Suriye'den BM'ye yalan dolu mektuplar
Her siyasi hamleyi muhalifleri öldürmek için kullanan Suriye yönetimi, katliamlarını saklamak ve mühaliflerin üzerine atmak için her yolu deniyor. Dün BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'a bir mektup gönderen Suriye yönetiminin çekilme taahhüdüne uymayacağı ve masumları öldürmeye devam edeceği ortaya çıktı. Suriye Hükümetini şiddetle kınayan BM Genel Sekreteri Suriyeli yetkililerin insan hakları ve hukuk ihlallerinden sorumlu olduğunu ifade etti.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-07 11:00:27
Suriye'nin BM Genel Sekreteri ve Uluslararası Güvenlik Konseyi Başkanlığı'na gönderdiği mektupta, olaylar çarpıtılıyor, düzmece belgelerle kendi yaptıkları katliamlar Suriye direnişçilerinin üzerine atılıyor.
BM: Masumları hala öldürüyorsunuz
Suriye yönetiminin mektup gönderdiği BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, tüm askerlerini ve ağır silahlarını yerleşim bölgelerinden 10 Nisan'a kadar çekme taahhüdüne rağmen masum sivilleri öldürmeye devam eden Suriye hükümetini şiddetle kınadı. Ban, yaptığı yazılı açıklamada, Suriye'deki durumun hızla daha da kötüleştiğini, 1 milyon kişinin bu durumdan etkilendiğini ve komşu ülkelere geçen Suriyeli sayısının alarm verdiğini belirtti. BM Genel Sekreteri, Suriyeli yetkililerin ciddi insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinden tamamen sorumlu olduğunu, bu ihlallere derhal son verilmesi gerektiğini kaydetti. BM Güvenlik Konseyi de önceki gün yayımladığı bir başkanlık açıklamasıyla, Suriye hükümetinin, BM ve Arap Birliği'nin Suriye temsilcisi Kofi Annan'ın, Suriye askerlerinin ve ağır silahlarının yerleşim yerlerinden çekilmesini de içeren 6 maddelik barış planını 10 Nisan'a kadar uygulamaya başlamasını benimsemişti.
Sana Haber Ajansı'nın akıldan, vicdandan yoksun ve iftiralarla besleyerek yayımladığı söz konusu haber ve mektubun içeriği:
"Suriye bugün BM genel sekreteri ve uluslararası güvenlik konseyi başkanına aynı içeriğe sahip birer mektup gönderdi. Plana Eş Zamanlı Olarak Terör Eylemleri ve Provokasyon Tırmandırıldı
SANA’nın bir nüshasını aldığı mektupta; özellikle BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan planı üzerinde anlaşmaya varılması ardından silahlı terör gruplarının son günlerde Suriye'de bulundukları terör eylemlerini tırmandırdıklarına dikkat çekildi.
Bunlara ilaveten aynı süreç içinde arkalarında Kaide terör örgütünden elemanların bulunduğuna ön kanıtlar ibraz eden terör patlamalarında da bir arştın kaydedildiğine işaret edilen mektupta; Suriye ve halkına büyük özen gösterdiklerini iddia eden bir kısım tarafların provokasyon ve şiddeti körüklemelerinde de bir tırmanın görüldüğüne dikkat çekildi. Suriye ve halkının çıkarlarını savunduklarını, Annan planını desteklediklerini ve başarılı olması için büyük özen gösterdiklerini iddia eden bir kısım tarafların, kışkırtma ve körüklemeye ilaveten Annan planıyla hiş bir şekilde uyuşmayan, Suriye'de güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasıyla bağdaşmayan uygulamalarda bulunduklarının altı çizildi.
Mektupta son olarak düzenlenen bir kısım toplantılarda alınan kararlar ve sağlanan sonuçların; katılımcılarının temel hedeflerinin Suriye'de gerginlik ve şiddeti tırmandırmakla birlikte daha fazla masum kanların akıtılmasından ibaret olduğunu kanıtladığına işaret edildi.
Hatta bir kısım tarafların Suriye halkının çıkarlarını korumaya çalıştığını iddia ettikleri bir zamanda silahlı terör gruplarına silah ve finans temin etme amacıyla fonlar kurduklarına işaret edilen mektupta; Suriye'nin daha önce kesin kanıt ve belgelerle söz konusu terör gruplarının masum sivil insanlara, ordu ve güvenlik güçlerine, kamu ve özel mülklere, hizmet ve alt yapı kurumlarına barbarca terör saldırılarda bulunduklarını ifade eden mektuplar gönderdiğine dikkat çekildi. Ayrıca sözü edilen tarafların, masum insanlara saldıran, her türlü terör ve sabotaj eylemlerinde bulunan teröristlere maaş bağlama taahhüdünde bulundukları ifade edildi.
Suriye'deki krizin gelişmelerini izleyenlerin bir kısım tarafların Suriye'deki şiddeti benzeri görülmemiş bir medya savaşı ve gerçekleri çarpıtma hamlesiyle alevlendirdiklerine dikkat ettiklerinin ifade edildiği mektupta aynı tarafların destekledikleri, silahlandırdıkları ve finanse ettikleri bu silahlı grupların varlığını Arap Gözlemci Heyetinin raporundan sonra itiraf etmek zorunda kaldıklarının da herkes tarafından bilindiği kaydedildi. Arap Gözlemci Heyeti raporunda silahlı grupların bulundukları kanlı terör, yıkım ve sabotaj eylemlerinde hiç kimseyi yada hiç bir şeyi istisna tutmadıklarını kanıtlaması ardından destek, finans ve silah sağlayan tarafların kendilerinin çıkarlarına hizmet etmemesi nedeniyle derhal Arap Gözlemci Heyetinin çalışmalarına son verdiğine dikkat çekildi.
BM genel Sekreteri ve Uluslararası Güvenlik Konseyine gönderilen mektupta; Suriye'nin Arap gözlemcilere ilaveten BM’nin muhtelif cihazlarına silahlı terör gruplarının masum sivil insanlara, ordu ve güvenlik güçlerine, kamu ve özel mülklere sayısız saldırılarını açık ve net bir şekilde kanıtlayan belgeler takdim ettiğinin altına çizgi çizildi.
Terör eylemleri neticesinde şehit düşen sivil vatandaşlar, ordu ve güvenlik güçlerinden elemanların belgelenmiş sayılarına yer verilen mektupta; güvenlik birimlerinden 2088 elemanın yanı sıra 478 polisin şehit düştükleri belirtildi.
Mektupta ayrıca şehit düşen kadın ve çocukların belgeli sayıları, kaçırılma ve fidye talep etme eylemlerine kurban giden sivil vatandaşlar, askerler ve polislerin sayıları, çalınan devlet arabalarının sayısı da belirtildi.
Özellikle belli ülkelerde olmak üzere Suriye halkının dostları olduklarını iddia eden ve bu bağlamda gözyaşları döktüklerini, acı duyduklarını öne süren yetkililer ve medya kanallarının silahlı grupların bu çirkef eylemlerine ilişkin bir hak kelimesi bile söylememelerinin ne kadar garip bir durum olduğuna işareti edilen mektupta; aynı yetkililerin Suriye'nin portresini kirletme, milli ve bölgesel misyonunu sabote etme, halka katı yaptırımlar uygulama amacıyla uluslararası ve bölgesel platformlarda karar çıkarma yarışına girdiklerine dikkat çekildi.
Mektupta; bir kısım bölge ülkelerinin BM’deki temsilcilerinin Suriye'ye karşı tutumları çerçevesinde Annan planını aksatma amacıyla uluslararası kurumlarda yoğun çabalar harcadıkları ifade edildi.
Suriye'nin, teröre ilişkin uluslararası yasa ve analaşmaların uygulanması dahil olmak üzere terörle mücadelede tüm ülkelere ortak çalışma davetinde bulunduğunun kaydedildiği mektupta; özellikle Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm uluslararası toplumdan Suriye'ye yönelik herhangi bir terör eylemine destek yada finansa son vermekle birlikte bu gibi eylemlerin başka ülkelerin topraklarından yola çıkmalarını engellemek için gerekli tüm icraat ve önlemleri alma talebinde bulunuldu.
