Başbakan Erdoğan: Sporun da futbolun da dili, barış dilidir
UEFA Genel Kurulu'nda Avrupa futbolunun patronlarına seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, futbolun da sporun da dilinin barış dili olduğunu söyledi. Futbol'un, ülkeler arasındaki savaşları sona erdiren bir unsur olduğunu belirten Başbakan Erdoğan,
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-22 09:41:08
İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen UEFA'nın 36. Olağan Kongresi'ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, FIFA Başkanı Sepp Blatter, UEFA Başkanı Michel Platini, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören ve çok sayıda davetli katıldı. Kongrenin açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 34 yılın ardın UEFA kongresine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.
İstanbul'un, baharın ilk günlerini yaşadığını aktaran Başbakan Erdoğan, barış ve hoşgörü atmosferiyle, Genel Kurul'un, spora olan sevdasıyla dostluk ve başarı ruhuyla yürütülmesine zemin olacağını ve Avrupa ve dünya sporu için güzel sonuçlar çıkaracağına inandığını söyledi.
Türkiye'nin, geç başlamasına rağmen bugün ulaştığı büyük futbol endüstrisi ile ülkenin her köşesine yayılan modern tesisleri, aşkla, sevdayla, tutkuyla bağlandığı futbolda tüm dünya üzerinde varlığını hissettirdiğini aktaran Başbakan Erdoğan, "2009 yılında UEFA Kupası finaline başarıyla ev sahipliği yaptık. Bizzat kendim de izledim. Bu yıl Temmuz ayında UEFA U19 Kadınlar Avrupa Şampiyonasına, 2013 yılında da FIFA U20 Dünya Şampiyonasına büyük bir heyecanla hazırlanıyor, hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Yine son dönemde, Erzurum'da Üniversiade kış oyunlarını, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasını, Trabzon'da 2011 Uluslararası Gençlik Olimpiyatlarını, Tenis Dünya Kadınlar Şampiyonasını, Yıldızlar Dünya Voleybol Şampiyonasını, iki hafta önce de Dünya Salon Atletizm Şampiyonasını başarıyla tamamladık. Tüm bu organizasyonlar için Türkiye genelinde, farklı şehirlerde çok büyük spor yatırımları gerçekleştirdik. Şu anda da, başta 2013 Akdeniz Oyunları ve U20 Dünya Şampiyonası için yatırımlarımız devam ediyor." dedi.
2012 yılında 18 yeni stadyumun yapımına başlayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu yıl içinde 108'i sentetik ve doğal çim saha olmak üzere 352 yeni tesisin tamamlanacağını kaydetti. Hükümet yatırımlarının yanı sıra yerel yönetimlerin de artık spora daha fazla önem verdiğini bildiren Başbakan Erdoğan, "Sporu da doğrudan etkileyecek alt yapı eksikliklerimizi tamamlıyor, özellikle hızlı tren, hava limanları, otoyollar konusunda Türkiye'nin tamamını kapsayan çok büyük bir seferberliği kararlılıkla sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye nüfusunun yüzde 50'sinin 30 yaş altında olduğunu ve bu özellikleriyle Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan: "Gençlerimizi yönlendirmek, eğitmek, ihtiyaç duydukları spor tesislerini onlara kazandırmak için samimi gayret içindeyiz. Başlattığımız büyük seferberlikle, Türkiye'yi sporda da zirveye taşımak, sporun barış, dayanışma, dostluk dilini Türkiye'den dünyaya ulaştırmak için büyük gayret sarf ediyoruz." şeklinde konuştu.
"Hiç şüphesiz sporun da futbolun da dili, barışın dilidir" diyen Başbakan Erdoğan, 1970 Dünya Kupası elemeleri için 1969 yılında Orta Amerika ülkeleri arasında yapılan müsabakalarda kavga çıktığını ve ardından iki ülke arasında çıkan savaşta ise 4 bin kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Türkiye'nin de futbol tarihi boyunca hatırlamak istemeyeceği çok acı olaylar, elim hadiseler yaşadığını aktaran Erdoğan, "Sizler de takdir edersiniz ki, yaşanan acı hadiselerin hiç biri futbolun ruhundan, futbolun manasından ortaya çıkmadı. Tam tersine futbol, tıpkı Pele'yi seyretmek için aralarında ateşkes ilan eden Afrika ülkelerinde olduğu gibi, kaynaşmanın, tanışmanın ve paylaşmanın aracı oldu." dedi.
Kendi futbol hayatında da örnekler veren Başbakan Erdoğan, 1967 yılında başladığı futbol hayatını 1982 yılına kadar, 15 sene aralıksız sürdürdüğünü belirtti. Futbol hayatının kendisine koordinasyon, kolektif çalışma, dayanışma noktasında yol gösterici ve belirleyici olduğunu anlatan Erdoğan, takım ruhunu, paslaşmayı, paylaşmayı, gözle iletişim sağlayabilmeyi, gönülden gönüle irtibat kurarak anlaşabilecek kadar uyumu futbol sahalarında pekiştirdiğini ifade etti.
