Muhafazakâr demokrasinin Mısır versiyonu
Radikal gazetesi yazarı Akif Beki, bugunkü köşe yazısında, Mısır'ın Türkiye'ye örnek olabileceğini vurguluyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-01 10:43:14
Türkiye'nin Mısır için ne ölçüde örnek teşkil ettiği tartışılıyor da Mısır'ın Türkiye'ye örnek olacak tarafları görmezden geliniyor. Sanmayın ki Mısır'dan bize model olmaz!
Bugün çaptan düştü, bugün ekabir takımı sahneden çekildi, bugün iktidarın dizginleri yeni bir siyasi zümrenin eline geçti ve onlar da şaşkın ördekler gibi acemilikten ne yapacaklarını bilmiyorlar diye, bölgesel nüfuz yarışından sakıt olmadı Mısır.
Şimdilik başsız kaldığına bakmayın.
Bölgesel liderlikte Türkiye'yle kapışırdı ağırlığı. Arap-İslam âleminin fikri ve siyasi merkeziydi. Frankfurt'tan sonra dünyanın en büyük kitap fuarı Kahire'de toplanıyor hâlâ, beğenin ya da beğenmeyin.
Bazen Mısır'ın bizi 50 yıl geriden izlediği gibi bir hisse kapılıyor insan. Koca ihtiyar, çocuklaşmış sanki. Akıl verip elinden tuttuğumuz, emekleme çağındaki bir çocuk.
Kahire'den iyimser izlenimlerle dönmedim. Nil'in yıldızları daha sönük göründü bu kez.
Muhafazakâr demokrasinin Mısır versiyonu, Türkiye'nin siyasi himmetine muhtaç. Ama çok geçmez, 'demokratik model, bölgesel lider' rollerini bizden çalmayı tekrar deneyecektir.
Yeni muktedirler, Mübarek'ten tam bir enkaz yığını devraldılar. Dile kolay; Hüsnü Mübarek bütün ceberrutluğuyla karabasan gibi çökmüştü üstlerine. Rejimin baskısı altında ezilen entelijansiyası körelmiş, fikir hayatı kısırlaşmıştı.
Bugünkü siyasi vaziyeti geçici bir dağınıklık içinde. Harabenin altında atıl bir entelektüel potansiyel yatıyor. Ayağa kaldırıldığında, bölgeye demokrasi ihracına yetecek zenginlikte bir birikim.
Devrime hazırlıksız yakalanan yeni iktidar sınıfının silkinip toparlanmasıysa uzun sürmez, kuşkunuz olmasın.
Halihazırda Mısır her konuda bizden geri değil ayrıca. İktidar paylaşımı açısından çoğulcu kültürel altyapısı bizden de ileride. Tek adam dönemlerinde bastırılan o potansiyel üzerinde bir Mısır demokrasisi yükseltmeleri birkaç yıla bakar.
Türkiye'de kayıtdışı aktörlerin siyasete müdahalelerinden çok çektik. Geçmişte askerdi, yargıydı, medyaydı hep kayıtdışı siyasi faaliyet yürüttüler.
Mısır ise yarışa önde başlıyor. Demokratik siyasette kayıtdışı aktörlere alan tanımıyor. Siyasi sisteme girmeyen oyunculara sahada top koşturtmuyor.
İktidara göz koyanları daha bidayette legalize etmeyi başardılar. Cemaat ve tarikatlar, Mısır'ın siyaset envanterine kayıtlı özvarlıkları. Onları meşruiyet çizgisine çekemese, demokrasisi baştan sakat doğacaktı.
Cemaatlerin bir iç demokrasi tecrübesi de var. Müslüman Kardeşler, 10 yıllardır genel mürşitlerini şûra seçimiyle tayin ediyor.
Körü körüne de biat etmiyorlar. Kayd-ı hayat şartıyla işbaşına getirdikleri halde, bir başimamlarını henüz hayattayken değiştirmişlikleri de vaki. Cemaat otoritesi kendi içinde sorgulanıp eleştirilebiliyor ki bize fazla lüks.
Tarikatlarını düşünün, yüksek konseylerinin başı olan şeyh-i meşayih'i çoğunluk oyuyla posta oturtuyorlar.
Ve bizim henüz tartışmaya açmayı dahi akıldan geçirmediğimiz noktada inceliyor bakışları. Yeni muktedirlerin olası cemaat taassubuna karşı çoğulculuğu güvenceye almak, sufiler için başlıbaşına bir siyasi amaç.
Nispeten mesafeli duran tarikatlar, dini hoşgörünün teminatı olmak adına siyasallaşıyor. Meclis seçimlerine kendi siyasi partileriyle katıldılar. Adı, Sufiler Mısır Kurtuluş Partisi.
Kulaklara küpe olacak gerekçeleri, El Azmiyye şeyhinin tabiriyle şöyle: "Müslüman Kardeşler ve Selefi cemaatleri iktidara geldiklerinde sufi şeyhliğini ilga edebilirler. Bu tehdidi bertaraf için sufilerin de bir partisi olmalı."
Görülüyor ya, siyasi emelleri olan cemaatleri kayıt altına almak bir dert, politik gücü eline geçiren bir cemaatin tahakküm kurup dini hayatı tektipleştirmesini engelleyecek tedbirler geliştirmek başka bir dert.
Muhafazakâr bir demokrasinin inşası yolunda Türkiye'den örnek alacakları çok şey var. Ama kim diyor "Türkiye'nin de Mısır'dan alacağı hiç ders yok" diye?
*Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara