Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Antidepresan kullandıkça depresyon hastalığı artıyor

Günlük yaşam içinde olumsuz olaylar sonrası karşılaşılan her duygu bozukluğu depresyon olarak değerlendiriliyor. Klinik depresyonu, 'kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek keder durumu' şeklinde tarif eden psi

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-29 11:31:45

Antidepresan kullandıkça depresyon hastalığı artıyor
Günlük yaşam içinde olumsuz olaylar sonrası karşılaşılan her duygu bozukluğu depresyon olarak değerlendiriliyor. Klinik depresyonu, 'kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek keder durumu' şeklinde tarif eden psikologlar, insanın doğası gereği her iyi habere sevinirken, olumsuz haberlere üzülmesini normal bir durum olarak değerlendiriyor.

    Psikolojik sorunlara, öncelikli olarak ilaç tedavisi uygulanmasını yanlış bulan psikologlar, antidepresan kullanımı yüzünden depresyon görülme sıklığının arttığını söylüyor.

    Malatya Devlet Hastanesi Psikoloğu İzzet Güllü, sıradan bir üzüntünün bile depresyon olarak nitelendirildiğini söyledi. Günlük olaylardan etkilenmenin 'insani bir durum' olduğunu kaydeden Güllü, şunları ifade etti: "Son yıllarda gündelik her soruna depresyon deme vahameti var. Oysa depresyon gündelik hüzünlenmelerden son derece farklıdır; çünkü o bir patolojidir, yani hastalıktır. Gündelik olaylardan etkilenmek ise patoloji değildir; gayet insani bir durumdur. İnsan eşyanın tabiatı gereği etkilenen bir varlıktır. Cenazedeki üzüntüye, sırf şiddeti görece olarak biraz yüksek diye depresyon denilemez."

    İnsanın, tabiatı gereği çevresiyle sürekli etkileşim içinde olan bir varlık olduğuna dikkat çeken Güllü'ye göre, insanın ruh hali sebep-netice ilişkisi içinde değerlendirilir. Sebep varsa neticesi olacaktır. Bu ilişkinin doğal bir gereği olarak, başa gelen her olumsuz olay insan ruhunda olumsuz duygu durumlarına yol açar. Bu sebeple insanlar düğünlerde güler, sevinir; cenazelerde ise ağlar, üzülür. Malum, hastalık bir tablo oluşması hadisesidir. Bu tablonun olmazsa olmazlarının başında, 'sorunun belli bir yaşam olayına tepki olarak ortaya çıkmamış olması' gelir. Yani sevilen kişi kaybı, boşanma, ayrılık, ağır borç yükü altına girmek gibi doğası gereği olumsuz bir duygu durumu oluşturacak. Olaylardan sonra gelişen yaşantı depresyon değildir.

    İnsan yaşamında etki-tepki mekanizması ile ortaya çıkan davranışları, ilaç vererek tedavi etmeye çalışmanın yanlış olduğunu kaydeden Güllü, normal davranışlar için 'depresyon' teşhisi konulmasına karşı çıkıyor. Bu durumda öncelikle ilaç vermek yerine psikoterapi uygulanması gerektiğini söyleyen Güllü, antidepresanlarla ilgili şu bilgileri verdi:

    "Sağlıklı bir bünye için ilaç verilirse vücudun bağışıklık sistemiyle oynanmış olur. Antidepresanlar ciddi riskler taşıyor. Günümüzde depresyonun en önemli sebebi, yoğun kullanılan antidepresan ilaçları sebebiyle depresyonun sürekli nüksetmesidir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)'nin yaptığı bir araştırma, antidepresanların yüzde 88 oranında depresyon tedavisine ciddi katkı sağlamadığını gösteriyor. Bu araştırmaya göre, antidepresanlar 24 yaşın altındaki gençlerde ve çocuklarda intihar riskini yüzde 62, yetişkinlerde inme riskini yüzde 50-60, hamileliğin ilk üç ayındaki kullanımda ise kadınların otistik bebek sahip olması riskini yüzde 280 oranında artırıyor. Ayrıca, ölümlere sebep olan her şeye de ciddi oranda katkısı var. Antidepresan kullanımı, depresyonun sonraki yıllarda tekrarlama riskinin yüzde 113-280 artırıyor. Bu araştırma sonuçlarına bakılarak Türkiye'de ruhsal tedavi politikası da değişmelidir."





Haber Ara