1969 yılında Maracana Stadı'nda Pele'nin attığı penaltıyı tüm dünya olduğu gibi Türkiye'nin de nefeslerini tutarak izlediğini söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Stad, adeta nefesini tutmuştu, çok büyük bir sessizlik hakimdi, Pele şutunu attı ve tahmin edilebileceği gibi gol oldu. Pele'nin bu bininci golü, tüm dünyayı olduğu kadar ta burada biz Türkleri de etkiledi. 1970 Dünya Kupası'nda kolu bandajlı halde oynayan Beckenbauer, 1974'te takımını şampiyonluğa taşıyan Mulle, Didi, Kempes, Kruyf, Maradona büyük bir keyifle, beğeniyle ve hayranlıkla izlediğimiz futbolcular oldu. Müller'e, Münih Takımının Teknik Direktörü, 'senden futbolcu olmaz, kendine başka bir iş bul' demişti... Ama o, bir sene sonra dünyanın en meşhur futbolcuları arasına girdi."
UEFA Başkanı Platini'nin futbol hayatında yaşadığı bir anıyı da espirili bir dille aktaran Başbakan Erdoğan, "Metz kulübünün doktoru, Platini'ye 'futbolcu olamaz, sağlığı iyi durumda değil' diyerek rapor vermiş ve transferi engellemişti. Değerli dostum Platini'nin oynadığı Saint Etienne takımının Metz'i 9-2 yenmesi de 'futbolcu olamaz' raporu veren doktora en güzel yanıt oldu."
'BİR YANDAN YEŞİL SAHALARDA BİR YANDAN DA RAHMETLİ BABAMLA MAÇ HALİNDEYDİM'
Futbol yaşamı ile ilgili ilginç hatıraları paylaşan Başbakan Erdoğan, babası Ahmet Erdoğan'ın, okuması iş bulmasını istemesine rağmen kendisinin yırtık kramponlarla, lastik ayakkabılarla, gizli gizli katıldığı antrenmanlarla futbol kariyerini ilerletmek arzusunda olduğunu aktardı. Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Aynı yıllarda, ben de, bir yandan yeşil sahalarda, bir yandan da rahmetli babamla tam bir maç halindeydim. O kadar ki, sakatlandığım zamanlarda evde acımı bastırıyor, kramponlu ayakkabılarımı eve götürmüyor kömürlükte saklıyordum. Resimlerimizin basıldığı gazeteleri babam görmesin diye köşe bucak saklıyordum. Sonuçta rahmetli babam haklı çıktı ve ben futbolcu değil bir siyasetçi oldum. Ama 15 yıl boyunca futboldan edindiğim tecrübeyi, birikimi, disiplini, spor ahlak ve erdemini hayatımın her anında yaşamanın ve yaşatmanın gayreti içinde oldum." İfadesini kullandı.
'FİNANSMANIN, SPORUN RUHUNUN ÖNÜNE GEÇMESİNİ ENGELEMEK ZORUYDAYIZ'
Futbol endüstrisinin, futbol ticaretinin, reklamın, paranın ve finansmanın sporun ruhunun önüne geçmesini engellenmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Futbolu, bir sanat, bir gösteri sanatı olarak muhafaza etmek, futbolu barışın, dayanışmanın aracı olarak korumak ve gelecek nesillere aktarmak durumundayız. Kısacası fair play hakim olmalı. Futbolun da, sporun da, şiddetle, hileyle, şikeyle anılmasını önlemek, bu noktada en güçlü tedbirleri almak ve kararlılıkla uygulamak mecburiyetindeyiz." uyarısında bulundu. Çocukların ve kadınların stadlara daha fazla ilgi göstermesi, kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri için gerekli adımların kararlılıkla atıldığını ifade etti.
'IRKÇILIĞA KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ'
Futbol ve spor dünyasını çok yakından ilgilendiren bir konunun da ırkçılık olduğunun altını çizen Erdoğan, ırkçılığın bir insanlık suçu olduğunu söyledi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Irkçılık, insanlığa, vicdana aykırı olduğu kadar, sporun ve futbolun ruhuna tamamen aykırıdır. Yeşil sahalarda olmasa bile, tribünlerde, ırkçı, ayrımcı eğilimlere karşı son derece hassas ve dikkatli olmamız gerektiği açıktır. Son dönemde Avrupa'da tırmanma eğilimi gösteren ırkçılığın, spora ve futbola nüfuz etmemesi, bu noktada üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir durumdur."
SON VİDEO HABER
Haber Ara