Rektörden dayak yediğini iddia eden mühendis, konuyu mahkemeye taşıdı
Niğde Üniversitesi'nde geçen yıl yazılım uzmanı kadrosunda çalışan elektrik ve elektronik mühendisi Erdem Erkan, Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür tarafından dövüldüğünü ve tehdit edildiğini iddia etti.
201
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-11 12:36:00
2011 yılının Haziran ayında meydana gelen olayda Rektör Görür ve yardımcıları tarafından darp edilen Erkan, yaşadıklarını adli tıp ve doktor raporlarıyla ispatlayıp mahkemeye taşıdı. Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Alp ve Prof. Dr. Mustafa Bayrak tarafından bazı ihalelerde ihale komisyon üyesi sıfatıyla görevlendirildiğini ve ihalelerde haksız imzalar atması yönünde baskı gördüğünü savunan Erdem, bu duruma itiraz etmesiyle psikolojik baskı altına alındığını ve sonrada darp edildiğini öne sürdü.
Erkan, kendi için bardağın taştığı son anı ve üniversiteden ayrılış sürecini ayrıntılarıyla anlattı.
Erkan, "Benden ihalelerde istedikleri, adına 'şablon şartname' denilen ve sadece bir tek firmanın fiyat teklifi verebileceği evrakları imzalamamdı. Ancak ben bu işe razı olmadım ve imzalamaktan imtina ettim. Tüm bu gelişen süreçte ilgili şahıslardan 'hakkımda atılacak bir iftira sonucu memuriyet hayatımın bitirileceği, yedi sülalemin Rektör Görür tarafından yok edileceği, Türkiye'nin neresine gidersem gideyim yaşatılmayacağım' gibi hakaret tehdit ve şantajlara maruz kaldım." dedi.
Bu teklifleri "Niğde Üniversitesi'nin kapısında açlıktan ölsem dahi yanlış olduğuna inandığım hiçbir şeyi yapmayacağım." diyerek cevapladığının altını çizen Erkan, şöyle devam etti: "İhaleler sonucunda artan tehdit ve hakaretlere dayanamayarak istifa etmeye karar verdim. Eşim de üniversitede çalışıyor. 2011'in Haziran ayında istifamı verdiğim günün ertesinde rektör ve yardımcıları bir hışımla yanıma geldi. Rektör iki eliyle birden boğazıma sarıldı odanın kapısı kapatıldı ve ben darp edilmeye başladım. Rektör Görür 'Seni dünyanın neresine gidersen git yaşatmam, it', 'Senin yedi sülaleni yok ederim' diyerek bir yandan da darp etmeye devam etti. Prof. Bayrak içerde beni masaya oturttu. Prof. Alp ise kapıyı tutmaya başladı. Bir ara odada tamamen yalnız kaldım ve ilk önce polisi daha sonra jandarmayı aradım. 1,5 saat odada tutsak kaldım. Darp, hakaretler sonucu solunumum zorlaştı, ayaklarım, ellerim ve kollarımda uyuşmalar başladı. Jandarma ekipleri tarafından hastaneye kaldırılmamla ancak kurtulabildim."
Üniversitede çalışırken geliştirdiği bilgisayar programlarının kaynak kodlarını kendilerine teslim edilmemesinin bahane gösterildiğini vurgulayan Erkan, "Benden istenen ilgili kodları vereceğimi yazılı ve sözlü ifade ettim. Bunun delilini de mahkemeye sundum." dedi.
Yaşadıklarından sonra kendisi ve üniversitedeki eşinin Niğde Üniversitesi sınırlarının içine can güvenliği nedeniyle girmediğini ifade eden Erkan, sözlerini şöyle tamamladı: "Niğde'de dahi can güvenliğimiz kalmamıştı. Alelacele ailecek memleketim Bartın'a taşındık. Eşim de olaydan yaklaşık 10 gün sonra dilekçe ile istifa etmek zorunda kaldı. Olay, tarafımdan yargıya intikal etmiştir."
REKTÖR PROF. DR. GÖRÜR: OLAY, MAHKEMEYE İNTİKAL ETTİ
Erdem Erkan'ın iddialarını reddeden Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür ise konuyla ilgili açılan davanın devam ettiğini belirtti.
Erkan'ın öğrenci otomasyon sistemini kilitlediğini belirten Rektör Görür, şu açıklamayı yaptı: "Şahsın ifade ettiği şeyler tamamen iftiraya yönelik şeylerdir. Kendisine kızdığım doğrudur, çünkü biz kendisine yazılım ve bilgi işlem işlerini yapması için maaş veriyorduk. Yazılım yapması için onu işe aldık. Üniversitemizle ilgili yazmış olduğu kodları kendisinden yazılı ve sözlü olarak defalarca istememize rağmen vermedi. Yazılımların ve kodların kendine ait olduğunu söyledi. Ondan sonra istifa dilekçesi geldi. 'İstifamı onaylarsanız, kodları veririm' dedi. Sonra da çekti gitti."
Daha sonra üniversite sisteminde sorunlar başladığı söyleyen Rektör Görür, "O dönem sınavlarımız ve daha sonra da ders kayıtları vardı. Kaynak kodları adı geçen kişide olduğundan ve şifre koyduğundan sistem kilitlendi ve elimiz kolumuz bağlandı. İlgili şahıs hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Savcılık evinde arama yaptı, bilgisayarına ve CD'lere el koydu. Olay mahkemeye intikal etti. Mahkeme tayin ettiği bilirkişi sisteminin kişi tarafından kilitlendiğini ve çalışamayacağını tespit etti. Kaynak kodlar olmadığından sistem tam anlamıyla çalıştırılamadı ve üniversitemiz yeniden kod yazmak zorunda bırakıldı. Bunun sorumlusu ise üniversitemiz imkânlarını kullanarak kod yazan ve bunun karşılığında devletten maaş alan yaklaşık 15 bin öğrencinin yaşayacağı mağduriyeti hiçe sayarak kodları alıp giden ilgili kişidir." dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara