Bursaspor kalecisi Scott Carson: Rüştü Reçber bir efsane
Bursaspor'a gelene kadar sadece Premier Lig takımlarında forma giyen yeşil - beyazlı ekibin başarılı file bekçisi Scott Carson, Rüştü Reçber'in bir efsane olduğunu söyledi.
Premier Lig takımlarından, Leeds United, Liv
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-02 06:56:02
Premier Lig takımlarından, Leeds United, Liverpool, Sheffield Wednesday, Charlton, Aston Villa ve West Bromwicht'te forma giyen ve kazandığı tecrübeyi Süper Lig'e başarıyla yansıtan Scott Carson, Türkiye ve Türk futbolu hakkında ilginç açıklamalar yaptı. 18 yaşından bu yana İngiltere Millî Takımları'nda oynayan ve Euro 2012'de de Adalıların üç kalecisinden biri olması beklenen 26 yaşındaki kaleci, TamSaha'nın sorularına cevap verdi.
Kariyeri, İngiliz futbolu, Süper Lig ve hedefleri üzerine önemli açıklamalar yapan Scott Carson, "En büyük farklılık İngiltere'de oyunun daha akıcı olması. Burada en ufak bir temasta hakemler hemen düdüğünü çalıyor ve oyunu durduruyor. İngiltere'de hakemler oyunun biraz daha akıcı hale gelmesine müsaade ediyor." diyerek şu ayrıntılara dikkat çekti:
"Bursaspor'un ikinci yarıdaki yükselişinde Pinto'nun büyük katkısı var. Onda gördüğüm en önemli özellik, topu ileride iyi tutması. Basit oynuyor ve bu da bizim hücuma iyi yerleşmemizi sağlıyor.
Bir kurtarış yaptıktan sonra motive olmak amacıyla bağırmak ya da kutlamak fikrine katılmıyorum. Eğer bir kurtarış yapıyorsam bu zaten yapmam gereken iş. Bunu soğukkanlı karşılamak normal.
Rüştü gibi bir efsaneye karşı oynamak gerçekten bir onur ve ayrıcalık. O gerçekten dünyadaki en önemli kalecilerden biri. Türkiye'deki kaleciler arasında onu ayrı bir yere koyarım. Onun gibi kaleciler dünyada az bulunuyor.
Euro 2012 finallerinde İngiltere'nin az da olsa şansı var ama benim için en büyük favoriler İspanya ve Almanya. Daha oturmuş bir takımları var. Bizim bu anlamda biraz daha çalışmamız gerekiyor.
Taraftarlar gerçekten inanılmaz. Özellikle geriye düştüğümüz maçlarda asla susmuyor ve destek vermeyi sürdürüyorlar. İngiltere'de ise ev sahibi takım geriye düşerse taraftarlar mutsuz oluyor ve homurdanmaya başlıyor."
TamSaha Dergisi'nden Koray Kundakçılar'a konuşan Scott Carson'ın röportajının ayrıntıları şöyle:
Kariyerinin tamamını İngiltere'de geçirdikten sonra bu sezon Bursaspor'a geldin. Bu transfer nasıl gerçekleşti? Bir gün Türkiye'de oynayacağını hiç düşünmüş müydün?
Açıkçası aklımda hiç Türkiye'de oynamak gibi bir düşünce yoktu. Çünkü belirttiğiniz gibi buraya gelene kadar kariyerimin tamamını ülkemde geçirdim. 10 yıl boyunca profesyonel olarak İngiltere'de forma giydikten sonra ülke dışından teklif alacağım aklıma gelmezdi. Bir gün menajerim beni aradı ve Türkiye'den bir transfer teklifi olduğunu söyledi. Ben de kendimi geliştirmek ve yeni bir tecrübe edinmek adına Türkiye'yi ve Bursaspor'u seçtim.
İngiltere Ligi ile Türkiye Ligi arasındaki temel farklılıklar neler?
En büyük farklılık İngiltere'de oyunun daha akıcı olması, yani fazla kesilmemesi. Burada en ufak bir temasta hakemler hemen düdüğünü çalıyor ve oyunu durduruyor. İngiltere'de hakemler oyunun biraz daha akıcı hale gelmesine müsaade ediyor. Premier Lig daha hızlı oynandığı için hakemlerin bazı durumlarda faul çalmaması anlayışla karşılanıyor. Türkiye'de hakemler bu konuda biraz daha katı sanıyorum.
Bursaspor iki yıl önce şampiyon, geçen sezon ise üçüncü olmuştu. Bu yıl yeşil-beyazlı takımın performansının biraz geride kalmasını hangi faktörlere bağlıyorsun?
