'Mücadelemiz silahsız olacak'
Suriye Müslüman Kardeşler resmi sözcüsü Züheyr Salim, Esed rejimine yönelik hiçbir zaman silahlı bir mücadeleye girmek istemediklerini söyledi. Salim, Müslüman Kardeşler ve Suriye halkının, Esed görevini bırakıncaya kadar protestolarını devam ettireceğini ve bunu silaha sarılmadan yapacaklarını belirtti.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-31 13:35:03
İltica ettiği Londra'daki evinde Cihan Haber Ajansı'na (CİHAN) özel bir mülakat veren Züheyr Salim, Suriye'deki son gelişmelere yönelik önemli açıklamalarda bulundu. 1942 Halep doğumlu olan Salim, birçok kişi gibi 1979 yılında Hafız Esed tarafından sürgün edildikten sonra ülkesine tekrar dönememiş.
Suriyeli muhalifleri "terörist" diye yaftalayan Esed rejimini ağır bir dille eleştiren Salim, "Suriyeli halk silahsız şekilde protestolarını yapmaktadır. Asıl terörist, halkını acımasızca öldüren Esed ve yandaşlarıdır." dedi.
İsyanların başladığı ilk zamanlarda duvarlara "özgürlük" yazan küçük çocukların hapse atılarak tırnakları çekilmek suretiyle işkence edildiğini kaydeden Suriyeli siyaset adamı, "Hamza Hatip adından 11 yaşında bir çocuğun sağ kolu ve iki bacağını kırıp ölü bir şekilde ailesine teslim ettiler. Bu minicik çocuklar terörist miydi peki?" diye sordu.
Müslüman Kardeşler sözcüsü, binlerce masum halkı öldüren Beşar Esed'in, yaptığı bu vahşeti meşru göstermek ve kendini sorumlu tutmamak için, halkını utanmadan "terörist" olarak itham ettiğine dikkat çekti.
Son dönemde ülkede yaşanan patlama olaylarının ardında Suriye istihbarat örgütünün bulunduğunu öne süren Salim, "Müslüman Kardeşler olarak Suriye'de yok denecek kadar az sayıdayız. Mücadelemizi silahsız şekilde sürdürmekte ve hiçbir silahlı eyleme katılmamaktayız. Suriye halkının da hakeza böyle bir olayın içinde yer alma ihtimali yok." şeklinde konuştu. Salim, patlamaları Esed yönetiminin organize ederek, dış devletlere, "teröristlerle mücadele ediyoruz" izlenimi vermek istediklerini belirtti.
Suriye'deki durum ve şartların Libya'dakinden çok farklı olduğunun altını çizen Züheyr Salim, Libya'dakinin aksine Suriyeli halkın büyük bir kısmının mücadelesini barışçıl şekilde sürdürme taraftarı olduğunu vurguladı. Suriyeli sözcü, "Halkın öldürülmesine razı olmayan bazı güvenlik güçleri ve komutanlar askerden ayrıldılar. Bu kişiler zaman zaman kendilerini ve mazlumları korumak için silahlı mücadeleye girişiyor. Bunlardan başka ülkede herhangi bir silahlı grup mevcut değil." şeklindeki sözleriyle konuya açıklık getirdi.
Salim, Libya'daki muhaliflerin Kaddafi'ye silahla karşılık vermesi sebebiyle Suriye'deki gibi katliam olmadığına işaret ederek, "Suriye'deki ölenlerin sayısı daha fazla. Suriye'nin Libya gibi ikiye bölünmesi söz konusu değildir. Barışçıl protestolarla halledilebilir. Hükümet muhalifleri silahlanmak istese de biz bunu yapamayacağız. O zaman daha çok insanın öleceğini düşünüyoruz." dedi.
REJİMLE DİYALOG ARTIK MÜMKÜN DEĞİL
Muhalifleri diyaloga çağıran Esed yönetimine tepki gösteren Salin, "İnsanların kafalarına silah dayayarak diyalog olmaz. Bir tarafta insanlar ölürken diğer yandan diyalog yapmak mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Suriye'de halkın, binlerce insanı katleden Esed ile kesinlikle diyalog kurmak istemediğinin altını çizen Salim, "İlk başlarda diyalog mümkün olabilirdi ama binlerce kişi öldükten sonra şu an için böyle bir şey söz konusu olamaz. Suriye halkı ve biz Müslüman Kardeşler Esed'in yönetimden kesinlikle çekilmesini istiyoruz ve bunun başka bir çözümü olmadığını defalarca ifade ettik." diye konuştı.
İSRAİL'LE ESED ARASINDA GİZLİ ANLAŞMA İDDİASI
"İsrail hükümeti ile Esed yönetimi arasında gizli bir anlaşma olduğuna inanıyoruz." diyen Müslüman Kardeşler sözcüsü, görünüşte Beşar Esed'in İsrail'e karşı gibi davrandığını fakat gerçekte öyle olmadığını belirterek, İsrail'in Golan Tepeleri'ni istila ederken Hafız Esed'in savunma bakanı olduğu ve engelleme şansının bulunduğunu, ancak buranın İsrail'e verilerek 40 yıldır hiçbir şekilde geri talep edilmediğine dikkat çekti.
