Her 100 çocuktan 2'sinde, ergenlik çağındakilerin ise 15'inde yüksek tansiyon görülüyor.
Yüksek tansiyonun kontrol altına alınmaması ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor.
Uzun süre devam eden yüksek tansiyon körlük, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliğine yol açabilir. O güne kadar hiçbir yakınması olmadığını söyleyen birisi, farkında olmadan uzun süredir yüksek olan tansiyonu nedeniyle ağır bir tablo ile gelebilir. Beyin kanaması, felç gibi kalıcı beyin hasarları, nefes darlığı, yatamamak, ağzından kanlı balgam gelmesi, kanında yüksek üre değerleri saptanması gibi bulgular hiç nadir değildir.
Bu nedenle tansiyonu ölçülmeden, hiçbir şikayeti olmasa da, hiç kimsenin yüksek tansiyon hastalığı olup olmadığı bilinemez. Öncelikle çocuğun yaşına kol ölçüsüne uygun tansiyon aletiyle ölçüm yapmak ve tansiyon normal mi değil mi değerlendirmek gerekir. Yetişkinlerde 130/80 mmHg’in(yani 13’e 8) üstü yüksek tansiyon kabul edilir, ama söz konusu olan bir küçük çocuksa 100/70 mmHg (yani 10’a 7) o çocuk için yüksek olabilir. Her çocuğun yaş, cinsiyet, boy ve kilosuna göre normal tansiyon değerleri vardır. Tansiyonu ölçülen çocuğun mutlaka bu çizelgelere bakarak, normal tansiyon sınırı o çocuk için nedir saptanıp, ona göre yüksek tansiyon sorunu var mı karar vermek gerekir.
Yetişkinlerden farklı olarak çocuklarda, çoğu kez altta yatan bir hastalık vardır. Çocuklarda en sık yüksek tansiyon nedeni böbrek hastalıklarıdır. Diğer yüksek tansiyon nedenleri kalp hastalıkları, hormonal hastalıklar, damar hastalıkları, kırıklar, metabolik hastalıklar, yanıklar, ilaçlar ve şiddetli alerjik reaksiyonlardır. Özellikle küçük bebeklerde; böbrek-kalp-damar anomalileri, kistik böbrek hastalığı, böbreğin ana atardamarında darlık (renal arter stenozu), böbrekte gelişimsel bozukluk, kalbin ana damarında daralma(aort koarktasyonu), göbek damarına kateter takmak, böbreğin damarında kan pıhtısı olması v.b. bazı nedenler yüksek tansiyona daha sık neden olur. Çocuklarda tansiyon yüksekliğine yol açan damar darlıkları dışındaki böbrek hastalıkları; nefritler( akut veya kronik), nefrotik sendrom(böbrekten albumin kaçış hastalığı), IgA nefropatisidir. Lupus, PAN, HSP gibi bazı romatizmal hastalıklar da tansiyon yüksekliği ile birlikte gidebilir. Günlük yaşamda sık kullanılan bazı öksürük şurupları, burun damlaları(dekonjestan), kortizon, amfetamin gibi bazı ilaçlar da tansiyon yüksekliğine neden olabilir. Çok nadiren hormon salgılayan bazı tümörler de yüksek tansiyon hastalığına neden olabilir.
Çocuklarda, yetişkinlerde görülen “primer” tip yani birincil yüksek tansiyon da görülebilir. Günümüzde giderek artan sıklıkta gördüğümüz obezite (aşırı şişmanlık) yüksek tansiyonun en sık nedenlerinden birisidir. Hareketsiz yaşam, bilgisayar ve televizyon gibi hareketi kısıtlayan alışkanlıklar, “fast-food” dediğimiz yoğun yağ ve katkı maddesi içeren hamburger, kola, cips, şekerlemeler gibi hazır gıda tüketimin çok artması obezitenin en başta gelen nedenleridir. Obezite, yalnız yüksek tansiyon değil şeker hastalığı ve kolesterol yükselmesine de yol açar. Birincil yüksek tansiyonun önlenmesi ve tedavisi için dengeli beslenme(sebze ve balık ağırlıklı), düzenli egzersiz ve yoğun tuz alımından kaçınmak gereklidir.
Her çocuğun en az yılda bir kez, uygun aletle tansiyonunun ölçülmesi, eğer tansiyon yüksek ise altta yatan hastalığın bulunması önemlidir. İlaç tedavisinde; ilaçların düzenli kullanılması düşük tansiyon olmadıkça ilacın atlanmaması ve kesilmemesi, yan etkiler açısından doktor tarafından takip edilmesi önemlidir.
Yüksek tansiyon zamanında tedavi edilmez ise göz, böbrek ve kalp öncelikli olmak üzere organları harap ettiği unutulmamalı, zamanında tanı ve tedavi ile ileri hasarların engellenebileceği hatırda tutulmalıdır.
Prof. Dr. Sema Akman
.