Geçtiğimiz iki sezonda burada değildim. Açıkçası bir karşılaştırma yapmam doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim. Bursaspor çok önemli bir değişim yaşadı. Büyük başarıların ardından böyle değişimler yaşanır. Önemli olan bu değişim sürecini çabuk ve kayıpsız atlatmaktır. Biz de ligin ilk yarısında yeni olmamızdan kaynaklanan takım ruhunu sahaya yansıtamamanın sıkıntısını yaşadık. Fakat bu süreyi çok çabuk ve kayıpsız atlattığımıza inanıyorum. Artık takım ruhunu sahaya yansıtan bir takımımız var.
Bursaspor uzun süre gol sıkıntısı çekti. Ancak Pinto'nun takıma katılmasıyla bu sorun çözülmüşe benziyor. Bir kaleci olarak takım arkadaşın Pinto'yu nasıl tanımlıyorsun ve hangi özelliklerini beğeniyorsun?
Pinto gelmeden önce gol yollarında bir sıkıntı yaşıyorduk. Açıkçası üstteki takımlar kadar gol atamıyorduk. Fırsatları yaratıyorduk belki ama bunları değerlendiremiyorduk. Şu an bulunduğumuz durumda olmamızda Pinto'nun büyük katkısı var. Onda gördüğüm en önemli özellik topu ileride iyi tutması. Basit oynuyor ve bu da bizim hücuma iyi yerleşmemizi sağlıyor.O, topu ilerde tutup bizim de takım halinde öne çıkarak yardımlaşmamızı sağlıyor. Benim gördüğüm en önemli özelliği bu.
Senin de kariyerinde takım kaptanlığı deneyimin var. Bir kaptan olarak Ömer Erdoğan'ı nasıl buluyorsun?
En büyük özelliği çok iyi bir profesyonel olması. Uzun yıllardır futbol oynuyor. Bu yüzden de çok tecrübeli ve oyunu çok iyi biliyor. Ama en çok öne çıkan özelliği söylediğim gibi çok iyi bir profesyonel olması.
Savunma oyuncularıyla uyum sürecini aştın mı?
Uyum sürecimle ilgili olarak yapılan eleştirilere katılmıyorum. Açıkçası benim hatırladığım, sezon boyunca yalnızca iki problem yaşadım. Bunlar İngiltere'de oynuyor olsam da yaşanacak problemlerdi. İnsanlar dil probleminden dolayı bunu bir özür olarak kabul edebilir diye düşünüyorum. Çünkü yeni bir dil öğreniyorum. Belki yan toplarda bazı problemler yaşadım ancak genel olarak performansımdan memnunum.
Kaleciler yaptıkları kurtarışları genellikle coşkulu bir şekilde kutlar ve reaksiyon gösterir. Sense çok farklısın; çok sakin ve gülerek karşılıyorsun..
Açıkçası bu benim işim. Bir kurtarış yaptıktan sonra veya başarılı bir işten sonra motive olmak amacıyla bağırmak ya da kutlamak fikrine katılmıyorum. Eğer ben bir kurtarış yapıyorsam ya da önemli bir pozisyonu gol yemeden takım halinde tamamlayabiliyorsak, bu zaten yapmamız gereken iş. Bunu soğukkanlı karşılamak normal. Benim bakış açım bu...
Topu oyuna sokmak konusunda çok başarılısın. Bu konuyla ilgili ne gibi özel çalışmalar yaptın ?
Özel çalışmalar yaptım diyemem. Ancak modern futbolda kaleciler için artık sadece top kurtarmak yeterli değil. Topu oyuna iyi sokmanız da gerekiyor. Bu çok önemli bir olay haline geldi. Ben de en üst seviyede oynamak için bu özelliğimi geliştirmeliydim ve antrenmanlarda çalışarak geliştirdim. Bunu oyun içinde en iyi şekilde kullanıp takımıma daha fazla katkı sağlıyorum.
Türkiye'de hangi kalecileri beğeniyorsun?
Benim için Rüştü gibi bir efsaneye karşı oynamak gerçekten bir onur ve ayrıcalıktı. O gerçekten dünyadaki en önemli kalecilerden biri. Bu nedenle Türkiye'deki kaleciler arasında onu ayrı bir yere koyarım. Gerçekten bir efsane ve aynı zamanda çok iyi bir sporcu. Onun gibi kaleciler dünyada az bulunuyor.
Peki en tehlikeli forvetler hangileri?
Burak Yılmaz şu ana kadar herkesten çok gol attı ve diğer forvetlere göre beni en çok etkileyen futbolcu oldu.
Kaleciliğini geliştirmende en büyük katkısı olan antrenör kim ?
Birçok isimle çalıştım, bu nedenle burada bir isim vermek çok fazla âdil olmaz diye düşünüyorum.
Senin de söylediğin gibi Bursaspor'da bu sezon önemli bir kadro değişikliği oldu. Alışma sürecinin tamamlanacağını hesaplarsak takımın gelecek sezondaki hedefi nedir?
Tabii ki önümüzdeki sezon hedefimiz şampiyonluk.Çünkü takım olarak bunu başaracak güce sahip olduğumuzu düşünüyorum ve hedefimiz de bu olacak. Elbette ki şampiyonluk kolay bir hedef değil. Çünkü ligde çok iyi 4-5 takım var. Ama bu sezon takım olarak edindiğimiz tecrübeyi gelecek sezona yansıtarak hedefimize ulaşabiliriz diye düşünüyorum.
Biraz da senin ülkenin futbolundan konuşalım istersen. İngiltere'de bir kaleci sıkıntısından söz etmek mümkün mü? Otoriteler Shilton'dan sonra üst düzey bir kaleci yetişmediği şeklinde görüş belirtiyor.
Ben bu düşünceye katılmıyorum. Çünkü şu an Joe Hart, Premier Lig ve dünyadaki en iyi kalecilerden biri. Ama şu da bir gerçek ki, Premier Lig dünyadaki en zor lig. Genç kaleciler için bu ligde şans bulmak ve güven kazanmak hiç kolay bir şey değil. Bence kaleci yetişmemesinin ana sebeplerinden biri bu olabilir. Şu an ligde oynayan kaleciler işlerini iyi yapıyor ve menajerler de genç kalecilere pek kolay güvenemiyor.
Uluslararası arenaya çok genç yaşta çıktın ve çok genç yaşta önemli maçlar oynadın. Bu senin için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı oldu?
Bence bu benim için büyük bir tecrübe oldu ve her kazanılan tecrübe her zaman size yardım eder. Bu çerçevede benim için kesinlikle bir avantaj oldu diyebilirim. Edindiğim deneyimler yaşım ilerledikçe bana yardımcı oluyor.
2008'de Hırvatistan karşısında hatalı goller yediğin çok şanssız bir maç oynadın. Bu karşılaşmadaki 3-2'lik yenilgi İngiltere'yi Euro 2008'in dışında bıraktı. Ancak yeniden ayağa kalkmayı başardın ve İngiltere Millî Takımı'na tekrar seçildin. Bu konuda neler söylemek istersin?
Açıkçası ben oynayabileceğim kadar çok millî takımda oynamak istiyordum. Ancak o dönem oynadığım maçtan sonra bir daha asla millî takıma çağrılmayacağımı düşünüyordum. Fakat o şanssız dönemden sonra yeniden millî formayı giyme fırsatını yakaladım ve iyi kullandım. Bu benim için gerçekten çok mutluluk verici bir olaydı. O zorlukları aşmak kolay olmadı elbette. Çok çalıştım. Ne yapmam gerekiyorsa yaptım ve bunu hak ettiğimi düşünüyorum.
Euro 2012'de İngiltere kadrosunda olman bekleniyor. Joe Hart'ı geçip İngiltere Millî Takımı'nın kalesinde olacağını düşünüyor musun?
Hayır (gülüyor).
Euro 2012'de İspanya, Almanya ve Hollanda büyük favoriler olarak gösteriliyor. Bu görüşe katılıyor musun? Sana göre İngiltere'nin şansı nedir?
İngiltere'nin az da olsa şansı var ama benim için en büyük favoriler İspanya ve Almanya. Daha oturmuş bir takımları var. Bizim bu anlamda biraz daha çalışmamız gerekiyor.
James Milner'dan sonra İngiltere Ümit Millî Takımı'nda en fazla forma giyen oyuncu unvanını elinde bulunduruyorsun. 28 kez Ümit Millî Takım'da oynadın. Bu rakama nasıl ulaştın?
Daha önce de söylediğim gibi çok genç yaşta üst düzey bir arenada şans buldum. Bu sayede de fazla forma giyme şansı yakaladım.
2007 yılında 21 yaş altı millî takımda oynarken Avrupa Şampiyonası yarı finalinde Hollanda'ya karşı unutulmaz bir maç oynadın. Bu karşılaşmadan bahsedebilir misin?
O maçı tabii ki hatırlıyorum. Normal süre 1-1 bitti. Sanırım penaltılarla 13-12 kaybetmiştik. Penaltı da kurtardım, penaltı golü de attım. Bu kadar penaltı golünden sonra bu maçı unutmam mümkün değil (gülüyor).
Kariyerindeki en iyi performans hangisiydi?
En iyi performansımı Emirates Stadı'nda Charlton formasıyla Arsenal'e karşı sergiledim. Maçı 4-0 kaybettik ama skor 20-0 bile olabilirdi.
Peki kariyerindeki en kötü performans hangisiydi?
Aslında birkaç tane var ama sanırım en kötüsü West Bromwich Albion'dayken Chelsea'ye karşı 6-0 kaybettiğimiz maçtaki oyunumdu.
Kariyerinde hiç kırmızı kart gördün mü?
Evet, iki kez. Aston Villa'da oynarken Tevez'le bir pozisyonda karşı karşıya kalmıştık. Onu düşürüp kırmızı kart görmüştüm (gülüyor). West Bromwich'te forma giyerken Cardiff'e karşı oynuyorduk ve Michael Chopra ile bir pozisyonda karşı karşıya gelmiştik. Hakem beni oyundan atmıştı ama bence bu kırmızı kart doğru değildi.
Türkiye senin için çok anlamlı... Çünkü İstanbul'da Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Liverpool kadrosundaydın. Şampiyonluk fotoğrafını görünce neler hissediyorsun? Bu başarıyı tekrarlayabileceğini düşünüyor musun?
Açıkçası Liverpool için çok başarılı ve harika bir geceydi. Kendi açımdan baktığımda ise tüm karşılaşma süresince yedek kulübesindeydim ve kupayı kazanmak yedek olunca biraz daha farklı bir anlam taşıyor. Eğer oynuyor olsaydım kazandığımız bu kupaya daha farklı bir gözle bakardım. Şu an o takımdan görüştüğüm kimse yok. Umarım bir gün tekrar Şampiyonlar Ligi'ni kazanırım ama bu başarıyı tekrarlayabilmek çok çok zor.
Eski bir Liverpoollu olarak, şu anki teknik direktör Kenny Dalglish'in Liverpool'a özlediği şampiyonluğu kazandırabileceğine inanıyor musun?
Kenny Dalglish'i kişisel olarak tanımadığım için bu konuda net bir yanıt veremem. Ancak onun bir Liverpool efsanesi olması şampiyonluk konusunda onlara yardım edebilir.
Futbol dışında kalan zamanlarında nelerle uğraşıyorsun? Başka bir spor yapıyor musun?
İngiltere'deyken golf oynuyordum. Ancak Bursa'da buna fırsat bulamıyorum.
Bursa tarihi ve coğrafi birçok güzelliğe ve özelliğe sahip. Bunların ne kadarını görme şansını buldun?
Hiçbirini. Dürüst olmam gerekirse şehir merkezine sadece 1 kez gittim. Saygısızlık olarak söylemiyorum ama tarihi yerler benim pek ilgimi çekmiyor. Ama kariyerimi sonlandırdığım zaman bu tarz yerlere sanırım daha çok ilgi duyacağım.
Bursaspor'un çok özel bir seyircisi var. Taraftarı nasıl buluyorsun? Senin için ateşleyici bir güç mü? İngiliz seyircisi ile karşılaştırdığında aradaki farklar neler?
Taraftarlar gerçekten inanılmaz. Özellikle geriye düştüğümüz maçlarda asla susmuyorlar ve destek vermeyi sürdürüyorlar. İngiltere'de eğer ev sahibi takım bir maçta geriye düşerse taraftarlar mutsuz oluyor ve homurdanmaya başlıyor. Ama burada daha çok destek var ve takıma daha çok yardım ediyorlar. Bu onları benim için başka bir yere koyuyor. Onlar gerçekten inanılmaz. Takımlarına bu kadar bağlı bir taraftar grubu görmedim
Bursaspor'dan sonraki hedefin ne? Yeniden Premier Lig mi yoksa başka bir ülke mi?
Bilmiyorum. Bekleyip göreceğiz. Futbolda her şey mümkün.
Henüz 26 yaşındasın ve 3 çocuğun var. Genç yaşta baba oldun. Bu konuda neler söylemek istersin?
Bence iyi bir şey. Çünkü eğer 35 yaşında baba olursanız çocuklar büyüyüp belli bir yaşa gelinceye kadar 40 yaşını bulursunuz. O zaman siz onlarla uğraşırken ben de herhangi bir plajda ayaklarımı uzatmış güneşleniyor olurum. Babalık hissi harika ve bence yaşamış olduğum en iyi şey.
SON VİDEO HABER
Haber Ara