‘Keşke Hague ve Clinton Yusuf İslam dinleseler’
Robert Fisk yazdı..
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-24 07:47:38
Cat Stevens (ya da Yusuf Stevens ya da Yusuf İslam ya da her neyse) “Buradaki ayaklanmalar...” diyerek başladı. Ve Lübnan seyircisi çılgın dünya* kadar çıldırdı. Koro halinde ismini söylediler. Ayağa kalktılar, bağırdılar ve alkışladılar. O tek bir “ayaklanma” sözcüğünün sihirli fakat sağaltıcı bir etkisi vardı, bir uyuşturucu gibi belki; herkese dokunmuştu. Yusuf Stevens veya Yusuf İslam -buna alışmak zorunda kalacaksınız- binden fazla Lübnanlı’nın önünde, Beyrut sahnesindeydi. Suriye sınırına ancak bir saatlik mesafedeydi, Şam’a ise bir buçuk saat. Mesajın dile getirilmesine ihtiyaç yoktu.
Fakat İslam’ı kabul ettikten -ve korkarım, bu benim fikrim ama, hayranlarını sevdikleri müziğinden mahrum bırakarak, hayatının yirmi yıldan fazlasını çarçur ettikten- çok sonra yazdığı “My People” (Halkım) şarkısını söylemeye karar vermesi, Ortadoğu’daki bu heyecan ve dehşet ortamına kusursuz biçimde uydu. “Ne zaman bırakacaksınız? / Halkımı? Nefes alacak yer vereceksiniz/ Halkıma? Ezmeyin artık Halkımı?”
***
Lübnanlılar çok zeki bir halk. Stevens’ın İslam’a döndüğünü ve sözde Hamas’a kaynak sağladığı için İsrail’den sınır dışı edildiğini gayet iyi biliyorlar. O zaman bunu, “Asla bilerek Hamas’a para vermedim” diye yanıtlamıştı. Fakat İsrail’den sınır dışı edilmek, pek çok Lübnanlı için müzik ödülü kazanmakla eş değer. Yusuf Stevens/İslam (tekrar, bununla yaşamak zorundasınız) 2004’te ABD’den kovuldu çünkü korkunç bir isme sahip olan Anayurt Güvenliği -Almanca’da “Heimat” veya “Anayurt”, daha çok bir Nazi dönemi kavramı gibi- “Stevens’ın potansiyel terörist eylemlerle ilişkisi olduğu yönünde endişe duyduklarını” iddia etti. Yusuf bunların tümünü bizzat yalanladı.
Kitle İmha Silahları, Irak’ın El Kaide bağlantıları istisna olmak üzere, Bush yönetiminden gelen en büyük zırvalardan biri olan bu iddia, zavallı yaşlı Cat/Yusuf’un Lübnan’da bir Nobel ödülü kazanması için yeterli. Bu yüzden “My People”ın sözlerine gözyaşı dökmeleri şaşırtıcı değil. “Halkım/ Tek ihtiyaçları haysiyet/ Özgür olmak için bir şans... Onları hapisten çıkartın... Halkım/ Ne zaman umursadığınızı göstereceksiniz?/ Meydandaki insanlara katılın/ Halkım...” Bu akıldan çıkmayan bir mesaj fakat yine de sıradışı bir öngörü taşıyor. Onları hapisten çıkarın. Mısır, Bahreyn veya Suriye’de hapishaneler kimin aklına gelmezdi ki? Tahrir denen yeri hatırlamadan “meydandaki” insanları düşünemeyen var mıdır?
Stevens Müslümanlar’ı namaza çağıran “Ezan”dan çok etkilenmişti ve ona bunun “Tanrı için müzik” olduğu söylenmişti. Para, şöhret, kişisel iktidar için müziği duymuştu. Sonra kendine şöyle demişti: “Düşündüm de, Tanrı için müzik? Bunu daha önce hiç duymamıştım.” Fakat kişisel olarak bu Stevens hikayesini hep merak etmişimdir. Bach’ı, Mozart’ı, Haydn’ı, Handel’i, tüm ayin ve oratoryoları düşünüyorum ve kendime bu klasik halk şarkıları Tanrı için müzik değil miydi diye soruyorum. “Confutatis maledictis” (“lanetlenmişi susturun”) “Ezan”dan daha rahatsız edici olabilir, ama ibadetle ilgisi olduğu kesin.
Stevens’ın yeni şarkıları orijinalliklerini yitirmiş gibiydiler; Müslüman bir kadın bana dinî şarkıları çocuksu bulduğunu söyledi. Fakat tüm hayranları eski şarkıları “I love My Dog”, “Father and Son”u biliyorlardı ve bu şarkılar hala tazeydiler. “My People” ise bir yeniden doğuştu. Beyrut’taki konsere bayıldı; bis en az konserin ikinci yarısı kadar uzundu fakat büyük adam “ayaklanmalar” ile ilgili konuşmaya zorlanmalıydı.
Sahne arkasındaki küçük kabininde yazan ismiyle Yusuf İslam çok yorulmuştu, ona yakışmayan mavi çerçeveli gözlükleri, her zamanki seyrek sakalları ve hafif yorgun İngiliz sesiyle, aynı şarkıları çok fazla söylemiş biri gibiydi. Yoksa söylememiş miydi?
Fakat acemi bir muhabirin tüm heyecanıyla onu lafa tuttum. Arap Uyanışı, Yusuf? Dünyaya Arap Baharı ile ilgili söylemek istediğin bir şey var mı? “Bana ilham verdi” dedi. “Fakat aynı zamanda korkuyorum çünkü tanımlanmış bir liderlik yok. Diktatörlük kolay fakat demokrasi mutabakata dayanır ve bu güç birşey. Fakat güneşin doğuşuna benziyor .” Harika. Keşke Clintonlar ve Hagueler ve Juppéler, Cat-Yusuf Stevens-İslam’ı dinleseler...
* En ünlü şarkısı “Wild World”
SON VİDEO HABER
Haber Ara