Mektupta Suriye'ye karşı teröristlerin silahlandırılmaları ve desteklenmelerinin bir vacip haline geldiğini ilan eden ülkeler yaptıkları bu açıklamaların tehlikesinden uyarılarak, dünyanın henüz bu ülkelerin bir kısım ülkelerde bulunan terör gruplarına sağladıkları desteğin bölgesel ve evrensel düzeydeki faciamsı sonuçlarını unutmadığına dikkat çekildi.
İlgili tüm ülkelerden terör eylemlerinde bulunan, bu eylemleri planlayan yada finanse edenlere güvenli barınak sağlamamalarının talep edildiği mektupta; uluslararası kamuoyunun artık bu teröristler ve destekleyicilerine toleranslı davranma gücüne sahip olmadığı ifade edildi.
Mektupta uluslararası terör, organize suçlar, gayrı meşru uyuşturucu ticareti, para aklama ve yasadışı silah ticaretinde bir kısım bağlantıların Suriye'de olup bitenlerle ilişkisinin kanıtlandığına vurgu yapılırken uluslararası örgütteki ilgili kurum-tarafların bu suçları kınamak ve engellemek için çaba harcamaları gerektiğinin altı çizildi. Ayrıca uluslararası güvenliğe büyük bir tehdit ve tehlike teşkil eden suçlara karşı mücadelede ulusal, bölgesel ve uluslararası çabaların koordine edilmesi önemine işaret edildi.
Suriye BM genel sekreteri ve Uluslararası Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği mektupta Suriye; BM’nin kurucu bir üyesi ve çalışmalarında aktif olması sıfatıyla terörle mücadelede, teröre destek ve finansın yapılmasını önleme, bağımsız ve egemen ülkelerin terör kurbanı olmalarını engelleme amacıyla dünya ülkelerinden işbirliği beklediğine işaret etti."
Suriye yönetimi katliamlara devam ediyor
Suriye yönetimi bu mektubu BM Genel Sekreteri'ne gönderirken, aynı süreçte katliamlarına da devam ediyor.Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, cuma namazından sonra düzenlenen gösterilerde ve çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısının 38'e yükseldiğini bildirdi. Ülkenin orta kesimlerinde yer alan ve muhaliflerin önemli merkezlerinde biri olan Humus kentinde düzenlenen operasyonlarda 20 kişinin hayatını kaybettiğini belirten örgüt, Hama'da cuma namazından sonra çıkan gösterilerde güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu 4 kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin yaralandığını belirtti. Kuzeydeki İdlib kentine bağlı Çesr Eş Şuğur kentinin Mişmişe köyüne askeri birliklerin uzaktan ateş ettiğini, ölü ve yaralıların olduğunu aktaran Örgüt, Halep'te 3, Dera ve Deyr Ez Zor kentlerinde ikişer kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Bu arada, Hama'da Suriye ordusu ie Özgür Suriye Ordusu arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını ifade eden yerel muhalifler, kentte meydana gelen patlamalar sonucu ölü ve yaralıların bulunduğunu ifade etti.
Humus'un Kuseyr semtinde keskin nişancıların sokak ortasında birkaç kişiyi öldürdüğünü, cesetleri almaya çalışanlara da ateş açıldığını dile getiren muhalifler, kentin birçok mahallesinde halkın güvenlik nedeniyle başka yerlere kaçtığını vurguladı.
Güneydeki Dera'ya bağlı Meraba kentinde düzenlenen operasyonlarda çok sayıda kişinin öldüğü ve onlarca evin roket atılması nedeniyle yıkıldığını belirten muhalifler, Şam'ın Duma ve Haresta semtlerine güvenlik güçlerinin ağır silahlarla girdiğini ve evlere baskınlar yaptığını kaydetti. İdlib ve çevresindeki operasyonlar yüzünden halkın Türkiye'ye kaçmaya çalıştığına işaret eden muhalifler, "İdlib bölgesinden operasyonlar nedeniyle bölgede büyük göç yaşanacak'' dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara