Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ekmeleddin İhsanoğlu: Suriye'ye askeri müdahale olursa ateş her yere sıçrar

Birleşmiş Milletlerden sonra en büyük ikinci uluslararası teşkilat olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri (İİT) Ekmeleddin İhsanoğlu, şiddetin giderek arttığı Suriye'de hadiselerin gidişatını tahmin etmek zor olsa da çözüm için üç ana alterna

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-02-17 13:21:53

Ekmeleddin İhsanoğlu: Suriye'ye askeri müdahale olursa ateş her yere sıçrar
Birleşmiş Milletlerden sonra en büyük ikinci uluslararası teşkilat olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri (İİT) Ekmeleddin İhsanoğlu, şiddetin giderek arttığı Suriye'de hadiselerin gidişatını tahmin etmek zor olsa da çözüm için üç ana alternatif olduğunu düşünüyor. 57 İslam ülkesinin üye olduğu teşkilatın genel sekreteri, bu üç ana alternatifi ise "ekonomik ambargo, muhalefetle işbirliğinin arttırılması ve rejimin kendi içinde muhasebe ve muhakemeye gitmesi" olarak görüyor. Müslüman dünyasının Orta Doğu'da daha etkili ve daha organize olması için çalıştıklarını; ancak 57 üyeli teşkilatı ince çizgilerde buluşturmanın her zaman mümkün olmadığını belirten İhsanoğlu, "Ama asgari noktada önemli bir yerde olduğunu düşünüyoruz." diye ekliyor.
    Tarihi bir ziyaret gerçekleştirdiği Avustralya'da Türk basın mensuplarının sorularını cevaplayan İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye konusunda Kasım ayında İİT icra komitesini bakanlar seviyesinde topladıklarını hatırlatıyor. Çok sayıda bakanın katıldığı toplantından güçlü bir mesaj çıktığını vurgulayan İhsanoğlu, "Hem rejime karşı sert tepki, hem de Arap Birliği'nin almış olduğu kararı destekledik. Ve ayrıca insani yardım göndermek için ortak karar aldık. Bunu büyük ölçüde de başardık sanıyorum." şeklinde kaydediyor.
    Türkiye ile paralel bir dış politika izleyen Avustralya'ya ziyaretindeki görüşmelerinde Suriye konusunun da gündeme geldiğini aktaran İhsanoğlu, "Avustralya, Orta Doğu'da Türkiye ile paralel politika izliyor. Geçen sene Libya da ortak adım atmıştık. Dışişleri Bakanı Kevin Rudd ile BM kararından önce istişarelerde bulunduk. Suriye için de aynı istişareleri devam ettiriyoruz. Bu ortak kararlar, uluslararası tavırların belirlenmesinde etkili oluyor. Müşterek kararlar almak daha kolay oluyor. Bu nedenle Suriye konusunda da ortak iş birliği tavrımız devam edecek." diye konuşuyor.

    TEMENNİMİZ ASKERİ MÜDAHALE OLMAMASI, YOKSA ATEŞ HER TARAFA SIÇRAR
    Libya konusunda İİT'nin ilk adımı attığını ve ilk kınama ile uluslararası açıklamanın İİT tarafından yapıldığının altını çizen İhsanoğlu, şöyle devam ediyor: "Suriye konusunda da aynı şekilde biz bu adımı attık. Ben Suriye Devlet Başkanı'na bir özel temsilciyle mesaj yolladım. Kanın dökülmesiyle ilgili endişelerimizi ifade ettim. Askeri harekâtın durdurulması çağrısında bulundum. Muhalefetle oturup konuşmasını ve Anayasal konularda adım atmasıyla ilgili görüşlerimizi beyan ettik. Maalesef Suriye yönetimi bu konuda adım atmadı. Muhalefet daha fazla silahlanmaya başladı. Neredeyse ülke iç savaşa dönüştü."
    Böyle bir tablo karşısında uluslararası siyasetin de "acziyet içinde" olduğunu ifade eden Ekmeleddin İhsanoğlu, "BM Güvenlik Konseyi'nin müdahale yetkisi olmasına rağmen, Çin ve Rusya'nın veto kararı, uluslararası karar mekanizmasının elini kolu bağlamıştır. Ve adım atmayı kilitlemiştir. Bunu aşmak için hep beraber çalışıyoruz. Bizim temennimiz askeri müdahalenin olmaması. Çünkü askeri müdahale olduğu takdirde bu ateş, her tarafa sıçrayabilir. Ve Suriye içindeki iç savaş daha ileri boyuta geçebilir." uyarısında bulunuyor.

    İSLAM DÜŞMANLIĞI SİYASİ MALZEME VE SEÇİM YATIRIMI OLARAK KULLANILIYOR
    Avrupa'da yükselişte olan İslamofobi ile ilgili görüşlerini de paylaşan Ekmeleddin İhsanoğlu, son yıllarda İslam düşmanlığının siyasi malzeme ve seçim yatırımı olarak kullanıldığına dikkat çekiyor. "Ne yazık ki bundan sonra orta ve sağ partiler, aşırı uçtaki oyları kaçırmamak için anti-İslami bir söyleme girecekler." uyarısında bulunan Ekmeleddin İhsanoğlu, bunun çok hassas bir mesele olduğunu vurgulayarak bu safhada İslam dünyasının çok daha farklı bir üslupla takip ve mücadele etmesi gerektiğine işaret ediyor.
    Birleşmiş Milletler'de çıkan kararlar olduğunu; ancak yeterli olmadığını dile getiren İİT Genel Sekreteri, "İkili görüşmelerle bunu pekiştirmek gerekiyor. Onun için Avustralya gibi; bir batılı ülkelinin bu konuda bizim tezlerimize destek vermesi çok önemli bir hadisedir. Bu düşmanlığı önlemek ancak demokratik yollarla olur. Kendi fikir ve düşüncelerimizi sürekli anlatmalıyız. Ve bu tür kötü niyetlere karşı dikkatli olmak lazım." diye kaydediyor.
    Ekmeleddin İhsanoğlu, özellikle Avrupa İslam düşmanlığı ve ırkçılığın daha çok yükselmesini ise şu şekilde değerlendiriyor: "Fikir ve ifade hürriyeti suistimal edilerek İslam dinine Peygamberimize saldırılar farklı bir boyuta geçti. Önce karikatürle başladı daha sonra filim ve fotoğraflarla devam etti. İslam düşmanlığı bazı ülkelerde anayasal değişimlerle farklı bir boyuta getirildi. Hatta bu saldırılar bazı Avrupa ülkelerinde Anayasal hükümlerle korunur hale geldi. İnsanların, demokratik hakkı olan inanç hürriyeti, bir noktada sınırlandı. Bu da ikinci safaydı. Simdi üçüncü safhaya geliyor; İslam düşmanlığını siyasi malzeme haline getirmek. Avrupalı bazı siyasetçiler Müslümanlara saldırarak siyasi oy toplama gibi çirkin bir menfaat sağlamaya başladı. Siyasi gündemin bir parçası ve malzemesi haline geldi. Kim İslamiyet'e daha çok çatarsa, Müslümanları daha çok hakir görürse, o daha çok oy topluyor. Ve bu oyları parlamentoda sandalyeye dönüştürmeye çalışıyor. Bunlar, Belçika'da ve Hollanda'da oldu. Şimdi ise; Fransa'da İslam düşmanlığı siyasi bir sermaye haline geliyor maalesef. Bu gidişat çok kötü. O zaman din düşmanlığı ve din üzerinden ayrımcılık yapmak adeta demokratik bir sürecin neticesi olacak. Dolayısıyla, bu sürecin sonucunda kurulan hükümetler ve koalisyonlar 'efendim vatandaşımız bu konuda bize yetki verdi biz de bunu yaptık.' diyecekler. Nasıl ki Ermeni kararı meclisten siyasi bir iradeyle tarihi bir hadise hakkında hüküm veriliyor. Burada da başka milletlerin, dinleri ve inançları ayaklar altına alınıyor. Bu da çok tehlikeli biri gidiştir."

Haber Ara