'Barış sürecini seçim manevrasında kullanıyor'
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkleri olarak anlaşma niyetiyle müzakereleri sürdürmelerine rağmen, aynı tutumu Rum lider Hristofyas'ın göstermediğini söyledi. Eroğlu, Hristofyas'ın barış sürecini seçim manevrası olarak kullandığını da belirtti.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-09 14:06:22
Çözüm aşamasında ne noktadayız bir çözüme mi gidiyoruz yoksa kalıcı bir ayrılık noktasına mı gidilecek?
Derviş Eroğlu: Türk tarafı adına biz bir anlaşma niyetiyle müzakereleri sürdürüyoruz yalnız karşı tarafın aynı niyeti sergilemediği açık bir şekilde ortadadır. Sayın BM Genel sekreteri geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada "end game" demişti. Biz New York'taki ikinci toplantıda bu konuyu kapatacağımızı bir anlaşma ile müzakerelerin sonuçlanacağı düşüncesiyle gayet hazırlıklı girmiştik. Kendimize göre esneyebileceğimiz noktaları tespit etmiş ve ona göre hazırlık yaparak gitmiştik. Ama Rum tarafının gördük ki toplantılara gelmeden önce ulusal konseylerinde almış oldukları 4 hayır kararı ile müzakere masasında oturdular ve her ortaya çıkan öneriye "hayır" kelimesini kullandılar. Dolayısıyla Genel Sekreter artık kararını vermelidir şeklinde bir telkinimiz oldu bu şartlarda anlaşmaya varmak mümkün olmuyor. Dolayısıyla çok taraflı konferans şeklinde bizim bir önerimiz vardı garantörlerin ve bizim katılacağımız bir toplantı. Bunu tarihinin ilan edilmesi ve bu toplantı yapılmadan öncede toprak harita konularını görüşebileceğimizi ortaya koyduk. Önümüzdeki Salı günü doğrudan liderler görüşmesi başlayacak. Bu görüşmeklere göre BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Downer, Genel Sekreter tarafından yetkilendirilmiş kişi olarak bir rapor hazırlayacak ona göre Genel Sekreter çok taraflı konferans yapılacak mı yapılmayacak mı ona karar verecek. Müzakerelerin seyrinden bir sonuç alınabilir mi alınamaz mı onun kararını verecek ve bize göre de artık bu kadar yıl devam eden görüşmelerden son bir gayretle de bir sonuç alınamazsa bu müzakerelerin sürdürülmesinin hiçbir anlamı olmayacak demektir
Kıbrıs sorunu Türkiye'yi de yakından ilgilendiren bir mesele, peki bu konferans ne getirebilir neler olabilir?
Derviş Eroğlu: Bizim düşüncemize göre bu konferansa üç garantör ülke katılacak ve iki toplum lideri olarak ben ve Sayın Hristofyas katılacağız. Burada bir kere garantiler konusunun bir karara bağlanması gerekir. Onun için toprak konusunda harita ve rakamları bu toplantının tarihi belli olduktan 3-5 gün önce görüşebileceğimizi ifade etmiştik. Rum tarafı da devamlı bir şekilde "ben topraktan ne alacağımı bilmezsem mülkiyet konusunu görüşemem" şeklinden ifadelerde bulunmaktadır. Zaten hep koşullarla müzakereleri sürdürmeye çalışmaktayız.
Eskiden Türk tarafı suçlanırdı hep "hayır" diyor çözüme yanaşmıyor diye şimdi bu resim tersine dönmüş durumda. Ne yapmak istiyor Rum tarafı?
Derviş Eroğlu: Biliyorsunuz 2013 yılının Şubat ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Sayın Hristofyas her ne kadar adaylığını açıklamamış olsa da ben eminim ki aday olacaktır. Aday olabilmesi için en az iki partinin desteğini alması lazım ki Cumhurbaşkanı olabilsin. Bu iki parti de aşırı muhalif partiler. Bunlar dönüşümlü başkanlığa karşı, çapraz oya karşı, Türkiye'den gelen göçmenlerin vatandaş olmasına karşı, garanti sisteminin devam etmesine karşı, dolayısıyla onlara hoş görünmek ve desteğini almak için işi zamana yaymaya cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına atmaya çalışıyor. Bu düşünce içinde olan bir kişiyle anlaşmak mümkün değil.
Böyle giderse ne olacak sonucu?
Derviş Eroğlu: 1968 yılından veri federasyon görüşülüyor. Annan planı gibi bir plan ki Kıbrıs Türklerini oldukça sıkıntıya sokacak bir plandı Rumlar tarafında reddedilmiş Türkler tarafından kabul edilmiş böyle bir fırsatı bile müspet şekilde değerlendirilmemiş bir zihniyetle müzakere masasında anlaşmaya varmak mümkün değil. Annan planına "hayır" demiş olmanın avantajını kullanmaya çalışıyorlar. Halkımı ikna edebilmem için Annan planından aldığımdan çok fazla şey almam lazım gibi bir düşünce içinde bu düşünceyi de yaymaya çalışıyorlar. Halbuki müzakere masasında iki "hayırcı" oturuyor. Bende o zaman parti başkanı olarak Annan planına hayır kampanyası yürütmüş bir kişiydim. Dolayısıyla Annan planı ortadan kalkmıştır. Daha iyi bir planı alma düşüncesinde olduğu sürece benden hep isteyecektir. Sayın Hrsitofyas sadece alma kelimesini biliyor verme kelimesini bilmiyor. Dolayısıyla bu karşılıklı al verlerle çözülecek bir konudur. Alayım ama bir şey vermeyeyim. Dolayısıyla ben ağır ağır müzakere masasında oturan ve anlaşma isteyen bir kişi olarak anlaşma umudumu yitirmekteyim. Rum tarafının tavrını görüyorum anlaşmama niyeti içinde olduklarını görüyorum 2013’e atıldığı zaman onları için hiç farkı yok ama bizler için askıda durur bir vaziyette ne olacağını bilmez bir vaziyette büyük bir moral çöküntüsü içinde. Ben ve halkımız önümüzü görmek istiyoruz.
1 Temmuz çok önemli bir tarih Türkiye çok net açıkladı. Rumlar Avrupa Birliği dönem başkanlığını alırsa "6 ay bütün ilişkileri dondururuz" dendi. 1 Temmuz’dan sonra süreç devam eder mi?
Derviş Eroğlu: Bence devam etmesinin hiçbir anlamı yoktur o tarihten sonra. BM Genel Sekreteri Ban'da bunu ima etmiştir bize. Rumların Avrupa Birliği dönem başkanı olduğu bir zamanda müzakerelerin devam etmesi ve olumlu bir sonuç alınması mümkün değildir şekliden bir görüşü olmuştur sayın genel sekreterin. Bence 1 Temmuz’a kadar bir anlaşmaya varabilirsek varırız varamazsak genel sekreterinde, güvenlik konseyinin de dünyanın da bu gerçeği görmesi lazım. Zamana oynamaya çalışıp bu ömür boyu devam etsin düşüncesi içinde hareket edilirse Kıbrıs Türk halkı artık bu müzakereleri seyretmek yorulmuştur. O zaman alternatifler gündeme gelemsi gerekir.
-Siz siyasi hayatınızda engin sabrınızla tanınırsınız ama sizinde sabrınızın tükenme noktasına geldiğini görüyorum. 68 yılından beri Rumlar federal bir yapı konuşuluyor. Bu 1 Temmuz tarihi bu sürecin nihai sonuca ulaşacağı tarih geçildikten sonra federasyon formülü hala masada durabilir mi yoksa başka bir şey mi artık gündeme gelmeli?
