Dolar

34,8945

Euro

36,7495

Altın

3.005,84

Bist

10.058,63

Zabıta cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması görüldü

Kâğıthane'de, zabıta Ömer Yıldız'ın, 29 Ağustos 2011 günü işportacılarla girdiği arbede sonrası bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması görüldü.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanık Mehmet Şi

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-05 16:16:55

Zabıta cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması görüldü
Kâğıthane'de, zabıta Ömer Yıldız'ın, 29 Ağustos 2011 günü işportacılarla girdiği arbede sonrası bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması görüldü.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanık Mehmet Şirin Karaytu ile tutuksuz sanıklar Mehmet İzzettin Kılıçlı, Muhittin Müslü, Fahrettin Yakışan ve 18 müşteki katıldı. Tutuklu sanık Mehmet Şirin Karaytu hakkındaki suçlamaları reddetti. Olay günü kahvede otururken dışarıda kalabalık gördüğünü belirten Karaytu, 'Sokağın başında 20 kadar kişi birini dövüyordu. Dövüleni göremedim ama kardeşim olabilirdi. Ayırmak için aralarına girdim. Bana da vurdular, kimin vurduğunu göremedim. Birisi sopa ile kaşıma vurdu. Yüzüm kanlar içinde kaldı. Beni bıraktılar ve Muhittin Müslü'ye vurmaya başladılar. Vuranları teşhis edemedim. Çok kalabalıktı.' dedi. Sivil olan bu kişilerin bir minibüse binerek ayrıldıklarını ancak vatandaşların önünü keserek aracın camını kırdığını anlatan Karaytu, savunmasına şjyle devam etti: " Arkadaşlarla Kâğıthane Devlet Hastanesi'ne gittik. 'Geçmiş olsun' için gelen arkadaşlar olayın devam ettiğini söyledi. Kardeşim de var mı diye tekrar olay yerine gittim. Özel Levent Hastanesi önünde zabıtaların olduğunu sonradan öğrendim. Burada tekrar bana sopalarla saldırdılar. Bana vuranların bir iki tanesinin elinde bıçak vardı. Sopayı kolumda kırdılar, yerden sopayı almak isterken kafama vurdular. Bu arada 2–3 kez silahla ateş edildi. Ben de bize ateş ediyorlar zannederek kaçtım. Pazara, amcamın oğlunun tezgâhına gittim. 'Karakola gidelim', dediler. Çok bitkindim,amcamın evine gittim. Daha sonra karakoldan arandığımı öğrendim. Kanlı pantolonumu evde değiştirdim. Karakola gitmek üzereyken kapıda polislerle karşılaştım. Beni Ayazağa Mezarlığı'na götürdüler. Polisler burada beni darp etti. Daha sonra karakola götürdü. Ben olay anında bıçak kullanmadım. Elimde bıçak yoktu. Şikâyetçilerin beyanlarını kabul etmiyorum. Ben olayın mağduruyum.'

Tutuksuz sanık Mehmet İzzettin Kılıçlı da hakkındaki suçlamayı kabul etmeyerek kimseye vurmadığını söyledi. Tutuksuz sanık Muhittin Müslü ise zabıtanın müdahale ettiği bir kadına acıdığı için olayın içinde kaldığını ileri sürdü. 'Aracımla pazara yanaştığım zaman, kalabalık arasındaki yaşlı bir bayanla tartışıldığını gördüm. Bir zabıta yaşlı kadının poşetini çekiyordu." diyen Müslü, savunmasını şöye yaptı: "'Bu poşette ne var, neden ısrar ediyorsun?' dedim. Zabıta, 'Ben görevimi yapıyorum.' dedi. '55–60 yaşlarında bir kadın aç kalmış, geçinmesin mi, ekmek yemesin mi? İhtiyacı var düşünmüyor musun?' diye cevap verdim. Kadın da ağlıyordu. O sırada 20 kişilik sivil bir grup geldi onların arasında kaldım. Gözümü açtığımda durumum çok ağırdı. Gözüme ve kaburgalarıma darbe almıştım. Bu olay bana neden yapıldı halen anlamış değilim.'

Tutuksuz sanık Fahrettin Yakışan da savunmasında, arife günü eşiyle pazara gittiğini, pazarda arbede yaşandığını ve Muhittin Müslü'nün 20 kişilik bir grup arasında kaldığını gördüğünü anlatarak, "Ayırmak amacıyla aralarına girdim. Bu sırada elime bir darbe aldım. Kâğıthane Devlet Hastanesi'ne gittim. Buraya bir grup geldi. Ne olduysa o sırada oldu. Suçlamayı kabul etmem. Özel hastaneye gittim. Yaralama darp için değil sadece ayırmak için gittim. 3–4 el silah sesi duydum herkes panikle dağıldı. Yerde yatan birini gördüm. O zaman yaralanma olayını öğrendim. Ölüm olayını da karakolda öğrendim. Suçlamaları kabul etmiyorum.' şeklinde konuştu.

Olayın müştekilerinden Emine Çakır, olay gününü şöyle anlattı: "Zabıta komiseri olarak, cadde girişinde eşarp satan kadını defalarca uyardım. Uyarmama rağmen bir saat sonra yine aynı yerde satış yapıyordu. Başında durdum. Eşyalarını toplamasını istedim. Ancak gitmedi. Bela okuyarak hakaret ediyordu. Rüşvetle itham ettiği için kızıp 'Poşetini alıyorum' dedim. Su şişesi ile bana vurmaya başladı. Anonsla polis ekibi istedim. Muhittin Müslü olaya müdahale etti. Bayanı kurtarmaya çalışıyordu. Görevli olduğumu söyleyerek kendisini uyardım. Müslü, bayanın poşetini kurtardı. Baskı yapıp elimden yaraladı. Vatandaşlar da toplandı. Müslü sürekli küfür ediyordu. Bizim zabıta ekiplerimiz de minibüsle geldiler. Bir kargaşa oldu.Bu nedenle amir, 'Arabalara geçin' dedi.Trafik ışıklarında aracın önü kesildi, camı kırıldı. Rahim Uslu'nun bıçaklandığını, araca binince fark ettik. Özel Levent Hastanesi'ne gittik. Yaralı arkadaşlarımız vardı. Dışarıdan hastaneyi bastılar diye bir ses geldi. Silah sesi duydum, sonra kanlar içinde Ömer Yılmaz'ı hastaneye getirdiler. Onu kim bıçakladı ben görmedim. Mehmet Şirin Karaytu ve Muhittin Müslü'den şikâyetçiyim.'

Tutuklu sanık Karaytu'nun avukatı ise olay günü bir arbede yaşandığını ve yoğunluğun müvekkilinin üzerinde bulunduğuna dikkat çekti. Adli emanette 12 ayrı bıçak bulunduğunu ifade eden avukat, "Bu durumda birden fazla kişide bıçak bulunduğu ortadadır. Kamera kayıtlarına göre, müvekkilimin Ömer Yılmaz'ı bıçakladığına dair kesin bir delil yoktur. Bıçaklanan kişiler dahi kendilerini kimin bıçakladığının farkında değildir.' diyerek, müvekkilinin tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini istedi.

Mahkeme heyeti, sanık ve müştekilerin savunmalarının tamamlanmasının ardından ara karar verdi. Heyet kararda, tutuklu sanık Mehmet Şirin Karaytu'nun ceza miktarı ve tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliye talebinin reddine karar vererek duruşmayı 25 Nisan 2012 tarihine erteledi.
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara