Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Görmez: Geçmişte diyanet işleri başkanı 'derdest' edilmek istenmiştir

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türkiye'de geçmişte diyanet işleri başkanının nasıl derdest edilmek istendiğini ve Bakanlar Kurulu kararıyla görevden alındığını ilginç bir örnekle anlattı.

       &nbs

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-19 14:04:49

Görmez: Geçmişte diyanet işleri başkanı 'derdest' edilmek istenmiştir
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türkiye'de geçmişte diyanet işleri başkanının nasıl derdest edilmek istendiğini ve Bakanlar Kurulu kararıyla görevden alındığını ilginç bir örnekle anlattı.

        Görmez, Sapanca Güral Otel'de, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Yurtdışı Hizmetleri Konferansı-Küresel Gelişmeler Yeni Perspektifler' toplantısında yaptığı konuşmada, 1924 ile 1965 yılları arasında hiçbir diyanet işleri başkanının resmi bir ziyaret amacıyla hac dahil yurt dışına çıkmadığına dikkat çekti.
1965 yılında dönemin Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı'nın, Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba'dan davet aldığını, basının 'Bu sarıklı cübbeli Türkiye'yi mi temsil edecek' şeklinde olumsuz haberlere rağmen, Bakanlar Kurulu'nun 'kerhen' de olsa kendisine izin verdiğini ifade eden Görmez, sonrasında yaşanan olayı şöyle anlattı:

        "Tunus'ta, Diyanet İşleri Başkanı çok iyi karşılanacaktır. Bu sefer daha da farklı başlıklar atılacaktır. Tunus'tan Bingazi'ye geçmek için davet almıştır. Bingazi'den Türkiye'ye uçmak istemiştir. Ancak, artık bu bardağı taşıran son damla olacaktır ve 'gerekirse derdest edilerek Türkiye'ye gönderilmesi' şeklinde acıklı bir nota gidecektir Libya büyükelçiliğine. Sayın Başkan Türkiye'ye dönecektir ve kendisinden behemehal görevinden ayrılması istenecektir. O da görevinden ayrılmayacaktır ama iki ay sonra Bakanlar Kurulu kararıyla ilk defa görevine son verilen bir başkan olacaktır İbrahim Bedrettin Elmalı. Dolayısıyla bizim başkanlık olarak yurt dışı gerçekliğiyle buluşmamız bu sebeple çok geç olacaktır."

        Bugün, Diyanet'in 100 ülkede din hizmeti sunduğunu dile getiren Görmez, ancak İslam coğrafyasında büyük acılar yaşandığını vurguladı. Bugün tarihsel ve toplumsal bütünlüğünü ancak duygusal bağlamda korumaya çalışan, fiziksel bütünlüğü önemli ölçüde hasara uğramış bir Müslüman coğrafyasından söz edilmesinin yerinde olacağını anlatan Görmez, mevcut görüntüde Müslüman toplumların geçen yüzyılı farklı tecrübelerle idrak ettiğini, yaşadıkları kayıplarla, maruz kaldıkları acılarla büyük bir bedel ödediklerini kaydetti.

        Görmez, dünyanın yeniden tanzimi sürecinde Osmanlı sonrasını yansıtan haritalarda hala düzenlemelerin devam ettiğini, başta yakın komşular olmak üzere pek çok yerde Müslümanların önemli imtihanlardan geçmeye devam ettiğini anlattı. Görmez, şunları kaydetti: "Gelinen noktada, bağımsızlığını elde etmeyi başarmış pek çok ülkenin yanı sıra varlığını sömürge bakiyesi borçlarla sürdürmeye çalışan pek çok Müslüman ülkeden söz etmek gerekir. Geçtiğimiz yüzyıl Müslüman toplumun kök hafızasına yönelik müdahale ve operasyonların yüzyılı olmuştur. Bugün gelinen noktada, dünyanın hemen her yerinde varlık beyanında bulunan milyonlarca kendi yüklerini sırtından atmakta, müstevlilerin maddi ve manevi mirasıyla hesaplaşmakta, ruhi ve entelektüel açlığını giderme konusunda kalıcı ve tutarlı arayışlara girmektedir."

        "KENDİMİZE GÜVENİMİZ ARTTI"

        Türkiye'nin, Müslüman dünyanın hemen her yanında ağırlığını hissettiren bir güç merkezi olarak göz doldurduğunu kaydeden Görmez, "Bugün Müslüman toplumların özgüvenlerini yeniden kazanmaları, dünya ölçeğinde bastırılmış izzet ve onurlarını yeniden kazanmaları konusunda hemen her birimize düşen görev ve sorumluluklar söz konusudur. Bu çerçevede, Diyanet İşleri Başkanlığımızın ilgi ve sorumluluklarının da arttığını, çoğaldığını vurgulamak isterim. Esasen bu genişlemenin dayandığı gerekçeleri sadece duygusal nedenlerle açıklamak bir hayli eksik olacaktır. Her şeyden önce siyasal ve sosyolojik gelişmeler, bölgesel gelişmeler, sorumluluk ve vefa duygularının canlanması bizim kendi coğrafyamıza kulak kabartmakla, göz gezdirmekle sınırlı olmayan bir dikkat içinde olmamızı zorunlu kılmıştır." diye konuştu.

        Batıda gelişen ve topyekün İslamı karalamaya matuf İslamofobi kampanyalarını, bir yandan da kendi coğrafyamızda nevzuhur mezhep çatışmaları olduğunu anlatan Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İslamofobi, bir hastalık modunda ilerlemeye devam etmektedir. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, 11 Eylül sonrası dünya gerçekliğinde önemli bir felaket olarak öne çıkmıştır. Her bir Müslüman bu dengesini kaybetmiş, kültür politikaları karşısında ciddi bir sendeleme yaşamaktadır. Korkunun tetikleyip harekete geçirdiği siyaset hayatı çekilmez kılmaktadır."

        "KAFKASYA'DA 8 AY İÇİNDE 60 DİN ADAMI CİNAYETE KURBAN GİTTİ"

        Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, kuruluşunda yurt içinde hizmet etmekle görevlendirildiğini anlatan Görmez, bugün 100'ü aşkın ülkeye hizmet götürdüğünü belirtti. Balkan ve Kafkasların ihmal edilmemesi gerektiğini dile getiren Görmez, buralarda din özgürlüğü konusunda ciddi ve can yakıcı sorunların sürdüğüne dikkat çekti. Bu coğrafyalarda güvenlik sorunlarının da devam ettiğine dikkati çeken Görmez, son 6-8 ay içinde Kafkasya'da 60'ı aşkın din adamının faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini, ayrıca Türk cumhuriyetlerinde de büyük sıkıntılar olduğunu dile getirdi. Görmez, şu bilgileri verdi:

        "Geçtiğimiz aylar içinde, Tacikistan'da 18 yaşın altındaki çocukların camiye girişini yasaklayan bir kanunun çıkması, Kazakistan'da din özgürlüklerini, din eğitimini ve dini hayatı zorlaştıran 19 maddelik bir yasanın Meclis'ten çıkmış olması, Özbekistan'ın bu konularda tamamen içine kapanması, Türkmenistan'ın hakeza içe kapanması, Azerbaycan ve Kafkasya'da yaşanan sorunlar aslında burada da hala alınması gereken büyük mesafeler olduğunu göstermektedir."


Haber Ara