Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Ara elemanı öldüren kesintisiz eğitim'

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''İnanın arkadaşlar, 50 yıl kaybettik. Dünya, Avrupa, bizden iş gücü talebinde bulunurken biz Başbakanın idamıyla meşguldük'' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-10 06:16:50

'Ara elemanı öldüren kesintisiz eğitim'

Çelik, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 76. Genel İdare Kurulu Toplantısı'nın gala gecesinde, iş adamlarıyla Türkiye'yi karamsarlıktan, ümitsizlikten çıkardıklarını, ülkeyi istikrara, başarıya koşturduklarını söyledi.

İstikrar ve başarıyı iş adamları sayesinde yakaladıklarını ifade eden Çelik, Türkiye'nin gıptayla bakılan ülke haline geldiğini vurguladı.
Bazı sorunların yaşandığını ancak çözmek için çaba harcadıklarını dile getiren Çelik, ''Sorunları torunlara bırakmayacak bir anlayışta çalışıyoruz ve devam ediyoruz'' diye konuştu.

Bakan Çelik, ithalat ve cari açığın sorun olarak devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:

''Eksiğimiz yok mu- Var. Muhalefetten bunu bekliyoruz, bilimsel olarak ortaya koymanız, yol gösterici olarak ortaya koymanız bizim de talebimiz. Bu, iktidara güç verir, iktidarı güçlü kılar. Zamanını daha iyi kullanmaya vesile olur. Ama maalesef bu konularda ciddi sorunlar yaşıyor Türkiye. Muhalefet anlamında ciddi sorunlar yaşandığını vurgulamak için bunları söylüyorum. İyi ki Meclis televizyonu erken kapanıyor. Mecliste üretim, verim var mı- Ne var- Kürsü işgali var. Şu anda komisyon çalışıyor kavga var, gürültü var. Neyin kavgası var- 'Kesintisiz eğitim devam etsin.' Dünyanın neresinde, hangi gelişmiş ülkesinde var. Ara elamanı öldüren kesintisiz eğitimdir, bunun başka izahı yok. Ara elaman konusunda sıkıntı yaşıyorsak, halen yüzde 35'lerde meslek liselerinden, yüzde 60'larda düz liselerden mezun varsa, gelişmiş ülkelerde bu oran tersine ise ve bunu sürdürmeye çalışıyorsak bu, kör muhalefettir, akıllı muhalefet değildir.''

Özellikle ithalat ve cari açıkla ilgili sorunların çözümüyle ilgili yeni önlemler, çıkış yolları aradıklarını dile getiren Çelik, ''Yeni teşvik paketi geliyor. Dünyada durağan bir ekonomi, Avrupa'da, komşularda sıkıntılar ve Türkiye yürüyor. Türkiye'de sıkıntı yok. Muhtemel sorunlara karşı önlemlerimizi önden alma zorunluluğumuz var. Yönetimin de görevi bu. 2001-2002'de yaşanan krizler eğer önlemler alınmış olsaydı, 2002 sonrasında yapılan reformlar öncesinde yapılsaydı, Türkiye, kendine has o krizi yaşamamış olacaktı'' dedi.

-Dünya Bankasının büyüme tahminleri-

Dünya Bankasının, yaptığı açıklamalarla, küresel ekonomideki büyüme tahminini ortaya koyduğuna değinen Bakan Çelik, şöyle devam etti.

''Küresel ekonominin yüzde 3.6 büyüyeceğini belirtiyor. Ardından revize ediyor, 'yüzde 2.5 büyüyecek' diyor. Avro Bölgesi için 2012'de 1.8 büyüyeceğini ifade etti ama şimdi, 'büyüme binde 3'te kalacak' diyor. Bu, neyi gösteriyor- Küresel anlamda ve Avro Bölgesinde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor. IMF açıklaması oldu, 'Türkiye için 2012 yılında binde 4 büyüme gerçekleşecek.' Hemen birinci ayın sonunda, ikinci ayın başında bunu revize etmek zorunda kaldılar, 'Biz yanlış hesaplamışız, Türkiye yüzde 2.3 büyüyecek.' Tüm bu rakamlar, bizi tarif etmekten uzak. Örnek mi istiyorsunuz. 2010'un başında Dünya Bankası, 'Türkiye 2010 yılında yüzde 3.3 büyüyecek' dedi. Türkiye yüzde 9 büyüdü, sizin sayenizde. 2011 için ne dediler- 'Türkiye yüzde 4 büyüyecek' dediler. Türkiye, üç çeyrek belli oldu, dördüncüsü belli değil ama belli ki yüzde 8'in üzerinde büyüyecek. Tüm bu rakamların bizim potansiyelimizi gücümüzü tanımlamaktan çok uzak olduğunu görme imkanımız oldu.''

-İşsizlik oranları-

Bakan Çelik, sadece büyüme değil işsizlik rakamlarında da olumlu gelişmeler yaşandığını ifade ederek, 2009 krizinin zirvesinde Türkiye'de işsizliğin yüzde 15'lere dayandığını ancak 2011 sonu itibarıyla yüzde 9.8'e gerilediğini, tek haneli işsizlik rakamlarına tekrar dönüldüğünü bildirdi.

Son bir yılda Türkiye'de toplam 1.5 milyon kişinin istihdama katıldığını dile getiren Çelik, bunu söylemenin kolay ama gerçekleşmesinin zor olduğunu söyledi.

Kriz öncesi ile bugün karşılaştırıldığında işsizlik oranları açısından İspanya ve Yunanistan'da 12, İrlanda'da 9, Portekiz ve Hırvatistan'da 5'er, ABD'de ise 3 puanlık artış yaşandığına dikkati çeken Çelik, ''Avrupa ortalamasında yüzde 3'lük artış var. Türkiye'de ise 1 puanlık düşüş yaşandı. 10,8'den 9.8'e geldik. Düşüş var'' dedi.

Çelik, 2008 yılının son çeyreğinde küresel krizin belirtilerinin başladığını, Türkiye'nin ekonomi kurmaylarının oturup çözüm aradığını belirterek, ''Teşvik ve istihdam üzerindeki yüklerin kaldırılması gibi önemli kararlar alındı. Bunların meyvelerini krizden hızlı çıkış olarak aldık. Niye yüzde 34 yüzde 47, yüzde 47 niye yüzde 50 oluyor- Bugün de niye 55 oluyor- Görüyoruz, çareyi üretiyoruz, sorunları çözüyoruz da işler sağlıklı yürüyor'' ifadesini kullandı.

Bir süre önce Paris'te yapılan G-20 Çalışma Bakanları Toplantısı'na katıldığını anımsatan Çelik, ''Avrupa'daki bazı çalışma bakanları toplantı yaptı. Israrla katılmamızı istediler. Gittik, oturduk. İngiltere Çalışma Bakanı, 'bu nasıl oluyor, bunu nasıl başarıyorsunuz-' diye sordu. Ben de 'Başbakanımızı getirin, siyasetteki, ekonomideki istikrarı kendisinden dinleyin' diyerek kendisinden bilgi alınmasının doğru olacağını anlattım'' diye konuştu.

-''Enteresan teklifler''-

Avrupa'da farklı şeyler olduğunu vurgulayan Çelik, Avrupa'nın sallandığını, siyasi anlamda ciddi istikrarsızlıkla karşı karşıya bulunulduğunu vurguladı. Bir ülkenin temsilcisinin ilettiği teklifi anlatan Çelik, şöyle konuştu:

''Elçisini göndermişler, konuştuk. 'Bu emeklilerle ilgili düşüncelerimiz var, yürürlüğe koymadık' dedi. 'Orada emekli olan vatandaşlara, Türkiye'ye geldiği zaman Türkiye şartlarındaki maaşı ödemeyi düşünüyoruz. Çocuk paralarını keselim. Avrupa ülkesinde kalmıyorlarsa kendi ülkelerine dönüyorlarsa çocuk paraları ödemeyelim' gibi enteresan tekliflerden bahsettiler. Ben de 'Hitler uyanıp kalkmadı inşallah Avrupa'da' dedim.''

-28 Şubat süreci-

Türkiye'de işlerin güzel gittiğine dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

''Bazı sıkıntılarımız var. 28 Şubat süreciyle ilgili tartışmalar sürüyor. Kendimize ettiğimizi bize başkaları etmedi. 50 yıldır bir ülke, milletin kendi değer yargılarıyla çatışır mı- Milletin değer yargılarıyla mücadele edildi. Bu süreçlerde kaybettiğimiz zaman, kimileri 'kayıp yıllar 20 yıl, 30 yıl' diyor. İnanın arkadaşlar, 50 yıl kaybettik. Dünya, Avrupa, bizden iş gücü talebinde bulunurken biz Başbakanın idamıyla meşguldük. 61 yılında buradan işçiyi gönderdik. 50. yılı yeni kutladık. Biz neyle, onlar neyle uğraştılar. İhtilaller ve sonunda 28 Şubat müdahalesi, 'postmodern darbesi' dedikleri darbenin oluşturduğu tablo. Türkiye'ye çok zaman kaybettirdi, çok büyük tahribatlar yaptı. Millet aya gitti, bu milleti yaya bıraktılar. Bugün çıkıp halen bu süreçlerin savunucusu nasıl olunuyor, bunlara nasıl kılıf giydirilmeye çalışılıyor anlamakta zorluk çekiyorum. Milletimiz, demokrasiden yana. 'Ben geldim, ben yöneteceğim, sen yönetmeyi bilmiyorsun. Ben yöneteceğim' diyorsun, öyle mi- Buyur yönet. Tankla, tüfekle, topla geliyorsunuz, yönet. Bir süre sonra yönetemiyor. Millete tavsiye ettiği hiçbir zaman seçilmedi. 60'ta tavsiye ettiler, 80'de tavsiye ettiler. 28 Şubat'ta geldiler, birilerini 'kukla hükümet' olarak koydular. Ekonomiyi batırdılar. Milletimiz, 65'te, 83'te olduğu gibi 2002 sonunda tekrar şahlandı, AK Parti'yi iktidara getirdi.''

Çelik, millete hak ettiğini verme, insan hakları ve milletle mücadele döneminin bitirilmesi konularında ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, ''Milletle kol kola yürümeye devam ediyoruz. Tanktan yana değil, bu ülkenin yöneticileri halktan yana olmalıdır. Türkiye'nin yürüyüşünü aksatan bu dönemlerin sonuncusu olan 28 Şubat süreci, o günün Başbakanı Necmettin Erbakan şahsında gerçekleştirildi. Erbakan hocamızı rahmetle anıyorum. Allah rahmet eylesin. Ülkemize bu acılı günleri bir daha göstermesin temennisinde bulunuyorum. Yapacak çok işimiz var'' dedi.


AA

Haber Ara