Derviş Eroğlu: Bence artık genel sekreter ve BM’nin bazı gerçekleri görmesi zamanı gelmiştir. Bazı ülkelerde federasyonlar dağılıyor bir kısmı Avrupa Birliği üyesi oluyor bir kısmı BM üyesi olabiliyor. Böyle bir zamanda Rumların federasyona karşı çıkmalarına rağmen federasyon peşinde ısrarla BM’nin koşmasının bugüne kadar bir sonuç doğurmadığının ve doğurma ihtimalini gittikçe azaldığını görmeleri lazım ona göre bir strateji belirlenmesi lazım. Annan planı reddedildikten sonra bence orada biraz Türk tarafı acele etti. Annan planı reddedildikten sonra Papadopulos’un hatta AKEL’in Annan planına evet diyeceğim dedikten sonra hayır demesinin dünyaya iyice anlatılması gerekirdi. Annan planına "hayır" diyen Hristofyas kendinde daha da haklar talep etme hakkını görüyor. Bence "hayır" diyenin mükafatlandırıldığı görülmüş değildir. Bizim suçumuz ne ki bize ambargo uyguluyorsunuz? Bir kere bu ambargonun kalkması lazım ki bu Rumlara bir mesajdır. Birleşmiş Milletler KKTC tanınmasın diye peş peşe kararlar almıştır, bu kararlar başımızda duruyor. Bunlar gözden geçirilmeli ki Rumlar motive olsun anlaşmaya. Öncelikle kendi iç bünyemizi düzeltmemiz gerekmektedir. Kendi ekonomimizi düzeltebilirsek kendi meclis çalışmalarımızı bir düzene koyabilirsek, var olan yasal eksiklikleri tamamlayıp yeni projelerle özel teşebbüsün önünü açabilirsek yani ekonomik hareketlilik ve ekonomimizin düzeldiğini vatandaşlarımıza gösterebilirsek…
Bu içerde yapılabilecekler bir de KKTC sadece Türkiye tarafından tanınıyor Taiwan modeli gibi bir tanınma veya başka bir şey uluslararası dünyaya açılacak ne olabilir?
Derviş Eroğlu: Bir anlaşma olmazsa tabi Kıbrıs Türkü böyle açıkta olamaz. Bence bu devlete sahip çıkmak gerekir ki bu devlete sahip çıkarken Türkiye ile ana vatanımızla ilişkileri en sıcak noktaya taşımak zaman zaman ortaya çıkan ve kırgınlığa vesile olan bazı sözlerin artık söylenmemesi için bazı tedbirler almak gerekir diye düşünüyorum. Türkiye için KKTC yük değil. Bu devletin ekonomik çarklarının daha iyi dönebilmesi için Türkiye düşen görevler vardır bizim hükümet ve muhalefetlerimize düşen görevler vardır. Bu arada birlik ve beraberliğimizi korumak ve anavatan Türkiye ile birlikte yürüyebileceğimizin bilinci içinde hareket etmek, daha sonra ortaya çıkacak yeni oluşumlara olanak sağlar diye düşünüyorum.
Sürekli önerilerle bir çözüm umuduyla masaya gidiyorsunuz ancak insanın bir işi olmayacağını bile bile sürdürmesi insan olarak siz neler hissediyorsunuz?
Derviş Eroğlu: Ben aslıdan bu ülkedeki en sabırlı politikacıyım. Artık bu görüşmeler artık kabak tadı verdi diye bir söz vardır hani aynı şeyleri konuşuyorsunuz bir hareket yapıyorsunuz karşınızda bir hareket yok, bir adım atıyorsunuz ikinci adımı atıyorsunuz karşılığında bir şey görmüyorsunuz ve anlıyorsunuz ki karşınızdaki bir anlaşma için değil zaman kazanmak için müzakereleri sürdürüyor. Artık bence ne Kıbrıs Türk halkının ne Kıbrıs Rum halkının bu müzakerelerin daha bu şekilde devam etmesine tahammülü kalmamıştır. Dolayısıyla Kıbrıs’ta anlaşma isteyenlerin bu konuyu da dikkate alması gerekir diye düşünüyorum.
Ntv
SON VİDEO HABER
Haber Ara