Pakistan'da darbeler devri bitti
S. Akbar Zaidi : ''Bazıları hep tersini umsa da askeri darbe riski şu an için yok.''
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-01 09:57:46
Yüksek Adalet Divanı, 1 Şubat 2012'de Cumhurbaşkanı Zardari hakkındaki yolsuzluk soruşturmasının yeniden açılmasının Gilani hükümeti tarafından reddedilmesi konusunu görüşecek. Bir dizi gösterge hâlâ zayıf olan ama olgunlaşma süreci yaşayan yeni bir demokratik düzenin oluşumunun ifadeleridir. Bu yeni durum, ilk olarak askerlerin iktidarın dizginlerini ele geçirmek için gerekli vasıtalara sahip olmadığını gösteriyor.
Her şeyden önce Pakistan ordusunun artık Pakistan'ın en popüler kurumu olmadığı gerçeğini görmeliyiz. Ayrıca askerlerin son 3 yılda kendi ağır sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalmalarının da etkisi büyük oldu; aşiret bölgelerinde Taliban'la çatışmalar, [Bin Ladin'in yok edildiği 2 Mayıs tarihli Amerikan saldırısı ile ulusal egemenliğe tecavüz olarak yaşanan] Abbottabad aşağılanması ve nihayet [El Kaide mensuplarının saldırısına uğrayan] Mehran uçak gemisi üssü olayı orduyu yıprattı. Ordu içindeki gerilimleri ve askerî darbeden kaygılanan Pakistan hükümetinin geçen mayıs ayında Amerikalılardan büyükelçi aracılığıyla kendi ordusuna karşı koruma istediği Kasım 2011'deki "memogate" olayını da unutmayalım. Birçok işaret bize askerlerin Bonapartist hırslarını serbest bırakmaktan ziyade öncelikle kendi durumlarını eski haline getirme çabası içinde olmak zorunda kaldıklarını gösteriyor.
Hükümet de kendi cephesinde sakince boynunu cellâdın önüne koymayacak görünüyor. Hükümet mensupları sadece makamlarını koruma kaygısında değiller hatta bundan çok, demokratik sistemin kendisini koruma çabasındalar. Bir askerî darbeden kaçınmak için yürürlüğe konulan reformlar bu tutumu teyit etmekte. 2010 Nisan ayında cumhurbaşkanının elinden parlamentoyu feshetme, başbakanı görevden alma ve Yüksek Mahkeme hâkimlerini atama yetkisini alarak parlamenter rejimi güçlendiren anayasa maddelerinin eklenmesi bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Muhalefet de aynı şekilde hayatî bir rol oynamakta. Anamuhalefet lideri Navaz Şerif, şu an için askerlerin siyaset sahnesindeki etkisini sınırlandırma iradesini açıkça ortaya koyan tek siyasi yetkilidir. Oysa 1977 ve 1999'daki iki askerî darbe sırasında askerler, durumdan istifade etmeyi uman muhalefet partileri liderlerinin talebiyle iktidarı ele geçirmişlerdi.
Tüm bunlar bir yana, birkaç yıl önce bile yargı erkinin Pakistan'da siyasi ahlakın bekçisi olacağını kimse tahmin edebilir miydi? Eğer Zardari'yi ilgilendiren yolsuzluk olayları hakkındaki soruşturmayı yeniden açma iradesinden görüldüğü gibi hâkimlerin yeni militanlığı konusunda ikna olmamışsa da, hâkimlerin ulusal siyasi ortamın en temel aktörlerinden biri olmadığını kimse iddia edemez. Hâkimler antidemokratik bir güç oluşturmuyorlar: Yargı erkinin yeni bir devlet darbesini desteklemesi artık neredeyse imkânsız. Bu tutum, geçmiş yıllarla büyük bir farklılık oluşturmakta ve ordu, bunun bilincinde. Nihayet son derece aktif ve tepkisel yeni medya da var.
1977'de Pakistan'da devlet tarafından doğrudan denetlenen sadece bir televizyon kanalı vardı, 1999'da ise iki televizyon kanalı. Bugün ise ülke herhangi bir olayı daha gerçekleşmeden açıklamak için yarışan sayısız özel televizyon kanalı bulunmaktadır. Bazı gözlemciler, bu medya organlarının "önceden tahmin kabiliyeti"nin faydadan çok zarar verdiğini ifade etse de -sivil ya da askerî- her hükümetin onların saldırgan varlığını hesaba katmaksızın hareket edemeyeceği de açıktır. Medyanın gözünden kaçmak artık mümkün değil. Medyanın artan gücü, askerî darbeyi zorlaştıran önemli bir etkendir. Sıraladığımız birkaç unsur Pakistan'ı 1977 ve 1999'dakinden son derece farklı bir ülke haline getiren derin sosyal ve politik dönüşümlerin sadece bir bölümüdür.
Dawn 26 Ocak 2012
Kaynak: Zaman
SON VİDEO HABER
Haber Ara