Babacan : İran onuru olan bir ülke
Başbakan Yardımcısı Babacan, G-20 Maliye Bakanları Toplantısı için bulunduğu Meksika'nın başkenti Mexico City'de, Uluslararası Finans Ensitütüsü (IIF) tarafından düzenlenen toplantıların ardından verilen akşam yemeğine konuşmacı olarak katıldı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ekonomik krizle birlikte siyasi karar alma mekanizmasının birçok ülkede sorunlu olduğunun ortaya çıktığını belirterek, ''Birçok ülkede mali önlemler ve yapısal reformlara acilen ihtiyaç duyuluyor. Bu da sadece o ülkelerde vatandaşların güçlü bir sahiplenme duygusuyla mümkün'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-25 08:54:41
Babacan, burada yaptığı konuşmada, öncelikle katılımcılara Türkiye'nin makroekonomik göstergeleri ve hükümetin son yıllarda gerçekleştirdiği sosyal ve ekonomik reformlar hakkında bilgi verdi.
AK Parti Hükümeti'nin son üç seçimlerden oylarını artırarak çıktığını hatırlatan Babacan, siyasi istikrarın ve demokratikleşme çabalarının sağlamlaştığını söyledi. Türkiye'de çok açık bir toplumun oluştuğunu dile getiren Babacan, ülkedeki ekonomik dönüşümün de çok ilgi çekici olduğunu, Türkiye'nin çok güçlü bir mali ayarlama sürecinden geçtiğini belirtti.
Babacan, 2008-2009 ekonomik krizinde kamu maliyesi ve bankacılık alanında temelleri güçlendirdiklerini, 2009 yılında herkes ekonomik canlandırma paketleri açıklarken Türkiye'nin 3 yıllık mali konsolidasyon programı açıkladığını, bu yaparken eleştirildiklerini ancak yaptıklarının doğruluğunun ortaya çıktığını dile getirdi. 2010'da yüzde 9 büyüme sağlandığını söyleyen Babacan, 2011 için de yüzde 8,5'lik bir büyümenin elde edileceğini kaydeden Babacan, bu süre içinde büyümeyle birlikte istihdamın da arttığını, geçen 2,5 yılda 3,7 milyon kişinin iş bulduğunu söyledi.
Babacan, 2014'e kadar olan süreyi kapsayan orta vadeli programda koyulan hedeflerle, geçen yıl yüzde 1,4 olan bütçe açığının 2014 yılında yüzde 1'e indirileceğini belirterek, geçen yıl yüzde 39,8 olan kamu borcunun milli gelire oranının da yüzde 32'ye indirilmesinin hedeflendiğini bildirdi.
''Bu büyüme özel sektörün faaliyetleriyle sağlandı, kamu harcamalarının bu büyümede hiç katkısı olmadı'' diye konuşan Babacan, yüksek enerji fiyatlarının ve yüksek enerji tüketiminin cari açıkta artışa neden olduğunu ancak son bir yılda tedbir üstüne tedbir alarak bunu durdurmaya çalıştıklarını anlattı.
Bu yıl yüzde 4 civarında bir büyüme öngördüklerini dile getiren Babacan, yine yüzde 8-9'luk büyüme yerine bu yıl ihtiyatlı davranmayı seçtiklerini ve büyümeyi sürdürülebilir kılmayı istediklerini söyledi.
Babacan, Türkiye'de gelir dağılımının da hızla düzeldiğini, zenginle fakir arasındaki uçurumun azaldığını ve ülkede orta sınıfın büyüdüğünü aktardı.
-''Sahiplenme duygusuyla mümkün''-
Küresel ekonomideki gelişmelere de değinen Babacan, ekonomik krizle birlikte siyasi karar alma mekanizmasının birçok ülkede sorunlu olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Babacan, ''Birçok ülkede mali önlemlen ve yapısal reformlara acilen ihtiyaç duyuluyor. Bu da sadece o ülkelerde vatandaşların güçlü bir sahiplenme duygusuyla mümkün'' dedi.
Babacan, 'Üzerinde anlaşılan politikalarla ilgili kuşkular var. Önemli olan uygulama. Bazen masa başında karar almak kolay ama burada önemli olan sahiplenme'' diye konuştu.
Teknokrat hükümetlerin bu politikaları uygulayabilmesi hakkında şüpheler olduğunu da dile getiren Babacan, seçilmiş hükümetlerin uygulamalarını halka giderek anlatma şansları olduğunu söyledi.
Babacan, son gelişmelerle birlikte Avrupa'da daha iyi bir atmosfer oluştuğunu da belirterek, hiçbir ülkenin borcunu ödeyememe durumuna düşmesine izin verilmemesi gerektiğini, çünkü bu kapı bir kez açılırsa bundan kaç ülkenin etkileneceğini bilmenin zor olduğunu söyledi.
