Dolar

34,8696

Euro

36,7884

Altın

3.047,46

Bist

10.119,19

Türkiye'de 4 bin 200 dershane bulunuyor

Başbakan Erdoğan’ın bahsettiği özel dershanelerle ilgili olarak Time Türk olarak daha önce hazırlanan ve hükümete sunulan raporlardan derlediğimiz “Dershaneler dosyası”nı sizlerle paylaşıyoruz. Özel dershanelerin varlığı Cumhuriyet öncesine kadar uzanmaktadır. Ancak gerek Cumhuriyet öncesinde gerekse Cumhuriyet kurulduktan hemen sonraki yıllarda faaliyet gösteren özel dershanelerin günümüz özel dershanelerinden farklı işlevleri vardı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-25 21:01:16

Türkiye'de 4 bin 200 dershane bulunuyor

 

 

Başbakan Erdoğan’ın Seul yolunda, “Üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar” dedi.Başbakan’ın özel okullarla ilgili de bir çalışmanın olacağını belirterek, şu bilgiyi verdi: “Özel okullara yeni imkânlar doğacak. 4+4+4 sistemi nedeniyle yeni binalara ihtiyaç olacak. Okul yapma konusunda büyük bir fatura var. Özel okullardan hizmet alma noktasındayız. Danıştay bozmuştu. Yeniden çalışma yürütüyoruz. Bunu da ilk kez açıklıyorum. Üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Bazı dershanelerle konuştum. Kendileri ‘Biz de bu yola girmeyi düşünüyoruz’ dediler.”

Cuma Gerger  /Time Türk

 

Başbakan Erdoğan’ın bahsettiği özel dershanelerle ilgili olarak Time Türk olarak daha önce hazırlanan ve hükümete sunulan raporlardan derlediğimiz “Dershaneler dosyası”nı sizlerle paylaşıyoruz

Tarihleri Cumhuriyet’e kadar uzanıyor

Özel dershanelerin varlığı Cumhuriyet öncesine kadar uzanmaktadır. Ancak gerek Cumhuriyet öncesinde gerekse Cumhuriyet kurulduktan hemen sonraki yıllarda faa­liyet gösteren özel dershanelerin günümüz özel dershanelerinden farklı işlevleri var­dı. O dönemde özel dershaneler daha çok yetişkinleri yabancı dil, sanat, ticaret ve ev ekonomisi gibi konularda yetiştirmeye yönelik kısa süreli özel kurslar olarak faaliyet göstermiştir. Cumhuriyet sonrasında, önce ilköğretimin sonra ortaöğretimin yaygın­laşmaya başlamasıyla birlikte, özel dershaneler hedef kitlesini yetişkinlerden okula devam eden öğrencilere çevirmiştir. Dolayısıyla, 1930’lu yıllardan 1960’li yılların or­talarına kadar, özel dershaneler dersleri zayıf olan, bütünlemeye kalan, dışarıdan okul bitirmek isteyen ve lise bitirme veya devlet olgunluk sınavlarına hazırlanan öğrenci­lere hitap eden, daha çok takviye niteliğinde kurslar olarak faaliyet göstermiştir.

Bugünkü manada sınavlara hazırlık eksenli özel dershaneler 1960’lı yılların or­talarından itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu tür dershanelerin yaygınlaşmasın­da, sürekli artan yükseköğretim talebinin giderek karşılanmaz hale gelmesi önemli rol oynamıştır. Rakamlarla incelendiğinde, yükseköğretime kabul oranı 1960’lı yılların başında %75’lerde iken 1980’li yılların başında bu oran %15’in altına gerilemiştir.

1974 yılında, daha sonraki yıllarda üniversite giriş sınavını merkezi ve bağımsız olarak yürütecek olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi  kurulmuştur. Yükseköğrenim talebinin giderek artması, buna bağlı olarak üniversitelere öğrenci seçiminin merkezi giriş sınavıyla yapılması, giriş sınavının kapsamı ile ortaöğretim kurumlarında işlenilen müfredatın içeriğinin birebir örtüşmemesi ve ortaöğretim ku­rumlarının gerek program gerekse nitelik bakımından farklılık arz etmesi kolektif bir biçimde hem özel dershanelere hem de kaliteli eğitim veren liselere olan talebi gide­rek artırmıştır.

1983 yılında kapatılması için yasa hazırlandı

Milli Eğitim Bakanlığının özel dershaneleri kontrol altına almak için yürüttüğü çalış­malar devam ederken, 1983’te özel dershanelerin kapatılmasına yönelik bir yasa ta­sarısı kurucu meclisin gündemine getirilmiştir. Gerek kamuoyunda gerekse mecliste yaşanan uzun tartışmalardan sonra özel dershanelerin kapatılmasını öngören bu yasa tasarısı Meclis tarafından reddedilmiştir. Ancak Milli Güvenlik Konseyi bu kararı veto ederek, kapatılma ile ilgili önergeyi kabul etmiş ve çıkartılan 16 Haziran 1983 tarih ve 2843 sayılı yasayla, yeni özel dershane açılmasını yasaklamış ve mevcutlarının ise 1 Ağustos 1984 tarihine kadar kapatılmasına karar vermiştir.

Özel dershanelerin kapatılmasına yönelik 1980’li yılların başında yaşanan bu kritik süreç, özel dershanelerin birçok açıdan dönüşmelerini sağlamıştır. Kapatılma ile yüz yüze gelen özel dershanelerin yöneticileri birlikte hareket etmeye başlamış ve bu süreçte çeşitli lobi faaliyetleri yürütmüştür. Özel dershane yöneticilerinin bu şekilde ortak hareket etmeleri o dönemde yeni kurulan Özal Hükümeti üzerinde etkili olmuş ve özel dershanelerin faaliyetini sürdürmesini öngören 3035 sayılı yasa, 11 Temmuz 1984 tarihinde kabul edilmiştir. Bu yasa ile 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’nın bazı maddeleri değiştirilmiş ve 2843 sayılı yasa ile getirilen kapatma hükmü iptal edil­miştir.

 

Özel dershanelere duyulan talebin nedenleri:

Ülkemizde özel dershanelerin büyük çoğunluğu sınavlara hazırlık işlevi gördüğünden, özel dershanelere duyulan talep genellikle sınavlar üzerinden tartışılmakta ve açıklan­maktadır. Dolayısıyla, dershaneciliğin bir sektör olarak ortaya çıkması ve yaygınlaşma­sı eğitimin kademeleri arasındaki geçiş sınavları ile yakından ilişkilendirilmektedir. Bu ilişkilendirme doğru bir ilişkilendirmedir. Ancak, sınavları özel dershanelere duyulan talebin yegâne nedeni olarak görmek ve sadece sınavların kaldırılması ile özel ders­hanelere olan yönelimin ortadan kalkacağını ya da ciddi boyutlarda azalacağını dü­şünmek (örn. TED, 2006), aşağıda açıklanacağı üzere oldukça sorunlu bir yaklaşımdır. Ülkemizde öğrencilerin ve ailelerinin özel dershanelere yönelimleri oldukça karmaşık ve birbiri ile ilintili birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörleri kendi içerisinde üç farklı kategoride inceleyebiliriz: giriş sınavları, eğitim sistemindeki aksaklıklar ve toplumsal faktörler:

Giriş Sınavları

Dershanelere yönelimi açıklayan birinci faktör, merkezi olarak yürütülen ve eğitimin kademeleri arasındaki geçişi kontrol eden sınavlardır. Bu sınavlar ortaöğretim kurum­larına giriş sınavı SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ve yükseköğretime giriş sınavları YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı)’dir. Ancak burada üzerinde durulması gereken esas konu, sınavların varlığından daha ziyade sınavları önemli kılan faktörlerdir. Ülkemizde, eğitim düzeyi ile gelir düzeyi arasında pozitif ilişki olduğundan ve ortaöğretimde okullaşma oranı giderek arttığından yükseköğ­retim talebi sürekli artış içerisindedir. Yükseköğretimde arzın artan talebi karşılayacak düzeyde olmaması bir rekabet ortamı oluşturmaktadır. Bu ise yükseköğretime geçiş sınavına atfedilen önemi pekiştirmektedir.

Eğitim Sistemindeki Aksaklıklar

Özel dershane talebini artıran ikinci temel faktör ise eğitim sisteminin ne derece iyi çalıştığıyla ilgilidir. Eğitim sistemindeki bazı aksaklıklar, özel dershaneleri, bu aksak­lıklardan etkilenen öğrenci ve aileleri için kaçınılmaz kılmaktadır. Okullarımızda öğ­retmen kalitesi, öğretmen sayısı, sınıf mevcudu, fiziksel altyapı vb. konularda bölge­lere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim yerlerine göre ciddi farklılıklar mevcuttur. Giriş sınavları okullarda işlenen müfredatın büyük çoğunluğunu kapsamakta, ancak farklılıklardan dolayı bazı okullarda —öğretmen yokluğuna veya kalabalık sınıflarda ders işlemenin zorluğuna bağlı olarak— müfredat ya hiç işlenememekte ya da eksik işlenmektedir. Yani öğrenci kendi elinde olmayan nedenlere bağlı olarak, bir üst kade­me okula devam edebilecek nitelikte eğitim alamamaktadır. Dolayısıyla, dershanelere yapılan harcamaların, “bir yılda 2.4 milyar doları dershanelerde çöpe attık” şeklinde değerlendirilmesi , sorunu görmeye yardımcı olmadığı gibi ne yapıl­ması gerektiği konusunda da herhangi bir yol göstermemektedir. Öncelikle, bu tercih, son derece rasyonel bir tercihtir çünkü öğrenci ve aile, eğitim sistemindeki aksaklık­ları telafi etmek için böyle bir yol izlemektedir. Dahası, eğitim sistemi mevcut haliyle devam ederken söz konusu telafi mekanizmalarının kısıtlanması durumunda, eğitim sisteminin ne tür yeni sorunlar doğuracağı belirsizdir.

Toplumsal Faktörler

Özel dershanelere yönelimi açıklayan üçüncü bir husus ise toplumsal ve kültürel faktörlerdir. Türkiye’de hem öğrenciler hem de aileleri dershaneleri, özelde sınavlar­da genelde ise eğitimde başarının anahtarı olarak algılamaktadırlar. Yani öğrenci ve velilerde, dershaneye gitmeden sınavlarda ya da okulda başarılı olmanın neredeyse imkânsız olduğu yönünde bir inanç hâkimdir . Bu algının ge­çerliliğini test eder nitelikte kapsamlı ve güvenilir bir çalışma henüz gerçekleştirilmiş değildir. Ancak özel dershanelerin öğrencilerin eğitimine kısmen de olsa katkıda bu­lunduğu doğrudur

Türkiye’de özel dershaneler niçin tartışılıyor?

Özel dershaneler ile ilgili ülkemizdeki tartışmaların başlangıcı dershanelerin yaygın­laşmaya başladığı 1970’li yıllara kadar uzanmaktadır. Özellikle1980’li yılların başında, özel dershanelerin kapatılmasını öngören 2843 sayılı yasanın hazırlık çalışmaları esna­sında, özel dershanelerin doğmasına ve gelişmesine neden olan etkenler, özel ders­hanelerin olumlu ve olumsuz yönleri, yasal dayanakları ve kapatılması durumunda ortaya çıkabilecek problemler kamuoyunda ayrıntılı bir şekilde tartışılmıştır (Duman, 1984). O dönemde yaşanan tartışmalar ile günümüzde yaşanan tartışmalar arasında çok ciddi bir farklılık yoktur. Tartışmalar sosyal, eğitimsel ve ekonomik olmak üzere üç ayrı kategoride yoğunlaşmaktadır.

Özel Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi

Özel dershaneler ile ilgili son birkaç yıldır tartışılan önemli bir konu, özel dershanelerin özel okula dönüştürülmesi yönündeki öneridir. Dokuzuncu Kalkınma Planında ve Milli Eğitim Bakanlığı Stratejik Planında ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershane­lerinin özel okullara dönüştürülmesi yönünde hedefler ortaya konulmuştur. Kalkınma Planında, eğitim sisteminin sınav odaklı bir yapıda olması nedeniyle eğitimden bek­lenen amaçlara ulaşılamadığına, sınavlara hazırlıkta önemli harcamalar yapıldığından eğitime ayrılan kaynakların verimsiz kullanıldığına, sınav odaklı eğitim sisteminin  öğrenci ve ailelerinde mali, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açtığına vurgu yapılmış ve eğitim sisteminin sınav odaklı yapıdan kurtarılması yönünde görüş belirtilmiştir. Bu durumla bağlantılı olarak, ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershaneleri­nin özel okullara dönüştürülmesine yönelik teşvikler sağlanacağı belirtilmiştir (DPT, 2006). Özel dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi önerisi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nün temel eğitim ulusal raporunda da yapılmıştır.

En son 2010 yılında yayınlanan MEB Strateji Planında, yükseköğretim arzının ve mes­leki eğitime yönelimin yetersiz olmasının eğitim sisteminde sınavları ön plana çıkaran faktörler olduğu ve son dönemde yapılan eğitim reformlarıyla birlikte bu olumsuz­lukların zamanla giderileceği belirtilmiştir (MEB, 2010). Buna bağlı olarak planda ders­hanelere talebin azalacağı ima edilmiş ve dershane kurucularının geleceğe dönük yatırım planlarının özel okullara yönlendirilmesinin sağlanacağı belirtilmiştir. Bu yön­lendirmenin sağlıklı gerçekleşmesi için içerisinde dershanelerin okula dönüşümüyle ilgili teşvikleri (arsa tahsisi, vergi muafiyeti vb.) içeren yeni mevzuat geliştirileceği ve bu doğrultuda 2014 yılı sonuna kadar özel dershanelerin %70’inin özel okula dönüş­türülmesinin sağlanacağı belirtilmiştir.

Özel dershaneler ile özel okullar mevzuat açısından da farklılık arz etmektedir. En önemli farklılık ise binalarda aranan özel şartlar­la ilgilidir. Özel okullarda aranan bahçe şartını ya da müstakil bina şartını sağlayacak nitelikte dershane neredeyse hiç yoktur. Yine mevzuatta özel okul binalarının 100 metre yakınında eğlence yeri olmaması gerekirken, özel dershanelerin eğlence yerleri ile aynı binada bulunmaması yeterli görülmektedir. Müstakil binada faaliyet göster­se bile özel dershanelerin birçoğunun yakınında mahzurlu sayılan yerler olduğu ve mevcut binalarında özel okul olarak faaliyet göstermelerinin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca, özel okullarda, merdiven ve koridor genişliği ile teneffüs salonu belirli bir standarda bağlanmışken özel dershanelerde “yeterli genişlikte” denilerek bu alanlarla ilgili mevzuat esnek bırakılmıştır. Özel dershane sahipleri bu esnekliğe bağlı olarak kiralanan veya satın alınan özel dershane binalarının çoğunda özel okullarda aranan şartların sonradan sağlanmasının mümkün olmadığını savunmaktadır. Kaldı ki bu şartları sağlayan dershaneler olsa bile, bu dershanelerin mevcut binalarında özel okula dönüştürülmesi durumunda, gösterişli binalarda eğitim yapan özel okullarla re­kabet etmesinin mümkün olmayacağı belirtilmektedir.

 

 

 

Özel dershanelerin, öğrencilerinin ve öğretmenlerinin sayısal dağılımı (1995-2009).

Öğretim Yılı

Dershane Sayısı

Öğrenci Sayısı

Öğretmen Sayısı

1995-1996

1.496

379.463

12.430

1996-1997

1.664

432.714

13.722

1997-1998

1.710

433.847

14.395

1998-1999

1.727

484.229

15.030

1999-2000

1.808

500.464

17.073

2000-2001

1.864

523.244

18.175

2001-2002

2.002

588.637

20.112

2002-2003

2.122

606.522

19.881

2003-2004

2.568

668.673

23.730

2004-2005

2.984

784.565

30.537

2005-2006

3.570

925.299

41.031

2006-2007

3.986

1.071.827

47.621

2007-2008

4.031

1.122.861

48.855

2008-2009

4.262

1.178.943

51.916

2009-2010

4.193

1.174.860

50.432

 Ülkemizde özel dershanelerin sayıları her geçen yıl artmaya devam etmiştir. Dershanelerin kapatılmasını öngören yasanın iptal edildiği 1984 yılında 174 olan özel dershane sayısı 2009-2010 öğretim yılında 4193’e yüksel­miştir.

Haber Ara