Somali'nin vebali de Çevik Bir'in
Ankara Cumhuriyet savcılığının 28 Şubat post-modern darbesine yönelik başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan dönemin kudretli paşası Çevik Bir, sadece 28 Şubat'taki rolüyle değil, Somali'de yaptıklarıyla da tarihe kötü bir miras bıraktı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-13 09:27:45
1980'de ülke yönetimine darbe yoluyla el koyan Kenan Evren'in yaveri, 1997'de ise post-modern darbenin mimarı olan Çevik Bir, ülke sınırları dışında da kötü bir üne sahip.
BİZE ÇOK ZULMETTİ
Çevik Bir, bugün açlıkla pençeleşen Somali'de de izleri zor silinecek işlere imza attı. 1993 yılında Korgeneral rütbesiyle Somali'de Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanlığı görevinde bulunan Bir'i Somalililer "bize çok zulmetti" diyerek yadediyorlar!
Somali ve Çevik Bir'i aynı cümle içinde bir araya getiren iki farklı yazı; ilki Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a, diğeri Prof. Dr. Osman Özsoy'a ait. 2011 yılının yaz ayında tüm dünyanın gündeminde olan Somali'yi yazan iki yazar, Somali'ye Çevik Bir'in yaptıklanı anlatmışlardı.
İŞTE O YAZILAR
Somali'nin vebali, "Çevik Bir"in Boynuna"
Somali dediğimizde aklımıza gelen çağrışımlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
10 yaşında 10 kilo gelen, yüzünde sinekler dolaşan, yarı baygın, aç, mağdur, canlı cenaze gibi çocuklar, İsrail’in Mogadişiu baskını, E. Orgeneral Çevik Bir’in yıldızının parladığı BM Bölge Komutanlığı, iç savaş, çeyrek asırdır bitmeyen siyasi karışıklık ve sefilliğe Birleşmiş Milletler’in hiçbir şey yapamaması.
Somali’de BM sınıfta kaldı, batı değerleri çöktü, Türkiye asırlardır Osmanlı himayesi ile elde ettiği toplumsal güveni Çevik Bir’in beceriksizliği ile veya kasdi hataları ile kaybetti.
Aslında Somali’de iki zihniyet ve iki medeniyet kendini gösteriyor.
Birincisi batının sadece dünyasal düşünen seküler hastalıklı medeniyeti. Aç gözlü, bencil, çıkarcı, ulusal çıkarı için başka milletleri yok edebilen, tüketerek tatmin olan, kendinden başkasını önemsemeyen sömürgeci ideoloji.
İkincisi doğu değerleri içinden yeniden filiz vermeye başlayan yardımlaşmayı, insani değerleri önemseyen sömürgeci olmayan ideoloji.
İngilizler ve Batılı işgalciler zihin haritalarını yansıtan “Sömürge bakanlığı” kurmuş devletlerdir. Kuzey Somali’yi Fransızlar, Orta Somali’yi İngilizler Güney Somali’yi İtalyanlar 1960’a kadar yüzyıla yakın işgal ettiler, bu insanları sömürdüler ve ikinci sınıf insan olarak gördüler. Osmanlı bu bölgeyi himayesine aldı, sömürge algısını hiç geliştirmedi ve eşit vatandaş olarak kabul etti.
Hatırlarsınız 12 Temmuz 1993 Somaliler için Yunanlıların İzmir işgali gibi kötü bir günüdür. Bu günün müsebbibi ise ABD’li yardımcısı ile hain toplantı baskınını yapan General Çevik Bir’dir.
SOMALİ'de görev yapan 34 ülkenin birliklerine komuta eden UNOSOM komutanı Korgeneral Çevik Bir, olaydan 6 ay önce "Tarihinde ilk kez barışı kurma görevini üstlenen BM'in Somali'de başarılı olduğunu ve planlanan hedefe ulaştığını" söylemişti. Bunun söylerken köpek balıkları nedeniyle pilaja giremediklerini ve Amerika’dan çelik kafes getirerek denize girdiklerini de ilave etmişti. (Kaynak:22 Aralık 1992 tarihli Milliyet)
Fakat bu general diğer Militaristler gibi toplumun değil şahıslarının ve egemen gücün çıkarını düşünerek Somali’nin kara gününe neden olmuştu.
Olay şu idi; Somali'nin en önemli aşiretinin ileri gelenleri, saygın büyükler, din adamları ve akil adamlar bir araya gelerek BM güçlerinin de hedefinde olan General Aidid diktasından nasıl kurtulacaklarına ve ülkede düzeni tesis edip batı boyunduruğundan çıkma çözümlerini tartışmak için bir toplantı, bir nevi meclis oturumu düzenlediler. Bu toplantının yapıldığı eve BM güçleri tarafından tam 16 adet TOW tanksavar füzesi ve yüzlerce makinalı top mermisi atıldı saldırıda çok sayıda halk tarafından saygı duyulan, değer verilen isim, 100 yakın akil adam hayatını kaybetti.
Bu acımasız saldırıyı planlayan ve uygulamaya koyan iki isimdir, birincisi Çevik Bir ikincisi yardımcısı General Thomas Montgomery. Kaynak Mark Bowden'in, filme esas alınmış olan Black Hawk down-kara şahin düştü- isimli kitabıdır. ABD’nin BM özel elçisi Amiral Howe'ün Çevik Bir ve Montgomery'nin acımasız saldırı planına karşı nasıl direndiği ama Bir'in planının nasıl uygulamaya konduğu ve sonuçları detaylı şekilde anlatılıyor.
Bu saldırıdan sonra Somali halkının BM güçlerine bakışı değişti, yoğun bir infial yaşandı hatta bu infial sonucu olayı görüntülemek isteyen 4 adet gazeteci de linç edildi.
BM Somali’den çekilmek zorunda kaldı. Hiç kimse de Çevik Bir’e hesap sormadı. Çünkü katledilen kişiler İsrail’in Somali’de hâkim olasını istemediği kişilerdi. BM maalesef insanlığa değil İsrail’e hizmet etmişti.
Çevik Bir Türk Silahlı Kuvvetleri’nde İsrail’in adamı olarak bilinir. Somali’de her şeyin tepetaklak ters gitmesine, Somali'nin kaybedilmesine, Somali'nin bugünkü iç savaş ve açlık sefalet durumuna gelmesine yol açan gelişmeleri hazırlayan etkenlerden en önemlisi olan o acımasız 12 temmuz 1993 saldırısıdır.
Amiral Howe ve bugün yardım için çırpınan halkımız, 18 Ağustos da Somali’ye çıkarma yapan Başbakan R. Tayyip Erdoğan ve eşliğindeki heyet yükselen yeni medeniyeti temsil ediyorlar. General Çevik Bir, yardımcısı ABD’li amiral ve bugün yardım etme çabası göstermeyen batı ülkeler hasta batı medeniyetini temsil ediyorlar.
1990’lı yıllarda Afrika’da Biafra bölgesinde açlık varken İşviçre halkının referandum da “yardım yapmayalım” kararı verilmesini de hatırlamak gerekir.
Batı değerleri felsefi kriz içinde ilerliyor, doğu değerleri ise modernizmin kazanımlarını kaybetmeden yeni geleneğini yaşatan zamanın ruhuna uygun davranan değerler olacak mı göreceğiz.
Nevzat Tarhan
BU DA ÖZSOY'UN YAZISI
Somali'de kötü iz bırakan Türk general
Hafızam beni yanıltmıyorsa 1999 yılının Şubat ayıydı.
ABD'nin Boston kentinde Harvard Üniversitesi'nden çıkmış, Harvard metro durağında tren bekliyordum.
İnce uzun boylu, kahverengi siyah karışımı ten renginde bir genç bankta yanımda oturuyordu. Nereli olduğunu sordum. Somali diye cevap verdi. Aynı soruyu o bana sorduğunda İstanbul dedim. Birden yüzünün şekli değişti.
Yurtdışında yaşayanlar bilir. İstanbul tanınırlık açısından Türkiye'den daha çok bilinmektedir. Önce Türkiye derseniz, nereli olduğunuzu anlamakta zorlanırlar. İsim benzerliği nedeniyle günlük hayatta çok tükettikleri hindi ile karıştıranlar olur. Son yıllarda ülkemizin dünyada ağırlığının artmasıyla birlikte, Türkiye'nin bilinirliği de öne çıktı.
İstanbul - Ankara denkleminde Başbakan Erdoğan'ın gönlünün hep İstanbul'dan yana olduğunu herkes bilir. Hatta bazı çevreler tarafından değişik imalarla eleştiri konusu yapıldığı da olur. Fakat yalın bir gerçek var ki, Ankara konusunda dünyada farkındalık oluşturulmasında ve dikkatlerin bu başkente çevrilmesinde Atatürk'ten sonra en büyük katkıyı Başbakan Erdoğan yapmıştır. Ankara'nın marka kentler arasında değerinin artmasına vesile olmuştur.
Mevzu dağıldı, yazının girişindeki konu unutuldu gitti diye düşünmeyiniz.
Somalili delikanlının nereli olduğuma yönelik sorusuna verdiğim İstanbul cevabından sonra, arada birkaç saniye boşluk bile bırakmadan, 'Sizinki bize çok zulmetti' dedi. Ne yaptı diye sorduğumda, bir insan olarak utanmamıza ve acı duymamıza neden olacak çok sayıda olay anlattı. Öyle ki, anlattıkları yarım kalmasın, önemsemediğimi sanmasın diye, birkaç durak fazla gittim, ardından yeniden geri döndüm.
28 Şubat'ın kudretli generali Çevik Bir'den söz ettiğimi fark etmişsinizdir.
Korgeneral Çevik Bir, 1993 Mayısında Somali'deki BM Barış Gücü komutasını devralmıştı. Çevik Bir'in komutanlığı döneminde ülkede ağır çatışmalar yaşandı. Uluslararası Somali görevi BM açısından tam bir kaosa ve kana gömüldü. Birleşmiş Milletler'in Somali'ye müdahalesi en başarısız yurtdışı operasyonu olarak tarihe geçti.
1993'te Somali'de yaşananları yazan Amerikalı gazeteci Mark Bowden, 'Black Hawk down' (Atlantic Monthly Press, 1999) adlı kitabında, Çevik Bir'in talimatıyla gerçekleşen bir saldırıda, içinde çocuklar ve kadınların da bulunduğu bir binadan bir iddiaya göre 73 ölü çıktığını kaydeder.
Somalili gençten 'Sizinki bize çok zulmetti' yakınmasını dinlediğimde, Somali'de yaşananları kaleme alan Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in kitabı henüz çıkmamıştı. Meğer anlatılanlar bir ölçüde doğruymuş.
Çevik Bir'in önemli bir aktör olarak görev aldığı 28 Şubat sürecinde ülkemizde yaşananlara bizzat tanık olmamış olsaydık, Somalili gencin anlattıklarına da, Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in yazdıklarına da abartıyorlar diyebilirdik. Somalili delikanlı Çevik Bir'in içinde bulunduğu ekibin bu ülkede insanlara ne acılar yaşattığını bilseydi, ucuz kurtuldukları için şükredebilirdi de...
Şimdilerde CHP milletvekili olan Oktay Ekşi, başyazarı olduğu Hürriyet gazetesindeki köşesinde Çevik Bir hakkında şu anekdotu aktarmıştı: 'Biz Çevik Bir Paşa'yı Somali'ye gönderilen Türk Birliğinin Komutanı olarak tanıdık. İlk notumuzu da orada birliğimizi hedef alan bir saldırı sırasında nöbet tutan erimiz hafif yaralanınca, onun fotoğrafını çeken ve düşüp bayıldığını yazan arkadaşımız Kadir Ercan'ı, 'Türk askeri bayılmaaz! Türk askeri korkmaaz! Sen bizi düşmanlarımıza rezil ettinn! Senin yazdıklarını gören PKK bize güleceek. Defol giit!' diyerek Somali'den Türkiye'ye posta etmesi üzerine verdik.'
Hürriyet muhabirine bunları yapanın, hürriyetsiz insanlara neler yapmış olabileceğini anlatmaya gerek bile yoktur.
Sözü şuraya getirmek istiyorum.
Herkesten kısmen farklı olarak, Başbakan Erdoğan'ın bu hafta Somali'ye yapacağı ziyareti ben ayrıca önemsiyorum. Çünkü ben, gözlerinin içine bakılarak, 'Sizinki bize çok zulmetti' yakınmasına şahit olmuş ve o utancı derinden yaşamış bir insanım. Bu izlenimin telafi edilmesi benim kişisel tarihim ve hatıralarım açısından da çok önemli. Bu nedenle, Türkiye'nin yardım elini Somali'ye uzatacak olan Başbakan Erdoğan'ın bu ziyaretinin benim açımdan ayrı bir önemi var.
Ola ki bir gün o delikanlı ile veya başka bir Somalili ile dünyanın herhangi bir yerinde karşılaşırsak, tıpkı Korelilerin yaptığı gibi, 'zora düştüğümüz bir anda Türk halkı bize yardım elini uzatmıştı ve biz çok memnun olmuştuk' sözlerini işitmek nasip olur.
SON VİDEO HABER
Haber Ara