İzmir Büyükşehir davasına dördüncü gün de devam edildi
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik düzenlenen yolsuzluk operasyonuyla ilgili davaya devam edildi. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın dördüncü gününe, tutuklu sanıkların yanısıra çete elebaşı olduğu iddiasıyla 397 yıl hapsi istene
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-06 11:36:40
Tututlu sendikacılardan Cafer Konca, belediye ihalesine giren Akdeniz isimli taşeron firmanın yetkilisi Fatih Yadoğlu'nu tehdit ederek ihaleye girmesini engellediği ve cumhuriyete sövdüğü iddialarını kabul etmedi. Başka bir tarihte taşerona karşı yapılan bir eylem sırasında Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde görevli polislerin, yanına gelerek Büyükşehir Belediyesi binasındaki bir ihalede engelleme yapıldığını belirtip kendisinden yardım istediklerini söyleyen Konca,"Polislerin isteği üzerine belediye binasına gittim. Kesinlikle itişme ve kakışma olmadı. Zaten yedi sekiz kişiydi. Bununla ilgili polis rapor tuttu. Dosyada polis ifadesi var. Zaten taşeron şirket işçileri olduğu belliydi. Üzerlerinde hepsinin de sarı üniformaları vardı ancak bizim arkadaşlarımız değildi." dedi.
Daha sonra organizasyon firması çalışanı olan tutuklu sanık Ömer Devrim Ergin'in savunmasına geçildi. Suçlamaları reddeden Ömer Devrim Ergin, özel bir şirket olduklarını, 14 Şubat'ta bir Yaşar konseri düzenlemeyi istediklerini, Büyükşehir Belediyesi'nin böyle bir fikri olup olmadığını Nagehan Genç'e sorduğunu anlattı. Kesinlikle gizli bir bilgi almadığını ve bu bilgilerin "gizli" olarak değerlendirildiğini iddianamede gördüğünü anlatan Ergin, "Böyle bir suçlamayla karşılaşacağımı bilsem kesinlikle konuşmazdım. Şirketin belediyeden ihale alıp almaması umurumda bile değildir, çünkü maaşlı çalışıyordum. Gizli bilgi olarak suç deneceğini bilseydim asla görüşmezdim. Bilgileri edinmekten ötürü yatıyorum. Bu bilgiler yaklaşık maliyet değildir, zaten vermiş olduğumuz sanatçıların aldığı fiyatlardır. Bu fiyatlar da internette bile mevcuttur. İptal edilen bir ihaleye fesat karıştırmakla suçlanmaktayım." diye konuştu. Balkan Halk Dansları Festivali ile ilgili de savunma yapan Ergin, "Belediyeden Abdülhalim Cumhur Yazıcı'ya, yalnızca festivalin olup olmayacağını sordum. O da bilmediğini, belediyenin internet sitesinde yayınlandığı zaman görebileceğimizi söyledi. Gizli bilgi kesinlikle almadım." dedi.
'ORTALIK DAHA TEMİZ, HENÜZ KAN DÖKÜLMEDİ' DİNLEMESİ SORULDU
Mahkeme hakimi, dinleme kayıtlarında yer alan, Ergin ile Hakan Say arasında geçen konuşmaları da sordu. Ergin, "Ortalık daha temiz, henüz kan dökülmedi." sözüyle iddianameye giren konuşma hakkında, "Hakan Say bana ofiste, çetin olmayan birisiyle buluşacağını söyledi. Ben de çekiniyorsa polise, savcılığa başvurmasını söyledim. Daha sonra merak edip kendisini aradım, 'Yaptığın görüşme ne oldu?' diye sordum. Bilinen konuşmalar geçti aramızda. Konuşmada geçen Muzaffer Köse'yi tanımıyorum. Konunun geçmişi, daha önce Hakan Say'ın yanında Ata Karataş, Sedat Sakur yıllarca çalışmışlar. Sonra bir kopma oluyor. Aralarında belediye ihaleleriyle ilgili bir çekişme olduğunu da duyuyordum. Bunları hiçbir zaman kendisine sormadım, beni ilgilendirmediği için. Ata ve Sedat ile bir çekişme olabileceğini düşündüm. Belediye ihaleleri de olabilir. İzmir küçük bir yer, iki tane üç tane firma var, özel işlerle ilgili de olabilir, bilmiyorum, hiç sormadım. Aradığımda telefonda bana, dinlemedeki gibi cevap verdi. 'Ya çekil ihaleden, ihaleye girme.' demişler benim anladığım. Sonra herhangi bir tehdit, darp, cebir görmedim. Amacım kimseyi korumak değil, çünkü ben mağdurum ve tahliyemi istiyorum." dedi.
ORGANİZATÖR HAKAN SAY'A 300 BİN TL SORUSU
Duruşmada Mahkeme Başkanı Kargılı, savunmasını yapan organizatör Hakan Say'a, Pervin Şenel Genç ile aralarında geçen konuşmalarda geçen, 300 bin TL para aktarıldığı iddialarını sordu. Genel Sekreter Pervin Şenel Genç'in yanına, alacağına ilişkin görüşme yapmak için gittiğini anlatan Say, "Alacağımla ilişkin görüşmeye gittim. Savcılık ifademde ve polisteki ifademde sadece fikir yürüttüm. Neyle ilgili olduğunu anlamadım çünkü. Ben alacağımla ilgili konuşmaya gitmiştim. Dava açacağımı söyledim. Genç, 'Tekrar konuşalım.' dedi. Bir daha konuşmadık ve avukata gidip dava açtım. İhalelerle ilgili KİK'e gittim. Şikayet ettiğim birine bağlı çalışan nasıl bir örgüt üyesi olabilirim?" dedi.
Kendisinin telefon konuşmalarına yansıyan, "Serpil Hanım'ın başını yakar 19 Mayıs olayı." sözünü kızgınlıkla söylediğini belirten Say, "Kırmızı dosya da alacakla ilgiliydi. Birtakım konserlerle ilgiliydi. Net bilgi de hatırlamıyorum." diye konuştu.
Serpil Keskin'le Pervin Şenel Genç'in aralarında yaptıkları konuşmada, "Sahte belgeden dolayı yasaklanma ihtimalinden bahsediliyor. 'Acaba yasaklanma getirirsek konuşur mu? Başkanı zor durumda bırakır mıyız?' ibareleri var. Neden çekiniyorlar?" diye sorulan Say, "Benimle ilgili neden böyle konuştuklarını bilemem. Neden çekindiklerini bilmiyorum. Alacak davalarımdan biri, seçim startı ile ilgiliydi. Onun açıklanmasından korkuyorlar olabilirler." dedi.
Sedat Sakur ve Ata Karataş'ın kendisini tehdit ettiği ve ihaleye girmemesini istedikleri yönündeki iddiaları da cevaplayan Say, "Benim yanımda çalışıyorlardı. Ayrıldılar. İşlerimi teslim edemedim. Sonra arkamdan konuştular, dedikodu ürettik birbirimiz hakkında, ortam gerildi. Ata'nın tehditleri üçüncü ağızdan gelmeye başladı. Emniyete başvurdum. İhalelerle ilgili tehdit etmedi, etti dersem yanlış olur. O şikayetten de beraat etmişler." diyerek iddiaları reddetti.
Mahkeme heyeti, savunmasını yapan Say'a, Muzaffer Köse ile yaptığı telefon görüşmesinde, "Ortalık daha temiz, henüz kan dökülmedi. Birlikte iş yapın." şeklinde konuşma geçtiğini, bunun ne anlama geldiğini sordu. Say, eski çalışanları Ata Karataş ve Sedat Sakur'la birlikte iş yapmasının teklif edildiğini, teklifi kirli gördüğü için kabul etmediğini söyledi. 6. Balkan Dansları ihalesi ile ilgili yüzde 25 kâr oranı teklifi yapılarak çekilmesi teklifinin yapıldığıyla ilgili soruya hatırlamadığını söyleyerek cevap veren Say, şu anki beyanının geçerli olduğunu belirtti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara