Geleceğin Çin'ine bakış
20 yıl sonra Çin’in ekonomik görünümü nasıl olacak? Bu dev ülkeyi hangi sınavlar bekliyor? Dünya Bankası “2030’un Çin’i” başlıklı raporunda bu soruları yanıtlamaya çalışıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-13 13:48:34
Çin özel sektörü, kamu işletmelerinin tekelci konumlarından yararlanarak rakiplerini haksız yöntemlerle piyasadan kovmalarından şikâyetçi. Özel sektörün büyüme imkânlarını kullanamaması bu faktöre bağlanıyor. Dünya Bankası raporunda, büyüme hızının düşmesinin Çin'i ekonomik krize sürükleyebileceği uyarısında bulunuluyor.
Çin'in ekonomik krize sürüklenmesinin mümkün olduğu şeklindeki açıklama bu ülkede yaşayan gazeteci yazar Frank Sieren'i şaşırtmıyor.
Sieren, Dünya Bankası'nın diğer araştırmacılardan farklı olarak krizin kapıda olduğu yargısını taşımadığına dikkat çekiyor. Köln'deki Alman-Çin Ekonomi Konseyi'nin başkanı Rainer Gehnen de aynı görüşte. Gehnen, Çin ekonomisinin sadece kamu işletmelerinden oluşmadığını ve kamu sektörü dışındaki gelişmelere bakmak gerektiğini söylüyor.
Klasik sanayi ülkelerine parmak ısırttıran çift haneli büyüme oranları Çin'de kuşkuyla karşılanıyor. Pekin teknik Üniversitesi'nde görevli İktisat Profesörü Hu Xingdou, krizin kapıya dayandığını ve önümüzdeki üç ile beş yılda ekonomik krizin kendini hissettireceğini söylüyor.
Profesör Hu, Çin'in ekonomik verilerinin ilk bakışta mükemmel ve bütün sanayi ülkeleri açısından imrenilecek düzeyde olduğunu ancak 2011'de yüzde 9,2'yi bulan reel büyüme hızının istatistiklerin gösterdiği kadar dinamik olmadığını belirtiyor. Çinli iktisatçı, imalat sanayindeki gizli kapasite fazlası ile gereksiz inşaat ve prestij projelerinin milyarlarca dolarlık sübvansiyonlar yüzünden reel gayrı safi yurtiçi hasılayı çarpıttığını vurguluyor.
Kamu işletmelerinin rolü
Dünya Bankası'ndan Çin ekonomisinin detaylı analizini isteyen Başbakan Yardımcısı Li Keqiang'ın önümüzdeki yıl başbakanlığa getirileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Dünya Bankası'nın araştırmasında, enerji, hammadde, telekomünikasyon ve altyapı sektörlerine hâkim olan kamu işletmelerine ağırlık veriliyor. Sosyal hayatın belirleyicisi olan kamu sektöründe çoğu zaman yüksek düzey politikacıların aile yakınlarının sözü geçiyor. Kamu işletmeleri devlet bankalarından ucuz kredi alabiliyor ve fiyat oligopolleri kurarak hisse senetlerine tavan yaptırabiliyorlar.
Dünya Bankası, alışılmışın dışındaki bu ekonomik uygulamalara çare olarak kamu sektörünün bağımsız kuruluşlarca denetlenmesini, siyasetle olan bağlarını koparmasını ve piyasa ekonomisi esaslarına göre çalışmasını tavsiye ediyor. Devletin önemli olmayan ticari branşlardan çekilip özel rekabetin artmasına yardımcı olması da Dünya Bankası'nın tavsiyeleri arasında. Robert Zoellick, “Çin devlet işletmelerinin rolünü sınırlamalı, tekelleri kırmalı, özel şirketlerin önündeki engelleri kaldırmalı ve kamu mülkiyetini daha geniş bir tabana yaymalı” diyor.
Ekonomi politikalarının geleceği
Dünya Bankası'nın reçetesi uygulandığı takdirde parti kadrolarının imtiyazları elden gidecek ve yöneticilerin refahı tehlikeye girecek. Adı kolektif ekonomi olmasına rağmen kamu işletmelerinin başındakiler kendi ceplerini doldurmakla meşgul.
Gazeteci yazar Sieren, Çin'de sosyoekonomik iktidar kavgasının sürdüğünü ve ekonomi politikalarının geleceğiyle ilgili farklı görüşlerin bulunduğunu söylüyor. Çin'in tek partili sistemindeki iç çekişmeler nedeniyle araştırmanın etkilerini kestirmenin mümkün olmadığını belirten Alman yazar, Çin'in ekonomik geleceğini sadece merkezi hükümetin belirleyebileceğini hatırlatıyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara