Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

PKK'nın Kur'an'a göre hükmü nedir?

Bilgi Üniversitesinin düzenlemiş olduğu 'Kürt Sorununa İslami Çözüm' konulu panele İhsan Eliaçık, Ayhan Bilgen, Muhittin Kaya ve Yavuz Delal konuşmacı olarak katıldı..Bir öğrenci, soru-cevap bölümünde İhsan Eliaçık'a 'Kürt silahlı mücadelesi Kur'an'a göre doğru mudur?' diye sordu.Eliaçık, Kürt silahlı mücadelesini anlayabileceğini ancak kendisinin silahlı mücadeleyi ve ayrı bir devlet kurma fikrini savunmadığını belirtti

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-14 00:13:40

PKK'nın Kur'an'a göre hükmü nedir?
İhsan Eliaçık, Ayhan Bilgen, Muhittin Kaya ve Yavuz Delal Kürt sorununa İslami çözümü tartıştı.Farklı ve çarpıcı fikirlerin savunulduğu panelde İhsan Eliaçık da bir konuşma yaptı ve soruları cevaplandırdı. 

"EGEMEN DEVLET Mİ ORTAK DEVLET Mİ?
Din, tarih boyunca zaten egemenlerin elinde hep afyon rolü görmüştür. Mesela panelin ismindeki Kürt sorununa İslami çözüm dediğiniz zaman bu bir egemen dilinde rahatlıkla afyon olarak kullanılabilir. Yani ‘Müslüman din kardeşleriyiz, hepimiz aynı Kıble’ye yöneliyoruz, aynı Allah’a inanıyoruz, o zaman bu kavgaya ne gerek var, ha Kürt’üz ha Türk’üz’ diyerek bunu tamamen afyon olarak kullanabilirler. Dinler daha çok afyon olarak kullanılmıştır. Yeryüzündeki bütün isyanlar dinle başlamıştır. Yeryüzündeki bütün isyanlar da dinle bastırılmıştır. Böyle ikiyüzlü bir din vardır. Mevcut devlet; diniyle, diyanetiyle, muhafazakâr hükümetiyle dinin afyon yüzünü temsil etmektedir.

DİNİN AFYON YÜZÜ İLE VİCDAN YÜZÜ
Şuanda İslamiyet cumhuriyetin kuruluşundan beri devletin elinde, hükümetlerin elinde en sonunda muhafazakâr hükümetin elinde sorunları örtbas etmenin ve giderek yastık altında atmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır. Ben böyle bir din anlayışına temelden karşıyım. Dinin afyon yüzü ile vicdan yüzü; baskı yüzü ile isyan yüzü tarih boyunca çarpışmıştır. Biz burada dinin isyan yüzünü, protest yüzünü, kalpsiz dünyaya kalp olan yüzünü, mazlumun içli çığlığı olan yüzünü savunuyoruz. Esasında ben Türkiyede ki Kürt nüfusu değişimin dinamiği olarak görüyorum. Aleviliği de değişimin dinamiği olarak görüyorum. Sol ve sosyalist kesimleri de değişimin dinamiği olarak görüyorum. Bunların üzerinden Türkiye’de değişimi ilerletmek, mevziler yaratmak mümkündür.

Bu çerçeveden baktığımız zaman adalet devleti dediğimiz şey şöyle olmalıdır: İdealden realiteye doğru bir perspektif çizmeye çalışıyorum. Evet, imkânsızı talep ediyorum ve hemen şimdi talep ediyorum. Yaratılacak ortak devletin resmi anayasal metinlerinde İslamiyet veya Hıristiyanlık dâhil herhangi bir din, Kürtlük veya Türklük dâhil herhangi bir etnik köken, Alevilik ve Sünnilik dâhil herhangi bir mezhep, Atatürk dâhil herhangi bir şahıs ismi yer almamalıdır. Adalet devletinin temel felsefesi budur.

Ne yer almalıdır? Adalet, özgürlük, emek, eşitlik, bağımsızlık… Bunların yer alması yeterlidir. Bunların gerçekleşmesi için herkesin bir özgürlük anlayışı var, adalet anlayışı var. Bunu gruplar, etnik kökenler, mezhepler, siyasal partiler halkın rızasına dayalı bir seçimle gelerek kendi politikalarıyla hayata geçirmeye çalışırlar. Halk razı olursa bir dönem, halk razı olursa bir dönem daha, halk razı olmazsa aşağıya indirilir. Evrensel demokrasinin kuralları da bunu gerektiriyor. Benim görüşüme göre Türkiye eninde sonunda buraya gelecek.

Mevcut devlet böyle bir devlet midir? Hayır değildir!
Bizim savunduğumuz temel felsefe ile mevcut devlet arasında şöyle bir fark var. Mevcut devlet ‘egemenliği’ esas alıyor, biz ise ‘ortaklığı’ esas alıyoruz. Müslüman, Türk ve Sünni egemen kültürdür. Devletin bir dini vardır. Ama resmi dini yoktur. Resmi din anayasada yazılmamış ama diyanet teşkilatı var. Yüz bin tane personeli var. Yüz on bin tane cami ve mescitle, zorunlu din dersleriyle bu devletin dini cumhuriyetin başından beri vardır. Devlet her şeyi belirler, dinide keza belirler.

KÜRD’Ü GÜTME! KÜRD’E BAK!
İslami çözüm dendiğinde Kur’ân’dan ve Peygamberin hayatından ilham alacağımız anlamına gelir. Kurân-ı Kerimde bir ayet var, Peygambere böyle seslenilmesini ister. Yani “Bizi güt demeyin, bize bak” deyin. Peygamberi böyle bir konuma yerleştirdiğine göre meselelerin çözümü de böyle bir perspektiften bakmamız gerekiyor. Bu sorun çerçevisinde bu şu demektir: Kürt’ü gütme, Kürt’ü sürü yerine koyma, Kürdü sığır yerine koyma, Kürde bak!
Gütmekle bakmak arasında ne fark var? Gütmek adam yerine koymamaktır ama bakmak adam yerine koymaktır. Gütmek kontrol etmek, egemen olmak, gözetlemek bunu yapmayın diyor. Zayıfın ve ezilenin dilinde Kur’an çözüm kaynağıdır. Güçlünün elinde ise Kur’an afyona dönüşür.

KÜRTÇEYİ İNKÂR ALLAH’IN AYETİNİ İNKÂRDIR
Peygamber insanlara eşitlikçi bakmıştır. Kur’an’ın perspektifine göre insanların dilleri, renkleri Allah’ın ayetleridir. İnsanların konuştuğu din Allah’ın ayetidir. Siz Kürtçeyi inkâr ederseniz Allah’ın ayetini inkâr etmiş olursunuz. Ayeti inkâr eden Allah’ı inkâr etmiş olur. Bu inkâr cumhuriyet tarihi boyunca yapılmıştır.

PEYGAMBER NASIL ÇÖZMÜŞTÜR?
Peygamber nasıl bir ortaklık yapmıştır. İnsanları güderek değil; onlara bakarak muhatap yerine koyarak yapmıştır. İki örnek vereyim: Peygamber Müslüman olmadan önce Hacer’ül -Esved taşının tekrar eski yerine konması için sorun ortaya çıkınca kabileler birbirleriyle kavga etmeye ramak kalınca, Kâbe’nin kapısından içeriye genç Muhammed giriyor. Diyorlar ki ona soralım. Kılıçlar çekiliyor, kanlı çanakların ortaya çıkıyor, yeminler ediliyor, kan dökülecek. Hacer’ül -Esved taşını yerine kimin koyacağı sorun oluyor. Bu sorunu nasıl çözelim? O da bir bez getirin diyor ve açıyor bütün kabileler ucundan tutsun diyor, herkes kaldırıyor beraberce götürüyorlar sonra taşı alıyor ve yerine koyuyor. Bu sorunu çözme şerefi bir kabileye ait olmuyor. Ortaklık yaratarak sorun çözülüyor. Bir kişi dahi dışarıda olursa ortaklık bozulur.

Bu sorun çerçevesinde bu şu demektir: Genelkurmay bir ucundan, Kürtler bir ucundan tutacak, Türkler bir ucundan tutacak, İmralı bir ucundan tutacak, Kandildekiler bir ucundan tutacak, MHP diğer ucundan tutacak ve bu taş kaldırılacak yerine konulacak. Bunu yaparsanız ortaklığı başarmış olursunuz. Kürt’ün onurunu iade ederek ve Türk’ün endişesini de gidererek sorunu çözmüş olursunuz. Ben çözümü böyle hür, eşit ve ortak bir ülke yaratmada görüyorum.

İkinci bir örnek de: Peygamber Medine’ye geliyor, Medine sözleşmesi imzalanıyor. 18 tane kabileyi bir araya getiriyor. Onlar arasında ortak bir sözleşme imzalıyor. 48 maddelik bu sözleşmeye baktığımızda bütün kabilelerin tek tek isimleri anılıyor. Medine Sözleşmesi’nde adalet kelimesi geçiyor. Peygamberin getirdiği kitabın Kur’an, getirdiği dinin ismi İslam Medine Sözleşmesi’nde geçmiyor. Ortak anayasal metne kendi kitabının, kendi getirdiği dinin ve kendi ırkının ismini yazdırmıyor. Sadece adalete dayalı ortak bir metin etrafında birleşildiğini söylüyor. Asla egemenlik anlayışıyla hareket etmiyor. Çünkü Kur’an ona şöyle söylemiştir: ‘Onlar arasında adalet ve eşitlikle karar ver.’

Kürt silahlı mücadelesi Kur'an'a göre doğru mudur?


Büyük kısmı dolu salondan bir öğrenci, soru-cevap bölümünde İhsan Eliaçık'a "Kürt silahlı mücadelesi Kuran'a göre doğru mudur?" diye sordu. Eliaçık, Kürt silahlı mücadelesini anlayabileceğini ancak kendisinin silahlı mücadeleyi ve ayrı bir devlet kurma fikrini savunmadığını belirterek şöyle dedi: "Türk egemenliğinden kurtulalım derken Kürt egemenliği yaratmayalım. Yeni sınırlar değil; yeryüzündeki tüm sınırları kaldıralım. Sınır çizmek Allah’ın mülkü olan yeryüzüne çit çevirmek demektir. Bana göre tüm egemenlik iddiaları şirktir. Sınır çizip, girenden çıkandan para almak da eşkıyalıktır. Ben sınırsız, sınıfsız, hegemonyasız, sömürüsüz yeryüzü cennetini savunuyorum. Dinin nihai ufku budur. Buradan bakarsanız çok şey gözünüzde küçülür.
Egemenlik faşizm kavramıdır. Allah’ın egemenliği, Türk milletinin egemenliği, Kürt halkının egemenlik hakkı, Proletarya diktatörlüğü vs. Bunların hepsi sonunda bir gurubun diktatörlüğüyle sonuçlanır. Gerisi yalandır. Temel felsefeyi değiştirmeli ‘egemenlik’ anlayışından ‘ortaklık’ anlayışına geçmeliyiz. Biz insanlara yakışan budur, kimse kimseye egemen olmaya kalkışmamalıdır, biz sadece ortaklıklar kurabiliriz…”

Haber Ara