Hafız Esed'in yardımıyla İsraillilerin birçok Filistin ve Lübnanlıyı öldürdüğünü de sözlerine ekleyen Salim, "Şu bir gerçektir ki Suriye hükümeti o bölgede İsrail ve İran'dan başka ülkeyle dost değildir. İran ile dost olma sebebi ise hükümetin başında olanlar Şii mezhebinin bir parçası olarak Alevidir ve bu sebeple İran ile her zaman araları iyi olmuştur." diye konuştu.
Silah yüklü İran plakalı TIR'ların geçtiğimiz günlerde Türkiye sınırında yakalanmasına atıfta bulunan Salim, "Suriye'ye açık bir şekilde asker ve silah desteği yapan İran'ın kendisine 'Müslüman'ız demesi çok enteresan. Dinimiz mazlumlara yardım etmeyi emrederken İran açıktan zalimlere destek vererek masum halkı katletmektedir." şeklinde tepkisini ortaya koydu.
"BUTİ, HÜKÜMET TARAFINDAN KANDIRILIYOR"
Ülkede sözü dinlenen din adamlarından biri olan Muhammed Said Ramazan el Buti'nin "protesto yapmak caiz değildir" şeklinde fetvasına ilişkin ise Züher Salim, "Biz kendisini tanıyoruz ve ilminden bazı konularda istifade ediyoruz. Kendisine saygımız var fakat hükümet tarafından kandırılıyor. Siyasetle çok ilgili değildir ve siyaseti bilmez. Bu sebeple siyasete yaklaştığında hata yapmaktadır. Biz kendisinden siyasetle ilgili fetva istemiyoruz. Bu konuda hata etmiştir ve tövbe ederek bu hatasından dönmesini istiyoruz." şeklinde değerlendirmede bulundu.
"SURİYE'DEKİ KAMPLARDA EĞİTİM GÖRMÜŞ PKK'LILAR TÜRKİYE GÖNDERİLDİ"
Züher Salim, Suriye ve Türk halkının her zaman birbirinin kardeşi olduğuna ve 100 sene önce ülkelerinin bir olduğunu hatırlatarak, Hafız Esed döneminde ise Suriye'nin PKK kampına dönüştüğünü ve birçok PKK'lı teröristin bu kamplarda yetiştirilerek Türkiye'ye eylem yapmaya gönderildiğini kaydetti. Beşar Esed'in de Türkiye'ye yönelik zaman zaman "PKK kartını" oynadığına dikkat çeken Salim, 1 ay önce Suriye'deki kamplarda eğitim görmüş PKK'lıların Türkiye'ye eylem yapmak için gönderildiğini ve bu kişilerin eylemlerde bulunduğunu iddia etti.
"KENDİMİZİ OSMANLI GİBİ HİSSEDİYORUZ"
"İktidara geldiğinizde şeriat getirecek misiniz?" şeklindeki soruya Müslüman Kardeşler resmi sözcüsü şu şekilde cevapladı: "Suriye halkı özgür bir şekilde seçime gittiğinde demokratik bir ülke olmuş oluyor. Şeriat denince çoğu kişi yanlış anlıyor. İslam şeriatı adaleti, özgürlüğü ve medeni bir şekilde yaşamayı planlamıştır. Biz insanların özgür bir şekilde ve kendi iradesine bağlı şekilde yönetilmesini istiyoruz. Aynı zamanda bu demokrasi olmuş oluyor. Avrupa ülkeleri gibi bir meclis oluşturularak tüm kararlar bu meclisten çıkacaktır. Artık o durumda milletin iradesi hangi kanunları isterlerse o şekilde kanun yapılacaktır. Ülkede zorunlu şekilde şeriat veya insanların istemediği bir kanun uygulanmayacaktır."
"Biz kendimizi Osmanlı gibi hissediyoruz. Evimin her köşesinde Osmanlı mührü ve simgesi mevcuttur." diye sözüne devam eden Salim, "Şurada gördüğünüz gibi ben kendimi Osmanlı torunu olarak görüyorum. Biz kendimizi Türk milleti ile kardeş olarak gördük. Şu anda Suriye halkına acımasızca işkence yaparak katlediyorlar. Bu durumda biz Türkiye'den daha büyük tepki vermesini bekliyorduk ama böyle bir şey olmadı." diye sitemde bulundu.
SAADET PARTİSİ'NE TEPKİLİ
Saadet Partisi Başkanı Mustafa Kamalak ve partinin önde gelenlerinin Esed'i ziyaret etmesine oldukça öfkelendiğini de sözlerine ekleyen Züheyr Salim, "Türkiye'ye her gittiğimde Erbakan'ın yanına gidip dertleşirdik ve bize bir baba şefkati gösterirdi. Ama ne yazık ki üç hafta önce Saadet Partisi başkanı Şam'a giderek açıktan ve aşikar bir şekilde Esed'e destek verdiler. Bu partiden birilerine ulaşamıyorum. Nasıl ulaşılacağını da bilmiyorum. Böyle bir şeyi neden yaptılar anlamıyorum, öğrenmek istiyorum." dedi.
Kaynak: Cihan
SON VİDEO HABER
Haber Ara