretlerden biri olarak bağımsız ve sivil bir kuruluş olan Middle East Monitor (MEMO) un daveti üzerine bir dizi kamusal organizasyonda konuşmak ve Parlamentoda milletvekilleri ve araştırmacılarla toplantılara katılmak için 25.06.2011 cumartesi günü İngiltere’ye giriş yaptı. Daha önce pek çok defa olduğu gibi bu sefer de İngiltere’ye daveti de girişi de tamamen hukuki bir şekilde gerçekleşti. İngiltere programı 1 ay önceden netleşmişti ve duyurusu da yapılmıştı.
İNGİTERE'DE GÖZALTI VE TUTUKLANMA
28 Haziran 2011 tarihinde bir konuşmasını bitirip koruması ve tercümanı eşliğinde otele döndüğünde odasının dışında İngiliz polisleri tarafından karşılandı. Polisler tarafından tutularak karakola götürüldü.
Polis merkezinde göçmenlikle ilgili suç işlediği ve bu nedenle sınır dışı edileceği bildirildi. O ise ne bu suçlamayı, ne bu muameleyi nede kararı kabul etti ve itiraz edeceğini söyledi. 28 Haziran 2011 akşamı geç saatlerde Göçmenlik Yasası hükümleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. Bu tutuklama sürecinde birçok defa sorgulandı. Bu sorgulamalarda İngiltere’de daimi olarak kalmak gibi bir isteğinin olmadığını, ancak İngiltere’den çıkışının ancak programlarını gerçekleştirdikten sonra olabileceğini ve bu muameleyi kabul etmediğini belirtti. Ancak polisler tarafından sınırdışı kararına binaen kendi rızası ile gitmesi için çok yoğun baskı yaptı. 30 Haziran’da ancak avukatlarıyla görüşmesine izin verildi. Israrla sınır dışı edilmek isteniyordu. Ancak bu kararı temyiz hakkı da mevcuttu. Bu arada İngiltere’de ve dünyanın birçok yerinde Raid Salah’ın tutuklandığı duyuldu ve tepkiler başladı.
O ise kendisine yapılan muameleyi Müslümanlara, Filistin halkına ve davasına karşı bir hakaret olarak yapılmış sayıyor ve bunu kabul etmiyordu. Hapiste uzun süre kalmak pahasına temyize gitmeye karar verdi. Bu kararının üzerine 1 Temmuz’da önceden kendisine herhangi bir tebligat yapılmadan, nereye götürüldüğü söylenmeden ve nakil için hiçbir neden gösterilmeden, uzakta bir hapishaneye nakledildi. Avukatları ile irtibatına hiçbir şekilde izin verilmedi. Dünyayla irtibatı kesildi.
İngiliz İçişleri Bakanlığı verdikleri beyanatta Raid Salah’ın giriş yasağı olmasına rağmen İngiltere’ye girdiğini ifade etmekteydi. Gazetelerdeki köşe yazılarına yansıyan bu imaya göre Salah ülkeye giriş yasağını görmezden gelmiş ve ülkeye girmek için gizli kapaklı yollara başvurmuştu. Aslında olan bitene bakıldığında İngiltere’deki İsrail lobisinin baskısıyla skandal denilebilecek bu süreç başlamış ve devam etmişti. Süreç muğlaklıklar ve çelişkiler barındırıyordu. Görünen oydu ki, İçişleri Bakanı önce önüne konulan emri imzalamış sonra da ona gerekçe oluşturmaya ve kararını savunmaya çalışmıştı.
İngiliz medyasında ve politik kulislerde bu durum, sadece Raid Salah’ın itibarının ve özgürlüğünün değil aynı zamanda İngiliz Hükümeti’nin de saygınlığının ve Filistin’le birlikte Arap dünyasıyla olan ilişkiler için de tehlike işareti olarak yorumlanıyordu. Karar, aynı zamanda İngiltere’ye İsrail’in bir tuzağı olarak da görüldü.
DÜNYADAN TEPKİLER VE PROTESTOLAR YÜKSELİYOR
Raid Salah’in tutuklanmasının ardından, dünya çapında hemen serbest bırakılmasını talep eden protestolar yapıldı. Kudüs başta olmak üzere Türkiye, İngiltere, Ürdün, ve daha biçok ülkede binlerce destekçi İngiliz hükümetinin verdiği kararı kınayarak Raid Salah’a destek için gösteriler yaptı. İngiliz büyükelçilikleri ve konsolosluk önleri eylem yerlerinin abşında yer alıyordu.
İngiliz İçişleri Bakanı’na Raid Salah’in hapisten hemen çıkarılmasıyla ilgili gönderilen Al-aqsa’nın Arkadaşları “dilekçesi bir haftadan daha kısa bir süre içinde neredeyse 10.000 imza topladı. Türkiye’de de başta Mavi Marmara yolcuları olmak üzere çocuk, genç yaşlı birçok kişi, insan hakları kuruluşları, Filistin dernekleri birçok kez İngiliz Konsolosluğu önünde eylem ve basın açıklamaları gerçekleştirdi.
AĞIR KEFALET KOŞULLARI VE EV HAPSİ
8 Temmuz 2011 ilk kefalet duruşmasında, İçişleri Bakanlığı Raid Salah’ı sınır dışı etmesinin başlıca nedenlerini; savunduğu şiddetli antisemitizm ve bu konudaki görüşlerinin bilinmesi, Hamas’la ilişkisi olduğu ve açıklamalarının “terörizm ve ciddi cezai suçları kışkırtma ve İngiltere’de toplumlar arası şiddete neden olabilecek nefret oluşturma potansiyeli” olarak gösterdi. Kefalet, mahkeme tarafından firar etme riski ve kamu düzenini ve kamuyu koruma nedeniyle reddedildi.
Raid Salah’ın avukatları, kefaletini reddeden karara karşı 15 Temmuz 2011’de Yüksek Mahkeme’ye temyiz başvurusunda bulundu ve oldukça katı koşullarla kefaletle serbest bırakıldı. Daha doğru deyişle hapis ev hapsine çevrildi. Ayağına elektronik izleme cihazı takıldı. Hergün polis karakoluna imza verme, kamuoyuna açıklama yapmaktan men edilme, terörizm ve ciddi cezai suçları kışkırtma potansiyeline sahip aktivitelere katılmaktan ya da başkalarının böyle hareketler yapmasını teşvik etmekten ve İngiltere’de toplumlar arası şiddete neden olabilecek nefret oluşturabilecek aktivitelerden men edilme ve 34.000£ kefalet bedeli ile 18 Temmuz’da ev hapsi süreci başladı.
Bundan sonraki süreçte duruşmalar devam etti. Duruşmalarda hukuk garabeti denilebilecek iddialar ve kararlar verildi. Tüm sinir bozucu sürece rağmen asla haklı ve onurlu duruşunu bozmayan ve azimle, sabırla mücadelesini sürdüren Raid Salah İsrail – İngiltere işbirliği ile gerçekleşen bu oyunu bozdu ve davayı kazandı. Karar kendisine 07 Nisan 2012’de tebliğ edildi.
BU TUTUKLAMANIN PERDE ARKASI'NDAKİ AKTÖR: CST
Çok açık bir şekilde ortaya çıktı ki; İngiltere’nin Raid Salah’ı sınır dışı etme, tutuklama ve alıkoyma kararının özünde politik ve İsrail yanlısı unsurların hükümet üzerinde uyguladığı baskı vardı. Salah İngiltere’ye ulaşmadan önce ona karşı, onun itibarını sarsmak, kamusal alanlarda konuşmasını yasaklamak ve muhtemelen de ülkede konuşmasını tamamen engellemek için iftira niteliğinde bir medya kampanyası başlatılmıştı.
Hakkında gerçekliği kanıtlanabilir herhangi bir delil olmadığı için, üç gün boyunca ona dokunamadılar. Buna rağmen, tutuklandığı günden sonrası için planlanan İngiliz Parlamentosunda yapacağı konuşmanın politik önemi göz önüne alındığında, ne olursa olsun bunu engellemeye yönelik olara bu tutuklama kararı verildi. Zira İçişleri Bakanının Raid Salah’i suçlarken kullandığı kanıtların birçoğu Community Security Trust (CST)’ın hazırladığı bir rapordan ibaretti. Community Security Trust (CST), İngiltere’de İsrail lobisini etkili bir şekilde geçekleştiren ve faaliyet alanının antisemitizm’i denetlemek olduğu belirtilen bir Yahudi organizasyonuydu. İçişleri Bakanının savunmasında, CST’nin güvenilir ve inandırıcı bir hükümet ortağı olduğu da açıkça belirtiliyordu.
Raid Salah’ın parlamentoda konuşmasını engelleme çabaları İngiliz medyasında birçok kişi tarafından “İngiliz parlamenter demokrasisine yapılan direkt bir saldırı” olarak nitelendirildi. Bu dava bir göç mahkemesinde gündeme gelmiş olsa da, açık bir şekilde bir göç davası değil ve gelecek için bir mihenk taşı oluşturabilecek bir niteliğe sahip olduğu belirtildi.
İngiltere birçok kişiye Müslüman veya Ortadoğulu olduğu için benzer sınır dışı uygulamaları gerçekleştiriyordu. Raid Salah bu hukuk mücadelesi ile onların diline de tercüman oldu ve muazzam bir içtihat oluşturdu. Raid Salah kendisi açısından bakıldığında belki hayatı boyunca İsrail’de yaşadığı problemlerin bir benzerini yaşadı. O her zamanki gibi mütebessim, Rabbine teslimiyetini dimdik ayakta durarak koruyabilen onurlu MÜSLÜMANCA bir duruş sergiledi. Bu olay herkes için önemli bir örnek İngilizler için de önemli bir sınav oldu ve İngiliz hükümeti, İngiliz yargısı kaybeden taraf oldu. Daha da önemli bir kayba uğrayan taraf ise İsrail. Zira İngiltere’deki İsrail yanlısı Yahudi lobinin İngiliz yönetimi ve yargısı içerisindeki etkisinin bu kadar açıkça deşifre olması ve tartışılması İsrailin hiç te istemediği bir durumdu.
Teşekkürler Raid Salah
Tüm Müslümanlar, mazlumlar, vicdanlılar adına.
Ve birkez daha İsraile ve İşbirlikçilerine inat
Hoş Geldin Filistin’e "
Haber Ara