'Reçetenin yüzde 40'ını ödeyen vatandaş, yüzde 55'ini öder hale geldi'

MHP tarafından ''Siyaset ve Liderlik Okulu'' eğitim faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen ''Ülkemizde Uygulanan Sağlık Sistemindeki Sorunlar ve Çözüm Yolları'' paneli, genel merkez Gün Sazak Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Panelde konuşan MHP Genel Başkan Başdanışmanı Doç. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, sağlıkta 2002 yılından sonra ''Sağlıkta Dönüşüm Programı'' diye yeni bir yapılanma başlatıldığını söyleyerek, halkın daha iyi sağlık hizmeti alması amacıyla yapılan bu değişimlerin hükümetin halkın gözünde iyi gözükmesini sağladığını belirtti.

''Artık her hastaneye, her eczaneye gidebiliyorum'' söyleminin gerçekte toplumsal yapıda, sağlık çalışanlarının kültüründe ve en önemlisi nitelikli sağlık hizmetinde tahribat meydana getirdiğini savunan Yurdakul, ''Çünkü AKP'nin sağlık alanında yaptığı bu değişiklikler yaşanırken, şu anda halkın fark edemediği ancak sağlığını gerçekten kötü yönde etkileyen ve 3-4 yıl sonra daha iyi anlaşılabilecek gelişmeler olmaktadır'' dedi.

Kamu özel ayrımı olmaksızın bütün sağlık alanının piyasacı ve özelleştirmeci Dünya Bankası patentli bir model ile yönetildiğini söyleyen Yurdakul, programın hedefinin bütün sağlık hizmeti sunumunun ticarileştirmek olduğunu ileri sürdü.

Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de sağlık personeli açığını kapatmak amacıyla yabancı doktor ve hemşire getirilmesi düşüncesine karşı olduklarını söyleyerek, ''İran'dan, Azerbaycan'dan ucuz iş gücü getirilip, çalıştırılacak. Yabancı doktor ve hemşirenin, Türkiye'ye hiçbir faydası olmaz. En önemlisi lisan sorunu ne olacak- Bir hasta, 'doktor, böğrüm ağrıyor' dediği zaman, ne olacak- Bunun için gelenek, örf, adetlerin bilinmesi gerekir'' görüşünü savundu.

-İlaçların marketlerde satılması-

Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak ise, ilaç reklamının önünü açan değişikliğin RTÜK kanunuyla geçtiğini kaydederek, ''Bizim yasada da değişiklik yapılınca, ilacın marketlerde satılması gündeme gelecek. Böylece hekim ve eczacı devreden çıkacak. Ancak reklam gücünün, ilaca yansıtılması bütün sistemi bozacak'' diye konuştu.

Çolak, muayene katkı payı, özel hastane katılım payı, reçete katkı payı, raporun yüzde 1'i, yatan hastadan yüzde 1 gibi ödemelerle vatandaşa her geçen yeni fatura çıkarıldığını belirterek, eczacıların para tahsili yapan bir kuruma dönüştüğünü savundu.

-''Reçete katkı payı yüzde 55'e çıktı''-

Türk Tabipler Birliği Başkanı Eriş Bilaloğlu da sağlıkta dönüş programının önceliğinin sağlık değil para olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu programla uluslararası para sektörüne açıldığını savundu. Kamu ve özel sağlık hizmetlerinde rekabet içinde hizmet sunan bir yapının öngörüldüğünü hatırlatan Bilaloğlu, rekabet ortamında kaybedenin vatandaş olacağını belirtti.

Kamu hastaneleri birliği düzenlemesi ile uluslararası hastanelerin Türkiye'ye girmesine olanak sağlanacağını iddia eden Bilaloğlu, devletin elindeki büyük hastanelerin bu şekilde elden çıkarılacağını bildirdi.

Katılım payı konusunda ibrenin vatandaşa döndüğüne dikkati çeken Bilaloğlu, ''Daha önce reçetenin yüzde 40'ını ödeyen vatandaş, bugün yüzde 55'ini öder hale geldi. Bu oran daha da çıkacak'' dedi.

-''Yabancı doktor, sağlık sistemini kötüye götürecek''-

TÜSAV Başkanı İbrahim Doğan da yabancı hekimlerin ABD, Avrupa Birliği veya gelişmiş ülkelerden gelmeyeceğini dile getirerek, ''Yabancı doktorlar, İran, Azerbaycan gibi ülkelerden veya Arap ülkelerinden gelecek. Bu bizim sağlık sistemimizin kötüye gitmesinden başka bir işe yaramayacaktır'' ifadesini kullandı.

Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Nermin Gürhan ise, ülkeye getirilmesi planlanan yabancı hemşirelerin eğitim niteliği ve diploma denkliklerinin sorgulanmasının önemine dikkati çekti.

AA

'Reçetenin yüzde 40'ını ödeyen vatandaş, yüzde 55'ini öder hale geldi'

Türk Tabipler Birliği Başkanı Eriş Bilaloğlu, katılım payı konusunda ibrenin vatandaşa döndüğünü belirterek, ''Daha önce reçetenin yüzde 40'ını ödeyen vatandaş, bugün yüzde 55'ini öder hale geldi. Bu oran daha da çıkacak'' dedi.