Babacan, ''G-20 toplantılarında da birçok kez belirttim. Yükümlülüklerini yerine getirememe durumuna gelmiş bir ülkenin dünyaya maliyeti, o ülkeyi kurtarmanın maliyetinden muhtemelen çok daha fazla olacaktır. Örneğin, Avro bölgesini 1-2 yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda, birkaç ülke dışında risk primleri müthiş arttı. Şimdi herkes daha fazla faiz ödüyor'' diye konuştu.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmelere de değinen Babacan, olayların artık geri dönüşü olmadığını ve aslında çok geç kalmış gelişmeler olduğunu söyledi. Birçok ülkenin liderini değişimin önünü açmazlarsa olacaklar hakkında uyardıklarını belirten Babacan, artık her ülkenin daha açık toplumlar haline gelmesi gerektiğini çünkü günümüzde elinde bir akıllı telefonu olan herkesin küçük bir yayın aracı gibi dolaşabildiğini anlattı. Böylesi açık sosyal yapıların kapalı rejimler tarafından yönetilmesinin artık mümkün olmadığını dile getiren Babacan, ''İşte bu yüzden biz bunun artık geri dönüşü olmayan bir süreç olduğunu söylüyoruz'' dedi.
-İlham kaynağı Türkiye-
Babacan, bölgedeki bu geçiş sürecinde Türkiye'nin ilham kaynağı olarak görüldüğünü söyledi. Babacan, ''Yaptığımız reformlar sayesinde, İslam, demokrasi ve laikliğin bir arada olabileceğini gösterdik. Birçok ülkede gençler, işleyen bir örnek gördüklerinde bundan cesaret alıyorlar. İlham kaynağı olmanın dışında, biz bu dönüşüm sürecine ekonomik ve siyasi reformlardaki tecrübelerimizle yardım ediyoruz. Ama vaaz vermiyoruz, ders vermiyoruz, sadece tecrübelerimizi paylaşıyoruz'' dedi.
Konuşmasının ardından soruları da cevaplayan Babacan, Irak ile ilgili bir soru üzerine, Türkiye'nin Irak'ta her kesimle yakın diyalog içinde olduğunu söyledi. Ancak Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin şu anda mezhepsel bir çizgi izlediğini ifade eden Babacan, bunun Türkiye için kaygı verici olduğunu bildirdi.
Babacan, son seçimlerde en çok oyu alan Irakiye hareketinin dışlandığını, yöneticilerinin evinin önünde tankların beklediğini belirterek, Maliki'nin yaptığı atamaların mezhep dikkate alınarak yapıldığını ve bunun da Türkiye için kaygı verici olduğunu söyledi.
Babacan, ''Irak ile daha iyi bir geleceğe sahip olması konusunda çok ilgiliyiz. Ancak Irak konusunda kendimizi giderek daha çok yalnız hissediyoruz. Çünkü ABD buradan çekildi ve daha önce resimde olan ülkelerin çoğu kendi iç sorunlarıyla uğraşıyor'' dedi.
Babacan, Türkiye'nin AB hedefine bağlı olup olmadığı ile ilgili bir soru üzerine de, AB'deki sorunların kendi prensiplerine bağlı kalmamasından kaynaklandığını söyledi. ''Eğer Avro bölgesi üyeleri, Maastricht kriterlerine bağlı kalsaydı, muhtemelen şu anda bir kriz yaşamıyor olacaktık'' diye konuşan Babacan, AB'nin ilkelerinin, normlarının, ideallerinin doğru olduğunu ancak sorunun bunların uygulanmaması olduğunu ifade etti.
Babacan, ''Avro bölgesinde büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Ortak bir para biriminiz var ama 17 farklı para politikanız var'' dedi. Babacan, uygulama mekanizması konusunda hala kuşkuları olduğunu da belirtti ve ''Eğer bir kural varsa ve buna uymamanın cezası büyük değilse, insanların bu kurala uyma ihtimali zayıflar'' dedi.
Yine de AB'nin bir değerler, ortak ilkeler birliği olduğuna inandıklarını kaydeden Babacan, müzakereler hızlı gitmese de ilişkilerden memnun olduklarını ve Türkiye'nin kendi reform gündemine devam ettiğini söyledi.
Babacan, İran ile ilgili bir soru üzerine de İran'ın P5+1 ülkeleriyle nükleer müzakerelerinin yakında İstanbul'da yeniden başlamasının beklendiğini hatırlattı ve sorunun çözümünün diplomasi yoluyla olması gerektiğini söyledi.
Batılı ülkelerin İran konusunda unuttukları bir şey olduğunu söyleyen Babacan, ''İran onuru olan bir ülke. Eğer oturup konuşmak istiyorsanız saygı göstermelisiniz'' dedi. Türkiye'nin BM tarafından kabul edilen yaptırımları uyguladığını ancak bunların işe yaramadığını kaydeden Babacan, barışçıl amaçlar için kullanılacaksa ve şeffaf olacaksa İran'ın nükleer programını yürütmeye hakkı olduğunu ancak Türkiye'nin bölgesinde nükleer silahlara kesinlikle karşı çıktığını belirtti.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara