Dolar

34,8723

Euro

36,7491

Altın

3.044,49

Bist

10.058,47

"İspanya, yeni anayasa sürecinde Türkiye için model olabilir" (Özel)

İspanyol düşünce kuruluşu Elcano Kraliyet Enstitüsü'nde görevli William Chislett, yeni anayasa ve sivilleşme sürecinde İspanya'nın Türkiye'ye model olabileceğini söyledi.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Chislett, her iki ülkede de silahlı kuv

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-14 12:33:43

İspanyol düşünce kuruluşu Elcano Kraliyet Enstitüsü'nde görevli William Chislett, yeni anayasa ve sivilleşme sürecinde İspanya'nın Türkiye'ye model olabileceğini söyledi.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Chislett, her iki ülkede de silahlı kuvvetlerin kendilerini ülke anayasalarının ve buna paralel olarak kurumsal düzenin koruyucusu ilan etmiş durumda olduğuna dikkat çekerek, İspanya'da Franco rejiminden sonra yapılan yeni anayasayla bu etkinin kırıldığını ifade etti.

The Times ve Financial Times'ın eski muhabiri aynı zamanda yazar William Chislett'in, Türkiye ve Latin Amerika üzerine yazılmış kitapları bulunuyor. Uzun süredir Madrid'de yaşayan ve İspanya'nın demokrasiye geçiş sürecini yakından takip eden Chislett, Elcano Enstitüsü ve İspanyol gazetelerinde makaleleri yayımlanıyor.

İspanya'da 1978 yılında yeni bir demokratik anayasanın kabul edildiğini ve bu anayasa ile Franco dönemi arasında hiçbir benzerliğin olmadığını kaydeden Chislett, "Türkiye hâlâ devlete çok fazla, bireye ise çok kısıtlı haklar tanıyan 1982 anayasasını değiştirme çabasında. İspanyol politikacılar gerekli olanın şimdiye kadar Türkiye'de yapıla geldiği gibi, anayasanın bazı maddelerini tamir etmeye çalışmak değil, köklerden dallara uzanan bir reformu gerçekleştirmek olduğunu fark etmişti." dedi.

İspanya'da yeni anayasayla askeriyenin etkisinin ortadan kaldırıldığını ve politikadan başarılı bir şekilde uzaklaştırıldığını vurgulayan William Chislett şöyle konuştu: "İspanya'yla Türkiye birbirine benziyor. Eğer AB'ye girişte bir model aranacaksa bu İspanya olabilir. Atatürk ve Franco asker kökenliydi. Atatürk Franco'dan daha ilerici bir kişilik olsa bile Türkiye'de 1950'ye kadar demokrasi yoktu. İspanya'da da 1975'e kadar demokrasi yoktu ve Fransa'ya tarım tehdidi olarak algılanıyordu. Türkiye de aynı şekilde. Ama bu modeli alıp her şeyi direkt uygulayamazsınız. Mesela yeni anayasa konusu Türkiye'ye direkt uygulanabilir. Burada askerler politikadan başarılı bir şekilde uzaklaştırıldı. O da örnek alınabilir. Yeni anayasayla askeriyenin etkisi ortadan kaldırıldı. İspanya ve Türkiye'nin birbirlerinden büyük ölçüde farklılaştıkları en önemli konu askeri alan, özellikle de sivillerin mutlak kontrolünün sağlanması konusudur."

Chislett, Türkiye'nin de bu konuda ilerleme kaydettiğini belirterek, "Ergenekon adı verilen davada Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak ve askeri bir müdahaleyi kışkırtmak için bombalamalar ve suikastlar gerçekleştirmeyi planlamakla suçlanan birçok asker tutuklandı. Ama burada da dikkat edilmesi gereken konu herkesin neden içeride olduğu söylenmeli ve tutukluluk süresi belli olması gerekir." dedi.

Türkiye'nin AB sürecine ilişkin görüşlerini açıklayan İngiliz gazeteci, "2005'te AB süreci başladığında insanlar 2015 yılından bahsediyordu ama bu çok iyimser bir tarih. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümünden dolayı 2023 yılı zikrediliyor. Başlıklardan yarısı Kıbrıs ve Fransızlar yüzünden dondurulmuş vaziyette. Sadece 1 tanesi kapandı. Türkiye Kıbrıs'ta bir adım atmadıktan sonra hiç bir gelişme olmayacaktır. Ne yazık ki, Sayın Erdoğan ilk hamleyi kendilerinin yapmaması gerektiğini düşünüyor. Ne AB ne de Ankara 'güle güle' diye kesin bir şekilde birbirinden ayrılamıyorlar." ifadelerini kullandı.

Chislett, Kıbrıs çözülürse Türkiye'yi alırlar mı şeklindeki soruya ise, "Bu en azından bir sorunu halletmiş olur 10 başlık otomatik olarak açılmış olacak. Eğer Kıbrıs sorunu çözülürse Fransız ve Almanlar daha az karşı çıkarlar ve 'kötü adam' konumuna düşerler." cevabını verdi.

Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse büyük göç olur şeklindeki iddialara katılmadığını ifade eden William Chislett, "İspanyollar ve Türkler hemen hemen aynı dönemlerde Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gittiler. Gidenlerin çoğu İspanya üye olmadan önce geri dönmeye başladı. İspanya şu anda göç veren değil göç alan ülke haline geldi. Türkiye AB'ye girerse büyük göç olur iddiasına katılmıyorum. Aslında şu anda tam tersi yaşanıyor, Avrupa'da yaşayan Türkler geri dönüyor. Türkiye'nin ekonomisi Çin kadar büyüme kaydediyor. Türkler ailelerine bağlı olduğu için neden kendi ülkesinde Almanya'yla aynı standartta yaşayabilecekken orada kalsın?" şeklinde konuştu.

Dış politikada aktif rol oynayan Türkiye'nin bölgesinde AB'nin yapması gerekenleri yapıyor diyen deneyimli gazeteci Chislett, "Türkiye ekonomik olarak güçlendi dış politikada da iyi işler çıkartıyor. Bölgesinde aktif olarak rol alıyor ve aslında AB'nin yapması gerekenleri yapıyor. AB'nin güvenlik anlaşması yapmadığı tek NATO ülkesinin Türkiye olması çok anlamsız bir durum. Ankara'nın Avrupa Güvenlik ve Savunma Politika'sına birçok Avrupa devletlerinden daha fazla katkı sağlamasına rağmen karar alma mekanizmasından uzaklaştırılmış vaziyette. AB bu konuda Türkiye'ye haksızlık yapıyor." dedi.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara